Bal

Türkiye’nin ne Washington ne de Berlin’in şerifliğine ihtiyacı var!

featured

Gönül Kenter yazdı…

Brezilya’nın eski Cumhurbaşkanı Luis Inacio Lula da Silva, kısaca Lula, evvelsi hafta RT Almanca kanalına verdiği bir röportajda ABD gibi güçlü ülkelerin başka ülkelerin iç işlerine müdahale edemeyeceğini söyledi:

“Amerika’nın dünyanın feneri olduğu ve kimsenin kendisiyle rekabet etmesine izin vermeyeceği fikri yanlış. Amerika şunu bilmeli ki, biz şerif veya bir başöğretmen istemiyoruz.”

“Biz dünyada tüm ülkelerin kardeş olmasını, ortaklıklar geliştirmesini istiyoruz.

Brezilya aynı Rusya, Çin ve ABD gibi egemen bir ülke olmak zorundadır.”

“Biz, ABD’den izin almaya gerek kalmadan Brezilya’nın egemen bir devlet olduğunu ve uluslararası ilişkilerde öncü olabileceğini kanıtladık.”

Lula 2003’ten 2010’a kadar Brezilya Devlet Başkanlığı yaptı, Latin Amerika’da Sol’un öne çıktığı Pembe Döngü‘nün bir parçasıydı. Yirmibirinci yüzyılın başında Latin Amerika’da olağanüstü bir süreç başlamıştı. Venezuela’da ulusalcı Hugo Chavez ile başlayan, 2003’de Brezilya’da Lula’nın da seçilmesiyle birlikte sağ faşist rejimlerin seçim yoluyla peş peşe devrileceği yeni bir “Sol tsunami” Latin Amerika’yı saracaktı.

Venezuela‘da Hugo Chavez’le birlikte başlayan ulusalcı süreçte, ülkenin petrol şirketleri kamulaştırılıp, işletmeci yabancı şirketler bir bir kapının önüne konulacak, en başta ABD’nin sömürü çarkına çomak sokulacaktı.

Venezuela’da başlayan Bolivarcı bağımsızlık ateşinin komşu ülkeleri sarıyor olması, Venezuela’nın petrolüne çöreklenmiş, Latin Amerika’yı “arka bahçesi” gibi gören Amerika’nın çıkarlarına darbe anlamına gelmekteydi.

Pentagon kolları sıvayacak, sol ulusalcı rüzgarların estiği Latin Amerika ülkelerinde peş peşe kanlı darbeler yapacak, devirdiği sol iktidarların yerine emre amade “kendi adamlarını” yerleştirecekti…

Yalnız Türkiye’yi de ilgilendirdiği için burada kısaca not düşelim; Latin Amerika’da Washington dışında “faşist Sağ’ın” iktidar olmasında Berlin’in rolü ayrı bir yazı konusu.

Brezilya 2018’de sağcı Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’nun öne çıkmasıyla siyasi bir deprem yaşadı. Lula’nın “cezai bir mahkumiyet” nedeniyle seçimlerde Bolsonaro’ya karşı aday olması yasaklandı.

Brezilya Yüksek Mahkemesi “mahkumiyeti” bozduğu için Lula şu sıralarda 2022’de Bolsonaro’ya sandıkta meydan okumaya hazırlanıyor.

Lula, ABD saldırganlığının ortağı olmayacağının işaretini 2002’de göreve başlamadan önce veriyor. NATO’nun Irak’ın işgâline yönelik planında uluslararası camiayı arkasına almak isteyen George W. Bush tarafından Beyaz Saray’a nasıl davet edildiğini anlatıyor:

Bush’a Saddam Hüseyin’i tanımadığını, “Irak’ın Brezilya’ya hiçbir şey yapmadığını” söylüyor ve ekliyor “Benim savaşım Irak’a değil, ülkemdeki açlığa karşı.”

Lula röportajında önemli bir noktaya dikkati çekiyor: “Sorun şu ki, Brezilya’da egemen bir sınıf, itaatkâr bir elit var, ABD’ye sormadan hiçbir şey yapamıyorlar.”

Biat eden, iktidarda kalabilmek için ülkesinin tüm kaynaklarını ve halkının geleceğini obur ABD’nin sonsuz taleplerine kurban eden “itaatkâr egemen sınıf” sadece Brezilya’nın sorunu değil.

İtaatkâr egemen sınıfın bir ülkeyi nasıl felakete sürükleyebileceği, yıkımın eşiğine getirebileceği konusunda tarihin kaydettiği belki de en acımasız örnek, bir zamanlar bağımsızlığı için kurtuluş savaşı veren Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşanıyor.

TESLİMİYETİN ZİRVESİ

Ayrıntılarını yabancı basından öğrendiğimiz son NATO Zirvesi ve AB Liderler Zirvesi’nin ardından Merkel, Blinken ve Von der Leyen’in peş peşe yaptıkları açıklamalardan Beştepe rejiminin Washington-Berlin hattında itaatkârlıkta zirve yaptığını görüyoruz.

Merkel, Biden, Blinken, Von der Leien ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptıkları “olumlu ve yapıcı” görüşmelerden herkes memnun.

Şansölye Merkel: Doğu Akdeniz’den gemilerin geri çekilmesi durumuna ilişkin bir iyileşme gördük.”

ABD Dışişleri Bakanı Blinken: “Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesi olarak saydığı sulardan gemilerini çekmesini ve sondaj faaliyetlerini durdurmasını memnuniyetle karşılıyoruz.”

AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen daha da ileri gidiyor: “AB olarak Kıbrıs’ta iki devletli çözümü asla kabul etmeyeceğiz.”

Karada ne yaptılarsa, denizlerde de aynısı yapılıyor. Açılım sürecinde “TSK durdurulmalı” diyen Berlin’in “telkiniyle” terörle mücadelede operasyon izni valilere verilmiş, askerin ve jandarmanın eli kolu bağlanmıştı.

Mavi Vatan’da şimdi sondaj gemileri Batı’nın çıkarları doğrultusunda neredeyse kızağa alınmakta, Türkiye’nin önü kesilmekte.

Satır aralarından veya doğrudan okunduğunda yukarıdaki sadece şu üç açıklama bile alt alta yazıldığında Beştepe’nin Mavi Vatan’da sakalı fena ele kaptırdığının gösteriyor.

Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin sismik araştırmalar ve sondaj gemilerini “limanlara hapsettiren” Merkel’in, Akdeniz’de ve Karadeniz’de sürdürdüğü “diplomasi savaşlarına” daha sonraki yazılarda döneceğim.

BEŞTEPE’NİN ÇIKARLARI

Bölgede “güçlü TSK ve güçlü Türkiye” istemediğini geçmişte, şimdi ise Doğu Akdeniz’de “Türk donanmasının üstünlüğüne izin vermemeliyiz, Rusya ile işbirliği yapması halinde Akdeniz’i kaybederiz” korkusunu sıkça yüksek sesle dillendiren, Suriye’ye saldırı savaşının başında “Yeni müttefikimiz PKK” diyebilen bir Merkel‘le karşı karşıyayız…

Merkel’in kontenjanından Savunma Bakanı olmuş, yine Merkel sayesinde AB Komisyonu Başkanlığı’na “seçtirilmiş”, ailesini, yakınlarını ihalelerle zenginleştirdiği söylenen Von der Leyen gibi üçüncü sınıf siyasetçilerle karşı karşıyayız…

Kan kokusu almış köpek balığını andıran Biden, Blinken’leri, Türkiye’ye küstahça saldırılarında yüreklendiren, “göz diktikleri ve istedikleri her şeyi veren” Beştepe’nin çıkarlarını Türkiye’nin de çıkarları üstünde tutan bir adam var!  

Verilen tavizler listesinde sıra henüz dört milyondan fazla Suriyeli sığınmacının istilasına geçit verilmesine ve bunun üzerinden yapılan avrolu utanç pazarlıklarına gelmedi.

Türkiye’nin; Brezilya’nın eski Cumhurbaşkanı Lula gibi “Biz arka bahçemizde ne olup bittiğine kendimiz karar veririz, bunun için Batı’nın diktesine ihtiyacımız yok” restini çeken “Komşularla barış istiyoruz” kararlılığını gösteren bir Cumhurbaşkanı yok!

Bırakın Lula’yı, ülke tarihindeki “Bağımsızlık bizim karakterimizdir diyen” liderden örnek alıp “Türkiye’nin Washington ve Berlin’in Şerifliğine ihtiyacı yok, Türkiye egemen bir devlet, içişlerimize karıştırmayız!” diyebilen bir Cumhubaşkanı yok!

Washington-Berlin hattının “mal varlığı ve yolsuzluk dosyası” tehditleriyle Türkiye’nin ulusal çıkarlarından söke söke taviz kopardığı bir tek adam rejimi var!

Türkiye yok olup gitmek istemiyorsa ilk önce Atlantik ve Avrupa’nın isteklerine sonsuz biat eden tek adam rejiminden ve aynı zamanda muhalefetteki işbirlikçilerinden kurtulmak zorundadır. 

Türkiye’nin ne Washington ne de Berlin’in şerifliğine ihtiyacı var!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 Yorum

  1. Türkiyenin ihtiyacı yok ama akp nin var

  2. “sokaktaki vatandaş” istikrar istiyordu koalisyonlara yaka silkmişti “alnı secdeye değen”ler gelsin onlar haram yemez hak yemez diyordu buyursunlar keyfini sürsünler yeni türkiyenin tabi “Türkiye” namına ne kaldıysa…

  3. Lula ve ekipi ne liberal politikalarınm savunucudur. Brezilya’yı mahvetmişlredir.

  4. 30 Haziran 2021, 13:27

    Türkiye 17-25 aralığı yaşamış bizzat en üsttekilerin kasetleri ortaya çıkmış sıfırlama milletin ağzına geyik olmuş bir dönemi yaşadık, ABD bundan daha kötü ne gibi bir yolsuzluk skandalı yaşatabilir.

    Böyle bir deneyimi yaşayan bir iktidara, yolsuzluk iddaları ile batamayacağını anlayan iktidara, kimse yolsuzluk şantajı yapamaz.

    Bu iktidarı ancak çok çok büyük bir ekonomik buhran götürür yapılan şantajda budur. Buna zemin hazırlamaya çalışan ABD uygun zamanda patlatabilmek için konjoktürü kollamaktadır.

    Yanlış zamanda Türkiye’ye ekonomik operasyon yaparlarsa kendileride hem ekonomik hem siyasi büyük zarar görürler.

  5. ALINTI:
    Türkiye yok olup gitmek istemiyorsa ilk önce Atlantik ve Avrupa’nın isteklerine sonsuz biat eden tek adam rejiminden ve aynı zamanda muhalefetteki işbirlikçilerinden kurtulmak zorundadır.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!