Dikkat! Pakistan’ı kaybediyoruz

Barış Adıbelli yazdı…

Haftaya Kazakistan’dan gelen üzücü haberlerle başladık. Tüm hafta boyu morallerimiz bozukken bir üzücü haber de perşembe günü Pakistan’dan geldi. 2018 yılında Pakistan ile yapmış olduğumuz 30 adet atak saldırı helikopteri anlaşmasından Pakistan dün itibari ile Türkiye’nin helikopterleri zamanında teslim edememesinden dolayı anlaşmadan çekildiğini duyurdu. (Her ne kadar daha sonra bazı internet sitelerinde isim verilmeden Pakistanlı yetkililere dayandırılarak verilen bir haberde Pakistan’ın açıklamalarının yanlış anlaşıldığı, helikopter anlaşmasının devam ettiği ifade edilse de  iki ülkeden bunu teyit eden resmi bir açıklama henüz gelmemiştir.)

Aslında her şey 2018 yılında başlamıştı. Pakistan ihtiyacı olan saldırı helikopterlerini tedarik etmek adına bir arayışa girdi. Burada en güçlü aday Çin olarak ortaya çıktı. Çin’le görüşmeler başlamış iken Pakistan tercihini Türkiye’nin yeni üretmeye başladığı atak helikopterlerinden yana kullandı; ancak üretilen helikopterlerin motorlarının Amerikan menşeili olması nedeniyle ABD helikopterlerin Pakistan’a satılmasına onay vermedi. Bunun üzerine Pakistan Türkiye’ye bu sorunu çözmesi konusunda 1 yıllık bir süre verdi. Lakin Türkiye bu sorunu maalesef çözemedi.

Aslında sorun Türkiye ile ilgili değildi. ABD’nin Pakistan ile olan ilişkilerindeki özel durumun bir yansımasıydı. Zira aynı dönemde Filipinler de Türkiye’den 6 adet atak helikopteri almak için girişimde bulundu ve şu an bu helikopterlerin teslimatı başlamış durumda. Filipinler’e helikopter satışına ABD’nin hiçbir itirazının gelmediği göz önüne alındığında, ABD’nin tepkisinin Türkiye’ye yönelik değil aksine Pakistan’a yönelik olduğu ortaya çıkmaktadır. Trump’ın başkanlık görevine gelmesi ile birlikte ABD-Pakistan ilişkileri en dip noktayı görmüş, Trump, Pakistan’ı teröre destek veren ülkeler kategorisinde değerlendirerek tüm askeri ve güvenlik işbirliği ve ilişkilerini kesmişti. Kuşkusuz bunda  ABD’nin yeni Asya Pasifik politikası olan Hint Pasifik stratejisinin rolü büyüktü. Bu stratejinin merkez ülkelerinin başında Hindistan geliyordu. Dolayısıyla, ABD, Hindistan’la ilişkileri muhafaza etme adına Hindistan’ın bölgedeki en büyük rakibi ve kendisinin eski müttefiki  Pakistan’ı Hindistan için feda etti.

Bir başka nokta ise Karabağ Savaşında Türkiye’nin yanında Azerbaycan’a destek vermesinden dolayı ABD, Pakistan’ı cezalandırmak istiyor. Biden yönetimi işi gücü bırakıp Ermenistan’ı mağlup eden Azerbaycan’ı ve onu destekleyen Türkiye ve Pakistan’ı cezalandırmanın peşinde koşuyor. Ermeni diasporasına ve lobisine seçimde kendisini destekledikleri için belli ki diyetini böyle ödeyecek.

Türkiye ile helikopter anlaşmasından çekilen Pakistan vakit kaybetmeden Çin ile yeniden helikopter alımı için müzakerelere haberleri geliyor. Burada kaybeden hem Türkiye olmuştur hem ABD olmuştur. Türkiye başta 1,5 milyar dolarlık bir ekonomik kayba uğradı ama aynı zamanda Karabağ Savaşında Azerbaycan’ın yanında duran “Bir Millet İki Devleti”, “Bir Millet Üç Devlet” haline getiren dost ve kardeş ülke Pakistan’a verdiği sözü ABD nedeniyle yerine getiremedi.

Ancak hani derler ya “kelin merhemi olsa kendi başına sürer” diye. Türkiye, bırakın Pakistan’ın meselesini, kendi meselesi olan F35, F-16 ve S-400 meselelerini bile ABD ile hala çözüme kavuşturabilmiş değil. Tüm bu süreç içerisinde ABD’nin tutumu ortadayken Pakistan’a helikopter satışı konusunda aslında daha başından olmayacak bir duaya amin demişiz.

Burada diğer bir kaybeden de ABD olmuştur. Hem küresel ve bölgesel düzeyde Çin’e karşı meydan okuyacaksınız, Çin’i rakip ve düşman olarak ilan edeceksiniz hem de Çin ordusunun para kazanmasına, Pakistan ordusu üzerinde etkinlik kazanmasına sağlayacak bir zemini oluşturacaksınız. Bu büyük bir çelişki oluşturuyor. ABD’nin bu son hamlesiyle Pakistan’ı Çin’e daha da bağımlı hale getirmiş oldu. Tüm bunları ABD, Hindistan’ı yanında tutma adına yapıyor. Oysa Hindistan çoktan Rusya’yla yeniden flört etmeye başladı bile. Putin’in son Hindistan ziyareti bunun apaçık bir göstergesidir.

Sonuç olarak görünüşe göre ABD, Türkiye’yi her alanda sıkıştırmaya devam edecek ve bundan vazgeçmeye niyeti yok. Biden yönetimi, görevde olduğu sürece galiba bu iş böyle gidecek. Burada Türkiye’nin yapması gereken en önemli şey bir an önce milli motorumuzu üretmek ya da en azından bize tehlike arz etmeyecek yeni tedarik merkezleri bulmak. Tüm bu gelişmeler, savunma sanayimizin yüzde yüz yerli olmasının bizim için ne kadar hayati bir öneme sahip olduğu bir kez daha görmememizi sağlamıştır.