Avatar
Barış Adıbelli

Kıbrıs sorununda Tayvan modeli yine gündemde

Barış Adıbelli yazdı...

featured

24 Nisan 2004’te yapılan referandumda Rumların Annan Planına hayır demeleriyle, Türkiye’nin Kıbrıs çözümü için o dönem gösterdiği tüm çabaları boşa çıktı. Üstüne üstlük, Mayıs 2004’te uzlaşmaya yanaşmayan Rumların bir de AB’ye üye edilmesi Türkiye’yi harekete geçirdi. Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) özellikle ekonomik açıdan tanınması için bir takım girişimlerde bulundu. Bu girişimlerin başında Tayvan modeli gelmekteydi. ABD’nin Tayvan’la olan gayri resmi ekonomik ve siyasi ilişkilerinden esinlenerek öne sürülen bu modelin gündeme getirilmesi hemen her fırsatta tek Çin politikasını desteklediğini belirten Türkiye’yi Çin nezdinde oldukça zor durumda bıraktı. Öte yandan Türkiye’nin Tayvan modelini benimsediği haberleri kamuoyunda yayılınca ABD’den de ilginç bir hamle geldi ve Ankara’dan Tayvan modeli üzerinde Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetimini fiili devlet olarak tanımasını gündeme getirdi. Durumun vahametini gören Ankara hızlıca Tavan modelini rafa kaldırdı ve bir daha gündeme getirmedi.

Ancak bugün Tayvan modeli bir kez daha Türkiye’nin önüne gelmiş gibi duruyor. Son günlerde, Rus basınında Rusya’nın KKTC’ye turizm amaçlı doğrudan uçuşları başlatacağı yönünde haberler var. Bu haberlerden bir tanesi de İzvestia gazetesinde yayınlandı. Gazetedeki habere göre KKTC’ye Rus özel havayolu şirketlerinin (Dikkat! Milli havayolu Aeoroflot değil) doğrudan uçuşları başlatacağını ancak bunun bir diplomatik tanıma olmadığının da altı çiziliyor. Bunun yanında, hatırı sayılır bir Rus vatandaşın yaşadığı KKTC’de Rusya Kasım ayında bir konsolosluk açmayı planlıyor. Bu konuda halen Rum kesimini ikna etmek için görüşmelerin sürdüğü söyleniyor. KKTC’nin ismi anılmadan Kuzey Lefkoşa konsolosluğu olarak açılması planlanıyor. Bu yöntemi dünya Tayvan’a yönelik ilişkilerde hali hazırda kullanılıyor.

Kısacası, Tayvan modeli olarak anılan ve 1979’dan beri uygulanan ve Çin’in gayri meşru ve düşmanca bir eylem olarak ilan ettiği bu mekanizma üzerinden dünya ülkeleri Tayvan’ı tanımadıkları halde buraya doğrudan uçuşları bulunmaktadır. Kültürel, siyasal (sınırlı) ve ekonomik ilişkilerini sürdürmektedir. Her ülkenin Tayvan’ın başkenti Taypey’de kültürel ve ekonomik temsilcilikleri bulunmaktadır. Bu temsilcilikler, Tayvan’ın adını anmadan Taypey temsilciliği şeklinde kurulmuştur. Benzer şekilde Tayvan’ın da dünyanın birçok ülkesinde kültürel ve ekonomik temsilcilikleri bulunmaktadır. Bu temsilcilikler fiili olarak diplomatik misyon görevi görmektedirler. Örneğin Türkiye’den Tayvan’a gitmek istiyorsanız Tayvan temsilciliğinden vize almak zorundasınız.

Rus basınına göre Moskova’nın doğrudan KKTC’yi diplomatik olarak tanımayacağı belirtiliyor. Karşılığında Kırım’ın tanınmasının da Türkiye’den talep edilmeyeceği söyleniyor. Şimdi merak edilen konu Rusya’nın KKTC’ye yönelik bu hamlesi Ankara’yı memnun etmek için mi yoksa hasım devletler listesine eklediği Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimine yönelik bir mesaj mı olduğudur? Bunun cevabı her halde her ikisi şeklinde olacaktır. Her şeye rağmen hiç yoktan bu da iyidir demek lazım. En azından başka ülkelere de emsal olacaktır. Avrupa’dan İngiltere’nin dışında KKTC’ye uçuş olmaz ama Asya’dan, Orta Doğu’dan ve Afrika’dan uçuşlar açılabilir. En azından KKTC ekonomisi turizm üzerinden canlanır.

Ukrayna savaşının başından bu tarafa aslında Rusya’nın KKTC’ye yönelik bakışının değişeceği konuşuluyordu. Böyle bir olasılığa karşı ABD stratejik bir hamle yaparak Kıbrıs Rum yönetimi üzerindeki silah ambargosunu tamamen kaldırarak Rumları silahlandırma yönünde yeni bir adım attı. Bu durum, Rusya’yı da oldukça kızdırmış durumda, zira yakın ortağı ve derin ilişkileri olduğu Rum yönetiminin ABD’nin yörüngesine girmesi Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki politikalarını akamete uğratacaktır. Moskova’nın KKTC adımını bu bağlamda da değerlendirmek lazım.

Türkiye ise yanıt olarak KKTC’ye daha fazla silah ve asker göndereceğini açıkladı. Bilindiği üzere, Türkiye’nin tezi Kıbrıs’ta eşit iki bağımsız ve egemen devletin var olması; ancak eğri oturup doğru konuşmak gerekiyor; BM’nin bu haliyle, kurtlar sofrasına dönmüş Güvenlik Konseyi’nin bu yapısıyla bu konjonktürde bu tezi uluslararası topluma kabul ettirmek şu aşamada mümkün görünmüyor. Öyle ki Rusya bile bu teze sıcak bakmıyor. O halde bizim için tek bir seçenek kalıyor: KKTC’yi vakit kaybetmeden Türkiye’nin bir parçası haline getirmek. Bu adım sadece Kıbrıs’ı güvence altına almayacak aynı zamanda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ve Ege’deki milli çıkarlarını ve güvenliğini pervasızca ihlal eden Yunanistan’ın şımarıklığını ve komplolarını da önleyecektir.

Kıbrıs, sadece ABD ve İngiltere için Doğu Akdeniz’de batmayan bir uçak gemisi değildir. Aynı zamanda Türkiye için de güney kıyılarını ve limanlarını koruyan batmayan bir uçak gemisidir. Bu uçak gemisine ne pahasına olursa olsun sahip çıkmamız gerekiyor. Tayvan modeli gibi geçici politikalarla olsa olsa ancak günü kurtarırız. Bir başka deyişle taşıma su ile değirmen dönmez.

 

Kıbrıs sorununda Tayvan modeli yine gündemde

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 13 Ekim 2022, 21:27

    “KKTC’yi vakit kaybetmeden Türkiye’nin bir parçası haline getirmek.” Barış Bey’in kulağıma çok hoş gelen bu çözüm teklifi keşke olabilse, ama sâdece yaptırımlara yol açar. Bugün “avrupanın şımarık çocuğu” (Yunanistan) ENOSİS rüyâsını gerçekleştirebilse, Avrupa derhal diplomatik çözüm arayalım masallarına başlayıp bizi yüz sene uyutmaya çalışır ama biz 450 senedir bizim olan tüm adanın sâdece elimizdeki yüzde 36 sına bizimdir diyecek olsak AB/ABD Türkiye ekonomisini mahvetmek için bugün yaptıklarının on katını yapar. Teknolojisinden turistine kadar batıya muhtâç oldukça işimiz kolay değil.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!