Avatar
Bilin Neyaptı

Görünmez elin sunduğu acı meyve: Büyük eşitsizlenme

featured

Bilin Neyaptı yazdı…

21. yüzyıl vahşi kapitalizmin kriziyle boğuşuyor. 2008’deki Büyük Resesyon ve 2020’de başlayan pandeminin topluma büyük maliyetlerinin ortak yönü, kamunun ekonomide azalan rolüyle eş zamanlı olarak artan refahın dar bir kesimde yoğunlaşması. Bu krizlerden ilki, piyasa geçişgenliği en hızlı olan finans sektöründeki inovasyonların yol açtığı finansal genişlemenin denetim dışı kalması sonucu ortaya çıktı. Kriz ABD’de başlayıp, gelişmiş ülkeler bankacılık sistemine ve talep etkisiyle de tüm dünyaya yayıldı; Türkiye bu krizde dünyada en fazla daralan ikinci ülke oldu. İkincisi ise, neoliberalizm dalgasıyla kamu mal ve hizmet üretimini kısıtlamış, bilimsel üretimi ve sağlık sektörünü büyük ölçüde özelleştirmiş ülkeleri, halkın temel sağlık ihtiyaçlarını karşılama kapasitesinden uzaklaşmış olarak yakaladı. Her iki kriz de artan işsizliğe ve yoksullaşmaya yol açtı.

Fakat aynı anda da dünyanın ve hemen her ülkenin en zenginleri varlıklarına varlık kattılar! Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada en zengin %1 son 40 yıldaki küresel büyümenin yaklaşık 30’unu sahiplenirken; sadece 2000 kişi civarı zengin, ABD’nin son yıllarda çok da genişlemiş olan toplam rezervi ve Türkiye’nin bir yıllık üretim değeri kadar varlığın sahibi oldu. Küresel çapta ve Türkiye’de de mutlak yoksulluk azaldı; ama üst orta gelir grubundan en zengin %1’e refah transferi ile birlikte büyük bir alt gelir grubu oluştu! Dünyadaki toplam borç miktarı dünyanın toplam bir yıllık üretiminin 3 katından fazla !  Dahası, 2008 krizine de yol açan finansal türevler bu miktarların da kat kat üzerinde ve yeni finansal, iktisadi ve toplumsal krizlerin mutlak habercisi.

1980’lerden bu yana dünyaya alternatifsiz iktisadi sistem olarak sunulup, pek çok gelişmekte olan ülke gibi Türkiye’ye de IMF şartnameleriyle dayatılan ve seçme siyasetçilerce hevesle uygulanan piyasa ekonomisinin olgunlaşmış acı ürünü artık kitlelerce doyasıya tadılıyor. Bu ürün, açıkça tasarruf etme kabiliyetini yitirirken tüketim hastalığına kapılan büyük kitlelere karşın, krizlerin yarattığı yıkımda bile tasarruflarını değerlendirecek alternatif yatırım araçları bulan ve sayısı gitgide küçülürken küresel boyutta tekelleşmelerini güçlendiren bir grup zengin.

DEVLETİN ROLÜ TOPLUMSAL REFAHI ARTIRMAKTIR

Refah için büyüme gerekli, fakat yetersizdir; bölüşümde adalet olmadan toplumsal refah sağlanamaz. Kamu mal ve hizmeti denilen ürünler, toplumdaki her bireyin tüketiminin bir diğerini dışlamadığı, temiz hava, güvenlik ve savunma gibi çok fazla dışsallığı olan ürünlerdir. Eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim ve gıda güvenliği de piyasa mekanizmasına, yani özel sektöre bırakılamayacak kadar temel önemde çağdaş taleplerdir. Gelir dağılımının bozuk olduğu bir ülkede, bu temel taleplerin karşılanmasını bireye bırakmak demek, toplumun bir kesimi bu taleplerini karşılayamazken zengin bir kesimin ise temel ihtiyaçlarını karşılayıp ötesine de geçerek birikim yapabilmesi demektir. Özellikle de ‘komşuda olan bende de olsun’ yaklaşımını kültüre kazıyan mekanizmaların etkisinde bırakılan alt gelir grupları finans sektörünün sağladığı imkanlarla borçlanırken, zengin kesim ise artan birikimlerini nesilden nesile aktarıp ayrıcalıklı bir siyasi güce de dönüştürerek, kurumları toplumun geneli için değil kendi amaçlarına uygun olarak şekillendirmeye başlar. İşte bu, toplumsal ve iktisadi yıkıma götüren bir kısır döngüdür!

DOĞRU KALKINMA MODELİ; BÜYÜRKEN ADİL PAYLAŞIMDIR

Büyüdükten sonra bölüşme, çoğunlukla gerçekleşmemiş bir kalkınma masalı olarak kalmıştır. Doğru kalkınma modeli; büyürken adil paylaşımdır. Bu ise piyasanın yanı sıra devletin rolünü iyi anlamaktan geçer. Devletin rolü, doğal tekel denilen yüksek sabit maliyetli, özel sektörün kar elde etmekte zorlanacağı büyük ölçekli üretimin yanı sıra, toplumun her bireyinin eşit ölçüde hak sahibi olduğu iç ve dış güvenlik (gıda dahil), doğal kaynaklar, ve bireyin kendisini gerçekleştirme imkanını sağlayacak olan fırsatlara eşit erişimi sağlamaktır.

Vergi ve transferler kamunun refah seviyesini artırmada temel önemdeki eşitliği sağlamada kullanılmalı, bu amaçlar anayasalara işlenmiş olmalı; bunlara aykırı kaynak kullanımı ise yüksek cezaya tabi olmalıdır. Hukukun üstünlüğü adil bölüşüm için de temeldir.

Görünmez elin sunduğu acı meyve: Büyük eşitsizlenme

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 12 Şubat 2022, 22:20

    Ekonomik politika olarak, genis yiginlarin ogrenip, bilinclenecegi can alici bilgiler ve yorum. Bu noktanin ustunde vurgu yapan siyasi partiler nerde?

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!