Tren kaçıyor

Hüseyin Vodinalı yazdı…

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, 20 yıl aradan sonra Çin Devlet Başkanı’nın gönderdiği özel uçakla Pekin’e resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor.

Çin’in bu hamlesi büyük beklentilere gebe.

Birincisi Suriye’nin yeniden yapılandırılması için 120 milyar dolarlık bir kaynaktan söz ediliyor.

İkincisi de bu kaynak sadece Suriye için değil, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi için de geçerli.

Türkiye ise treni kaçırma şampiyonluğuna devam ediyor.

En önce BOP için, sonrasında da Batı’dan gelecek üç kuruş para ve iç siyasete taban takviyesi yüzünden doldurulan Suriyeliler dönmesin diye her şey yapılıyor.

Tepki gösterenler hukuksuzca hapse bile atılmaya başlandı.

Erdoğan sıcak para için yaptığı New York turu dönüşünde, “Türkiye bir hukuk devletidir ve misafirlerimize yönelik şiddet içeren alçakça saldırıların failleri gerekli cezaları hukuk önünde alacaklardır” dedi.

Yani kaçak göçmenler kalacaklar ve Suriye ile masaya oturmayacağız demeye getirdi.

Masaya oturmamaya devam ededuralım, fırsat trenleri katar katar gözlerimizin önünden geçip gidiyor.

Rusya ve Çin bir araya geldi ve Batı’nın küresel hegemonyasını çatır çatır yıkıyor.

ABD’nin durumu içler acısı, ekonomisi zorda, dış politikası batakta, küresel dolar sistemi de zorda.

Türkiye’de ise Bay Kemal-Reis kısır döngüsü içindeki Karagöz Hacivat oyunu artık kabak tadı verdi.

Türkiye tarihinin en büyük fakirleşmesini gün be gün yaşıyoruz.

Ekonomide satılacak ne varsa satıldı.

Artık toprak ve vatandaşlığa sıra geldi.

12 yıldır 7 düvelle boğuşan Suriye bile bizden daha bilinçli.

Esad direndi ve kazandı.

Türkiye hükümeti ise 15 Temmuz sonrası NATO ve emperyalizme direnemedi ve kaybetti.

Hala kaybediyor.

BRICS treni Güney Afrika’da kaçtı, ŞİÖ lokomotifi yanımızdan geçti gitti, Astana Üçlemesi bile yalan oldu.

Dünya doğuya dönerken bizimkiler batıya dönüyor.

New York BM Zirvesi’nde ABD ile ilişkilerimiz “miçemmel” denirken, sınırımızda Amerikan destekli PKK Devleti kuruluyor, CIA beslemesi IŞİDçiler fink atıyor.

Bunu gören FETÖ’cülerin de bitleri kanlanıyor, devlete dönüşler başlamış, kanlar hatta fışkırıyor yani o derece.

Esad’ın Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüşmesinden sadece yeniden yapılanma için ekonomik destek değil, stratejik ortaklık kararı da çıktı.

Rusya ile sıkı bir koordinasyona giren Çin (Esad Pekin’deyken Çin Dışişleri Bakanı Wang da Moskova’daydı) eski pasif siyasetini bırakıyor.

Bölgemizde daha aktif olmasını bekleyebiliriz.

Özellikle Suriye’deki TİP’lerle (CIA destekli Türkistan İslam Partisi-askerlerimizi diri diri yakan CIA yobazı Uygurlar) doğrudan bir hesaplaşmayı başlatabilirler.

Tayvan’da beklenen savaş için gün sayılırken Çin’in ABD çıkarlarına karşı daha aktif siyaset izlemesi şaşırtıcı değil.

Çin’in İran ile de stratejik bir işbirliği anlaşması var ve tahmini tutarı 450 milyar dolar. Bunun içinde askeri işbirlikleri de var.

Salıncak Dış politikası uygulayan Ankara ise bir gün Rusya ile ertesi günü Çin ile öbürsü gün ABD ve AB ile yakınlaşayım derken ortada kalabilir.

Ankara’daki siyaset eliti dünyadaki keskin değişimi okumaktan çok uzak.

Kılıçdaroğlu kadar uzak hatta, o derece.