Avatar
Barış Adıbelli

İsrail-Azerbaycan stratejik ortaklığı

featured

Dr. Barış Adıbelli yazdı…

Dün Ankara’yı ziyaret eden İran Dışişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile yaptığı ortak basın toplantısında “Kafkaslar ’da giderek artan Siyonist (İsrail) tehdide” dikkat çekerek üstü kapalı olarak son dönemde giderek gelişen İsrail-Azerbaycan ilişkilerine işaret etti. Önümüzdeki günlerde İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin de Türkiye’yi ziyaret edeceği hatırlatıldı. Aslında Reisi daha önce gelecekti ancak deprem felaketi nedeniyle bu ziyareti ertelendi. Reisi, çantası dolu olarak geliyor. Özellikle, İsrail-Azerbaycan ilişkileri çantasındaki en önemli dosya olacağı İran Dışişleri Bakanının Ankara ziyaretinde görüldü.

Özetle Tahran yönetimi, özellikle İkinci Karabağ savaşından sonra İran’da yaşanan her türlü olumsuzluğun nedeni olarak İsrail’i göstermektedir. İran’da son Mahsa Amini’nin ölümünü protesto eden gösterilerden bile İsrail sorumlu tutulmuştu. İran, özellikle Reisi döneminden itibaren Azerbaycan’ın bölgedeki İsrail etkinliğinin merkezi olduğu konusundaki iddialarını sürekli dile getirmeye başladı; hatta askeri bir çatışmaya gidecek noktaya dahi geldi. İran tarafı, Azerbaycan topraklarının İran’a karşı İsrail operasyonları için kullanıldığını iddia ediyor.

Azerbaycan tarafı ise bu iddiaları reddediyor ve İsrail ile ilişkilerinin üçüncü bir ülkeye karşı olmadığını ısrarla vurguluyor.

Türkiye tarafı ise, Karabağ savaşının bitmesinden bu tarafa Kafkaslar’da Altılı İşbirliği Platformu adını verdiği yeni bir paktın kurulmasını istiyor. Bu altılı pakt; Türkiye, Rusya, Azerbaycan Ermenistan, Gürcistan ve İran’dan oluşması düşünülüyor. Ankara’ya göre bölgede ülkelerinin kendi aralarındaki sorunların bölgesel bir işbirliği zemini üzerinde çözüme kavuşturulmasının daha kolay olacağı görüşünde.

Karabağ savaşından bu tarafa İsrail-Azerbaycan ilişkileri hep gündeme gelmiş ama bir o kadar da gizemini korumayı başarmıştır. Ancak 6 Mart günü İsrail’in önde gelen gazetesi Haaretz, İsrail-Azerbaycan ilişkilerini kapsamlı bir şekilde ele alan uzun bir yazı yayınlamıştır. Bu yazı adeta iki ülke arasındaki ilişkileri ilk elden ifşa etmekteydi. Yazıda bilenen hususlardan bilinmeyenlere kadar çok sayıda başlık üzerinde duruluyor. Özetle yazıda son dönemde İsrail’in Azerbaycan’a sattığı silah sistemleri ele alınıyor; hatta Azerbaycan’ın elindeki savunma ekipmanının %70’nin İsrail menşeili olduğunu iddia etmektedir. Dahası İsrail gizli servisi Mossad’ın Azerbaycan’da bir merkezi olduğunu itiraf ediyor.

Ancak yazının zamanlaması dikkat çekici. Yazının tam da Uluslararası Atom Enerjisinin İran’daki nükleer tesislerde yaptığı denetimde uranyumunun % 83 oranında zenginleştirildiğini tespit etmesinin ardından gelmesi düşündürücüdür. Nükleer silah için gerekli olan zenginleştirme miktarının %92 olduğu düşünüldüğünde İran’ın nükleer silah edinmeye ne kadar yakın olduğu görülmektedir. İsrail kaynaklarına göre İran bir yıl içinde nükleer silaha sahip olacak.

İran, sadece nükleer silah peşinde değil. Özellikle, son dönemde konvansiyonel silah stoğunu geliştiriyor. Rusya ile Su-35 savaş uçaklarının alımı üzerine görüşmeler yapılıyor. Bunun yanında geçtiğimiz günlerde İran’ın hipersonik füze denemesi gerçekleştirdiğini duyurması da dikkatleri çekti. Hipersonik füzeyi gerçekten İran mı üretti yoksa Rusya mı verdi bu henüz belli değil. Ancak Rusya son dönemde İran’ı silahlandırarak Avrasya coğrafyasında olası bir Amerikan müdahalesine karşı ön cephe hattı oluşturuyor.

İran’ın giderek Rusya ve Çin ile ilişkilerini geliştirmesi ve son günlerde Çin’in Rusya’ya ölümcül silahları ve teknolojik yardımı İran üzerinden gerçekleştireceği yönündeki iddialar gündeme gelmiştir. İran Cumhurbaşkanı Resi’nin geçtiğimiz Şubat ayında Pekin’i ziyaret etmesi de bu iddiaları güçlendirmiştir.

İsrail’in Azerbaycan ile ilişkilerini sadece İran’ı kontrol etmek veya çevrelemek amacıyla değil aynı zamanda Avrasya coğrafyasında özellikle Hazar enerji havzasında yer alabilmek için kullandığını görüyoruz. Haaretz’e göre bugün İsrail’in dışarıdan aldığı petrolün yarısı Azerbaycan’dan geliyor. Böylelikle İsrail aynı zamanda Azerbaycan’a enerji açısından bağımlı bir ülke. Azerbaycan bu durumu savunma ve diplomasi alanında oldukça iyi kullanıyor. Özellikle, Karabağ savaşında kullanılan silahlar ve ABD Kongresi ve Beyaz Saray’ın savaş boyunca Ermeni lobisinin tüm baskılarına rağmen sessiz kalması da diplomatik zeminde İsrail’in Yahudi lobisi üzerinden Kongrede ve Beyaz Saray’da etkin olduğunu göstermektedir. Seçim döneminde Azerbaycan’ı eleştiren ve Ermenilere destek veren Biden, başkanlık görevine geldiğinde Karabağ savaşı ile ilgili atmaya söz verdiği bazı adımlardan Yahudi lobisinin baskısıyla vaz geçmek zorunda kaldı.

Haaretz, ilginç bir şekilde Azerbaycan’dan nüfusunun çoğunluğunun Şii olduğu bir ülke olarak bahsediyor. Haaretz’in bu vurgusu sanki ABD-İsrail ikilisinin bu Şii nüfus üzerinden bir politika geliştirmek istediğini gösteriyor. Bilindiği üzere Azerbaycan’daki Şii nüfus gerek İran gerekse Irak’ın aksine daha çok seküler bir nüfus. Tıpkı 1979 öncesi İran gibi Bir başka deyişle Azerbaycan’daki Şiiler bir Ayetullahlar, Mollalar devleti kurma arayışında değil. Ancak İran aynı anlayışa sahip değil. İran, Azerbaycan’a bir şekilde devrim ihracı için çaba sarf ediyor. Azerbaycan’da en son ortaya çıkarılan İran destekli yer altı silahlı grubu bunu bir göstergesidir.

İran- Azerbaycan gerilimi Tahran’daki Azerbaycanlı diplomatların can güvenliğini bile tehlikeye attı. Gündüz vakti elinde uzun namlulu silah taşıyan birisi elini kolunu sallayarak Azerbaycan Büyükelçiliğine gelip buradaki görevlileri şehit etti. Bunun üzerine Azerbaycan ise Tahran’daki büyükelçiliğini kapatarak yanıt verdi.

Özet olarak, Hazar jeopolitiğinde ortaya çıkan yeni gerçeklik İsrail-Azerbaycan stratejik ortaklığıdır. İsrail-Azerbaycan stratejik ortaklığının görünmeyen iki ortağı olduğu da unutulmamalıdır. Bu ortaklar ABD ve Türkiye. ABD ve Türkiye’nin bilgisi dışında bu iki ülkenin böyle tehlikeli bir bölgede ortaklık kurması hayatın normal akışına biraz aykırı görülmektedir. Ama daha tehlikelisi ise bir yıl içinde nükleer silah edinecek olan İran gerçeğidir. Nükleer silaha sahip İran daha şimdiden BM Güvenlik Konseyinin iki daimi üyesi olan Çin ve Rusya tarafından desteklenmektedir. Ayrıca Hindistan ve Kuzey Kore de destek vermektedir. Bu dört ülkenin ortak özelliği hepsinin nükleer güç olmasıdır.

Sonuç olarak, İran’ın nükleer silah edinmesinden sonra yanı başındaki iki ülke Türkiye ve Azerbaycan’ın durumu da daha önemli hale gelmiştir. ABD’nin önünde iki seçenek var: İran’a karşı ya Türkiye’nin nükleer silah edinmesine göz yumulacak veya sağlanılacak ya da Azerbaycan’ın nükleer silah edinmesinin önü açılacak. Diğer bir seçenek ise bu denklemin dışında Türkiye’nin kendi nükleer silahını Pakistan’ın yardımıyla edinmesi…

İsrail-Azerbaycan stratejik ortaklığı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 9 Mart 2023, 14:01

    Çok önemli ve hassas bir konuyu anlatmışsınız.Peki İran Ermenistan dayanışmasına nedemek lazım?
    Bu konuyuda bir irdeleseniz iyi olur diye düşünüyorum.

    • 9 Mart 2023, 17:34

      Siz eğer haritaya baksanız anlarsınız, Ermenistan batı ve doğusunda Türkiye ve Azerbaycan var ve sınırlarını kapatmışlar, kuzeyde Gürcistan var ve Rusyadan Ermenistana silah taşımasına izin vermez ve Ermenistan Gürcistanın Yolları iyi olmadığı için ticaret kapasiteside iyi değil, Ermenistanın silah ve ticaret teyminin yolu tek İran kalır. Ve İran Ermenistana verdiği destekten dolayı Ermeni yunani lobilerin desteğini alıyor.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!