Amerika bir devletten çok, küresel sermaye hegemonyasının ismidir.
Amerikan devleti veya siyaseti de buna göre şekillenir.
Buna, şirketler Amerikası, ya da İngilizcesiyle Corporate America deniyor.
Kimileri “Müesses Nizam” veya derin Amerikan devleti de diyor.
Hatta komplo teorileri tutkunları, buna İlluminati veya Masonlar da diyor ki, bu yanlış.
Paranın dini imanı, etnik kutnik kökeni, tarikatı barikatı yoktur.
Para paradır.
Parası çok olan da hep açgözlüdür.
Küçükten beri hep Don Kişot olmaya heves ettim.
Kötülerle savaşmak, onlara elimden gelen tepkiyi vermek benim için hep asil bir hedef oldu.
Ama asıl mesele de hep, kimin veya neyin asıl “kötü” olduğunu bulmaktı.
Büyüdükçe, yaşadıkça, okudukça kötülüğün aslında pek insani bir durum olduğunu gördüm.
Bunun diğer adı açgözlülüktü.
Açgözlü egemenler, dünyayı sömürüp duruyordu.
Sermayedarlar denen bir küçük azınlık vardı.
Bunlara göre dünya onların malı, geri kalanı da hamallarıydı.
İşte bana ve Karl Marks’a göre asıl kötülük işte buydu.
Hani karikatürlerdeki o şişman ve doymak bilmeyen patron ve onu taşıyan sıska işçiler misali.
Bu girizgahtaki amacım, Çin’deki yeni korona virüsü salgını ile Davos ve Washington’da dönen dolapları anlatmaya çalışmak.
DAVOS VE WUHAN ÖNCESİNDE YAŞANANLAR
Davos’ta toplaşan 3000 para babası görünürde dünyayı kurtarıyormuş gibi davransa da asıl amaçları eskiden beri hep aynı: karlarını artırmak.
Wuhan’dakiler ise hayatlarını kökten tehdit eden bir virüse karşı direniyor. Çin aslında toptan bir savaşa girdi.
Sonuçları itibarıyla bakıldığında Trump ve Davos ahalisi, bundan daha mutlu olamazlardı.
Tüm Çinlilere artık resmen cüzzamlı muamelesi yapılıyor.
Çin’in Gayri Safi Milli Hasılası resmen en az yüzde 1 azaldı.
Son on yılda, kuşgribinde kanatlı, domuz vebasında domuz popülasyonunu kaybeden Çin, şimdi insanlarını korumaya çalışıyor.
Çünkü bu virüs daha önceki H1N1 (Kuşgribi – Domuzgribi) tipi virüslerden çok farklı.
Onlarda kuluçka süresi 2-5 gündü. Bunda 2 haftaya kadar uzuyor.
Bu da salgının yayılmasını kolaylaştırıyor, önlenmesini zorlaştırıyor.
Önümüzdeki bir iki hafta içinde virüsten etkilenen hasta sayısında zirve bekleniyor.
60 milyona yakın bir nüfusu karantina altına almak, zamanla yarışarak özel hastane inşa edip, aşı geliştirmeye çalışmak her ülkenin yapabileceği işlerden değil.
Ama dünyada resmen Çinlilere karşı ırkçı bir propaganda yürütülüyor.
Yarasa, fare, yılan yiyen Çinli videolarıyla, virüs arasında koşutluk kuruluyor ve Çinlilerden nefret edilmesi sağlanıyor.
Hatta bizde de bazı saflar var ki, “Uygurlara zulmeden Çinlilere müstehaktır, gebersinler” diyorlar. Halbuki virüs Şinciang’a da sıçramış durumda. E tabii, Çinlilere kızıp, Çin lokantasında çalışan Uygur dövenlerden söz ediyoruz.
Bu novel korona virüs sayesinde bir “Yankee” propagandası olan ‘Sarı Tehlike’ edebiyatı gerçek oldu, dünyanın her yerinde Çinlilere cüzzamlı muamelesi yapılmaya başlandı.
Zamanlama da muhteşem…
Tam Çin yeni yılının kutlanacağı bir dönemde bu salgın patlak verdi.
Çin ekonomisi bir de oradan darbe yedi.
Trump ve şürekası Beyaz Saray’da göbek atıyordur kesin.
Sadede geliyorum.
Bir önceki yazımda alıntı yaptığım Peter Koenig, 30 yıl boyunca Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Bankası’nda çalışmış bir ekonomist.
Koenig, CIA’nın dünyanın çok çeşitli en az 100 noktasında biyolojik ajan üreten laboratuvar ve tesisleri olduğunu belirtiyor.
SARS (Severe Acute Respiratory Syndrom – Ağır Akut Solunum yolu Hastalığı) virüsü de 2002’de Çin’de başlamıştı. O da bir tür korona virüstü. 2004’te tamamen kontrol altına alındı.
Pek çok uzman SARS’ın laboratuvarda özel olarak üretildiği görüşündeydi. Çünkü hayvandan insana geçmesi için özel bir çaba ve teknik gerekiyordu. Yani yüz yıllardır börtü böceği, türlü hayvanı yiyen Çinliler daha önce hasta olmayıp, şimdi bir anda hasta oluyordu.
Koenig’in sözünü ettiği 100 tesisten bir tanesi, Gürcistan’da ortaya çıkarılmıştı.
ABD’nin Gürcistan’da bir biyolojik silah tesisinin resmi adı Richard Lugar Halk Sağlığı Araştırma Merkezi’ydi.
Bu tesis, 2002’de ABD Ajanı Gürcü siyasetçi Mihail Saakashvili dönemindeki anlaşmayla kuruldu.
Tesiste denek olarak kullanılan çok sayıda kişinin hepatit yüzünden öldüğü, bizzat eski Devlet Güvenlik Bakanı İgor Giorgadze tarafından açıklandı.
Giorgadze, 2015 ve 2016’da bu tesiste deneylere katılan ve hepatit yüzünden ölen kişilerin listesini Moskova’daki basın toplantısında açıkladı.
Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı NikolayPatruşev de ABD’nin eski Sovyet Cumhuriyetleri’nde buna benzer tesisler kurduğunu 2015’te açıklarken Richard Lugar Merkezi’ni özellikle örnek vermişti.
Dilyana Gaytandhzieva isimli Bulgar kadın gazeteci Tiflis’e gitti ve bu tesisi yerinde araştırdı.
Amerikalı diplomatlar bu tesise kan ve virüs örneklerini, diplomatik dokunulmazlıklarından yararlanarak taşıyorlardı.
Zaten tesisteki “uzmanların” neredeyse hepsi diplomat olarak görünüyordu.
Bunların belgelerini çıkarmıştı Bulgar gazeteci.
Merkezde, hepatit, şarbon ve veba gibi salgın hastalıklar üzerinde çalışılıyordu.
Çevrede oturanlar tesisten geceleri havaya zehirli dumanların karıştığını ve pek çok kişinin bundan rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığını anlattı.
Hatta tesiste çalışan 4 Filipinli’den ikisi, bir gece ağızları köpürerek ölmüştü.
Gürcistan genelinde bu tesiste denek olarak kullanılan 100’den fazla kişinin de öldüğü belirtiliyordu.
SİVRİSİNEK DRONU PATENTİ
Dilyana’nın ortaya çıkardığı önemli belgelerden biri de Amerikalı uzmanlarca geliştirilen ve (aynı Zika ve Ebola virüsleri gibi) patenti alınan bir sivrisinek yayma dronu oldu.
Zehirli sivrisinekleri yayma dronu patentinin sahibi Amerikalı S. Mill Calvert’in biyolojik savaş yöntemleriyle ilgili daha bunun gibi 42 patenti vardı.
Calvert bu fikri 2. Dünya Savaşı’nda Nazilerden almıştı. Heinrich Himmler’in talımatıyla, Nazi Alman ordusu 1941’de Dachau’da bir araştırma laboratuvarı kurup, tifüs ve sıtma gibi hastalıkları sivrisineklerle düşman cephesine taşımak için çalışma yürütmüştü. Tübingen Üniversitesi’nden Klaus Reinhardt, Endeavour isimli bilim dergisine yazdığı makalede bu korkunç deneyi ortaya çıkarttı.
Richard Lugar tesisinde ayrıca Rusların RNA ve DNA örnekleri de toplanıyordu özel bir amaç için.
Hani Adnan Hoca’nın müridi Oktar Babuna’nın 2000’li yıllarda “kanserim abilerim ablalarım” acındırmasıyla toplanan ve ABD’ye veya İsrail’e gönderilen Türk kan örnekleri gibi.
Bu tesiste yapılan özel araştırmalardan biri de, Ruslara özgü şarbon (anthrax) geliştirilmesi üzerineydi.
Burada butik, yani bir ırka özel biyolojik savaş unsurları geliştiriliyordu besbelli ki.
AVRUPA DA KÖR VE SAĞIR KALDI
Soruşturmaları sırasında otel odasına da kimliği belirsiz kişilerce girilen Dilyana hanım, tüm bilgi, görüntü, kayıt ve belgelerini Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda sorgulamak istedi.
Amerikalı Sağlık Bakan Yardımcısı Robert Kadlec’in basın toplantısı sırasında Dilyana araştırdığı Richard Lugar merkezini sormak istedi, ancak görevliler tarafından salonun dışına çıkarıldı.
Merak edenler için tüm bu haberin, bilgi ve görüntülerin olduğu linki burada paylaşıyorum:
https://www.zerohedge.com/news/2018-09-16/us-diplomats-involved-trafficking-human-blood-and-pathogens-secret-military-program
ABD’nin dünya genelinde 25 ülkede 100 civarı yasadışı biyolojik savaş tesisi bulunuyor. Maryland Fort Detrick üssündeki biyolojik savaş tesisi, Amerikan Hastalık kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından geçen sene kapatıldı. Tesiste şarbon, çiçek ve ebola üzerinde çalışmalar yapılıyordu. ABD bu tür müdahaleler yüzünden biyolojik savaş merkezlerini toprakları dışında çalıştırıyor.
2013’te Çin Hava Kuvvetleri’nden Albay Dai Xu, Amerikan ordusunun Çin’e karşı yeni bir kuş gribi saldırısı yaptığını söylemişti. Dai’ya göre Amerikan ordusu, H7N9 isimli kuş gribi virüsünü Çin’e karşı biyolojik savaş unsuru olarak sahaya sürmüştü.
BİLL GATES, DAVOS VE NOVEL CORONA
Veryansıntv.com 3 gün önce önemli bir habere imza attı.
Buna göre, Davos Dünya Ekonomik Forumu ve Bill and Melinda Gates Vakfı’yla ortaklığında kurulan John Hopkins Center for Health Security, 18 Ekim 2019’da New York’ta virüs salgınıyla ilgili pandemik simülasyon tatbikatı yapmıştı.
Yani Çin’deki salgının başlangıcından sadece 6 hafta önce.
Bilim sitesi Activistpost.com, Gates Vakfı çalışmasıyla ilgili şu bilgileri aktardı:
“Bu raporda 18 Ekim 2019 günü New York kent merkezinde yapılan Etkinlik 201’e içeriden bakacağız. Etkinlik 201, Dünya Ekonomik Forumu ve Bill and Melinda Gates Vakfı’yla ortaklığı olan John Hopkins Center for Health Security’nin ev sahipliğinde düzenlenen yüksek düzeyde bir pandemi tatbikatı. Koronavirüsle ilgili pandemik simülasyon çalışması, söz konusu virüsten ötürü Çin’in Wuhan bölgesinde ilk hastalık vakasının bildirilmesinden yaklaşık altı hafta önce yapıldığı için çok şaşırtıcıdır. Böyle şeylere inanıyorsanız, rastlantının böylesi diyebilirsiniz. Bir diğer etkileyici bağlantı, Bill and Melinda Gates vakfının koronavirüs salgınına ilişkin pandemik simülasyona sadece katılmak ve kurgulanmasına yardımcı olmakla kalmaması, aynı zamanda ölümcül koronavirüs için patent sahibi ve şimdiki krizi çözmek için bir aşı üzerinde çalışmakta olan gruba fon sağlamakta olmasıdır. Burada da inanılması zor bir rastlantı var”.
Belki de ‘yok artık bu kadar da olmaz’ denilmesin diye, ilk bir 28.582 kişinin öldüğü ayda salgının Çin’den değil de Güney Amerika’dan yayıldığı bildiriliyordu.
Tatbikatın 4. Safhasında ise Davos sakinlerinin asıl amacı ortaya çıkıyordu.
Sosyal medya ve internetteki “bilgi kirliliği ve yalan haberler” yüzünden sansür getirilmesi öngörülüyordu.
Yani ana akım medya dışındaki tüm alternatif bilgi kaynakları, yalan haber yaymakla suçlanarak susturulacaktı. Zaten bir süredir Batılı Zengin Kulüplerde internete sansür getirilmesi için çalışmalar başladı. İngiltere bu işin merkez üssü olarak seçildi.
Öte yandan Microsoft’un patronu Bill Gates’in Hastalık Modellemesi Enstitüsü, 1918 salgınında 50 milyon insanı öldüren gibi yeni bir grip hastalığının bugün altı ayda 30 milyon insanı öldüreceğini iddia etmişti.
Massachusetts Medical Society ve New England Tıp Dergisi tarafından düzenlenen etkinlikte, “Dünya savaşa hazır olması gerektiği gibi yeni bir salgın için hazırlanıyor olmalı” denilmişti.
Şimdi bunun Davos ile bağlantısına dönelim isterseniz.
Araştırmacı Yazar F. William Engdahl, Davos’ta “Küresel Isınma ve gezegeni kurtarma” başlıkları altında düzenlenen bir dizi toplantıdan söz ediyor.
Bu toplantıların bir kısmı açık.
Bir kısmı ise, seçilmiş zenginlerin dışındakilere kesinlikle yasak ve dışarı aktarılması men edilmiş toplantılar.
Engdahl, New Eastern Outlook’ta yazdığı “Follow The Real Money Behind the New Green Agenda” (Yeni Yeşil Gündemde Gerçek Parayı Takip Etmek) başlıklı yazısında Greta Thunberg’in arkasına saklanan trilyonlarca doları anlattı.
Küresel sermayenin akışında yeni bir tezgahın habercisiydi bu Davos toplantıları.
Bunun için de yangınlar, küresel salgınlar, seller (hatta belki depremler), su savaşları, kıtlık, göçler vs. gerekçe gösteriliyordu.
Ancak asıl olan biten, trilyonlarca doların küresel hegemonların inisiyatifiyle yeniden tekelci kapitalizmin emrine verilmesi ve istenmeyen unsurların (mesela yükselen Çin ve Rusya gibi ‘asiler’) tasfiye edilmesiydi.
Engdahl, 2020’deki Davos Mütevelli Heyeti’ndeki isimleri bir bir anlattı.
Mesela Greta’nın süpervizörü Al Gore, 7 trilyonluk küresel yatırımı yöneten BlackRock Fon Grubu CEO’su Larry Fink, eski IMF yeni AB Merkez Bankası Başkanı Christiane Lagarde, İngiltere Merkez Bankası Başkanlığı’ndan Boris Johnson’un iklim değişikliği danışmanlığına geçmek üzere olan Mark Carney, yine dev yatırım şirketi Carlyle Grubu Başkanı David M. Rubinstein, Unilever Yöneticisi ve Dünya Bankası Karbon Fiyatlandırma çalışma grubu Feike Sybezma bunlardan bazılarıydı.
100 ülkede 7 trilyonluk fonun yöneticisi Larry Fink’in 14 Ocak’ta tüm büyük şirketlerin CEO’larına gönderdiği mektup çok önemliydi.
Davos’tan bir hafta önce adreslere gönderilen mektupta Fink,”Küresel iklim değişimi bizi finansal yapının kökten biçimde yeniden şekillenmesine zorluyor” ifadesini kullandı.
Finansal alanda artık bir “iklim risk primi” söz konusu olacaktı.
Buna göre, tüm dünyadaki bankaları birbirine bağlayan BIS (Bank of International Settlements; bu banka da ABD doları, IMF ve Dünya Bankası gibi bir 1944 Bretton Woods – yani Washington Konsensus kurumudur) bünyesinde bir Task Force on Climate related Financial Disclosures (TACFD – İklimle ilgili Finansal Bilgi verme yükümlülüğü) kurulmasına karar verilmişti.
Aslında bu 2015’teki Davos toplantılarında Mark Carney tarafından açıklanmış bir projeydi.
BIS, FSB (Financial Stability Board – Finansal İstikrar Kurulu) ve TACFD üçgeninde bir yeni sistemin kurulması öngörülüyordu.
2019 ve 2020’deki asıl büyük değişim, merkez bankaları başkanları ve BlackRock, Bloomberg, Carlyle,Morgan Stanley, Goldman Sachs gibi batılı dev küresel finans kuruluşların da bu sisteme dahil edilmesi oluyordu.
Bu her ne kadar, gerçek bir olgu olan küresel iklim değişimi üzerine temellendirilse de, asıl mesele kapitalizmin küresel sıklet merkezi değişimine verdiği cevapta saklıydı.
Batı kapitalizmi ve onun yavrusu emperyalizm, belli ki savaşmadan sahneyi tek etmeyecekti.
ABD’nin Rusya, İran, Irak yaptırım ve düşmanlığı, NATOME projesi ve Trump’ın son Kudüs Planı, esasen esas düşman Çin’deki yeni korona salgınından ari değildi.
Ve bunların tamamı da Davos’taki toplantılarda görüşülüp karara bağlanan konulardı.
Çin’in Kuşak ve Yol girişimi ile batı kapitalizminin Bretton Woods sistemini yıkmasının önüne geçmek hedefleniyor.
Devleti kapitalizme uşak yapanlarla, kapitalizmi sosyal devlete hizmetkar yapanlar arasındaki temel çelişme yani.
Buna kısaca ezen ve ezilen mücadelesi de denebilir.
Yalnız son devirde ezilenler kaderlerini ellerine alıyor.
Saldırganlaşan ezenler ise çare üstüne çare arıyor.
KAYNAKLAR:
https://journal-neo.org/2020/01/28/chinese-resilience-and-silent-simple-and-steady-resistance-a-model-for-mankind/
https://www.aydinlik.com.tr/yoksa-o-sarbon-oradan-mi-geldi-gurcistan-daki-pentagon-laboratuvari-huseyin-vodinali-kose-yazilari-eylul-2018
https://www.veryansintv.com/bill-gates-koronavirusu-onceden-biliyor-muydu-iste-ilginc-simulasyon/
https://journal-neo.org/2020/01/27/follow-the-real-money-behind-the-new-green-agenda/
Bu yorum Odatv’de yorum kısıtlaması nedeni ile bizim burada yer alacaktır. Öncelikle afedersiniz. Çin orijinli bir viral enfeksiyon patlaması ve akabinde Pandemik ihtimalinin ortaya çıkması diğer komplo teorileri yanında mutlaka bir aşı komplo teorisinin de ortaya atılacağını daha önce öngörüp bu sitede o konuda yorum yapmıştım. Nitekim bugün, gazetecilik kalitesi bir yana özellikle sağlık komplo teorisi gurusu Sn. Soner Yalçın tarafından aşı konusundaki Rockefeller bağlantılı son derece çarpıtma datalar içeren bir yazı Odatv ve Sözcü gazetelerinde yayınlandı.
Geçmiş salgınlar hakkında derlenen medya haberleri tamamen doğru. Sakıncalı olan durum o haberlerin panik ile yapılmış değil bizzat güç odakları tarafından planlanarak organize edildiğinin ifade edilmesidir. Maalesef tekrarlanan panik haberlerin gerçekleşmemesi kamuoyunda bu cins komplo teorilerinin makbul sayılmasına sebep olmakta ve bir nevi “yalancının evi yanmış hiç kimse inanmamış” durumu ortaya çıkararak kamuoyunda ve hatta devletlerde bir rehavet oluşmasına sebep olmaktadır. Evet belki de Çin orijinli viral enfeksiyon salgını da daha öncekilerde olduğu gibi sınırlı sayıda ölüm sebebi olacak ve sönüp yok olacaktır ama eğer büyük global ekonomik kriz dönemine denk gelirse mübalağasız milyonlarca insanın hayatına malolabilir. Çin Devleti bence olaya son derece temkinli bir şekilde yaklaştı, olayı başlangıcından itibaren hiçbir şekilde örtbas etmeye çalışmadı ve her türlü ekonomik kaybı göze alarak olağanüstü önlemler aldı. Uyguladıkları tüm önlemler gerçek bilimsel veriler ışığında ve en uygun şekilde devreye sokuldu. Belki hiç farkında olmayacağız ama tüm dünyada ortaya çıkabilecek astronomik sayıdaki insan ölümleri bu önlemler sayesinde engellenmiş olacaktır. Bu arada gerek Dünya Sağlık Örgütü gerekse de tüm devletler bu konuyu en ciddi şekilde ele almak zorundadırlar. Aman Rockefeller para kazanmasın diye alınabilecek önlemlerin alınmaması çok büyük felaketlere yol açabilir. Sn. Yalçın’ın yazısında belirttiği 12 dolara aşı satıldığı doğru ama o aşının 1 dolara malolduğu doğru değil. O aşıda teknik çok büyük zorluklar çıktığından 40 dolara malolmuş ve Abd sübvansiyon sözü verdiği halde para ödemediği için şirket korkunç zararlar etmişti.
Son söz; dikkat edilirse komplo teorileri hiçbir zaman savaş sanayii hakkında çıkmaz, adeta insanlığın melek şirketlerinin hepsi silah sanayiinde yer alıyor da o ürettikleri silahlarla insan sağlığı ve yaşam süresinin uzaması için çabalıyorlar…
Cin`e düsmanlik besleyenler,Avrupa ve ABD seviciler sevinclerinden dört köse oluyor.
Selam,
Bir Kuşak bir yol projesi, Türkiye tarafından stratejik olarak iyi yönetilemezse, ödenemeyecek borçlar nedeniyle yapılacak tesislerin 49 yıllığına Çin’e devrine dönüşürse, ucuz Çin malları ülkeyi işgal eder ve yerli üretimi vurursa, bir bağımlılıktan öteki bağımlılığa geçmekten başka birşeye benzemez, ki kısa vadede olumlu ekonomik geri dönüşleri olacağından uzun vadede tam bir teslimiyete yol açabilir.
Süreç çok iyi yönetilmeli, Çin inşaat firmalarının girişine müsaade edilmemeli, projenin bizdeki karşılığı/ayağı otoban, hızlı tren, liman dışında, yerli üretime, ağır sanayi, dijital teknoloji hamlelerinde katkı/sinerji sağlayan yatırımlar şeklinde olmalı.
Lütfen tartışılacaksa bu konular, sektör sektör ortaya konulup analiz yorum yapılacaksa, tartışalım. Yoksa bu seviye slogandan, tweet savaşlarından öte değil, objektifliğinizi sorgulatıyor, ideolojik keskinliğinizi ele veriyor. Çin’in düşük maliyetli üretim gücü herkes için bir tehdit, mesele bu sert rüzgarla yelkenleri doldurabilmekte, yoksa bu fırtına herkesi batırır.
Saygılar
Bir Kuşak Bir yol firması!!!!!!!!!!!!!!!! çok güldüm… Bu bir firma değil bir stratejik proje.. Çin devletinin projesi.. Parmağı olan yorum yapıyor…
Ne kadar zorlarsanız daha fazla komplo teorisi barizleşiyor.
Çin Ekonomisi bu durumdan zarar görüyor olabilir ama bu durumun ortaya çıkışının esas sebebi Çin Ekonomisinin Çin halkı üzerinde oluşturduğu korkunç baskıdır. Tarihin en vahşi kapitalizminin uygulandığı Çin’de halkın üzerindeki ekonomik stres insanların bağışıklık sistemini allak bullak ederek en basit enfeksiyona bile direnç gösteremeyecek durumdayken bir de böyle etkin bir virüsün ortaya çıkışı durumu daha da ağırlaştırmış oldu. Davostaki vahşi zenginlerin komploları kulağa mantıklı gelebilir ama Çin yönetiminin kendi toplumu üzerindeki komplolar da gözardı edilmemelidir.
Neticede tüm dünyada birikmiş 250 Trilyon dolar üzerindeki borç ortada durduğu sürece bu hesaplar kapanırken sizin Davos tayfası da allak bullak olacak ve global kriz sonrası onlar ne hesap yaparsa yapsınlar yeni dünya düzeninde finansal piyasalar Asya-Pasifik bölgesine kayacaktır. Singapur’un yeni İsviçre olarak yeni sisteme ne kadar uygun bir konumda olduğu yadsınamaz
Çin’i globalizmden ayrı düşünmek bence doğru değil. Bütün ABD şirketleri Çin’de üretim yapıyor. Global elit neden ayağına sıktı? Rothscild’in eli de Çin’de, Goldman Sachs’ın da. Bir Kuşak Bir yol firmasının yönetim kurulunda da bu adamlar var. Şimdi Çin bunlardan kopuk bir yapı değil, Komunist Çin hiç değil. Peki bu operasyon neden Çin’e çekildi? Dünya’ya yayılacağı düşünülmedi mi? Hem de geçen ay Çin’le ticaret anlaşmasına varılmışken? Görünenin altında başka bir şey olamaz mı?