Erdem Atay
Erdem Atay

O generalin ‘Zagor’ vasiyeti

Erdem Atay yazdı...

featured

15 Temmuz akşamıydı.

Zeytinburnu’ndaki lojmanlarına gitmek üzere yola çıkmıştı.

Bir astsubay aradı. ‘Darbe girişimi’ olduğunu söyledi.

İnanmadı. Evine geçti.

Tankların caddelere çıktığını görünce hemen telefona sarıldı.

İlk aradığı, büyük kahraman şehit Kurmay Albay Sait Ertürk’tü.

Hemen plan yapmaya karar verdiler.

İlgili bazı yerleri aradılar ve FETÖ’cü hainlerin yoğun hareketlilik içerisinde olduğu İstanbul Topkule 66’ncı Zırhlı Tugayı’na gittiler.

Teçhizatlandılar.

Yanlarına birkaç polis ve asker almışlardı.

Kışlanın önüne geldiklerinde kendilerini kalabalık bir halk bekliyordu.

Önce onları sakinleştirdiler. Ardından içeride darbe için hazırlık yapmaya çalışan darbecileri teslim almak için içeri girmeye karar verdiler.

İki time ayrıldılar.

Zırhlı araçları kendilerine kalkan yaparak içeri girdiler.

İlk giren birinci timin komutanı Sait Albay ve yanındaki bir uzman çavuş ile 3 polisti.

Sait Albay, FETÖ’cülere ‘Teslim olun’ diye seslendi.

Bu çağrıya ateşle karşılık verdi darbeciler. Kahramanca çarpışırken ilk toprağa düşen polis memuru Serdar Gökbayrak oldu.

Sait Albay çarpışmaya devam ediyordu ancak o da yaralandı.

Bir süre sonra da şehit oldu.

***

Diğer tim ise hareketine devam ediyor, bir başka bölgeden FETÖ’cü darbecileri teslim almaya çalışıyordu.

FETÖ’cüler karargahı terk etmeye, kışladan dışarı çıkmak için ilerlemeye amaçlıyordu.

O ara karşılarında ikinci tim çıktı.

Çatışma başladı.

Tim komutanı, ilk yarayı karnından aldı.

Yıkılmadı, yaralı halde darbeci askerleri vurma düşüncesiyle helikopterin yanına gitmek istedi.

İşte o sıra kurşun yağmuruna tuttular.

O anları şöyle anlattı:

“En son ben karnımdan vuruldum, ciğer acısı nasıl olur biliyor musunuz onu orda hissettim, artık ciğerim orda yanmaya başladı. Baktım öleceğim, her yerimden vuruldum baktım kan akıyor… Bir sıçradık, sıçrarken bir daha vuruldum, maalesef bu sefer düştüm. Artık başım da dönmeye başladı, kelime-i şehadet getirdim. O andan sonra ciğerimin yandığını ve kan kokusunu hissettim, sonra vali yardımcımızı ve arkadaşlarımızı aradım, ‘Evlatlarımı önce Allaha sonra size emanet ediyorum, heralde ölüyorum, şehit oluyorum, ama burda da çok yaralı var lütfen buraya ivedi şekilde takviye, ambulans gönderin’ dedim, ondan sonra da bayılmışım.”

Gözünü hastanede açtı.

4 gün komada, 10 gün yoğun bakımda 45 gün de serviste yattı.

Parmağı kopmuştu, diyaframı patlamış, karaciğerinin 4’te 3’ünü kaybetmiş, kaburgaları kırılmış, sol ayağını kımıldatamaz olmuştu.

Vücudunun 7 yerine kurşun isabet etmiş, bir tek başından yaralanmamıştı.

Büyük tahribat vardı. Herkes şehit haberini beklerken, o yaşadı.

Şerefli üniformayı yeniden giydi.

15 Temmuz 2016’da Piyade Albay olan ve bugün Gazi Tümgeneral olarak görevine devam eden kişi Davut Ala idi.

Ala defalarca ameliyat oldu.

Son ameliyat masasına ise iki gün önce yattı.

Peki kim vardı yanında?

Buna geleceğim. Ama sonrasını anlatmam lazım.

***

Davut Ala, tedavisinin ardından üniformasını yeniden giydi, terfiler aldı. Tümgeneral oldu.

Cumhurbaşkanından, bakanlara, devleti yöneten herkesin ‘kahramanımız’ dediği Davut Ala, 2020 yılında Erzincan’a atandı.

Sağlık açısından sürekli doktorlara ve tam teşekküllü hastanelere ihtiyacı vardı.

Üst düzey emekli askerlerin anlattığına göre, böyle durumu olan askerlerin hele de gaziyse mutlaka ya Ankara ya da İstanbul’da görev yapmaları sağlanırdı. TSK, böyle personeller için sağlık hizmetinin en iyi olduğu yerlerde görev yapması için karar alırdı.

Ama Davut Paşa Erzincan’a gönderildi.

Bir yıl geçti…

İki yıl geçti…

Üçüncü yıl geldi… Erzincan görevi bir yıl daha uzatıldı.

Halbuki Erzincan için normal şartlarda generaller için görev süresi iki yıldır.

***

Davut Paşa, birçok dostuna sitemli mesajlar gönderdi.

Kendisini hiç tanımadım, hiç de görüşmem olmadı. Bu sitemli mesajlar bir şekilde bana gelince, Davut Ala’yı tanıyan yakın çevresine ulaştım.

Davut Paşa’nın sitem dolu mesajlarını sordum.

Bir mesajında şöyle diyordu:

“Ya Rabbi, sana yalvarıyorum. Beni üzenleri, bana kin tutanları, bilerek bana zarar vermek isteyenleri, kalbimi, hevesimi, hayallerimi kıranları, zalimleri, zalimlere yardım edenleri öncelikle sana havale ediyorum. Bu dünyada ummasınlar, gülmesinler, gün yüzü görmesinler. (…) İyi insanlara muhtaç olsunlar, ahirette cehennemin hışmı ile yanıp kavrulsunlar ve dahi dünyada bana yaptıklarını hatırlayıp tekrar yansınlar. Hem bu dünyadaki hem de ahiretteki kul ve gazilik hakkım haram ve zıkkım olsun. Amin.”

Konuştuklarım, “15 Temmuz kahramanı bir gazimizi eceliyle ölsün diye mi oraya atadılar” diye söylediler.

Evet, gerçekten insanın sorası geliyor. Hala neden Erzincan’da? Emekli olsun mu isteniyor? Orada kaderine terk edilmesi mi arzulanıyor?

***

Davut Paşa’nın bu durumunu düşününce aklıma 15 Temmuz gecesi verdiği emirlerle darbecilerin amacına ulaşmasına engel olan bir başka kahraman geldi.

Korgeneral Osman Erbaş.

Helikopter kazasında şehit olmuştu. Osman Erbaş da bir paşaydı ve Elazığ’da 5 yıl görev yapmıştı. O görevine devam ederken de şehit düşmüştü.

Şehit olduğunda herkes, bir korgeneralin bu kadar uzun süre tutulmasına tepki göstermişti.

Sahi, FETÖ’ye bu kadar karşı olan ve onlara karşı büyük mücadeleler vermiş olanlar neden hep Ankara’dan uzaktaydı ki?

***

Öğrendim ki, Davut Paşa geçen haftalarda Ankara’ya gelmiş. Yeniden ameliyat olması gerekiyormuş. İki gün önce de ameliyatını olmuş.

… ve yine öğrendim ki, Davut Ala’yı Ankara’ya geldiğinde tek bir komutan aramamış.

Ne Milli Savunma Bakanı, ne Genelkurmay Başkanı, ne de kuvvet komutanları…

Bir tek ‘geçmiş olsun’ dileğinde bulunmak bu kadar mı zor! Bir isteği olup olmadığını sorunca incileriniz mi dökülür?

***

Ağustos ortasında Erzincan Belediye meclisinden bir karar çıkmıştı. Davut Ala’nın komutasında bulunan Garnizon’un caddesinin adı Davut Ala olmuştu. Meclis üyeleri bu kararı oy birliğiyle aldı.

Ama ne öğrendim biliyor musunuz?

Bu kararı MHP’li meclis üyeleri teklif ediyor önce. Belediye Başkanlığı MHP’nin elinde.

Ancak teklif uzun süre kabul edilmiyor. Kabul etmeyenler ise AKP’li meclis üyeleri.

Gerekçe nedir, MHP’nin öne çıkmasını AKP’lilerin önlemek istemesi midir bilinmez ama bu engel ortaya çıkınca Davut Ala bunun gerekçesini AKP’lilere soruyor.

Sonuç…

Verebilecekleri yanıt yok! Öyle olunca da kısa bir süre sonra caddeye ismi veriliyor.

Sizin kirli siyasetleriniz bir gazinin ismini bir caddeye vermekten öteye mi geçiyor?

***

Nedir bu yokuş?

Canını, kanını bu vatan için vermiş şehit Kurmay Albay Sait Ertürk’ü sırf ‘kendilerinden değil’ diye yok sayanlar, şimdi de sırf kendi tarikatlarından, cemaatlerinden değil diye Davut Ala’yı mı yok saymaya çalışıyorlar?

Eğer Davut Paşa, herhangi bir tarikatın adamı olsaydı bu muameleye maruz kalır mıydı?

***

Davut Paşa’nın canı devletin korumasındadır. Peki devletin aldığı tedbirler onun canını korumaya elverişli mi? Onlarca kez ameliyat olmuş bir generalin tam teşekkülü hastanelerin olduğu yerlerde görev alması bu kadar mı zor?

Bunca olay yaşamış, ağır bir psikolojik harpten de çıkmış olan bir kahramanın, ne olursa olsun bu sitemlerine sessiz kalmak bu millete ve bu devlete yakışır mı?

***

Yakın çevresinden öğrendim ki, Davut Ala Paşa, ameliyat öncesinde bir vasiyette bulunmuş.

“Eğer ameliyat masasından kalkamazsam cenazeme Zagor gelmesin” demiş.

Çizgi roman kahramanı olan Zagor kim peki?

Ona bu vasiyeti verdiren isyan neyin isyanıdır?

Bir düşünün…

***

Bir de 15 Temmuz gecesini düşünün…

Hainlerle çarpışanları ve çarpışmayanları…

Bir düşünün…

 width=

O generalin ‘Zagor’ vasiyeti

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

6 Yorum

  1. 3 Eylül 2022, 18:34

    Doğru insanın elinden yanlış iş çıkmaz
    Devleti ve milleti yanlışa sürükleyenler doğru insan olmadıklarını göstermişlerdir
    Ya devlet başa ya kuzgun leşe

  2. Allah, Davut Ala gibi vatansever insanlara yardım etsin. Çünkü Türk Milleti üç gün sonra kahramanlarını unutuyor.

  3. Zagor kim?

  4. 3 Eylül 2022, 15:48

    Asker millet diye öğündüğümüz Türk milletini askerliğe soğutuyorlar. Bunu dinciler asla yapamazdı. Yapsa yapsa yancılar yapıyor. Ama hepsi bir olup gelse başaramayacaklar. Ayran kabarıyor!

  5. 3 Eylül 2022, 14:54

    Neresinden baksanız acı verici…

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!