Avatar
Gürbüz Evren

Deprem on binlerce binayı yıktı ama kutuplaşmayı yıkamadı

featured

Gürbüz Evren yazdı…

“Depremin ilk günü bizim susma zamanımız, devletimizin konuşma zamanı, siyasetinse susma zamanı demiştim ve buna uyduk.” 

Bu cümle devlet aklının ta kendisidir. 

Deprem felaketinin ilk günlerinden itibaren keşke yukarıdaki sözlerin sahibi Genel Başkandaki devlet aklı tüm siyasilerde olabilseydi.

Bu felaketin büyük bir dayanışmaya yol açtığı, birlik ve beraberlik duygusunun öne çıktığı, Türkiye’nin tek yürek olduğu yorumları yapıldı. 

Ama perde arkası hiç de öyle değil.

Felakete karşı dayanışma gösterdiği söylenen toplum, perde arkasında ise en zor anlarda bile nasıl bir kutuplaşma yaşanacağını gösterdi.

Asla sorgulamadan sadece izlediği televizyon kanalı, takip ettiği yutubır, taraftarı olduğu siyasi parti, okuduğu gazete ya da haber sitesinden beslenenler, deprem felaketini bile birbirine saldırmak için kullandı.

Ama ne saldırma…

Acımasız, sınırsız, insafsız, seviyesiz ve kimi zaman da alçakça.

Dozu her geçen gün artan karşılıklı saldırılarla, sağduyusunu yitirmiş, politize olmuş bir toplumun içler acısı halini, deprem felaketi bile saklayamadı.

‘Objektif’ bakabilmek ise işte bu kutuplaşma ortamında en çok reddedilen ve saldırı gören tavır oldu.

Deprem bölgesine adımını atmamış, gerçekleri sahada görmemiş, beynini başkalarına teslim etmiş insanlardan oluşan kitleler, beslendikleri kaynaklardan zehirlenirken, olaylara objektif bakanlara ve objektif yazanlara asla tahammül edemediler. 

Sahada gördüğünüz eksiklikleri, ihmalleri, hataları yazarsanız iktidar taraftarlarının ağır eleştirilerine, hakaretlerine maruz kalırsınız. Tüm olumsuzlukları olumluya dönüştürerek anlatmanızı bekleyen bu kesimden yemediğiniz küfür kalmaz. ‘Seni deftere not ettik’ diyerek, akılları sıra korku salarlar. Muhalif damgasını alnınızın çatına yapıştırırlar. 

Deprem bölgesinde gördüğünüz olumlu işleri, çabaları, çalışmaları yazarsanız, bu kez de kendilerini kahraman rütbesine yükseltmiş muhalefet taraftarları, sizi eleştiri bombardımanına tutar, sosyal medyada linç eder ve anında ‘Yandaş’ rütbesine indirirler. 

Şahit olduğunuz her şeyi çarpıtarak, en kötüye dönüştürerek anlatmanızı isterler. Çünkü deprem felaketi üzerinden ne kadar çok iktidara vurulursa iktidarın o kadar çok yıpranacağına ve yaklaşık 21 yıldır dillere sakız olmuş ‘Bu kez gidecekler’ beklentisinin gerçekleşeceğine inanırlar.

İki taraf da sizden, felaketten destek devşirme kavgalarında kullanabilecekleri malzeme sunmanızı bekler, onların tetikçisi olmanızı isterler.

Kimileri bana “Ne İsa’ya yaranabildin ne de Musa’ya” diyor.

Benim İsa’ya da Musa’ya da yaranma derdim yok.

Tek derdim ‘Objektif’ olabilmek ve toplumun gerçekten ihtiyaç duyduğu ‘Objektif bakış açısını’ sunabilmek. 

Bunu iki kez gittiğim deprem bölgesinde daha derinden hissettim.

Depremleri duyduğumuz 6 Şubat’tan bu yana Uğur Mumcu’nun ‘Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak” sözüne uygun davrananların ortaya attığı iddialar kimi zaman panik havası yarattı.  

Bu iddialardan biri de ölü sayısının açıklananın çok ama çok üstünde olduğu ve gerçeklerin gizlendiği yönündeydi.

Bilindiği üzere 7,7 şiddetindeki ilk deprem, insanları sabaha karşı 4.17’de yatakta yakaladı.

Sağ kalanların önemli bir bölümü enkaz altından çıkarılamadı.

Nereden bakarsanız bakın bu depremlerde 150-200 bin civarında can kaybettik.

Bunu biraz serinkanlı düşünen, hesap yapabilen herkes tahmin edebilir.

Ayrıca bu gerçeği gizlemeye kimsenin gücü de yetmez.

Türkiye’nin dört bir yanından çağrılmış çok sayıda savcı, hekim, adli tıp uzman ve teknikerleri felaket bölgesinde görev yapıyor.

Hayatını kaybedenlerin ölüm nedenini belirleme, kimlik tespiti vb. işlemler yapıldıktan sonra resmi ölüm belgeleri imzalanıyor ve cenazeler yakınlarına teslim ediliyor. 

İşte bu işlemler sonucu ölü sayısı hemen her gün güncelleniyor. 

Ankara’nın önemli ilçelerden birinin Nüfus Müdürü ile ölü sayısı hakkında konuşurken değerli bilgiler edindim.

Müdür özetle şunlar söyledi:

“İki haftadır sisteme yüzlerce ölüm giriyoruz. Gece 12’den önce işten çıkamadık. Ölüm listelerini sistemde girerken ki psikolojimizi anlatamam. Bizler ki sistemde gençlerin resmini görerek ölüm tescil ederken ağlıyoruz. Ölüm sayısı belki 200 bini de bulur. Nihai sonucu ölümlerin işlenmesinden sonra göreceğiz.”

Samimiyetine, çalışkanlığına, kalitesine ve insani özelliklerine inandığım, güvendiğim İlçe Nüfus Müdürünün devamında söyledikleri daha da anlamlıydı.

Şöyle bir yorum yaptı: “İkinci konu, ölümüne karine ile mülki amirin onayı ile ölüm tescil edilecek. Bu çok sakıncalı. Genç bir kız enkazdan çıkarak gitti ve kamera kayıtlarında tespit edildi. Başlarına aldıkları darbe ile hafıza yitirenler de olacak. Bu durumda ölümüne muhakkak nazarı ile bakılanlar ölümüne karine olarak tescil edilecek.”

Peki bu durum nasıl bir sakınca doğuracak diye sorduğumda, Nüfus Müdürü, “Halbuki ölüm miras hukuku doğuruyor. Ölümler gaiplik kararı ile tescil edilmeli. Aradan 5 yıl geçip haber alınamayanlar mahkemece gaiplik kararı almalı” sözleriyle bu durumu açıkladı.

Burada bazı terimleri de doğru anlamak gerekiyor. 

İlçe Nüfus Müdürü bunun için bana bazı kanun maddelerini gönderdi.

Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 5. Bölümü, Ölüm karinesi ve Gaiplik konusu açıklıyor.

Buna göre 32 Madde ölüm karinesi için şöyle diyor:

“Bir kimse ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolursa, cesedi bulunamamış olsa bile müracaat edilen yerin mülkî idare amirinin emri ile ölüm tutanağı düzenlenerek ölüm olayı işlenir.”

Gaiplik konusuna ilişkin olarak ise 34 Maddede, “Gaiplik kararları mahkemelerce on gün içinde o yerin nüfus müdürlüğüne bildirilir ve nüfus memurlarınca aile kütüklerine tescil edilir.” deniliyor.

Görüldüğü üzere ölü sayısının resmiyet kazanması için zorunlu yasal işlemler ve süreçler var. 

Bunlar olmadan ölü sayısına ilişkin doğru sonuçlara varılmaz.

Bu nedenle kendi sanal alemlerinde, başta ölü sayısı olmak üzere deprem felaketine ilişkin konularda ahkam kesenlere itibar etmeyin. 

Sosyal medyanın vahşi ortamından, sanal alemden ayrılıp, bir gün bile olsa felaket bölgesini ziyaret etselerdi, yazdıkları ve söyledikleri birçok şeyden utanırlardı. 

Adıyaman’da, Hatay’da, Kahramanmaraş’ta gördüklerimizden sonra yazacak, eleştirecek çok konu biriktirdik,

Ama her şeyin zamanı var.

Devlet aklına sahip bir Genel Başkanın o sözleriyle bitirelim: 

“Depremin ilk günü bizim susma zamanımız, devletimizin konuşma zamanı, siyasetinse susma zamanı demiştim ve buna uyduk.”

Deprem on binlerce binayı yıktı ama kutuplaşmayı yıkamadı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 1 Mart 2023, 09:49

    Sırf bu lafı dedi diye tarikatlarla yaptığı işbirliklerini görmezden mi gelmeliyiz? Yada pkkya olan ilgisini?

  2. Depremin ilk günü bizim susma zamanımız, devletimizin konuşma zamanı, siyasetinse susma zamanı demiştim ve buna uyduk.”
    Bu söylem mevcut Türkiye Cumhuriyeti koşullarında iktidarın ilk hedef tahtası olmamak için muhalefet sorumluluğunu üstlenememenin ifadesidir.
    Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden sonra, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Kurumlarını kimliği ve işlevi değişmiştir.
    Montre anlaşmasına emekli amiraller sahip çıkmış ve bildiri yayınlamışlardır.
    Devlet aklına sahip olduğu söylenen genel başkan bildiriye “zevzeklik” demiştir. Bildiriye sahip çıkan bir devlet aklı da çıkmadı. Möntre bildirisinin önemi Ukrayna savaşıyla daha iyi anlaşıldı.
    Devlet aklı üretecek devlet kurumlarının işlevleri ve çalışma yöntemleri değiştirildiği için devlet aklı üretebilecek “devlet” yok edildi onun yerini alan “devlet” CHS ne hizmet eden bir şirkete dönüşmüştür.
    Çarşıda pazarda, okulda, camide, kışlada, … vb alanlarda halk arasında kutuplaşma yok. Kutuplaştırmaya çalışanlar var. 20 yıldır kutuplaştırmanın odağı aşikâr değilmi?
    İnternette trol ordusunu kuranlar, kutuplaştırmadan vaz geçebilir mi?
    Ekmek kapıları kutuplaştırma.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!