Avatar
Cem Gürdeniz

Ukrayna-Rusya krizi ve savaş üzerine notlar

featured

Amiral Cem Gürdeniz yazdı

SAVAŞIN ÖZÜ ŞİDDETTİR

Şiddeti yaratan demir ve kandır. Şiddetin amacı askeri hedefleri başarıp siyasi rakipleri arkalarındaki toplumsal gücün savaş azim ve iradesini kırarak irade değişikliğine zorlamaktır. Önce bir ateşkes ardından bir barış anlaşmasıyla yeni dönem başlatılır. Boyun eğen taraf kendi içinde siyasi bütünlüğe sahipse galibin koşullarını uygulamaya koyar. Ancak siyasi otorite güçlü değilse nadiren de olsa mağlubun ülkesinde yeni bir dönemi başlatacak kurtuluş hareketi başlar. Mondros Ateşkesi sonucu Atatürk liderliğinde başlatılan Sevr Barış Anlaşmasına karşı ayaklanan Anadolu buna en güzel örnektir. O dönem aynı durumda olan Alman İmparatorluğu teslimiyeti seçmiştir. Bugün bile bu psikolojinin uzantılarını Almanya’da görüyoruz.

DEMİR OLMADAN SAVAŞILMAZ

Demir, kullandığınız silahlar, gemiler, tanklar, uçaklar, SİHA’lar gibi simetrik ve ayrıca tüm asimetrik ateş gücü sistemlerini kapsamına alır. En uçta nükleer silahlar vardır. Bu silahı kullanan da kullanmayan da kaybetmeye mahkûm olduğundan soğuk savaş dönemi karşılıklı garantilenmiş yıkım (MAD) paradigması altında büyük güçlerin nükleer silah kullanımını engelledi. Özellikle Hiroşima ve Nagasaki dersleriyle 1979 Pennsylvania Three Miles Island, 1986 Çernobil, 2011 Fukushima Nükleer santral kazaları bırakalım nükleer bombaları, reaktör kazalarının bile yaratacağı insanlık ve doğa katliamlarının boyutunu ortaya serdi. O nedenle nükleer silah kullanımı, köktendinci bir marjinal veya Armageddon’a inanan fanatik bir neocon tarafından bir çılgınlık yapılmadığı sürece uzak bir ihtimaldir.

ÇAMURDA SAVAŞMAK ESASTIR

Demirin yanında en önemli faktör kan, yani insan gücüdür. Bugün çamurda savaşacak insan bulamazsanız savaşı sürdüremez ve kazanamazsınız. AB/D bunu kendi vatandaşlarının kanı ile yapmadığından kriz ve çatışma alanlarına ya vekillerini ya vassallarını ucuz kan olarak ileri sürüyor ve onlara demir vererek savaştırıyor.  21. Yüzyılda demir ve kanın yanına melez savaş kavramı altında pek çok yeni enstrümanlar katıldı. Psikolojik harp, ekonomik harp, siber saldırılar, algı operasyonları, ambargolar, ablukalar, yaptırımlar vb. gibi pek çok yeni araç savaş metotları arasına girdi. Amaç sokaktaki insanı etkilemek ve rakibin savaş azim ve iradesini kırmaktır.

UKRAYNA KRİZİ 77 YILLIK DÖNEMİ BİTİRDİ

Rusya’nın Ukrayna’da kendi jeopolitik çıkarlarını güvence altına almak için 24 Şubat 2022 tarihinde başlattığı özel askerî harekât ABD liderliğindeki NATO ve AB tepkisi ile birleşince teknolojiden, küresel ticarete; sosyal medyadan bir arada barış içinde birlikte yaşamak üzere kurgulanan toplumsal sözleşmelere kadar çok geniş bir yelpazede deprem etkisi yarattı.  1945’ten bu yana devam eden büyük güçler arası uzun barış dönemi 24 Şubat 2022 sabahı sona erdi. Diğer yandan bu barış süreci her durumda sona erecekti. Ukrayna bahane oldu.

ASYA, MEYDAN OKUYOR

1989 yılındaki Sovyet çöküşü Brest Litovsk’tan bile daha ani ve daha yıkıcı olmuştu. Rusya 90’lar sonunda yıkımın eşiğine gelmişti. Jeopolitik farkındalık ve toparlanma süreci NATO genişlemesini ve bırakalım Varşova Paktını, SSCB’nin dağılmasını önleyemedi. Ancak en azından Asya’da küresel dev haline dönüşen Çin ile 2000’ler sonrası iş birliği ve jeopolitik payanda paradigması Putin ile Xi Jinping arasında yeni bir dönemi başlattı. 8 Ağustos 2008 tarihinde Rusya’nın Gürcistan/Osetya müdahalesi Asya’nın Atlantik’e ilk baş kaldırışı oldu. Daha sonra İran’ın Rusya ve Çin ile yakınlaşması Atlantik sistemin kâbusu olan Asya birliğinin sağlanması için başlangıç adımı oldu. Bu güç Atlantik liderliği tarafından ya örselenmeli ya da parçalara bölünmeliydi. Ukrayna üzerinden bu yapıldı. Son 3,5 ayda yaşananlar sadece 1945 sonrası oturmuş küresel sistemi yerinden oynatmadı, savaşın tüm karakterini değiştirecek yeni kapıları açtı. Artık, günümüzün yönlendirici eğilimleri ve savaşın değişen özellikleri her şeyi yeniden formatlıyor.

SAVAŞ PARADİGMASI DEĞİŞİRKEN

Bugünün ordu, donanma ve hava gücünün değişikliklerle nasıl başa çıkacağı değişen savunma ve güvenlik ortamına nasıl hazırlanacağı bütün devletler için büyük bir sorun. Carl Von Clausewitz’in ünlü eseri ‘’Savaş Üzerine’de tanımladığı gibi savaş, şiddet, şans ve akılcı düşünceden oluşan karşıt iradelerin aktif çatışmasıdır. Buna kıyasla, günümüzde savaşın karakteri hızla ve sürekli olarak gelişmektedir. Teknoloji, toplumsal kültür, jeostratejik dinamikler, doktrin, ekonomi, ticaret ve hatta tarih, savaşı şekillendirmek için birleşmektedir. Savaşın karakteri, teknoloji, hukuki ve ahlaki normlar ile zamana ve mekâna göre değişen askeri kültürün etkisi altında sürekli olarak gelişir. Askeri ve sivil teknoloji, savaşçılara yeni yetenekler sunuyor. Yapay zekanın olgunlaşması, büyük veri ve veri analitiği, insan makine etkileşimi, bilişim savaşını demir ve kanın yanına ekliyor. Nano teknolojiler gibi malzeme bilimindeki ilerlemeler ve yüksek güç/yoğunluklu enerji kaynakları, hipersonik füzeler, savaşın karakterindeki değişikliklerin kapsamını ve hızını keskin bir şekilde ortaya koyuyor.  Rus Karadeniz Donanması Sancak Gemisi Moskova kruvazörünün batırılışı buna tipik bir örnektir. Harp Prensiplerinden sürpriz faktörü, Amerikan istihbaratı ve Ukrayna füzesi ile birleşince büyük bir gemiyi kıyının 20 mili içine sokmanın bedelini Rus amiralleri ağır ödemiştir.

PSİKOLOJİK SAVAŞ VE DENİZDEKİ MÜCADELE

Gelişen teknolojiler savaşın en önemli iki bacağını etkilemek için öne çıkıyor. Zira bu iki bacak karadaki nihai durumu şekillendiriyor. İlki hükümet ve kamuoylarının savaşa devam azim ve kararlılığını etkileyecek psikolojik savaş; diğeri de gerek dış ticareti gerekse silah sevkiyatını etkileyecek deniz kontrolü. Psikolojik savaşın sonunda demirle kanın buluşması ya hızlanıyor ya da duruyor, böylece savaş işgalin başarılması veya işgalin önlenmesi ile sonuçlanıyor.

Artık asimetrik savaşın en önemli araçları arasında siber silahlarla uygulanacak bilgi savaşları yalnızca güvenlik açıkları yaratmıyor, kamuoyunu istismar fırsatları da sunuyor. Tarafların savaşa devam azim ve kararlılığı teknolojiden etkileniyor. Savaşan tarafların ve küresel kamuoyunu şekillendirme savaşı, modern savaşın önemli bir unsuru olarak ortaya çıkıyor. Örneğin günümüzde Atlantik medyasının amiral gemileri CNN, BBC, Euronews Ukrayna yenilgilerini bile zafer kazanılmış gibi veriyor ve kamuoyu bunu kabulleniyor. Ya da Türkiye’de kendini Savunma Uzmanı olarak lanse eden biri Karadeniz’de sürüklenen mayınları Rusya’nın döktüğünü iddia edebiliyor ve bu haber Euronews’de yer alabiliyor. Günde 15 tankerin Rus ihraç malı ham petrol taşıdığı bir deniz yoluna Rusya’nın serseri mayın dökmesinin mantığını varsa ilkokula giden çocuğuna sorsaydı cevabı alırdı!

SOSYAL MEDYANIN GÜCÜ

Teknolojik devrimin belki de en önemli unsuru sosyal medyanın varlığı oldu. Bugün beyaz bayrak çeken bir birliği henüz rakip birlik komutanı görmeden örneğin Paris veya İstanbul metrosunda seyahat eden insan cep telefonundan görebiliyor. Ukrayna’daki savaş bu tip örnekleri şaşırtıcı şekillerde gösteriyor.  Bu savaş, sosyal medya teknolojisini elinde tutan ABD’ye büyük avantaj sağlıyor. Özel şirketlerin doğrudan aktörler olduğu yeni bir ortamda örneğin Ukraynalıların çevrimiçi kalmasına yardımcı olurken Rus halkının gerek doğru bilgi alması gerekse Rus yanlısı medyaya erişimi ciddi şekilde engelleniyor. Ancak sosyal medya aynı zamanda karmaşık propagandaya veya manipülasyona da sebep olabiliyor. Örneğin Amerikan medyası ve sosyal medya firmaları sayesinde dünya tarihinde örneği görülmemmiş boyutta Rus düşmanlığı yaratıldı. Peki bu sürdürülebilir mi? Yarın bu düşmanlık Çin’e kaydırılabilir mi? Dünyada bir ulusu iyi veya kötü yaratma ya da lanse etme tekeli tek bir devlete veya devletler topluluğuna bırakılabilir mi? Bu medya ve sosyo psikolojik ortamda yaratılan Rus düşmanlığı Rusya’nın demir ve kanını etkiler mi? Ya da Ukrayna’nın 45 milyonluk nüfusu yok olana kadar Zelensky’nin savaşı devam ettirme iradesini koruyabilir mi? Ukrayna’nın NATO üyesi olma uğruna kışkırtılan bu savaş AB, ABD’de ve dünyada yükselen enflasyon, işsizlik, gıda ve enerji güvenliğini kökünden sarsmayı devam ettirmeyi göze almaya devam edebilir mi? Kısacası ABD küresel liderliğini korumak, Rusya’yı zayıflatmak, AB’yi ve NATO’yu kendi tarafında konsolide edebilmek, özetle Avrasya adasını parçalamak için 1945’ten bu yana devam eden küresel barışı ve istikrarı her şeye rağmen bozmaya devam edecek mi? Ya da benzeri bir jeopolitik senaryo üzerinden Türkiye, Ege veya Akdeniz’de kendi çıkarlarını korumaya kalktığında aynı şeytanlaştırma ve düşmanlaştırma bizim de başımıza gelecek mi? Kendi ülkesinde ilkokuldaki 19 çocuğu koruyamayan ve her ay bir manyağın toplu katliam yaptığı ülkenin, katliamı yapan çılgınlar gibi dünyayı ateşe atması normal midir? Tüm bu soruların cevaplarında medya ve sosyal medya zihinleri etkiliyor ve krizin uzamasını sağlıyor. Geçen hafta Biden’ın ‘’Rusya’nın içlerini vuracak füze sistemlerini Kiev’e vereceğiz’’ demesinin yangına benzin dökmekten farkı nedir? Zelensky’i ABD ve AB parlamentolarında film yıldızı gibi konuşturup ayakta alkışlatmak sahada Rusya’yı geri mi itiyor, yoksa savaşa devam azmini mi kamçılıyor? Litvanya gibi küçücük bir ülke Başbakanının çıkıp ‘’ bu savaş sahada Ukrayna’nın galibiyeti ile sonuçlanana kadar devam etmelidir’’ demesini nasıl izah edebiliriz? Sanki dökülmesi için ucuz Litvanyalı kanı vermeye hazır bir Başbakan konuşuyor. Ancak hayatın gerçekleri böyle değil. Uzayan -bir nevi akrabalar savaşı- Ukrayna ve Rusya arasındaki çatışmanın Amerikan silah sanayine etkisini neden kimse sorgulamıyor? Amerikan stoklarında bile anti tank silahı Javelin kalmamış. Raytheon ve Lockheed Martin yönetim kurulu üyeleri ve CEO’lar Ukraynalı savaşçıları ayakta alkışlıyor. Herkes biliyor ki Rusya ile aynı sınırı paylaşan Ukrayna’nın Rusya karşısında kazanma şansı yok. Bu askeri strateji kanunlarına aykırı. Rusya’yı geciktirebilirler. Kan kaybettirebilirler ancak kazanmaları mümkün değil. Zira Donbas Bölgesi Rusya ile mücavir. Artık Kırım da öyle.

DENİZDEKİ JEOPOLİTİK MÜCADELE

Diğer etkileyici alan deniz ve okyanusların kontrolü. Bu alanlardaki önemli rota bacaklarını, boğaz, geçit ve kanalları, mega liman yaklaşmalarını kontrol eden veya kontrolü engelleyen taraflar geçmiş dünya savaşlarında olduğu gibi karadaki olayların kaderini şekillendirmeye devam edecek. Bu nedenle gelişen askeri teknolojiler, küreselleşen ticaret, ekonomik entegrasyon ve bununla ilişkili finans mekanizmaları askeri planlamaları köklü değişikliğe zorluyor. İşte burada da fırsatlar ve zayıflıklar ortaya çıkıyor. Üretim ve ulaştırma ile ekonominin entegre doğası, herhangi bir unsur kesintiye uğradığında tedarik zincirinde deprem ve dalgalanmalar yaratıyor. Churchill İkinci Dünya Savaşında ABD Başkanı Roosevelt’e, Alman U botları tarafından kesilen deniz ulaştırması nedeniyle adada kıtlıkla karşı karşıya olduklarını söyleyerek bu denizaltıları avlayacak karakol gemileri alabilmek için adeta yalvarmıştı. ‘’Lend Lease’’ Anlaşması sonucu gemileri almış ama karşılığında 100 yıllığına dünya üzerindeki pek çok İngiliz üssünü ABD’ye devretmişti.

UKRAYNA KRİZİ VE 3 DENİZ GİRİŞİMİ

Ukrayna krizinin kışkırtılmasının temel nedeni de Rusya’nın denizlerle etkileşiminin kesilmesiydi. Ukrayna NATO üyesi yapılarak Kırımın geri alınması ve Karadeniz’de Rusya’nın Adriyatik ve Baltık ile aynı duruma düşürülmesi idi. Zira Rus ihraç petrol, tahıl ile dökme yüklerin en büyük bölümü bu denizi ve Türk Boğazlarını kullanıyor. Rusya 1999’da Adriyatik’ten çıkarıldı. 2004’te Baltık’ta anavatanla bağı kalmayan Kaliningrad ve kışın zaman zaman kapanan St. Petersburg’a bağımlı bırakıldı. Dünyanın merkezi sayılacak Türk Boğazları bölgesine mücavir Karadeniz’de Rusya’nın çok küçük bir kıyı şeridine kapatılmasıyla 3 denizden de koparılması hedefleniyordu.

İSVEÇ, FİNLANDİYA VE ARKTİK KONSOLİDASYONU

Diğer bir kritik alan da Arktik Okyanusu ve Kuzey Deniz Yolu idi. (NSR). Bu rota artık tamamen Rusya kontrolünde ve senede 80 milyon tona yakın yük geçiyor. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğinin arka planındaki panik de buradan kaynaklanıyor. Bu okyanusu Rusya’ya kullandırmak istemiyorlar. Ancak işleri çok zor. Zira Rusya bu bölgede çok güçlü.

ÇİN DE AYNI SORUNLA KARŞI KARŞIYA ANCAK DAHA AVANTAJLI KONUMDA

ABD Adasının Avrasya adasını denizden kıtaya itme güdüsü Çin için de geçerli. Çin, ham petrolde Malakka Boğazına, doğal gazda Avustralya’dan LNG gemilerle getirilen gaza bağımlı. ABD’nin planı gerek QUAD gerekse AUKUS üzerinden Çin’in denizle bağını kopartmak. Ancak bu artık çok zor bir aşamaya geldi. Donanması çok güçlendi. Ayrıca Çin enerji kaynaklarını Kuşak ve Yol (BRI) üzerinden çeşitlendirdi. AB’nin geçen hafta aldığı kararla Rus ham petrolüne uyguladığı ambargo bu süreci hızlandıracak zira Rusya yılık 225 milyon ton ham petrol ihracının 100 milyon tonunu AB’ye yapıyordu. Şimdi bu miktar değerli Rusya uzmanı Doçent Volkan Özdemir’e göre Asya’ya kayacak. Kısacası hem Rusya hem Çin Donanması, ABD’ye enerjiden mahrum bırakılma seçeneğini uygulatmayacak.

KARADENİZ’İ KAYBEDEN ABD

ABD, Ukrayna cephesinde Azak Denizini ve Kerç Boğazını kaybetmenin ve aynı zamanda Odesa üzerinden Ukrayna’ya deniz köprüsü kuramamış olmanın dengelemesini Romanya, Bulgaristan ve Polonya üzerinden yapıyor. Ancak gemilerden indirilen malzeme sadece Polonya ve Romanya limanları üzerinden doğrudan kara yolu ile Ukrayna’ya erişebiliyor. Halen Montrö Sözleşmesinin 19. Maddesi yürürlükte olduğundan Bulgaristan ve Romanya kendilerine veya başka ülkelere ait ticaret gemileri ile askeri malzemeyi Ukrayna’ya eriştirmek üzere (Romanya için Tuna üzerinden getirilenler hariç) limanlarına kabul edemiyor. Türk Boğazları bu amaçla kullanılamaz.  Türkiye izin vermez. Böylesi bir durum Türkiye’nin Montrö’yü tarafsız uygulamasına ve savaşan taraflardan birine yardım eder duruma düşmesine neden olur. O nedenle ABD askeri yardımı deniz köprüsü üzerinden sadece Polonya limanlarına getirilebilir.

ABD, YUNANİSTAN’I YENİ JEOPOLİTİK TAMPON YAPTI

Türkiye’nin 24 Şubattan itibaren aktif tarafsızlık politikası ile Rusya Ukrayna arasındaki çatışmada NATO ve AB ülkeleri gibi, Rusya’ya karşı tutum almaması, ABD için Türkiye’nin ciddi güven testi oldu. ABD, Türkiye’ye güvenmediğinden Yunanistan’a büyük yatırım yaptı. Yunanistan’ın Türkiye ile olan anlaşmazlıklarını da kullanarak, 9 ayrı askeri üste kullanım hakkı elde etti. Son zamanlarda Yunan Başbakanı’nın elinde mavi vatan haritasıyla ülke ülke dolaşıp Türkiye’yi her yerde şikâyet etmesi, aslında ABD ile önceden eşgüdümü yapılmış bir politikanın devamı gibi görünüyor. ABD, kaybettiği Karadeniz’i Ege ile dengeliyor. Yunanistan üzerinden stratejik kontrolü kazanarak Türkiye’yi de dolaylı olarak kendi iradesi altına alacak askeri ve siyasi tedbirleri uygulamaya çalışıyor. Örneğin Türkiye’de altılı masa olarak adlandırılan muhalefetin şu ana kadar ABD çıkarları aleyhinde herhangi bir açıklama yapmamış olması dikkat çekiyor. Diğer yandan Yunanistan’a önemli silah satışı yapılırken özellikle Türkiye’nin mavi vatan çıkarları aleyhinde çok sert açıklamaların ardı ardına gelmesi Karadeniz’deki dezavantajı en azından Ege’de Yunanistan’ı kullanarak ve bir nevi Yunanistan’ı Türkiye karşısında Ukraynalaştırarak ve Miçotakis’i Zelenskyleştirerek dengelenmeye çalıştığını görüyoruz. Görünen o ki bu yaz zor geçecek. Öte yandan Türkiye’nin milli statüdeki Efes Amfibi Hücüm Tatbikatına gerçek müttefiklerini davet etmesi ve bu çerçevede Libya’nın bile savaş gemisiyle katılması son derece önemlidir. Ancak aynı tatbikatta Amerikan amfibi hücum gemisi USS Arlington’un katılmasını bugünkü Ege ve Mitçotakis konjonktüründe anlamak mümkün değildir. MÖ 500’lerde Çinli Stratejist Sun Tzu Savaş Sanatı kitabında şunu yazmıştı: ‘’Planlarını anlamak için onları gözden geçir.’’ Biz davet ediyoruz!

Ukrayna-Rusya krizi ve savaş üzerine notlar

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

13 Yorum

  1. “Bu nedenle gelişen askeri teknolojiler, küreselleşen ticaret, ekonomik entegrasyon ve bununla ilişkili finans mekanizmaları askeri planlamaları köklü değişikliğe zorluyor.” “Amaç sokaktaki insanı etkilemek ve rakibin savaş azim ve iradesini kırmaktır.”
    Hele ki, sokaktaki insan ihtiyaçlar teorisinin en alt basamağında hayatta kalmaya çabalıyorsa.
    Sayın komutanım çok güzel bir o kadar da düşündürücü bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık.

  2. 2. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın son bir yılını anlatan ÇÖKÜŞ kitabını okuyorum. 2. Savaş’ta Almanya’nın son bir yılda ve son ana kadar savaşmaya devam etmesinin motivasyonu, Aklı Selim sahibi generaller için, 1. Savaştan sonra ihanet olarak kabul edilen Siyasî eylemler. Kurt İni bombasından sonra bütün generaller “heil Hitler” moduna giriyor ve bu son ana kadar devam ediyor.. Çılgın bir direniş. Amaçsız. Sadece toplumda 2. Bir ihanet travmasına ve sahte bahaneye fırsat vermemek, tarihe hain olarak geçmemek için. Bir cümlenizin çağrıştırdıkları..

  3. 6 Haziran 2022, 12:49

    Ülkemizde emperyalizmin bir diğer oyunu olarak zihin okuma (MK ULTRA/TELEGRAM) mağdurlarından en bilineni Salih MİRZABEYOĞLU ve Abdurrahman DİLİPAK’tır.

  4. muhteşem uyarı ve bildirimler.
    günümüzün önderlerinden sayın Cem GÜRDENİZ.
    teşekkürler.

  5. 6 Haziran 2022, 06:01

    İktidarın 20 senede savunma sanayimize en önemli katkısı iha ve siha’lar burada iki soru geliyor aklıma.
    1) iha ve siha’lar da amerika ve nato yapay zeka katkısı?
    2) Balyoz, Ergenekon, casusluk vb. amerika, avrupa, nato, fetö ve iktidar destekli Türk Silahlı Kuvvetleri (özellikle deniz kuvvetlerine) , İşçi partisi ve aydınlara yönelik kumpas dava girişimi olmasaydı savunma sanayi projelerimizde bu kadar senede nerelerde olurduk?

  6. 6 Haziran 2022, 05:52

    Putin’den iha yorumu
    Kimse alınmasın ama hava savunma sistemlerimiz, İHA’ları çerez gibi tüketiyor’ (AYDINLIK)
    Sadece siha’lar ve onları destekleyen silahlarla dünyanın en önemli savunma sanayi lideri sayı olarak değil ama teknoloji olarak bir ülkeye karşı hemde sınır komşusu bir ülkede taşıma suyla değirmenin dönmeyeceğini sizin yazınızda olduğu gibi Rusya Devlet başkanının açıklamalarında da görmüş oldum.

  7. 5 Haziran 2022, 20:53

    Her yazı ayrı bir makale kalitesinde.
    Çok önemli tespitler var; bir tanesi şu: “1945’ten bu yana devam eden büyük güçler arası uzun barış dönemi 24 Şubat 2022 sabahı sona erdi. Diğer yandan bu barış süreci her durumda sona erecekti. Ukrayna bahane oldu.”
    Kimse bu işe bu gözle bakmıyor; gerçekten insanın önünü açan bir yorum bu.

  8. Bataklığı kurutan bir yazı, eline sağlık Amiral’im.

  9. Merhaba,geçtiğimiz günler de Cumhuriyet gaztsi yazarı Mustafa Balbay in, ASELSAN uyarısı beni rahatsız etti.

  10. 5 Haziran 2022, 11:05

    Bu zor zamanlarda yasadiklarimizi irdeleyip, aydinlatan, ustun nitelikli yol gostericilerimizin olmasi Milletce artilarimizdan
    ,ne mutlu…

  11. Var Olun Komutanım.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!