CHP’nin ekonomi programını hazırlayan ekip açıklandı. Basında yer alan ve yalanlanmayan haberlere bakılırsa, söz konusu isimler; Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Prof. Dr. Refet Gürkaynak, Prof. Dr. Ali Hakan Kara, Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ve Jeremy Rifkin.
Prof. Dr. Refet Gürkaynak ve Prof. Dr. Ali Hakan Kara, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke’nin de, Kılıçdaroğlu tarafından Milletvekili yapılmadan önce Bölüm Başkanı olduğu yerde yani Bilkent Üniversitesi, Ekonomi Bölümünde görev yapıyorlar. Ali Hakan Kara’nın, 16 yıl süreyle Merkez Bankası’nın Baş Ekonomisti olarak, AKP döneminin en uzun süre görev yapan bürokratlarından birisi olduğunu ve bu dönemin, Selin Sayek Böke tarafından, “Hem Babacan hem de Şimşek, ekonominin teknik gücünü siyasete en iyi şekilde taşıyan siyasetçilerdi” denilerek övdüğünü de ilave edelim.
Ekibin bir diğer üyesi, Chicago Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Ufuk Akçiğit. Akçiğit, aşırı finansallaşmaya dayalı neoliberal ekonomi politikalarının, akademi dünyasındaki son dönem parlayan yıldızlarından. Sistemin kazananı küresel finans çevrelerince desteklenen birçok kurum ve fondan ödül almış olduğunu da ilave edelim.
Ekibin bir diğer üyesi Daron Acemoğlu. Yazılarımı takip eden okurlar, Daron Acemoğlu konusundaki görüşlerimi bilirler. Tüm ülkelerin ulusal kurumlarının, “güvenilir kurumlar” yaratmak adı altında, ABD idari yapısı esas alınarak yeniden yapılandırılması gerektiğini savunan, neoliberal küreselleşmeci dünya düzeni projesinin yılmaz savunucusu bir kişi.
Söz konusu ekip üyelerinin yazdıklarına, söylediklerine baktığımda benim gördüğüm şey, ulusların düştüğüne, ekonominin ulusal değil, küresel ölçekte düşünülmesi, organize edilmesi, küresel ölçekte etkin ve yetkin kurumların aldığı “etkin ve yetkin” kararlar ve bu kurumların koydukları kurallar ile yönetilmesi gerektiğini düşünen kişiler oldukları. Bir ortak yanları da, Selin Sayek Böke gibi onların da, Babacan, Mehmet Şimşek dönemine olumlu bakıyor olmaları.
Bu isimleri, farklı bir şekilde, 24 Ocak Kararları, 12 Eylül Darbesi ve Turgut Özal eliyle başlatılıp, o gün bu gündür, iktidar ya da iktidar ortağı olan tüm siyasi partilerce kesintisiz uygulanan ulusal ekonominin tasfiyesi projesinin, günümüz akademi dünyamızdaki temsilcileri olarak nitelemek de mümkün.
Medyada yer alan haberlere göre, CHP ekonomi programını hazırlayanlardan birisi ise yabancı. Yine haberlere göre, kendisi CHP Genel Başkan Başdanışmanı olarak da atanmış durumda.
Danışman olarak atanan kişi, Almanya Şansölyesi Merkel’in eski danışmanı, ABD’li Ekonomist Jeremy Rifkin. Washington Uzlaşısının yani neoliberal, küreselleşmeci dünya düzeninin önde gelen bir savunucusu/uygulayıcısı ve bu düzenin kazananları tarafından sevilen, sayılan bir kişi.
İlk bakışta, söz konusu bağımlılık politikalarının ardında olduğunu, kendi internet sitesinde açıkça ifade eden TÜSİAD yapsaydı da aynı listeyi yapardı diyeceğimiz bir liste söz konusu.
Listede yer alan tüm bu kişiler göz önüne alındığında, 1980 Turgut Özal, 2001 Kemal Derviş ve 2002 AKP ekonomi politikalarının küresel ve yerel düzlemde savunucusu olmuş kişilerden oluştuğu görülen, CHP’nin yeni danışman heyetinin üreteceği kurtuluş reçetesi hakkında olumlu düşünmem mümkün gibi görünmüyor.
Söz konusu danışmanların katkısının gerçekte ne olduğunu, “Çok güzel şeyler açıklayacağız. Bekleyin” diyerek işaret ettiği 3 Aralık’ta açıklanması beklenen, “vizyon belgesi” sayesinde sanırım görme, içeriğini daha nesnel olarak değerlendirme fırsatımız olacak. Dolayısıyla, farklı bir şey çıkacağını ummasam da bekleyip görmek, büyük sermayenin belge üzerindeki etkisinin ne olduğu dahil, ayrıntılı değerlendirmeyi o zaman yapmak gerekiyor.
Biz şimdilik yazımızı, Ekonomik bağımsızlık olmadan, siyasi bağımsızlık olmayacağını söyleyen Mustafa Kemal Atatürk’ün 6 Mart 1922’de yaptığı TBMM Konuşmasında söylediği; “Oysa hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. Tarihte böyle bir olay yaratmaya kalkanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır. İşte Türkiye’de bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl biraz daha çok gerilemiş, daha da düşmüştür” sözleriyle bitirelim.
https://tusiad.org/tr/tusiad/tarihce
Bir kaç yorumcu: “bunlar kıymetli adamlar, ödülleri var, saygın üniversitelerde hocalar” filan gibi saçmalamışlar. Evet bunlar liberal soygunun nasıl yapılacağı, şirketokrasinin hissettirmeden nasıl kan emeceğini buldukları, kapitalizmin sürdürülebilir soygununa çare buldukları için bu şirketlerin ödül ve övgülerine mazhar olan janjanlı kişiler. Amerika’da başarılı olmuşlar öyle mi? Dünya’nın patronu Amerika’da yoksulluk sınırının altında 40 milyona yakın insan yaşıyor, özellikle sağlık alanında sıfırı tüketmiş bir ülke. Nasıl bir başarıymış bu?
benim anlayamadığım, ülkemizi zaten seksen yıldır Anglo Saksonlar’ın başa getirdiği kişiler ve iktidarlarla yönetiliyoruz. o halde sorun ne? istedikleri gibi sömürüyorlar zaten.
Özal ve Kılıçdaroğlu’nun bir farkı yok. Ekonomi vb. hangi konuyla başlarsa başlasınlar son durakları Anayasanın değiştirilemezleri yani Kürtçülük..
Makaleyi, Kılıçdaroğlu’nun pandemi sırasında takındığı tavrı ve Ukrayna’ya verdiği koşulsuz desteği de aklımızın bir köşesinde tutarak; “‘Özgür Demirtaş’ iddiası: Kılıçdaroğlu para yönetimini devretmeyi teklif etti” haberiyle birlikte okuyup değerlendirmek lazım. Kemal Kılıçdaroğlu ciddi ciddi cumhurbaşkanlığına hazırlanıyor ve küresel güç odaklarına “Türkiye’yi daha iyi entegre ederim, hiç sözünüzden çıkmam” mesajı veriyor.
6 lı Masa ‘ nın ne olduğu konusunda uyarıcı yazınıza teşekkürler. Ulusal ekonomisi olmayanın devleti de olamaz.
Hepsinin canı cehenneme!Aşağıya ikaz edilmiş.Ufuk mecburi Hoca’nın hangi değerli yayınıymış o?Yetenekli ve değerli olduğu sabit ama burada değil 10 000 Km. ötedeki Anglo-Sakson işbirlikçiliğinde.Buyursunlar hangi yayınıymış ki o yayın,Türk Halkının ve Türk Devleti’nin yüksek ekonomik çıkarlarıyla bir beraber?
Bu adamlarin cogu Dunya’da cok degerli yayinlari olan insanlar. Bastaki ekonomistinize sorabilirsiniz.
Yazının sonunda yer alan Atatürk’ün sözleri, kurduğu partinin bugünkü yöneticilerine kapak olmuş! Türkiye’de 1980’den bugüne dek uygulanan politikalarla ulusal kurum, kuruluş bırakılmadığına göre “… Tüm ülkelerin ulusal kurumlarının, “güvenilir kurumlar” yaratmak adı altında, ABD idari yapısı esas alınarak yeniden yapılandırılması gerektiğini savunan, neoliberal küreselleşmeci dünya düzeni projesinin yılmaz savunucuları…” her halde ülkemize marangoz olarak geleceklerdir: Türkiye Cumhuriyetinin tabutuna son çiviyi çakmak için… Yüz yıl sonra yine “Ya istiklâl ya ölüm!”
Ufuk hoca cok yetenekli ve degerli bir bilim adamidir, yayinlarina bakin once. Yanlis yonlendirmeyin izleyicilerinizi.
Yazinizi insallah okuyan ataturkculer olur ozellikle son bolumunu