Avatar
Gürbüz Evren

Ukrayna’daki savaşta taraf tutulur mu?

featured

Ukrayna’daki savaş giderek bir propaganda ve dezenformasyon savaşına dönüşüyor. Daha doğrusu savaşın propaganda ve dezenformasyon yanı daha çok öne çıkmaya başladı.

Rusya’nın bitmek bilmeyen bombardımanı ile evleri, kentleri, yolları yıkılan, kısacası ülkeleri harabeye dönen Ukraynalıların, mali yaptırımlarla Rus ekonomisini yıkacağını söyleyen batılıları dinledikçe onlara güvenip, rahatladığına inanabilir miyiz? Ne yazık ki çaresizlik içinde olan Ukraynalılar sığınmak için kendilerini ateşe atan, başlarına savaş belasını açan Batılı ülkelere gitmek zorunda kalıyorlar.

Savaş ile ilgili olarak özellikle ABD’li yetkililerden hemen her gün yeni iddialar ortaya atılıyor. Söz konusu iddialar ise istihbarat örgütlerine dayandırılıyor. Batılı medya da bu iddiaları daha da büyütüp, yaydıkça yayıyor.

Örneğin bir taraf hastanenin vurulduğunu, birçok hastanın hayatını kaybettiğini öne sürüyor, Ruslar bizzat Birleşmiş Milletler örgütüne bazı belgeler sunarak olayı yalanlıyor. Sonuçta inanılan taraf, bu haberi ilk yayan taraf oluyor. Çünkü tüm medya olanakları Batılı ülkelerin kontrolünde.

Bu propaganda savaşında benim asıl dikkati çekmek istediğim konu, ABD’nin sürekli olarak Rus ordusunun Ukrayna’da büyük bir direnişle karşılaştığı için ilerleyemediği, gücünün ve moralinin giderek tükendiği, kayıplarının her geçen gün büyüdüğü, bazı silahlarının tükendiği ve Çin’den yardım istediği haberleridir.

Bazı çevreler, Rus ordusunun planının, Ukrayna’yı 48 ya da en geç 72 saatte kontrol altına almak olduğunu, ama hiç tahmin etmediği bir direnişle karşılaştığını, bu yüzden çok zorlandığını, hedefine ulaşamamasının komuta kademesi ve askerler arasında moral bozukluğu, güvensizlik yarattığı yorumunu yapıyorlar.

Yine aynı çevrelere göre, Rusya’nın, Ukrayna’da giderek başarısız olması Çin’i rahatsız ediyormuş, ama Çinliler bir yandan da Rusların bu savaştan galip çıkmasını istemiyormuş. Çünkü daha da güçlenmiş bir Rusya, Çin’in işine gelmiyormuş. Çin ayrıca, ABD yaptırımlarından etkilenmek istemediği için Rusya’ya mesafeli duruyormuş. Bunu söyleyenler, Çin’in Trump döneminde ABD ile giriştiği ticaret savaşlarından nasıl yara almadan çıktığını unutmuşa benziyor.

Bu görüşleri akşam sabah televizyon kanallarında dile getirenler, ABD’nin hedefinde Rusya’dan sonra Çin olduğunu herhalde en az benim kadar biliyordur. Çin’in, enerji ihtiyacını karşıladığı en önemli kaynaklardan biri olarak gördüğü, birçok alanda sıkı iş birliği yaptığı, zaman zaman müttefik görüntüsü verdiği Rusya’nın zayıflamasını, ABD tarafından hırpalanmasını istemesi demek, kendi güç kaybını da kabul etmesi anlamına gelmez mi?

Şimdi tekrar Rusya’nın Çin’den silah yardımı istediği haberlerinin bir anda çığ gibi yayılmasına ve Ukrayna’nın 48 ya da 72 saatte kontrol altına alınması konusuna gelelim.

Bu haberleri kim servis ediyor diye baktığımızda, karşımızda ABD ve İngiliz istihbaratları çıkıyor. İşte sorun tam da burada. Ukrayna’daki gelişmeleri, bu savaşı kışkırtan ABD’nin, İngiltere’nin istihbaratı üzerinden değerlendirmeye kalkarsak, sadece tuzağa düşmüş, Amerikan sözcülüğüne soyunmuş, dezenformasyon ve propagandanın parçası haline gelmiş oluruz.

Medyada dinlediğiniz, izlediğiniz, okuduğunuz yorumcuların çoğunluğu, Rus Genelkurmayı’nın savaş planlarını, Putin’in kafasından geçenleri, Çin’in de Rusya ile ilişkilerini kesin olarak çözmüş gibi konuşuyorlar. Oysa aynı kişiler, Putin’in Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanımaktan öteye gidemeyeceğini, Ukrayna’ya girmeye cesaret edemeyeceğini üstüne basa basa söylüyorlardı. Şimdi ise “Putin bizi bile yanılttı” diyorlar.

Bu konuyu konuşan herkes ABD’nin, Rusya ile hesaplaşma alanı olarak kendine Ukrayna’yı seçtiğini görmeli. Ukrayna ve Ukraynalıların ‘ya tutarsa’ hesabına kurban edildiğini anlamalı. Batı medyasının propaganda makinesiyle kahramana dönüştürülerek gönlü alınmaya çalışılan Zelenski’nin ise ABD, AB ve NATO’nun bu tuzağını öngöremediğini, “Rusya ile sorunları müzakerelerle çözerim” vaatleriyle seçilmesine rağmen dolduruşa getirilip sonra da ortada bırakıldığını görmeli. Bunu görmüyorlarsa Zelenski’nin, “Ukrayna, NATO üyesi değil, bunu anlıyoruz. Senelerce, güya açık olan kapılar hakkında konuşulmasını dinledik, fakat şimdi duyuyoruz ki İttifaka giremeyeceğiz. Gerçek olan bu. Bunu kabul etmeliyiz” sözlerine kulak vermeli.

Zelenski’yi kandıranlar, şimdilerde onu Avrupa Parlamentosu dahil birçok ülkenin parlamentosuna video konferans yöntemiyle bağlayıp konuşturuyorlar, sonra da hep birlikte ayağa kalkıp duygusal görüntüler ve gözyaşları eşliğinde alkışlıyorlar. Böylelikle Zelenski’nin ve Ukraynalıların gönlünü aldıklarına ve dayanışma gösterdiklerine herkesin inandığını sanıyorlar. Yazın bir kenara, iki yüzlü Batı, Ukrayna savaşı sonrası Rusya’ya karşı küresel kahramanını buldu. Zelenski’yi anahtarlıklardan tişörtlere kadar her yerde göreceksiniz.

ABD’nin çıkarlarına hizmet etmesi için kışkırtılan bu savaş, toprakları işgal edilen, insanları göç yollarına düşürülen, yakılıp, yıkılıp harap edilen, masum sivilleri öldürülen Ukrayna’nın geleceğini de karartmıştır. Bu savaş, Ukraynalılarda, Ruslara yönelik büyük bir kin, nefret ve düşmanlık oluşturmuştur. Birçok anlam ve alanda tarihsel bağları olan bu iki halkı birbirine düşman etmiştir. Zaten ABD’nin başını çektiği Batı’nın istediği de bu değil miydi?

Bu savaşı ve gelişmeleri yorumlayanlar, ABD, İngiliz istihbaratının dünya kamuoyunu zehirlemeye yönelik yaydığı kirli bilgileri kullanmaktan çekinmeye özen göstermelidir. Aksi takdirde bu savaşı takım tutar gibi, taraftar gibi değerlendirmek, anlatmak doğruları yok edecektir.

Asker kökenli değilim, ama çok sayıda yerli ve yabancı yüksek rütbeli aktif ya da emekli komutanı tanırım. Savaş planları, ordu düzenleri, silah türleri, güç dengeleri başta olmak üzere askeri konuları onlara sorarım, anlatılanları not ederim, yazı ve konuşmalarımı da bu bilgilere dayandırırım. İşte bu nedenle, dünyanın en kalabalık ve en güçlü ordularından biri de olsa Rus ordusunun, yabancı askeri uzmanların (!) yönlendirdiği, silahlandırılmış bir orduya sahip, yaklaşık 604 bin kilometrekare büyüklüğündeki Ukrayna’yı, 48 ya da 72 saatte işgal edemeyeceğini bilirim. Bunun içindir ki, askeri planlar konusunda ahkam kesenleri, süre verip söyledikleri her şeyi kesinleştirenleri şaşkınlıkla izlerim.

Ukrayna’daki savaş üzerinden ABD ya da Rusya taraftarı görüntüsü verenlerin sayısının her geçen gün arttığını sizler de fark etmişsinizdir. Objektif olamadıkça, aktörlerin stratejik, jeopolitik, ekonomik, siyasi çıkar hesaplarını anlamak, perde arkasını anlatabilmek de mümkün değildir.

Tekrar ediyorum, Ukrayna’da yaşanan savaşı ABD penceresinden, Zelenski’nin kahramanlık hikayelerinden, Ukraynalı yetkililerin ‘dilin kemiği yoktur’ sözüne uygun olarak açıkladıkları Rus kayıplarından, esir Rus askerlerine yaptırılan itiraf türü konuşmalardan izlemeye ve anlamaya çalışırsak, varacağımız nokta yanılgıdır. Oysa bu savaşın seyrini, nereye evrileceğini ve nasıl bitebileceğini anlayabileceğimiz birçok parametre var. Bunlardan en önemlisi de objektif, tarafsız ve akılcı bakabilmektir.

Rusya’nın, Ukrayna’da giderek zorlandığı, kısa sürede sonuç alamamanın yarattığı birçok sorunla yüzleşmeye başladığını söyleyenler ya Rusya’nın gücünü çok abartıyorlardı ya da tam tersine küçümsüyorlardı.

Rusya, Ukrayna’ya girilmesi durumunda dünyanın önemli bir bölümünü karşısına alacağını, büyük yaptırımlarla karşı karşıya kalacağını bilmiyor muydu?

Rusya, ABD ve batılı ülkelerin Ukrayna’yı savaşa hazırladığını, silahlandırdığını, Amerikan ve İngiliz askeri uzmanlar (!) tarafından yönetilen Ukrayna ordusunun direneceğini bilmiyor muydu?

Rusya, savaşın uzama riskinin her zaman var olduğunu hesaplamamış mıydı?

Rusya silahının, cephanesinin, araç gereçlerinin, tankının, uçağının, helikopterinin ne kadar süre yetebileceğini hesaplama yeteneğinden yoksun muydu?

Rusya, siviller öldükçe, ortaya yürek yakan insan manzaraları çıktıkça dünya kamuoyunun kendisine karşı döneceğini öngöremeyecek kadar cahil miydi?

Bu sorular uzar gider ve yanıtlarını da Rus Genelkurmayı’nın planlarını, Putin’in kafasından geçenleri okuma yeteneğine sahip oldukları anlaşılan ve maalesef çoğunluğu oluşturan bazı medya yorumcuları mutlaka verecektir.

 

Not: Eski ABD Dışişleri Bakanı Kissenger’in, 2014 yılında kaleme aldığı bir makaleyi, geçtiğimiz yıl orijinal haliyle Türkiye’de birçok uzmana göndermiştim. Kissinger’ın, Kırım krizinin ardından ABD yönetimini uyardığı, “Ukrayna’ya bulaşmayın, Rusya izin vermez, savaş çıkar” dediği bu makaleyi şimdilerde herkes konuşuyor.

[email protected]

Ukrayna’daki savaşta taraf tutulur mu?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 17 Mart 2022, 02:31

    Mukemmel bir analiz, kutluyorum.
    Bir de bahsettiğiniz kisinger ın 2014 ikazına ragmen boyle bir kıskırtms ne için acaba, amac 3.dunya savası olmasın.
    Ne de olsa, emperyalizm her cephede sıkıstı, carklar yavad donmeye basladı, acaba, carkları mı yaglayacaklar yoksa carkları mı degiştirecekler….hangisi acaba???
    Gurbuz bey, israil, adnan oktar cephedinde neler yadanıyor, bir de o ilişkileri anlasak.
    Saygılar

  2. 16 Mart 2022, 17:30

    Medyadaki yorumcular bizlere saç baş yolduruyor. Sanki işgal planını Putin ile birlikte hazırlamışlar gibi Rusya’nın Ukrayna’yı 3-4 gün içinde ele geçirmeyi planladığını ancak bu planın tutmadığını ileri sürebiliyorlar. Saygıdeğer yorumculardan birisi de Rusların elinde lazer güdüm kiti bulunmadığını iddia etti. Oysa Ruslar lazer güdüm kitini 1975 yılında yapmışlardı.

  3. 16 Mart 2022, 15:12

    Çok güzel ve nesnel bir irdeleme olmuş. Keşke, şu günlerde NATO olmaz diyen Zelenski bu sözleri haftalar önce söyleseydi.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!