Şeytanla işbirliği

Mehtap Kaynak yazdı...

featured

‘Cumhuriyet, ahlaki fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi, faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık korkuya, tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir.’

‘Efendiler ! Size şunu söyleyeyim ki, inkılapçı Türkiye Cumhuriyeti’ni benim şahsımla var zannedenler çok aldanıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti, her manası ile, büyük Türk milletinin öz ve aziz malıdır. Kıymetli evlatlarının elinde daima yükselecek, ebediyen yaşayacaktır.’ 

                                                                                                                            Mustafa Kemal Atatürk

Bazı insanlar kendilerini tıpkı şeytanın kendini kötülüğe adaması gibi iğrenç tiksindirici ne varsa ona adamıştır. Büyük bir tutkuyla kötülüğe bağlıdır. Şeytanın işbirlikçilerini her dönemde her yerde görürsünüz. Sivas’ta Madımak Otelini, ağzından salyalar akarak tutuşturan, 35 canımızı alan odur. Eskişehir’de Gezi direnişinde, bir ara sokakta 18 yaşında Ali İsmail Korkmaz’ı beyin kanaması geçirene, öldürene kadar döven ve bedenini ıssız sokakta bırakıp iğrenç mesaisine devam etmek üzere karanlıklara karışan yine o dur.

Mesaisi hiç bitmez. Diline, ırkına, ordusuna, tarihine ve kahramanlarına düşmandır. Türk kelimesinden nefret eder. Milli mücadelede mandacı, zamanımızda küreselcidir.

İşbirlikçi, 6’lı masa’ da mesaisine devam eder. Efendilerinden aldığı cesaretle, açıklamalarının en can alıcı yerini Anayasadaki Türk tanımı, Türkçe’nin yanı sıra Kürtçenin de eğitimde kullanılması ve idari mali özerkliği de içeren ‘yerelleşme ’ye ayırır. Anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddelerini tartışmaya açmaya cüret ederek, Türklüğe kurşun sıkar. Ülkenin laik, üniter yapısını hedefine koyar. Bunun nedeni batılı efendilerinin başını okşayacağını bilmesidir.

Masumiyeti, güzelliği, vatan ve özgürlük aşkını gördüğü yerde yok etmek isteyen işbirlikçi, Atatürk gençliğine, cumhuriyetin aydınlık değerlerine, ekmeğini yediği ülkesine, vatanına, toplumuna, diline ve milletine amansızca düşmandır. Batılı efendilerinin karşısında el pençe divan durmaktadır.

Tarikat ve cemaatlerin karanlık, kuytu köşelerine bayılır. Tecavüzcüdür. Kadın düşmanıdır. Kılık değiştirerek gazeteci, siyasetçi, akademik, batıcı, liberal, demokrat olur. Girdiği kılık ne olursa olsun her zaman emperyalizmin işbirlikçisi vatan hainidir.

İnsan haklarını en çok onun ağzından duyarsınız. Tabii kastettiği açlık sınırının altında yaşamaya çalışan, hastane kapılarında, ekmek kuyruklarında sürünen, çocuklarına harçlık veremeyen, karnı aç uyuyan, hayatı ve çocuklarının geleceği çalınmış milyonlar değildir. Din konusunu da sever. Bu onun için zenginleşme, yağma, talan ve oy anlamını taşır.

2023 yılına, masasında şeytanın işbirlikçileri olan sahte bir muhalefetle, eğitim, sağlık, barınma ve adalet gibi en temel hakların çok uzağında, kaynaklarımız ve değerlerimiz talan edilmiş, yoksullaştırılmış, yolsuzluk, her alanda yozlaşma ve tarihimizin en büyük ekonomik krizi ile kurucu değerlerimiz zayıflatılmış bir halde girdik.

Cumhuriyetimizin 100.yılında, içinde bulunduğumuz durum 100 yıl öncekinden çok farklı görünmüyor. Benzeri bir kuşatılmışlığı yaşıyor, emperyalizmin ateş çemberinin içinden geçiyoruz. İktidarda olan ve emperyalizmle işbirliği içinde olan siyasal İslam, Türkiye’yi medeni dünyanın uzağına itmiş, meclisi ortadan kaldırmış, ülkeyi hükümetsiz bırakmış, millet ve toprak bütünlüğünü, Türk’ü ve Türkçeyi tartışılır hale getirmiştir.

Bugünlere nasıl getirildiğimizi ve nasıl bir tehlike içinde bulunduğumuzu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinden aktaralım, ’Türkiye Cumhuriyeti katı bir üniter anlayışa sahip olmuştur. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nde 27 etnik grup yaşamaktadır. Bu 27 etnik grubun varlıklarının tanınması gerekmektedir. ’ Türkiye Türklerindir’ gibi tezler yanlıştır…belki Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şeyler yapılabilir.’ (2.Cumhuriyet Tartışmaları, Metin Sever Cem Dizdar s.420)

Anayasal kurumlarla kavgasını nedenini de şöyle açıklamış, ’Artık militarist ve sivil bürokrasi, ’devleti biz kurduk, korumak ve kollamak görevi de bizimdir’ diyemez. Çünkü insanlar böyle bir devleti istemiyor.’

AKP’nin Cumhuriyet değerlerine ne kadar aykırı uygulamalar içinde olduğunu, devletimizin kurumlarının işlevsizleştirilmesinden ve tanınmaz halde olmasından anlıyoruz. Erdoğan bunu açık bir şekilde ifade ediyor, ’’Türkiye’nin yarınında artık ‘Kemalizm’e veya başkaca herhangi bir resmi ideolojiye yer yoktur…2000’li yılların dünyasında ve büyük dünya ailesinin bir birimi olan Türkiye’de artık Kemalizm’e ve Kemalizm benzeri rejimlere, sistemlere yer yoktur.’(s.425)

Kemalizm’in ne olduğunu bilmeyenlere hatırlatalım. Kemalizm başı dik ve onurlu yaşamak, tek devlet, tek millet, tek dil demektir. Arkasında yüzyılların aydınlanmacı değerleri ve fakir bir milletin canıyla kanıyla verdiği bir bağımsızlık savaşı vardır. Bu, milletin genetik hafızasına kayıtlıdır. Yok edilemez.

Atatürk tam bağımsızlık anlamına gelir. Uzağına düştüğünüzde cehennemin kapıları açılmış demektir. Nitekim 22 yılda İslamcı iktidarın ülkemizi getirdiği yer sefalet, cehalet ve çürüme olmuştur.

Bizi bekleyen en büyük tehlike cumhuriyetin değerlerinden uzaklaşılmaya devam edilmesi ve bir ölüm kalım mücadelesiyle başarılan Türk devrimini ayağa kaldıracak milli bir cephenin ve iradenin kurulamamasıdır.

Atatürk, düşmana karşı birlik ve dayanışma içinde olmamız gerektiğini her fırsatta vurgulamış, yapmamız gerekeni şöyle ifade etmiştir. ’Ulusun tarihinde bazı öyle dönemler vardır ki belirli amaçlara erebilmek için maddi ve manevi ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı yöne yöneltmek gerekir. Ülkenin ve devrimin içerden ve dışardan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması gereklidir. Aynı cinsten olan kuvvetler ortak amaç yolunda birleşmelidir.’

NATO’ya, ABD’ye ve işbirlikçilerine gereken cevabı, bu vatanı seven herkes bir araya gelerek, emperyalizme karşı el ele vererek, tek ses olarak verecektir. Bu millet gücünü vatan işgaline başkaldıran, esarete meydan okuyan 100 yıl öncenin ruhundan, cesaret ve kararlılığından alacaktır. ‘Benim hayatta yegane fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir.’ diyen Atatürk’ün bize verdiği Türk kimliği, vasiyeti yol gösterecektir.

Önümüzdeki dönem vatan ve hürriyet kavramlarının kazandığı, cumhuriyet düşmanlarına meydan okunan dönem olacaktır. Ülkemizin geleceğini bu kavramlar ve cumhuriyetimizi kazanma mücadelesi şekillendirecektir.

Şeytanla işbirliği

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!