Ukrayna neden acılar yaşıyor?

Emekli Tuğamiral İlker Güven yazdı...

featured

ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, 2014 yılında Kırım krizinden sonra yazdığı bir makalede ABD yönetimini, “Ukrayna’ya bulaşmayın, zira RF (Rusya Federasyonu) izin vermez ve savaş çıkar” diye uyarıyor.

ABD’nin tek kutuplu dünya düzenini devam ettirmede en önemli rakip ÇHC’dir. (Çin Halk Cumhuriyeti) Daha önce ABD’nin, ÇHC’ye açtığı ticaret savaşı ile yıpratma isteği de, başarılı olamadı. ABD’nin öncelikle, ÇHC ile dayanışma içinde olan RF’nin savaşmadan yıpratılıp elimine edildikten sonra, ÇHC’ye yönelmenin daha uygun olacağını değerlendirdiği anlaşılıyor.

Bugün AB’de eksikliği hissedilen gerçek lider yokluğu, ABD’yi silahlı aygıtı NATO’yu genişleterek RF’yi kuşatma ve kışkırtma eylem ve söylemlerini önlenemiyor. Oysa daha önce Fransa Başkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Şansölyesi Merkel gibi liderler, NATO’nun daha fazla gelişmesinin RF’yi rahatsız edeceği gerçeğiyle, ABD’yi frenliyorlardı.

Maalesef ABD, Joe Biden liderliğinde, RF için kırmızı çizgi olan Gürcistan’dan sonra Ukrayna’yı, vekalet savaşı için seçti. Zira, ABD kendisine yakın, jeopolitik, stratejik ve devlet adamlığı yeteneğinden yoksun Ukrayna lideri Zelenskiy uygun bir piyondu. ABD Zelenskiy’i, Ukrayna’yı, NATO ve AB’ye alacağı yönünde inandırarak ikna etti. Zelenskiy de bu havuca inanarak, seçimde “RF ile sorunlarımızı müzakere ile çözeceğim” söylem ve vaadini terk etmiştir. Ayrıca ABD ve NATO’nun kendisini koruyacağına da inanarak, RF’yi de, ısrarla NATO’ya girmek istediğini söyleyerek tahriklere devam etti.

Zelenskiy daha da ileri giderek, ABD ve İngiliz askeri uzmanlarının Ukrayna Ordusunu silahlandırarak yönetmesine de izin vermiştir. ABD’nin, RF ile hesaplaşmak için ve doğrudan savaşmadan, Ukrayna’yı “Vekalet Savaşçısı” olarak seçtiğini Zelenskiy fark edemedi. Zelenskiy seçim vaadine de sadık kalmayarak, ABD-NATO’nun tuzağına düşüp, adeta yangına körükle giderek, tahriklere devam etti.

İş işten geçtikten sonra, yani RF taarruzunun ilerlemesinden sonra, ABD ve NATO’nun RF’ye ekonomik yaptırımlar haricinde, Ukrayna’ya fiili olarak NATO ile müdahale edemeyeceği gerçeği görüldü. Zelenskiy hayal kırıklığı içinde, en sonunda, “Ukrayna NATO Üyesi değil, bunu anlıyoruz. Şimdi anlıyoruz ki, NATO İttifakına giremeyeceğiz. Gerçek olan bu. Bunu kabul etmeliyiz.” demek zorunda kalmıştır.

Zelenskiy ABD’nin söylemlerine kanmadan, seçimde vadettiği şekilde ülkesini kanlı savaşa sokmadan diplomasi kanalını kullansaydı, ülkesi ve vatandaşları bu yıkıma uğramazdı.

ABD’nin kendi çıkarları için Zelenskiy’i kışkırtması ile nice masum, çoluk çocuk bir sürü insan ağır kış şartlarında, yerlerinden yurtlarından oldu. Bu insanlık dışı yıkımın sorumlusu ABD ve AB’dir.

Bu husus kişisel değerlendirmem haricinde, ABD’li Profesör John Mearsheimer bile, “Savaşın nedeni RF’nin kaygılarını yok sayarak, Doğu’ya doğru genişlemeyi sürdüren NATO’dur” diyor.

NATO da, ABD’nin komutasındaki silahlı aygıtıdır. ABD son olarak 800 milyon USD tutarında Ukrayna’ya askeri yardım kararı da almıştır. ABD, Ukrayna’da RF’nin tespit ettiği ABD kontrolündeki Biyolojik Silah Laboratuvarları’nı ifşa ettikten sonra bile sıkılmadan RF’yi hala tahriklere devam etmektedir.

Yüce Atatürk’ün, “Savaş zorunlu olmadıkça, cinayettir” tarihi sözünün haklılığı, basiretsiz, jeopolitik ve sosyoekonomik öngörüsüz liderler yüzünden, ne yazık ki, bir kere daha insani dramlarla ve gözyaşları içinde görülmüştür.

Türkiye açısından baktığımızda, Atatürk’ün dahiyane ve müthiş bir diplomasi zaferi olan, 1936 yılında imzalanan, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin önemi, tartışma konusu olmayacak şekilde iyice anlaşılmıştır. Bu kriz döneminde, Türkiye’nin aktif tarafsız politika uygulamasının ulusal çıkarlarımız açısından, önemli fırsatlar yaratacağı da, bir başka gerçek olarak ortaya çıkmıştır.

Atatürk’ün ayrıca çok önemle vurguladığı iç cephe, yekvücut birlik ve beraberlik için hiç bir silahın karşı koyamayacağı kadar, çok büyük bir güçtür. Bugün iç cephe maalesef siyasilerin kimlik ve inanç üzerinden söylem ve davranışları ile çok parçalı bölünmüşlük yaşıyor. Siyasilerin bir araya gelerek bu konuda birlikte çözüm üretmeleri de, bekamız açısından zorunlu hale gelmiştir.

Özellikle, tarihte olduğu gibi bugün de, Ukrayna ve RF’de görüldüğü gibi tek kişilik bir otoritenin aldığı kararların maalesef ülke ve insanları nasıl perişan ettiği de, acı bir şekilde görülmüştür. Bu nedenle ulusal çıkarlarımız ve bekamızın ortak paydası olan, Atatürk’ün fabrika ayarları ile parlamenter düzene (Altılı ittifakın Atatürksüz, Türk ve Türk milletsiz, laiklik, eğitim birliği ile devrim kanunları olmayan Güçlendirilmiş Parlamenter Anayasa Taslağı ile değil), kamucu ve laiklik temelli çoğulcu demokrasiye geçmek için, kurucu bir Meclis aracılığı ile 1961 Anayasası’na benzer bir anayasa taslağının hazırlanmasının daha uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Ukrayna neden acılar yaşıyor?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 17 Mart 2022, 23:16

    Ukrayna halkı kendine güvenmediği için acılar yaşıyor. El adamın eşeğini türkü söyleyerek arar
    Liman fon sanders in Çanakkalede yaptığı plan gibi işini yabancılara güvenerek yapanlar tarihin en acı dersini alırlar Ama bizdeki foncular zaten kısa süreli menfaat peşindedirler. Zelenski wietnamdan da ders almamış.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!