Rusya-Ukrayna savaşından alınan dersler

featured

E. Orgeneral Ergin Saygun yazdı…

Ukrayna- Rusya savaşından mutlakla pek çok ders çıkarılacaktır. Aslında savaş halen devam etmesine rağmen, bazı değerlendirmeler yapmaya yetecek malzeme şimdiden mevcuttur. Bu yazının amacı da savaşın geldiği aşamada, bazı konular ile ilgili değerlendirmeler yapmaktır.

Yazıda sadece açık kaynaklarda yer alan bilgiler kullanılmış, yapılan rakamsal değerlendirmeler de bu bilgilere dayandırılmıştır.

Kırım’ın Rusya tarafından işgal edilmesinden sonra, Ukraynalıların muhtemel bir Rus harekâtına karşı, kapsamlı bir hazırlık yapmış oldukları düşünülmektedir. Mesela yoğun bombardımanlara ve çatışmalara rağmen, savaşın başlarında, sağlık hizmetleri yürümüş, internet çalışmış, itfaiye yangınlara zamanında müdahale etmiş, metro istasyonları sığınak haline getirilmiş ve kimin nerede kalacağı belirlenmişçesine, halk bu yerlere, panik yapmadan ve kargaşa yaratmadan yerleşmişlerdir. Aynı şekilde, gayri muharip yaşlı, kadın ve çocuklar, düzenli bir şekilde, Avrupa’nın çeşitli ülkelerine veya Ukrayna içinde, savaş alanlarından ötelere taşımışlardır.

Harbin halen gelinen safhasında ise, Rusların Ukrayna altyapısına fasılasız taarruzları sonunda, bu sayılan hizmetlerde aksaklıklar yaşanmaya başlanmış, hatta bir ara Kiev şehrinin tahliyesi gündeme gelmiştir.

24 Şubat tarihinde Rusya Ukrayna’ya taarruza başladığında yaygın kanaat, taarruzun çok kısa süreceği, Kremlin’in Ukrayna’yı işgalinin birkaç gün içinde tamamlanacağı ve Kiev’in hızla ele geçirilmesiyle harekatın sona ereceği şeklinde idi.

ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley, Kongre’yi, Kiev’in, işgalin başlamasından sonra 72 saat içinde düşebileceği konusunda uyarmıştır. Ancak görülen o ki, Putin ve danışmanları da öncelikle kendi silahlı kuvvetlerinin durumunu, sonra da Ukrayna’nın, savaşma azmini, silahlı kuvvetlerinin muharebe gücünü, uluslararası toplumun Ukrayna’ya desteğini ve Rusya’ya karşı oluşabilecek menfi tutumunu doğru değerlendirememişlerdir.

Soğuk Savaş döneminde, NATO’da yapılan bütün istihbarat değerlendirmelerinde, karşımızda baş edilmesi çok güç olan bir Varşova Paktı efsanesi yaratılmıştı.

Mesela Varşova Paktının, iki kademe halinde taarruz edeceği, NATO kuvvetleri birinci kademeyi durdursa bile, hemen peşinden aynı güçte ve büyüklükte ikinci bir kademenin geleceği ve NATO’nun bununla baş edecek bir gücünün olmayacağı değerlendirilirdi. Onun için de İkinci Kademeye Taarruz isimli yeni konseptler ve bu konseptlerin uygulanabilmesi için ihtiyaç duyulan ve Varşova Paktının kuvvetlerine derinlikte taarruz imkânı verecek silah sistemleri “Gelişen Teknolojiler” adı altında geliştirilmeye çalışıldı.

Aynı şekilde, bölgemiz ile ilgili olarak, Odessa’da Kolordu çapında Harekat Manevra Gruplarının bulunduğu, bunların Romanya üzerinden büyük bir süratle taarruz ederek, en geç bir hafta içinde Boğazlar bölgesini ele geçireceği, Kafkasya’dan Türkiye’ye 21 Tümen gücünde bir kuvvetin taarruz edebileceği (Bu kuvvetlere karşı NATO’nun tahsis edebilecek birliği bulunmadığı gerekçesi ile, Doğu Anadolu sınırına Atomik Tahrip Mayınları yerleştirilmişti), Bulgarların 3 Ordusu bulunduğu gibi, çoğunun doğru olmadığı sonradan ortaya çıkan bir takım değerlendirmeler, istihbarat raporlarında yer almakta idi.

Ancak, Ukrayna savaşında, Rus Ordusunun Sovyetler Birliğinin tanıtılan ordusu olmadığı ve önemli güç ve yeteneklerini kaybettiği ortaya çıkmıştır.

Savaş askeri yönden değerlendirildiğinde, Harp Prensipleri olarak bilinen bazı temel uygulamalarda da sıkıntılar yaşandığı görülecektir.

Savaşın ana gayesi, düşmanı, savaşma azim ve iradesini kırmak suretiyle, siyasi hedefleri kabul edecek hale getirmektir. Rusya, Ukrayna’nın savaşma azmini kıramadığı gibi, Kasım 2022 itibarı ile taarruzları durmuş, başlangıçtaki kazanımlarını da kaybetmeye başlamıştır.

Bize göre, harbin siyasi hedefi, Ukrayna’nın NATO üyeliğinin önünü kesin olarak kapatmaktı-ki, bunda başarılı olunduğu görünmektedir. Ancak konunun gene de biraz irdelenmeye ihtiyacı bulunmaktadır.

Rusya için Anavatan Rusya’nın (Mother Russia) güvenliği her şeyin üzerindedir. Bu amaçla her türlü tedbiri alacaklarını bizzat Putin açıklamıştır. “Her türlü tedbire” nükleer silahların kullanılmasının da dahil olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Batı’nın anlaması gereken, Rusya’yı “bitirmeye” yönelik politikaların tehlikeli sonuçları olabileceği, Rusya “giderse” beraberinde başkalarını da götüreceğidir.

Soğuk Savaşın sona ermesi ile eski Varşova Paktı üyeleri NATO’ya üye olunca, Rusya, NATO ile olan tampon bölgesini kaybetmiş, sadece Belarus ve Ukrayna kalmıştır. Putin, bu nedenle NATO’dan, Doğu’ya doğru genişlemesini durdurma güvencesi istemiş, NATO’nun bu talebe uymamasını gerekçe göstererek, işgal başlamıştır.

Başta Putin olmak üzere Ruslar, NATO ile bu konuda, çok önceleri anlaştıklarını ancak NATO’nun anlaşmaya uymadığı iddiasındadırlar. Gerçekte Rusya ile NATO arasında, bu konuda yapılmış yazılı bir anlaşma mevcut değildir. Ancak Rusya’nın, Soğuk Savaş sonunda Avrupa’dan çok miktarda kuvvet çekmesine ve bazı başka olumlu adımlar atmasına karşılık, zamanın ABD Dış İşleri Bakanı Baker “NATO’nun doğuya doğru bir inç bile genişlemeyeceğini” söylemiştir. Rusların anlaşma dedikleri budur.

Askeri Hedef’e bakıldığında ise; Rus birliklerinin yığınaklanmasından ve harekatın gidişatından, başlangıçta, hedef olarak Kiev’in seçilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Putin ise, sürekli olarak, Ukrayna’yı işgal niyetinde olmadığını açıklamıştır.

Kural olarak; seçilmiş hedef, taarruz eden tarafın imkân ve kabiliyeti içinde ve istenen zamanda ele geçirilebilecek özellikte olmalıdır. Ancak Rus birlikleri çok geniş bir cepheye yayıldıklarından, asıl taarruz bölgesi olması gereken Kiev’e, yeterli kuvvet tahsis edilememiştir. Oysa, hava kuvvetleri, topçu ve füzeler de dahil olmak üzere, büyük bir taarruz gücü ile yüklenmek ve hedefi süratle ele geçirmek gerekirdi.

Daha sonra, hedefin değiştiğini gösteren birlik kaydırmaları izlendi. Bu uygulama ikinci bir ana kuralın ihlali idi. “Düşmana yan vererek harekât yapılmaz”

Kiev’e yönelik taarruzu başarısız olunca, dört ayın sonunda Rusya’nın, harekât planını büyük ölçüde yeniden düzenlemek zorunda kaldığı ve taarruz istikametini Donbas’a çevirdiği görülmüştür. Bu sadece taarruz kademesindeki birliklerin değil, muharebe ve muharebe destek vasıtalarının da yer değiştirmesini gerekli kılmıştır.

Bu aynı zamanda “Basitlik” prensibinin de ihlali anlamına gelmektedir.

Yığınaklanmada yapılan hatayı, harbin ileri safhalarında düzeltmek mümkün değildir. Stratejik hatanın, taktik tedbirlerle düzeltilmesine de imkân yoktur. Düzeltmeye zorlarsanız, burada olduğu gibi, harekatın insicamı bozulur, emir komuta ve sevk idare zorlaşır.

Emniyet; harekatın ve birliklerin korunmasını sağlamaktır. Harekatın emniyeti; taarruz hızını ve temposunu devam ettirerek, inisiyatifi ve kontrolü her zaman elde bulundurmak, harekatı başarı vadeden bölgede yoğunlaştırarak sağlanır. Rusya, sahip olduğu, nerede ise, mutlak hava ve deniz üstünlüğünü verimli bir şekilde kullanamamış, Karadeniz Donanmasının amiral gemisi Moskova’nın batırılmasına mani olamamıştır. Karada ise, çamura batmış, uzun konvoylar halindeki birlikler, tanksavar silahları ve SİHA’ların, sistematik taarruzlarına maruz kalmışlardır.

Kırım yarımadasındaki bir Rus hava üssünde açıktaki uçakların, Ukrayna tarafından vurulmasından sonradır ki, Ruslar Sivastopol’deki savaş gemileri, limanlar ve lojistik tesisler için emniyet tedbirleri almışlardır. Ancak bu tedbirler de birlik ve tesislerin emniyetini sağlamaya yetmemiştir. Baltık’taki Kuzey Akım boru hattının bir sabotaj neticesinde devre dışı bırakılması da önemli bir emniyet ihlalidir.

Manevra prensibi açısından bakıldığında, piyade, zırhlı birlik, topçu ve kara havacılık birliklerinin koordineli bir şekilde kullanıldığı, netice alıcı bir manevra görülememiştir. Bunun sebepleri de, belirtildiği gibi birliklerin çok geniş alanlara yayılmış olmaları, kötü hava şartları nedeni ile arazinin birlik intikallerine müsait olmaması ve meskun mahal muharebeleridir.

Harekatın süresinin uzaması ve taarruzun bir sonuca ulaşamaması halinde, taarruz edenin genelde kendi kendini zayıflatmaya başlaması kaçınılmazdır. Bu durum, taarruzun “doruk noktasına” gelindiğinin bir işareti olup, ötesine geçildiğinde, kazanılmış olanların kaybedilmesi ile sonuçlanacak olan, yokuş aşağı hızlı iniş başlar.

Bu duruma “Durmasını bilmek” de denir. Napolyon ve Hitler durmasını bilmeyenlere güzel örneklerdir.

Bu harekatta da Rus birlikleri, sayılan bütün bu aksaklıklara rağmen, Doğu’da Ukrayna arazisinin, kendisi için elverişli kesimini teşkil eden %20’sini ele geçirmiş, ileri harekata devam etmekte ısrar edince de, bir müddet sonra harekat yavaşlamış ve Ukrayna karşı taarruzları başlamıştır. Rus Ordusu geri çekilmelerle, kazanımlarını birer birer kaybetme ile karşı karşıya kalmıştır.

Sıklet Merkezi ise; kesin sonuç yer ve zamanında üstün muharebe gücünün toplanmasıdır. Belarus’dan Odessa’ya kadar uzanan geniş bir alana yayılan harekatta, bu prensibe uyulmadığı da yukarıda açıklanmış idi.

Emir ve komuta bakımından; Rus Ordusunun merkeziyetçilikten kurtulamadığı ve inisiyatif kullanma becerilerinde zafiyet olduğu görülmüştür. Kararların en üst düzeyde alınması alışkanlığı, ani karar verilmesi gereken durumlarda gecikmelere ve hatalı kararlara yol açmıştır. Savaşta pek çok Rus generalinin hayatını kaybetmesinin bir sebebinin de bu olduğu yolunda değerlendirmeler mevcuttur.

Öte yandan Ukrayna, iyi liderlik ve eğitimin önemli bir fark yarattığını göstermiştir. Tekmile dayalı ordu, inisiyatif kullanan ordu karşısında başarılı olamamıştır. Uzun bir süreden beri, ABD Ulusal Muhafızlarının, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin, küçük rütbeli subay ve astsubaylarına liderlik eğitimi verdikleri bilinmektedir. (ABD’nin aynı eğitimi şimdilerde GKRY’de Rum Milli Muhafız Ordusu’na vermesi gündemdedir).

Bu eğitimin sonunda birlikler, görev tipi emirler ile, bağımsız hareket ederek, değişen ve gelişen durumlara, zamanında müdahale edebilecek gerekli kararları alacak şekilde yetiştirilmişlerdir. İnisiyatif kullanmaya azami imkân sağlayan bu eğitim ile birliklerin yüksek moral ve muharebe etkinliğine ulaşmaları da sağlanmıştır.

Rusya-Ukrayna savaşında, ağır, hareket kabiliyeti zayıf, emir ve komuta sistemi yavaş bir 20 nci yüzyıl ordusunun, hafif, hareketli, iyi yetişmiş personelden oluşan bir 21 nci yüzyıl ordusu karşısında başarısız oluşu izlenmiştir.

LOJİSTiK

Kiev savaşında Rus tankları, zırhlı personel taşıyıcıları, ikmal konvoyları, helikopterler ve savaş uçaklarına, Stinger ve Javelin füzeleri ve insansız hava araçları gibi silahlarla mücehhez, küçük ve hareketli Ukrayna birlikleri tarafından önemli zayiat verdirilmiştir.

Donbas savaşında, eski Rus topçusu, Amerikan HIMARS ( High Mobility Artillary Rocket System-Yüksek Hareket Kabiliyetine Sahip Topçu Roket Sistemi) devreye girene kadar, Ukrayna’nın topçularından çok daha üstündü. HIMARS’lar da eski sistemler olmalarına rağmen, hassas vuruş yetenekleri ile, çok sayıda Rus mühimmat deposunu ve karargahını imha ederek, Rus birliklerinin ileri harekâtını sekteye uğratmıştır.

Ukrayna savaşı geleneksel yöntemle ile devam ederken bile, teknoloji alanındaki yeni gelişmelerin, savaşın çehresini nasıl değiştirdiği yakından izlenmektedir.

Delta olarak bilinen gerçek zamanlı bir program, askeri birliklerin ve sivil teşkillerin, Rus kuvvetleri hakkında ayrıntılı bilgi toplamak ve paylaşmak için kullandıkları bir ağ çevrimidir. Bir erken uyarı sisteminden daha fazlası olan Delta, düşman birliklerinin gerçek zamanlı haritalarını ve resimlerini, personel mevcutlarını ve silah cinslerini tespit edebilmektedir.

Delta, Ukrayna savaşının son teknoloji silahlar ve bilgi sistemleri için nasıl bir test alanı haline geldiğini ve kazanılan tecrübelerin, gelecekteki muharebeleri nasıl şekillendirebileceğinin güzel bir örneğidir.

Geçen yazdan bu yana, Ukrayna ve müttefikleri Karadeniz’de patlayıcılarla dolu uzaktan kumandalı tekneleri test etmektedirler. Bu tekneler Ekim ayında Sivastopol kıyılarındaki Rus gemilerine karşı denenmiştir. Deniz savaşı konseptlerinde uzaktan kumandalı tekneler önemli bir yer işgal etmeye namzettir.

Ukrayna ordusu, Donbas bölgesinde, Litvanya’da geliştirilmiş olan ve iletişim sinyallerini engelleyerek, dronları yönlendirebilen veya bozabilen bir jammer olan SkyWipers insansız hava araçlarını kullanmaktadır.

Bir türlü bitmeyen “Tank mı, tanksavar mı?” münakaşası, Rusların tank zayiatının fazlalığı, Tanksavar Güdümlü Mermileri ve diğer tanksavar silahlarının etkinliği karşısında yeniden alevlenmiş, münakaşanın sonucu ne olursa olsun, ağır tank döneminin kapandığı anlaşılmıştır. Tankların zırh kalınlığı ne kadar artarsa artsın, onu delecek bir tanksavar silahının mutlaka mevcut olacağı artık münakaşa götürmemektedir. Düşük siluet ve yüksek manevra kabiliyetinin tanklara en iyi korumayı sağlayacağı açıktır. Nitekim, bu savaştan alınan dersler ışığında, ABD Deniz Piyadeleri 62 ton ağırlığındaki Abrahams tanklarından vaz geçme kararı almışlardır.

Tıpkı Rusya’nın kilit lojistik altyapısını ele geçirmeye ve elinde tutmaya çalıştığı gibi, Ukrayna da kaybettiklerini Rusya’dan geri alma çabasındadır.

Harekatın daha başlarında, Ukrayna Demiryolları İdaresi, Rusya ile Ukrayna arasındaki tüm demiryolu bağlantılarının hasar gördüğünü açıklamıştır. Bu durum, büyük ölçüde demiryolu ulaşımına bel bağlayan Rusya için, önemli lojistik problemler yaratmış, ulaşıma çok da müsait olmayan karayolu ağlarını kullanmak zorunda kalmıştır.

Kiev istikametindeki uzun konvoydaki araçların yakıt sıkıntısı, uzun süre çözülememiş, özellikle de konvoydaki yakıt tankerleri gibi ikmal araçları, öncelikli hedefler haline gelmiştir. Kırım Yarımadasını Rusya’ya bağlayan 19 km. uzunluğundaki Kerç Köprüsünün kaybı ilave problemler yaratmış, Rus ordusunun ikmal başta olmak üzere, tüm lojistik sistemi bozulmuştur. Açık kaynaklı istihbarat verilerine göre, Rus lojistik unsurlarının, ağırlıkla Bayraktar TB-2 SİHA’ları kullanılarak imha edilmesi ikmal sorunlarını daha da arttırmıştır.

Rusya’nın, başlangıçta Ukrayna’nın stratejik altyapısını ele geçirerek sağladığı avantaj, yapılan taktik hatalarla azalmıştır.

Ukrayna ise uluslararası camianın tam desteği ile kesintisiz bir silah, araç ve gereç akışı ile desteklenmiş, sağlanan yardımın çeşitliliği Ukrayna’nın ihtiyaçlarına göre düzenlenmiştir. Eski Varşova Paktı üyesi ülkelere, Ukrayna’ya gönderdikleri Sovyet yapımı silah ve malzeme yerine, ABD tarafından yeni silah ve malzeme verilmiştir.

HAVA VE ARAZİ

Ukrayna’da Ocak ayında ortalama sıcaklıklar sıfırın altındadır ve bu da arazinin büyük kısmının donmasına neden olur. Mart ayına doğru sıcaklıklar yükselmeye başlayınca, toprağın buzu çözülmeye başlar ve arazi çamur olur.  Bu savaşta da araçların çamur olan arazide manevra kabiliyetleri azalmış, yollarda yığılmalar olmuş, harekat planlandığı şekilde icra edilememiştir. Böyle bir durumla karşılaşılmasını, taarruzun başlangıç zamanının seçilmesinde hata yapıldığına bağlayan değerlendirmeler mevcuttur. Ancak bunun bir planlama hatasından ziyade Rusların, harekatın çok kısa zamanda biteceğini düşünmelerinden kaynaklanmış olabileceği akla daha yatkın gelmektedir.

PERSONEL

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal için, organik topçu ve hava savunma birlikleri, lojistik unsurlar ve yaklaşık 50 tank ve zırhlı aracı bulunan ve 700-900 askerden oluşan, 170 civarındaki Taktik Tabur Grubu (TTG) ile yaklaşık, 150.000 kişilik bir kuvvete sahip olabileceği hesaplanmakta idi.

Ancak gerçekte, bir TTG’nin ortalama 600 hatta bazı durumlarda daha az personelden oluştuğu dikkate alındığında, Rusların toplam kuvvetinin ancak 100.000 kişi olabileceği sonucuna varıldı.

Aslında gelişmeler göstermiştir ki, Rus Ordusunun cephedeki birlikleri takviye edecek, gerektiğinde değiştirecek veya zayiatın telafisi için kullanılabilecek yeterli personeli mevcut değildir. Bu durumun savaşan birliklerin moralini olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır.

Personel zafiyetini bir nebze telafi edebilmek amacı ile Putin, kısmi seferberlik kararı almış ancak bu da beklenen faydayı tam olarak sağlamamıştır. Kısmi seferberlik ilan edildikten sonra, askere alınmak istemeyen pek çok kişinin civar ülkelere, bu arada Türkiye’ye de kaçmaları, bütün askeri planlamacıların dikkate almaları gereken bir durumdur.

Yaklaşık yüzde 70 sözleşmeli ve yüzde 30 mükelleften oluşan mevcudun tamamlanmasında, zorunlu askerlik yapmak istemeyenlerin, çeşitli legal veya illegal yollara başvurarak, askerliklerini ertelettikleri veya hiç yapmadıkları yolunda bilgiler mevcuttur.

Putin, Rusya’nın seksen beş federal bölgesinin, her birinin dört yüz kişilik birer tabur oluşturmasını istemiştir. Görevi cazip hale getirmek için, bu taburların personeline, ömür boyu gazilik statüsü ve özel bazı haklar verileceği açıklanmıştır.

Ancak harbin uzun sürmesi halinde, bu tedbirlerin de yeterli olmayacağı düşünüldüğünden yeni personel temin çabaları araştırılmaktadır. Rusya’nın ihtiyaç duyulabilecek bir ihtiyat kuvvetini idame edebilecek, mali, idari ve eğitim kapasitesinden yoksun olduğu kıymetlendirilmektedir.

İşin esası, Sovyetler Birliğinin ve Varşova Paktının dağılmasından sonra, Rusya nüfusunun azalmasının, Kızıl Ordu için mevcut personel kaynaklarının olumsuz etkilenmesi, Rusya’nın demografik problemlerinden sadece biridir.

BİLGİ HAREKATI, PSİKOLOJİK HAREKAT

Bilgi savaşının yaygın ve sürekli olarak kullanımını Ukrayna çok başarılı bir şekilde yapmıştır. Zelensky, çeşitli ülkelerin ve kuruluşların parlamentolarında veya genel kurullarında konuşmalar yaparak, kendi ülkesinin pozisyonunu ve durumunu açıklamış, yardım istemiş ve taraftar toplamıştır.

Ukrayna tarafı, uluslararası desteği canlı tutmak, Rusya aleyhine bir hava oluşturmak ve ülkenin liderlik yeteneğine güven duyulmasını sağlamak için çaba sarf etmeye ve fırsatları kullanmaya devam etmektedir.

Genel olarak, Ukrayna’nın bilgi savaşında, seçilmiş temaların uygunluğu, kendi halkı dahil hedef kitlesi ve iletişim disiplininin, benzer durumlarda şablon olarak kullanılabileceği düşünülmektedir.

HAVA HAREKATI

Rusya-Ukrayna savaşının başlarında, ABD ve müttefikleri Ukrayna’yı bol miktarda Stinger kısa menzilli hava savunma sistemleri ile desteklediler.  Ayrıca Slovakya S-300 füze savunma sistemleri, ABD ise Patriot ve Hawk füzeleri sağladılar.

Rusya hava kuvvetlerinin sayısal ve teknolojik üstünlüklerine rağmen Ukrayna, etkili bir hava savunma sistemi kurabilmiştir. Bu durum “Hava üstünlüğü karadan sağlanabilir” deyişini bir yerde haklı çıkarmıştır.

Rus hava kuvvetleri ve hava savunması etkili bir şekilde kullanılamamış ve Ukrayna savaşında bir varlık gösterememiştir.

Bu başlık altında, önemli işler yapan, Ukrayna tarafında Türk ve ABD İHA/SİHA’larından, Rusya tarafında ise İran intihar dronlarından söz etmek gerekir.  Rus hava savunma ve elektronik harp sistemlerinin, Ukrayna sistemleri karşısında çok etkili olamamaları, buna karşın, özellikle Türk SİHA’larının Ruslara, özellikle tank ve topçu silahları açısından yüksek zayiat verdirmeleri dikkat çekicidir.

ABD, Ukrayna’nın insansız hava imkân ve kabiliyetini, 700 adet Switchboard TİHA, Puma İHA ve Hava Kuvvetleri’nin Phoenix Ghost İHA’ları ile destekledi.  SkyWipers olarak bilinen drone karşıtı silahlar ve IRIS-T hava savunma sistemlerinin yeni versiyonları da kullanılmaktadır.

Ancak, Rus hava savunma sistemlerinin, Ukrayna insansız araçlarının etkinliğini giderek daha fazla engelleyerek, Ukrayna’nın bu savaştaki önemli bir imkanını kısıtlamaya başladığı yolunda haberler mevcuttur.

NATO

Soğuk Savaş’ın bitmesi ve savaş tehlikesinin ortadan kalkması sonucu, Avrupa’daki NATO silahlı kuvvetlerinde, %50’nin çok üzerinde indirimler yapılmış, harekat planları yürürlükten kaldırılmış, harbe hazır zırhlı ve mekanize birliklere ilave olarak, Tanksavar Helikopter Tugayı gibi özel birlikler de, ABD tarafından Avrupa savunmasından alınmıştı.

Avrupalılar da ABD askeri gücü olmadan, kendi başlarına çok fazla bir şey yapamayacaklarının farkındadırlar. NATO, barışı koruma görevleri, Afganistan harekâtı, Irak Eğitim Misyonu gibi muharebe dışı görevlendirmeler neticesinde, savaşan bir güç olma özelliğini büyük ölçüde kaybetmiş, Rusya’nın Ukrayna’ya taarruzu ile rehavet uykusundan uyanmıştır.

Tabur/Alay çapında birkaç Muharebe Grubu ve tek tugay veya tümen çapında birliği bulunan kolordu karargahları ile caydırıcılık sağlamanın ve de NATO bölgesinin savunulmasının mümkün olmadığı çabuk anlaşılmış ve Soğuk Savaş dönemindeki REFORGER uygulamaları gibi, Avrupa’yı takviye başlamıştır. ABD’nin Avrupa’daki varlığı 100.000’nin üzerine çıkmıştır.

Rusya’nın Ukrayna’ya taarruzu NATO bölgesi için bir 5’nci madde görevi olmadığından, NATO’nun doğrudan müdahalesi için bir sebep bulunmamaktadır. NATO da bunu açık ve net olarak açıklamıştır, Genel Sekreterin ve ABD Savunma Bakanının gerginliğin tırmanmasına yol açabilecek bazı açıklamalarına rağmen, Başkan Biden da ABD’nin doğrudan bir askeri müdahalesi olmayacağının garantisini vermiştir.

YAPTIRIMLAR

Rusya’ya Batının yaptırımları yıllardan beri devam etmektedir. Rusya Ukrayna’yı işgal ettiğinde, bünyesinde AB de bulunan G-7 ülkeleri, yaklaşık 350 milyar dolar tutarındaki Rus varlığını dondurmaya karar vermiştir. Bununla da yetinmeyip, seyahat ve para transferleri kısıtlamaları, hava sahalarını Rus uçaklarına kapatma gibi tedbirlere de başvurmuşlardır.

Ancak yaptırım tedbirleri bununla da kalmamış; mantık sınırlarını zorlayan bir öfke ile, Rus takımlarını uluslararası spor müsabakalarından menetmişler, öğrencileri okullarından, spor ekiplerindeki oyuncuları takımlarından, hatta ünlü bir senfoni orkestrasının şefini dahi Rus olduğu için görevinden uzaklaştırmışlardır.

Rusya, buna karşılık, Avrupa’ya doğal gaz sevkiyatına kısıtlama getirmiştir.  Avrupa ülkelerince Rusya’dan gelecek enerjiye daha az bağımlı hale gelmek ve kesintinin etkisini azaltmak için bazı tedbirler alınmakta olsa da yetkililer vatandaşlarına zor bir kışa hazır olma çağrıları yapmakta, doğal gaz fiyatlarının yaklaşık 15 misline çıkma ihtimaline karşı uyarmaktadır. Buna karşılık şirketlerden, sanayinin çarklarının dönmeye devam etmesinin ancak kesintisiz enerji ile mümkün olabileceği uyarıları da eksik olmamaktadır.

Başlangıçta, ciddi ekonomik yaptırımların Rus taarruzlarını durdurmak için yeterli olacağına inanılıyordu. Ancak görünen o ki, Rusya’nın, vatandaşlarının maruz kalacağı sıkıntıları sineye çekerek, yükselen enerji fiyatları ve yeni pazar imkanları sonunda güçlenen ruble ve artan döviz rezervlerinden vaz geçmeyeceği anlaşılmaktadır., Putin, en azından kısa vadede, doğru karar vermiş gibi görünmektedir.

SONUÇ

Bu savaş, bir ulusun askeri gücünün yalnızca personel, araç, gereç ve silahtan oluşmadığını, iç cephenin hayati önemini, vatan ve bayrak sevgisi ile savaşma ve direnme azim ve kararlılığının ne derece vazgeçilmez olduğunu göstermiştir. Rusya savunma harcamaları için, 2021 yılında 65 milyar dolar harcamıştır ki, bu miktar Ukrayna’nın aynı amaç için harcadığının nerede ise 10 katıdır.

Eski tip orduların, 21. Yüzyıl muharebelerine uygun olmadığı ortaya çıkmıştır.

Hibrid Savaşı tanımlayan Geresimov doktrini, bu savaşta belirgin olarak görülmüş, doğrusal olmayan (Non-Linear) savaş uygulamasında, askeri güç kullanımı yanında ekonomik savaş, siber savaş gibi konseptler uygulanmış, jeopolitik yanında jeoekonomi önem kazanmıştır.

Savaş dolayısı ile, NATO yeniden savaşan bir güç olma özelliğini kazanmaya başlamış, AB’nin, askeri, siyasi ve ekonomik yönden bir etkinliği görülememiştir.

ABD hem kendisinin hem de başka ülkelerin Ukrayna’ya gönderdikleri silahların yerine yenilerini koyarak, silah sanayisinin çarklarının dönmesini sağlamış, Soğuk Savaş’taki NATO’yu yeniden oluşturma imkanını yakalamış, ancak Rusya’yı çevreleme çabalarından istediği sonucu alamamıştır.

Rusya askeri harekatta başarısız olmasına rağmen, siyasi olarak istediğini almış, Ukrayna’nın NATO üyeliği rafa kalkmış, ülkenin doğusu Rusya’nın kontrolüne geçmiştir.

Ancak Rusya’nın artık, Sovyetler Birliği günlerinin askeri, ekonomik ve siyasi büyüklüğünü, gücünü ve uluslararası etkinliğini yitirdiği ve enerji kaynakları üzerindeki kontrolü ve nükleer bir güç olma özelliğini korumasına rağmen, global güç mücadelesi dışında kaldığı açık olarak görülmüştür. Bu durumdaki bir Rusya, nerede ise Avrupa’nın baş edebileceği bir seviyeye inmiş, ABD ve Pasifik’teki dostları Çin ile baş başa kalmıştır.

İç cephenin güçlü olmamasının siyasi, ekonomik ve askeri yönden yaratacağı sıkıntılara en güzel örnek, Avrupa Birliğinin yaşadığı problemlerdir. Yaptırımlara uyma konusunda dahi müşterek hareket edememişler, kendi siyasi, ekonomik ve sosyal kurallarına uyamamışlardır.

Bu savaşın en büyük kaybedeni şüphesiz Ukrayna’dır. NATO üyeliği gerçekleşmemiş, ülkesi harap, halkı perişan olmuş, topraklarının bir kısmını kaybetmiş, ekonomik yönden büyük zarar görmüştür. Toparlanması için büyük maddi destek ve uzun zamana ihtiyaç olduğu kesindir.

Türkiye için, bütün bu olup bitenler yeni fırsatlar yaratmaktadır.  Türkiye bölgesel bir güç ve denge unsuru olarak, bulunduğu coğrafyayı, Avrasya ve Afrika gibi uzak bölgelerdeki politikaları etkileyebileceğini ve kendisi yeni politikalar üretebileceğini göstermiştir

Savaşta, Türkiye, diplomatik faaliyetlerin merkezi haline gelmiş, savaşan tarafların her ikisi ile de temas sağlayabilen tek ülke olarak, tahıl koridorunun açılması, Rusya tarafından kapatılınca yeniden faaliyete geçirilmesi, tahıl taşıyan gemilerin güvenliği için Karadeniz’de mayın harekâtı yapılması, esir mübadelesi gibi pek çok konuda sonuç getirici faaliyetlerde bulunmuştur.

Mevcut siyasi-askeri ortamda Türkiye, her iki tarafın da kendi safında olmasından vaz geçemeyeceği bir konuma yerleşmiştir.

Rusya-Ukrayna savaşından alınan dersler

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

7 Yorum

  1. 19 Kasım 2022, 13:41

    Rus ordusunun ve ekipmanlarının durumunu, 2000’lerde Azerbaycan ‘da iken, yakinen görmüş, bilgi sahibi olmuştum. Çok değerli Komutanımızın belirttikleri değerlendirmelere aynen katılıyorum, tam isabet..,

    • 2000 lerde Rusya’nın hali perişandı.
      99 sonunda Putin, Rusya bu utançla 21. Yüzyıla girmeyecek dedi ve yönetime geldi. O zamanki Rusya ile şimdiki kıyas bile olmaz.
      Rusya’yı hafife almayın.

  2. 19 Kasım 2022, 10:57

    Elinize sağlık, çok güzel ve detaylı bir inceleme olmuş. 👏👏👏👏👏

  3. Bu yazı ABD resmi ordu dergisinde yazanlarla tam bir çelişkide..
    August 14, 2022 ABD Silahlı Kuvvetleri’nin Deniz Piyadeleri, resmi strateji ve harp kuramı dergisi Marine Corps Gazette’de, Rusya’nın Ukrayna’da yaptığı savaşı ve harekatları değerlendirdi, Rus ordusunu başarılı buldu. Batı basını, savaş başladığından beri Rusya’nın kaybettiğini ve “rezil olduğunu” iddia etmişti. Ukrayna savaşını Batı basınından izleyenler son bir yılın her günü Putinin yenildiğini teslim olacağını darbeyle devrileceği gazını veriyorlardı.

  4. 18 Kasım 2022, 18:51

    Doğu Avrupa, Orta Avrupa, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya’dan siyasi iradenin kararıyla savaşmadan geri çekilen bir ordudan bahsediyoruz. Rusya’nın Ukrayna’daki Özel Operasyonunu Kremlin’in siyasi kararlarını görmeden, bu siyasi iradenin ordunun savaşma kabiliyetini nasıl etkilediğini incelemeden yapılan askeri analizlerin yanıltıcı olacağını düşünüyorum. Rus ordusu Kiev’den olsun, diğer Ukrayna şehirlerinden olsun askeri yenilgi yaşadığı için değil Putin’in emri dolayısıyla çekilmek zorunda kalmıştır. Birgün yeniden Putin’in emir vermesi durumunda Rus ordusunun şimşek gibi Ukrayna’yı yutabileceğini hep birlikte yaşayarak göreceğiz. Rus ordusu hâlâ dünyanın en güçlü ordusudur. Bu konu benim için tartışmaya kapalıdır. ABD ve NATO’nun Rus ordusu hakkında yaptığı açıklamalarda ortadadır. Rus ordusu hâlâ çok güçlüdür ve hafife alınmamalıdır.

    • 18 Kasım 2022, 22:30

      ‘Birgün yeniden Putin’in emir vermesi durumunda Rus ordusunun şimşek gibi Ukrayna’yı yutabileceğini hep birlikte yaşayarak göreceğiz. Rus ordusu hâlâ dünyanın en güçlü ordusudur.’ ifadenizi anlayamadım. Bu kadar insan ve malzeme kaybı; bu kadar zaman kaybı; varsayılan caydırıcı gücün tartışılır hale gelmesi…… nin bir anlamı yok mu? Savaşı, oyun gibi görür gibisiniz bence. ( yenilen pehlivan güreşe doymaz hesabı sanki?) Hele de Rusya’nın (herhangi bir devlet için de aynı ya) kaynaklarının kısıtlı olması, söylediğinizi olanaksız hale getirir diye düşünürüm. İddianız, Putin, bir hayalperesttir demenin diğer yolu gibi. Rusya’nın iç dengeleri yok; kurumların görüş ve önerileri yok; muhalefet , tartışma yok; sonsuz bir üretim olanağı ve gücü mevcut, ….. ve benzeri hayali varsayımlar gerçek olabileydi, iddianıza belki katılabilirdim. Harp, hayallerle, varsayımlarla yapılmıyor; yapılamaz. Yapanların halini de tarih acı şekilde hatırlatıyor. Sn. yazar da bunları vurgulamış zaten. ‘Bu konu benim için tartışmaya kapalıdır’ cümlenizi zaten hiç anlayamadım. Kurumlar, kurullar, danışmanlar, bilgi veren danışmanlar yok ise nasıl Doğru/Uygun karar verilebilir? Muhtemeldir ki, Putin de aynı düşüncede idi ve sonuç ta bu oldu. Savaş, çok kademeli, çok bakış açılı, çok katmanlı entegre edilmiş bilgi ve yönetim gerektirirken; hem de bu kadar farklı teknolojik vasıtalar( Dolayısıyla farklı tehdit ve/veya fırsatlar) varken, tartışmaya kapalı olmak ? Hiç bir ordu, birim, tehdit ( Tek kişi olsa bile) hafife alınamaz, katılırım. Ancak hafife almak, bilgi akışını ve tartışmayı durdurmakla olur diye düşünürüm. Saygılar

      • Putin opayını eoeştiri iken aynı çizgideki İslami Haramilerin ülkemizdeki iktidardakileri ne yapıyor var mı br muhalefet,demokradi,ya da karşı düşünceye dair bir sabır?
        Önce ayna,sonra yergi.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!