Avatar
Ceyhun Balcı

Hız kesmeyen hekim göçü

featured

Dr. Ceyhun Balcı yazdı…

Her kesimden, her uğraştan insanın yurt dışı tutkusuna yabancı sayılmayız. Ülkemizdeki iş olanaklarının sınırlılığının yanı sıra var olan işlerin doyuruculuktan uzak kalmış olması önde gelen göç nedenlerindendir.

Son yıllarda bu göçlere hekimlerin de yoğun şekilde eklendiğini gördük.

Yakın geçmişe dek hekimlerin bu göçteki payı akademik konumla sınırlıydı. Son yıllarda her kesimden hekim özellikle Avrupa ülkelerine yöneldi. Hekim kıtlığı yaşayan Avrupa ülkeleri de hekim yetiştirmenin alacağı zamanı ve gerektireceği harcamayı göz önüne alarak yabancı dil bilmeyi kabul için yeterli saydılar. Şu anda yaşanan budur. Türkiye’de mutsuz olan hekimlerin göç isteği Avrupa ülkelerinin tek kuruş harcamadan, emeksiz, zahmetsiz hazıra konmasını kolaylaştırdı.

Yurt dışına hekim göçünü izlemede Türk Tabipleri Birliği’nden alınan bu amaçlı belge oldukça güvenilir bir ölçüttür.

Örneğin geçen yıl toplam 2685 hekim TTB’den belge almış. Bu yılın ilk ayını henüz geride bıraktığımızda ise 251 hekimin daha bu belgeden aldığı yansımış kayıtlara. (Cumhuriyet, 02.02.2023)

Hemen her şeyi yadsıyan, olumsuzlukları görmeme konusunda üstün beceriye sahip hükümetimiz geçen yıl bu durum karşısında, göçten söz etmeksizin hekimlere yönelik “beyaz reform” adı altında iyileştirici düzenlemeler yapmıştı. Düzenleme özlük haklarının bir ölçüde ve göreceli olarak iyileştirilmesini sağlamıştı. Buna bağlı olarak da kamuya hekim geri dönüşünde gözle görülür bir devinim saptanmıştı.

Son sayılar ve sınır ötesi hekim göçünün hız kesmeden sürüyor oluşu sorunun yalnızca parasal iyileştirmeyle çözülemeyeceğini düşündürüyor.

Çok açıktır ki, gönül bağı sorunu vardır ortada.

Parasal durum iyileşse bile Türkiye’de mutlu olamayacağını öngörme duygusu önde gelen göç nedeni olarak varlığını sürdürmektedir.

Saygınlığın aşındırılması, çözüme kavuşturulmak şöyle dursun her geçen gün tırmanan şiddet ve tüm bunlara eklenen aşağılayıcı yaklaşımlar da bir o kadar önemli göç etkenleri olarak boy gösteriyor.

Diğer yandan, hekimlerin ülke dışına göçü mutluluk ve esenlik güvencesi sağlar mı? Yanıtını kestirmesi zor olan bu soruya da olumlu karşılık vermek kolay değildir. Kesin olan bir şey varsa gidenlerin buradan daha kötü olacak değil ya düşüncesi içinde olduklarıdır.

Hekim göçü söz konusu olunca belleğimde canlanan bir olayı paylaşmakta yarar görüyorum.

Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda ülkede hekim başta olmak üzere hemen her alanda yetkin insan yetiştirmek neredeyse olanaksızdı. Bu nedenle, Cumhuriyeti kuranların ilk yaptığı işlerden birisi Avrupa’ya öğrenci göndermek oldu. Orada yetişen hekimler, mühendisler, hukukçular ve başka birçok alandan uzmanlar ülkenin kuruluş sürecine etkin katkı verdi.

Onlardan birisi olan Prof Dr Mahmut Sadi Irmak adını kimi okurlar anımsayacaktır. Öncelikle hekimdir. Ama, Türkiye’ye kısa süreli de olsa başbakan olarak da hizmet vermiştir. Almanya’ya gönderilmiştir.

Sirkeci garında treninin kalkmasını beklerken derin düşüncelere dalmıştır.

Yabancı bir ülkede nasıl yaşayacaktır?

Oraya uyum sağlayabilecek midir?

Parası yetecek midir?

Devlet tüm bu gereklilikleri karşılayacak mıdır?

Kaygıyla sarmalanmış beklerken posta dağıtıcısının tiz sesiyle irkilir.

“Mahmut Sadiii, Mahmut Sadiii…”

Mustafa Kemal’in telgrafını getirmiştir.

Bir solukta okur telgrafı.

“Sizleri birer kıvılcım olarak gönderiyorum. Birer ateş topu olarak döneceksiniz.”

Bu iki tümcelik telgraftan sonra Mahmut Sadi kaygılarının yersizliğini fark eder. Hatta, biraz da utanır kendinden.

O dönemde devletin en üstündeki kişinin yetişmiş insana bakışı ve onlarla kurduğu gönül bağını bu telgraftaki iki tümceden daha iyi tanımlayabilmek olası mıdır?

Bir yanda “giderlerse gitsinler” diyen devlet doruğu diğer yanda gönül alan, özendiren, itici güç oluşturan kurucu önder.

Mahmut Sadi gibi gidenlerden, gelmişken burada kalalım diyen çıkmadı. Yeni bir ülke, önemli hedefler ve elbette kendilerine değer veren bir ülke yönetimi vardı o yıllarda. Gidip de dönmemek olmazdı. Dönüp de var gücüyle çalışmamak da.

İnsanların ülkeleriyle olan gönül bağı yenilenmedikçe, önlenemeyen hekim göçünü konuşmayı, yazmayı sürdüreceğiz. Elbette sorun hekimlerle sınırlı değil. Ama, güncel olduğu için hekimlerin öne çıktığını söyleyebiliriz.

Tıpta, teknolojide ve akla gelebilecek başka alanlarda atılım yapacaksak, sıçramaya niyetliysek işe insan varlığımızı korumakla başlamamız olmazsa olmaz gerekliliktir.

Hız kesmeyen hekim göçü

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!