Sayın Sabah yazarları, Emniyet sizin de kapınızı çalmasın!

featured

Zam geleceği haberleri üzerine marketler ayçiçek yağı akınına uğramış, ortaya çıkan görüntüler gündem olmuştu. Emniyet, sosyal medyada konuyla ilgili paylaşımlarda bulunan bazı hesaplar hakkında işlem başlatıldığını duyurmuştu. Ayçiçek yağı krizi hükümete yakın Sabah gazetesi köşelerine kadar girdi: “Soğan, patates derken şimdi de Ayçiçek krizi. Bakalım yarın bostandan ne çıkacak?”

Sabah yazarı Melih Altınok, ayçiçek yağı krizini köşesine taşıdı. “Görüyorsunuz, soğan, patates derken şimdi de Ayçiçek krizi. Bakalım yarın bostandan ne çıkacak?” diye soran Altınok, “Hepsi de ülkemizde sınırsız olarak üretilebilecek besinler. Arz talebi dengelemek ne kadar zor olabilir ki? Türkiye ekmeğini yapacak unu bulmakta sıkıntı çekecek bir ülke mi? İzlanda’da mı yaşıyoruz da Ukrayna’nın buğdayına bağımlıyız?” ifadelerini kullandı.

Altınok’un yazısının satır başları şöyle:

“Günlerdir Ayçiçek yağıyla yatıp kalkıyoruz…
TikTok ve ana haberler, düğünlerde altın yerine “sözde Ayçiçek yağı” tenekesi hediye ederek “eylenenlerin” videolarından geçilmiyor.
Birbirlerini ezerek ayçiçek yağı kolisini kapmaya çalışan insanların görüntülerini izlerken, yağ fabrikatörü Lütfi Türkkan müşterilerine ana bacı söverek ortama dalacak falan diye bekliyorsunuz! Öyle absürt bir ortam.
Hatta göreve atanışı tam “Ayçiçeğine hücum” günlerine denk gelen çiçeği burnunda Tarım Bakanı Vahit Kirişçi de ilk açıklamasını bu konuda yapmak zorunda kaldı.

Ayçiçeği üretimi artmasına rağmen pandemide iç talep patlamış. Bu yüzden ithal ediyormuşuz. Üstüne bir de Rusya Ukrayna savaşı derken….

‘BUNLAR GEÇİCİ ÇÖZÜM BİLE DEĞİL’

Ancak Bakan durumun kontrol altında olduğunu söylüyor:
“Alternatif ülkeler ve alternatif yağ çeşitleri için gerekli çalışmalar yapılmış, ayrıca ayçiçeği yağ ihracatı da durdurularak, mevcut stokların yurtiçi tüketimi karşılayacak şekilde yönetilmesi sağlanmıştır.”
Teşekkür ederiz.
Ancak bunlar geçici çözüm bile değil… Görüyorsunuz, soğan, patates derken şimdi de Ayçiçek krizi. Bakalım yarın bostandan ne çıkacak?
Hepsi de ülkemizde sınırsız olarak üretilebilecek besinler. Arz talebi dengelemek ne kadar zor olabilir ki?
Türkiye ekmeğini yapacak unu bulmakta sıkıntı çekecek bir ülke mi? İzlanda’da mı yaşıyoruz da Ukrayna’nın buğdayına bağımlıyız?
Vatandaşın sizden ilk beklentisi döneminizde tarımsal planlamanın sistematik hale getirilmesi. Tarımsal endüstirinin desteklenmesi ve fahiş fiyat artışlarının, spekülasyonların önüne geçilmesi.
Kamuoyu dört gözle yeni bakanın bu konudaki acil eylem planlarını öğrenmek istiyor.
Zira savaş çanlarının daha güçlü işitildiği dünyamızda en kritik meselelerden biri gıda meselesi. Ve En az savunma sanayi kadar stratejik.
Evet Sayın Bakan çözümünüz nedir? Kabinenin, Türkiye’nin önüne nasıl bir tarım politikası koyacaksınız?

‘YOKSA GELECEK ZOR GÜNLER DAHA ZORLAŞACAK.’

Bir başka Sabah yazarı Haşmet Babaoğlu da “Marketlerdeki biz… Biz miyiz?” başlıklı yazısında markette yaşadığı “ayçiçek yağı” diyaloglarını köşesine taşıdı.

Babaoğlu’nun yazısının satır başları şöyle:

“Cumartesi akşamı…
Kapanmasına az kala markete giriyorum.
Bir iki şey alıp çıkacağım, içerisi de nerdeyse boş…
Sonra içeri yedi sekiz adam giriyor; halleri telaşlı, gözleri tedirgin, birbirleriyle laflıyorlar…
Birisi atmaca tavırlarla raflara bakıp “kaldırmışlar mı lan” diyor, diğerleri biraz da utangaç biçimde sessiz kalıyor.
Aralarından geçip kasaya yöneliyorum.
“Hesabı kapatıyorum” diyor kasiyer, sonra durup gözlerini kısarak soruyor: “Sen yağ almıyor musun abi?” O zaman uyanıyorum…
“Bu kadar fena mı durum?” diyorum.
“Yağmaladılar bir nevi” diyor. “Ayçiçek yağı yetmedi, yağ diye buldularsa aldılar. Sen bugün yağ almayan dört beş kişiden birisin.”

Çok karışık iş…
Global tedarik sorunu; stokçuluk, stok yok söylentisi çıkartıp fiyat arttırma, spekülasyonlar ve gerçeklerin iç içe geçmesi, vb.
Olayın karışık tarafıyla ilgili bakanlar, kurumlar uğraşsın.
Biz biraz da bu manzaraların aynasında dönüp kendimize bakalım…
Ailelerinden gelen telefonla birden kahveden kalkıp markete Ayçiçek yağı “avlama”ya gelen adamlar mesela…
Biz miyiz bu?
Basına yansıyan görüntüleri biliyorsunuz…
Beş kiloluk tenekeyle kasaya koşturup zafer gülüşü patlatan genç kadın mesela…
Biz miyiz?
Beğendik mi kendimizi?
Ortada bir tuhaflık var ve bu tuhaflık derhal hayatımızdan çekip gitmeli.
Yoksa gelecek zor günler daha zorlaşacak.”

Sayın Sabah yazarları, Emniyet sizin de kapınızı çalmasın!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. beyim hala tuhaflik var diyor. dunyadaki kendi kendine yeten yedi ulkeden biriydi Turkiye Cumhuriyeti. Yeni Turkiye de artik yag da yok. Pasalar daha zeytinliklere saldiriyorlar. Adam misiniz.

  2. sabah yazarı sebep oldukları yıkımdan dolayı inandıkları zannetikleri mahşer gününde direk cennete gideceğini umuyorlardır. Yazık

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!