Ukrayna üzerinden Karadeniz havzasında Rusya ile ABD ve NATO arasında gerginlik tırmanırken, Moskova Washington’a ‘güvenlik garantileri antlaşması’ teklifinde bulundu. Teklifte ABD’nin, NATO’nun doğuya doğru daha fazla genişlememesini taahhüt etmesi istendi. Veryansın Tv’ye konuşan emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, teklifin Türkiye’yi yakından ilgilendirdiğini vurguladı.
VERYANSIN TV
Rusya, NATO’nun doğuya doğru daha fazla genişlememesine yönelik ABD’ye sunduğu anlaştma teklifini yayımladı.
Karadeniz havzasında Rusya ile ABD arasındaki ‘Ukrayna’ gerilimi tırmanıyor.
ABD Başkanı Joe Biden ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in geçen hafta gerçekleşen görüşmesinin ardından bölgedeki hareketlilik daha da arttı.
BÖLGEDE HAREKETLİLİK ARTTI
Rusya’nın Ukrayna sınırına ve çevresine 50’den fazla tabur yerleştirdiği belirtilirken, bölgeye ABD tarafından yeni askeri sevkiyatların yapılacağına yönelik haberler sonrası Rusya yeni bir hamlede bulundu.
Rusya’nın ABD’ye sunduğu teklife göre, NATO’nun doğuya doğru daha fazla genişlememesi istendi.
Talep listesinde, Ukrayna’nın askeri ittifaka katılmasına izin vermeyeceğine dair bağlayıcı bir taahhüt sağlanması gerektiği de vurgulandı.
Teklifte “Amerika Birleşik Devletleri, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü üyesi olmayan eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Devletlerinin topraklarında askeri üsler kurmayacak, altyapılarını herhangi bir askeri faaliyet için kullanmayacak veya onlarla ikili askeri işbirliği geliştirmeyecektir.” ifadeleri kullanıldı.
Karadeniz’deki gerginliği dikkat çekilerek “Taraflar, savaş gemileri ile uçaklar arasındaki maksimum yaklaşma mesafesi üzerinde anlaşmaya varmak da dahil olmak üzere, açık denizlerde ve denizler üzerinde tehlikeli askeri faaliyetleri önlemek için mekanizmaları geliştirmek için diyalogu sürdürecek ve işbirliği yapacaklardır.” denildi.
Rusya’nın söz konusu teklifini, emekli Tuğgeneral Nejat Eslen Veryansın Tv’ye değerlendirdi.
Karadeniz’in NATO denizi haline gelebileceği konusunda uyarılar yapan Eslen, teklifin Türkiye’yi yakından ilgilendirdiğini söyleyerek, ‘Montrö Sözleşmesi bu gerginliğin Karadeniz’e yayılmasını önleyen bir sigorta gibidir.“ dedi.
ABD’nin geçmiş dönemde verdiği sözleri hatırlatan Eslen şunları söyledi:
“ABD İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeni bir dünya düzeni kurdu. Bu düzeni kurumlarıyla beraber kurdu. NATO da bu yeni dünya düzeninin ABD’nin çıkarlarına hizmet eden bir güvenlik kurumuydu. Soğuk savaş bittikten ve Sovyetler Birliği dağılırken, ABD Başkanı Ronald Reagen, Gorbaçov’a NATO’yu yeni üyelerle genişletmeyeceğine dair söz vermişti.
‘ABD SÖZÜNDE DURMADI’
ABD bu sözünde durmadı. Rusya’nın en zayıf olduğu dönemde NATO’yu Rusya’ya doğru genişletti. Günümüzde, NATO Baltık ülkeleriyle Rusya’ya komşu olmuş durumda ve ABD Rusya’yı Baltık ülkeleri Polonya, Romanya ve Karadeniz hattında çevrelemeye çalışıyor.
NATO’nun varlığını ve mantığını sürdürebilmesi için tehdide ihtiyacı var. Bu nedenle de Rusya, Atlantik cephesi tarafından tehdit olarak görülmekte…
Rusya ise ABD’nin NATO’yu kendi sınırlarına doğru genişletmesinden rahatsız. Bu nedenle de Rusya, NATO ile kendi toprakları arasında bir tampon bölgenin devamından yana.
Bu kapsamda Rusya, Ukrayna’nın ve Gürcistan’ın NATO üyesi olmasına karşı ve buna direnç gösteriyor.
‘KARADENİZ NATO DENİZİ HALİNE GELİR’
Ukrayna Rusya’yı, Rusya da NATO’yu tehdit olarak görmektedir.
Halihazırda Ukrayna NATO üyesi olmadığı için ABD ve NATO Ukrayna için savaşmak zorunda değildir. Ancak Rusya, Ukrayna’nın NATO üyesi olması halinde savaşmayı göze alabilir.
Eğer Belarus düşerse Rusya’nın aleyhine, Ukrayna ve Gürcistan NATO üyesi olursa, yepyeni bir jeopolitik ortam oluşur. NATO ile Rusya arasında tampon bölge kalmamış olur.
Ayrıca Karadeniz’e kıyısı olan Ukrayna, Romanya, Bulgaristan ve Gürcistan NATO üyesi olacağından Karadeniz bir NATO denizi haline gelir.
Bugün Ukrayna’daki mücadele, Rusya’nın NATO ile kendi arasında tampon bölge oluşmasını ve Karadeniz’in NATO gölüne dönüşmesini önleme meselesidir.
‘FİLLER DÖVÜŞÜNCE ÇİMENLER EZİLİR’
Filler dövüşünce çimenler ezilir. Ukrayna bu gerginlikte mücadele alanı seçilmiştir.
İşte bu şartlarda Rusya Amerika’ya bir anlaşma teklif istemiştir ve bunu yazılı bir metin haline getirmiştir. Rusya, bu anlaşma metniyle Amerika’nın NATO’yu kendi sınırlarına doğru genişletmeyeceğine, Ukrayna’yı ve Gürcistan’ı NATO üyesi yapmayacağına ve Rusya’ya komşu ülkelere Amerikan silah sistemleri yerleştirmeyeceğine söz vermesini istemektedir.
‘TÜRKİYE’Yİ YAKINDA İLGİLENDİRİYOR’
Bu mücadele Türkiye’yi yakından ilgilendirmektedir. Çünkü Türkiye de bir Karadeniz havzası ülkesidir. Ve aynı zamanda NATO üyesidir.
‘TÜRKİYE TARAF OLMAMALI’
Montrö sözleşmesi bu gerginliğin Karadeniz’e yayılmasını önleyen bir sigorta gibidir. Türkiye bu gerginlikte taraf olmamalıdır.
‘DAHA GENİŞ BİR COĞRAFYADA KIZIŞMAKTADIR’
Karadeniz havzasındaki krize benzer bir kriz de Asya-Pasifik bölgesinde Güney Çin Denizi’nde ve Tayvan’da da gelişmektedir.
Kendisini ABD tehdidi karşısında gören Rusya ve Çin gederek yakınlaşmakta, ABD karşısında bir blok oluşturmakta, dünya iki kutuplu düzene evrilirken yeni bir Soğuk Savaş daha geniş bir coğrafyada kızışmaktadır.
Unutmayalım ki dünyadaki silah satışının yarısını gerçekleştiren ABD silah sanayiinin bu gerilimlere ihtiyacı var.”
Bence onemli olan Rusya`nin ne istedigi degil, bunu zaten uc asagi bes yukari tahmin edebiliyorduk zaten. Onemli olan karsiliginda ne vermeyi taahhut ettigidir Turkiye icin onemli olan. Malum bir cok yerde (Suriye, Libya, Dogu Akdeniz, Karabag, Afganistan vs.) Rusya ve Amerika`nin birlikte bir politika uygulamasi bizi dogrudan etkileyecek buyuk tehlikeler iceriyor.
siyasal İslamcıların aradığı kavgada tam bu, tabiki ilerisini hesap edemeyen bir zihniyet buna alkış tutuyor ama Suriye’de olanların bize nasıl zarar getirdiğini görseler bile yinede bu kör düşünce için dua bile ediyorlar.