Avatar
Hüseyin Vodinalı

Covid 19 – Ukrayna ve ötesi

Hüseyin Vodinalı yazdı...

featured

USA Today gazetesinin 18 Nisan 2004 sayısındaki bir habere göre, 11 Eylül saldırılarından 2 yıl önce, Kuzey Amerika Havacılık ve Uzay Savunma Komutanlığı (NORAD), kaçırılan uçakların Dünya Ticaret Merkezi’ne çarptırıldığı “senaryoya” dayalı bir dizi askeri tatbikat yapmıştı.

Bu kapsamdaki başka bir tatbikatta, savaş uçakları, ABD‘deki bir hedefe doğru uçan kimyasal zehirlerle yüklü bir jeti Atlantik Okyanusu üzerinde vurdu.

Üçüncü bir senaryoda, hayali hedef Pentagon’du ancak NORAD ve Savunma yetkilileri, bunu gerçekçi bulmadıkları için bu tatbikatın yapılmadığını söylediler.

NORAD, yaptığı yazılı açıklamada bu tür uçak kaçırma tatbikatlarının yapıldığını doğruladı.

1999’daki bu tatbikatlardan bir yıl sonra, 24-26 Ekim 2000’de, Pentagon’a çarpan bir yolcu uçağının 341 kişinin ölümüne neden olduğu bir başka “varsayımsal” askeri tatbikat yapıldı.

Ardından Mayıs 2001’de, yüzlerce sağlık personelinin katıldığı bir başka senaryoda Pentagon’u vuran, “kaçırılmış bir Boeing 757 şeklinde güdümlü bir füze” tatbikatı yapıldı.

Ve 11 Eylül 2001’de tüm bu senaryolar ‘gerçekten’ de oldu.

Amerikan halkı şok ve dehşet ‘terapisiyle’ tanıştı.

Yani Küreselci Neocon ekiple…

ABD tarihinde 2000 seçimleri ve ardından gelen 11 Eylül 2001 saldırıları, (ülkenin derin devlet yani oligarşik dev şirketler mafyasının eline tekrar geçmesine sebep olan) 1963’teki Kennedy suikastı kadar, hatta ondan da büyük bir kırılma noktasıdır.

Yeni milenyuma girilen 2000 yılı, ABD için oligarşik faşist bir darbenin yaşandığı tarihtir.

Aileden karanlık (dedesi Nazi yanlısı, babası CIA kurucusu) bir geçmişe sahip olan oğul George Bush, kötülükler prensi Dick Cheney ile birlikte, çok şaibeli bir seçim sonrası başkanlık koltuğuna oturdu.

Dışarıya yönelik rejim değişikliği savaşları başlatılırken, Cheney’nin derin devletçi protokolleri yürürlüğe sokuldu.

Bu yeni prosedürlerle, ABD ‘askeri yeteneklerinin’ hem içeride hem dünya çapında güçlendirilmesi, finansmanı ve lojistiği için “kriz koşullarında” yeni sıkıyönetim yetkileri oluşturuldu.

Tüm bu olanların, Nazilerin Almanya’da Reichstag’ı yakıp komünistleri suçladığı 1933’teki komplo ile benzerlikleri barizdi.

11 Eylül ile alakası olmayan Afganistan ve Irak’a saldırı ve Rusya ile Çin’i kapsayan daha geniş bir tek kutuplu askeri kuşatma harekete geçirildi.

Putin bunları gördü ve 2007 Münih Güvenlik Konferansı konuşmasında ilan etti.

Tüm olanlar, Bush ekibinin iktidara gelmesiyle eş zamanlı olarak, Ekim 2000’de yayımlanan Amerikan Savunmasını Yeniden İnşa Etme (RAD-Rebuilding America’s Defences) başlıklı Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi manifestosunda yazıyordu.

Tek kutuplu bu yeni dünya düzeninde artık ABD’nin elini tutan bir şey kalmamıştı.

William Kristol’un başkanlığında, John Bolton, Richard Perle, Dick Cheney, Robert Kagan, Paul Wolfowitz, Elliot Abrams ve Donald Rumsfeld’in birlikte 22 yıl önce yazdığı RAD manifestosunda,

“Yeni bir Pearl Harbor gibi, bazı felaket ve katalizör olayları olmazsa dönüşüm süreci, devrim niteliğinde bir değişiklik getirse bile, muhtemelen uzun bir süre olacak” deniyordu!

Yeni bir ‘Pearl Harbour’ saldırısı olan 11 Eylül’ün devamında, 18 Eylül 2001’de başlayarak birkaç hafta süren biyolojik silah saldırıları meydana geldi.

Şarbon konulmuş zarfların gönderildiği adreslerde 5 kişi öldü, 17 kişi hastalandı.

TANIDIK BİR İSİM: FORT DETRICK

Bu şarbon saldırısı, 5 milyar dolarlık bir bütçeli, geniş “biyolojik silah saldırılarını önleme ve savunma” yetkisiyle 2004 Biyolojik Kalkan Yasası’na hızla girdi.

Askeri işlerde devrimin bu yeni bölümü, Maryland’deki ABD’nin en büyük biyolojik savaş üssü olan Fort Detrick’te konuşlu, ‘Bulaşıcı Hastalıklar Tıbbi Araştırma Enstitüsü’nün önde gelen biyolojik silah tesisinden koordine edilecekti.

Fort Detrick ismini sadık okuyucularım çok iyi bilir, Covid 19 – Bir Virüsten Ötesi kitabımda bu üssün tarihçesini ve misyonlarını anlatmıştım.

2002’den bu yana, Biyolojik Silahlar araştırma ve savunmasına bugüne kadar 50 milyar doların üzerinde para harcandı.

Ekim 2000’in başlarındaki RAD belgesi, neocon çetenin biyolojik silahlara (ve diğer yeni nesil savaş teknolojilerine) verdiği önemi vurguluyordu:

“Savaş muhtemelen yeni boyutlarda gerçekleşecek: Uzayda, siber uzayda ve belki de virüs ve mikropların dünyasında… Belirli genotipleri “hedefleyebilen” gelişmiş biyolojik savaş biçimleri, biyolojik savaşı terör alanından alıp politik olarak yararlı bir araca dönüştürebilir.”

Hukukçu ve biyolojik silah uzmanı Francis Boyle, 2007’de Fort Detrick’in görevinin “saldırı programları için klasik, yeni ortaya çıkan ve genetik olarak tasarlanmış tüm patojenleri edinme, büyütme, değiştirme, depolama, paketleme ve dağıtmayı” içerdiğini söylüyordu.

11 Eylül sonrası bu yeni uygulamalar, Fort Detrick’ten koordine edilen ve kirli işlerin çoğunu, geniş bir uluslararası biyolojik silah laboratuvar ağı ile sürdürüldü.

ABD topraklarında yapılması resmen yasak olan bazı tehlikeli bilimsel araştırmaların yine de yapıldığını biliyoruz.

Neticede ABD, kendi ön ayak olduğu 1975 BM Biyolojik Silahlara Karşı Sözleşme’yi çöpe attı.

2000 Ekim’indeki RAD belgesinde denildiği gibi “Belirli genotipleri “hedefleyebilen” gelişmiş biyolojik savaş biçimleri, Pentagon’un 336 biyolojik laboratuarda incelenip araştırılıyordu.

İncelenen genotipler, Çinli, Rus, Hintli, Arap, Türk, Fars ve Afrikalı insanlara aitti.

Covid 19 pandemisinin başladığı tarihten önce yaklaşık eş zamanlı iki önemli olay yaşanmıştı.

Bir tanesi, pandemi senaryosunun bire bir yaşandığı 2019 Ekim ayındaki geniş katılımlı Even 201 tatbikatı idi. (Bu biyolojik savaş oyunu senaryosu türünün ilk örneği değildi. Rockefeller Vakfı’nın 2011’deki Lockstep Tatbikatı ve ABD hükümet yetkililerinin katıldığı 22-23 Haziran 2000 tarihli Dark Winter tatbikatları da vardı.)

Diğeri ise Fort Detrick’te 2019 Temmuz ve Ağustos aylarında meydana gelen bir virüs sızıntısı nedeniyle üssün geçici olarak kapatılmasıydı. Bu üssün etrafındaki bölgelerde daha sonra “zatürre benzeri” vakalar görülmüştü.

Güney Afrika’dan Dr. Shankara Chetti, Çek Cumhuriyeti’nden Dr. Soňa Pekova ve ABD’den Dr. Meryl Nass, patojenin çeşitli dalgalarının sadece doğal olarak meydana gelmediğini, aynı zamanda spesifik olarak etnik ve laboratuarda üretilmiş olduğuna dair bol miktarda kanıt sundular.

7.000’den fazla hastayı değerlendiren Dr. Chetty, Güney Afrika’da karşılaşılan dört dalgada, ilk dalganın yalnızca siyahları, ikinci dalganın yalnızca Hintlileri ve üçüncünün beyaz ırk ve Arapları hedef aldığını gözlemledi.

Dr. Pekova ise, her virüs dalgasının, patojenin daha önceki versiyonlarında bulunan mutasyonların ortadan kalkmasını içerdiğini ve bunun bilimsel olarak imkansız bir olay olduğunu vurguladı.

Pekova, çeşitli ülkelerdeki her dalganın farklı vücut fonksiyonlarını (akciğerler, gastrointestinal, sinir sistemi vb.) hedef aldığını da saptadı.

Araştırmacı Gazeteci Whitney Webb’in 2020 Şubat ayında yayınladığı araştırması, DARPA’nın (Defense Advanced Research Projects Agency – Askeri İleri Araştırma Projeleri Ajansı) 2017’den beri Fort Detrick ile birlikte yeni koronavirüslerin (yarasalara odaklanan) genetik modifikasyonu ve ayrıca daha önce hiç kullanılmamış DNA ve mRNA aşılarının geliştirilmesi konusunda finansman aldığını ortaya koydu.

DNA’nın yapısı, hem birey, hem de potansiyel olarak bütün bir ırk için (özellikle ortaya çıkan CRISPR aşı teknolojisinin şimdi çevrimiçi hale getirilmesiyle) hedef haline getiriliyordu.

UKRAYNA’DA ELE GEÇEN BİYOSİLAH LABORATUVARLARI

Rusya’nın Ukrayna harekatı ile ABD’nin bu ülkede 30’dan fazla Fort Detrick bağlantılı biyo silah laboratuarı işlettiği ortaya çıktı.

Çinli ve Rus yetkililer, Batı’dan Rus biyogüvenlik uzmanlarının Ukrayna’da ele geçirilen biyolojik silah kanıtları ve ayrıca Ukrayna dışında, Gürcistan ve Tayvan’da (ve diğer 30 ülke) yoğunlaşan gizli ABD biyolojik laboratuvarlarına yönelik somut bir açıklama yapmasını talep ettiler.

Ama boşunaydı, Washington’dan hiç bir anlamlı yanıt gelmedi. BM’deki gündemleri engellemek için de ellerinden geleni yaptılar.

Çin ve Rusya, oyunun doğasını anlıyor ve her iki ülke de pandemi kumpasını açıkça dile getirmese de, şüpheli mRNA gen tedavisi yaklaşımlarına direniyor, kendi aşılarını geliştiriyor.

Çin’in Şanghay’daki son karantinası aşırı gibi gözükse de, bu durum pandeminin başından bu yana etnik olarak hedeflendikleri düşüncesiyle alarm durumunda olduklarını destekliyor.

Rusya ise Ukrayna’da biyolojik, nükleer veya kimyasal kitle imha silahları ile bir Amerikan sahte bayrak operasyonu istihbaratını aldıklarını sürekli dillendiriyor.

Ruslar, burada neler olduğunu düşündükleri konusunda oldukça açık sözlüler: “Biyolojik silah bileşenlerinin Ukrayna topraklarında yaratıldığına inanıyoruz.”

İşte bu Ukrayna virüs fabrikalarında gerçekten neler olup bittiğine ışık tutmaya yardımcı olan Rus raporundan başka bir alıntı:

“Bu projelerin uygulanması sırasında altı virüs ailesi (koronavirüsler dahil) ve üç tip patojen bakteri (veba, bruselloz ve leptospiroz patojenleri) tespit edildi. Bunun nedeni, bu patojenlerin onları enfeksiyon amaçları için elverişli kılan ana özelliklerinden kaynaklanmaktadır: ilaçlara direnç, hayvanlardan insanlara yayılma hızı, vb..

P-781 projesinin yarasalar yoluyla insanlara hastalık bulaştırma yollarının incelenmesine ilişkin belgelerin incelenmesi, çalışmanın Kharkov’daki bir laboratuvar temelinde yürütüldüğünü gösterdi.”

Bu tesislerdeki araştırmacılar, en bulaşıcı, en ölümcül ve ilaca en dayanıklı olduğuna inandıkları patojenleri seçtiler.

Ayrıca göçmen kuşların kullanılması yoluyla uzaklara virüs yayılması gibi projeler de yine Ukrayna topraklarında yürütülmüştü.

FLU-FLYWAY projesi çerçevesinde, Kharkov Veterinerlik Enstitüsü, yüksek derecede patojenik kuş gribinin yayılması için vektörler olarak yabani kuşları inceledi. Aynı zamanda, yayılma süreçlerinin yönetilemez hale gelebileceği, ekonomik zarara yol açabileceği ve gıda güvenliği açısından risk oluşturabileceği koşullar değerlendirildi.

Rus işgaliyle birlikte öldürücü patojenlerin depolandığı laboratuarlar acilen temizlendi ve yok edildi.

Laboratuar personeli, polis gelmeden önce cinayet silahındaki parmak izlerini titizlikle silen bir seri katille aynı kabataslak ritüeli gerçekleştiriyordu.

Başka bir deyişle, “izlerini kapatıyorlardı”.

2018 yılında Lugansk ve Donetsk halk cumhuriyetlerinde yaşayanlar arasında çok dirençli yeni suşların neden olduğu tüberküloz vakalarında keskin bir artış görülmüştü.

Muhtemelen bu laboratuarlardan bir sızıntı sonucu 70’ten fazla insan ölmüştü.

Roscosmos CEO’su Dmitry Rogozin gelişmelerle ilgili aynen şunları söylüyordu:

“Pentagon’un Ukrayna ve Rusya’ya komşu diğer ülkelerdeki Slav deneklerden elde edilen biyomateryalleri kullanarak yaptığı bu biyolojik deneylerin amacının Rusya nüfusuna karşı ‘etnik silahlar’ geliştirmek olduğu ülkemiz liderliği için bir sır değil. ”

Çinli askeri uzman Song Zhongping de Rogozin gibi düşünüyordu:

“ABD, belirli ırklara karşı hedefli viral silahlar geliştirmek amacıyla rakip ülkeler etrafında biyolojik laboratuvarlar kurmaya devam etti… ABD, Biyolojik Silahlar Sözleşmesi’nin büyük bir ihlali olan, insan uygarlığına karşı saldırı için kitle imha silahları geliştirmekte ısrar ediyor.”

BM Güvenlik Konseyi kısa süre önce Ukrayna’nın biyolojik laboratuvarları sorununu ele alan acil bir toplantı yaptı.

Ancak Biden yönetiminden kimse bu toplantıya katılmadı.

Oysa şüphe altındaki ABD, durumu uluslararası toplum önünde kendine göre delilleri ve içerikleriyle anlatabilirdi.

Ama bunu yapmadılar.

İşte mesele de burada yatıyor.

ABD hala kendisini 2000’li yılların başında sanmaya devam ediyor.

Dünyaya posta koyan, kendi kurallarıyla oynayan faşist bir kovboy gibi davranıyor.

“Nükleer savaş yapamazsak, virüs çakalım” gibisinden korkunç senaryolar üzerinde çalışıyor.

Tüm yerküreyi tehlikeye atıyor.

Ateşle oynuyor.

 

KAYNAKLAR:

https://matthewehret.substack.com/p/the-project-for-a-new-american-century?s=r

https://www.unz.com/mwhitney/uncle-sams-bio-weapons-extravaganza/

 

Covid 19 – Ukrayna ve ötesi

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!