Yıkılmasına karar verilen Ankara’daki TOGO Kuleleri’nin Sahibi Sinan Aygün, TOGO kuleleri davasında taraf durumunda olan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’ı “işe gitmeden maaş aldığı, haksız kazanç sağladığı” iddiasıyla İçişleri Bakanlığına şikâyet etmişti. İçişleri Bakanlığı da Candan’ın memuriyetten çıkarılması için İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun izniyle soruşturma izni verilmişti.
Hem Candan’ın avukatları hem de Çankaya Belediyesi soruşturma izninin iptali için Danıştay’da dava açmıştı. Davayı inceleyen Danıştay da Candan hakkında verilen soruşturma izni kararını iptal etmişti. İptal kararının gerekçesinde Candan’ın hem Çankaya Belediyesi hem de Atılım Üniversitesindeki görevlerini amirlerinin bilgisi ve olurlarıyla yürüttüğü, bu görevleri nedeniyle izinsiz özürsüz mesaiye uymama fiilinden söz edilemeyeceği belirtilmişti. Candan’ın kendisine verilen görevleri aksattığına ilişkin herhangi bir tespitin de bulunmadığı kaydedilen kararda, bu nedenle verilen soruşturma izni kararı iptal edilmişti.
T24’ün haberine göre, İçişleri Bakanlığı tarafından dosyanın sevk edildiği Yüksek Disiplin Kurulu, Candan hakkında bir soruşturma izni kalmamasına karşın, Danıştay’ın kararını yok sayarak 6 Eylül tarihinde toplandı. Kurul, Candan’a memuriyetten çıkarma cezası verdi.
CANDAN’DAN SOYLU’YA: AMİRİM DEĞİLSİN
Candan, hakkında soruşturma başlatılmasının ardından yaptığı açıklamada, “Amaçları bizi susturmak, susmayacağız” derken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da “İçişleri Bakanlığı personeli değilim, amirim değilsin” ifadeleriyle seslenmişti.
Candan şunları söylemişti:
“Melih Gökçek döneminde biliyorsunuz yedi sülaleme kadar araştırdılar bir şey bulamayınca işine gitmiyor, Mimarlar Odası’na gidiyor, kamuoyuna açıklama yapıyor, haksız kazanç sağlıyor diyerek hakkımda ağır ithamlarda bulunuldu. Şimdi de açtığımız davalarla kent suçunu açığa çıkarttığımız Sinan Aygün, Melih Gökçek’ten aynı konuyu devraldı. Amaçları bizleri susturmak, susmayacağız, bir adım geri adım atmayacağız. Devlet memurluğuna başlarken ettiğim yeminin arkasındayım. Bedeli ne olursa olsun, namusum ve şerefim üzerine, Atatürk devrimlerini, kamu malını, Cumhuriyeti, laikliği, demokrasi ve insan haklarını ve hukuku korumaya devam edeceğim. İktidarın İçişleri Bakanlığı’nın memuru değil, Mustafa Kemal’in memuruyum. Bu hukuksuzluğa boyun eğmeyeceğiz. 6 Eylül’de avukatlarımızla tanıklarımızla Yüksek Disiplin Kurulu’nda olacağız. Ben yeminimin arkasındayım, bakalım Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri de ettikleri yeminin arkasındalar mı? Göreceğiz.”
