İzmir İktisat Kongresi, 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında, Konak’taki Osmanlı Bankası’nın eski depolarından Aram Hamparsumyan’a ait Banka Han adı verilen binada yapıldı. Ermeniler, İzmir’i yakmış, kongre yapılacak ve gelen delegelerin kalacağı bina kalmamıştı. Düzenleme Komitesi, eski depoyu kullanılır duruma getirmiş, delegeleri evlere ve yanmayan okullara dağıtmıştı.1 Bu kongrede, Türkiye’nin her bölgesinden seçilen değişik meslekten delegeler, ekonomik sorunları ve kalkınma yöntemini tartışacak, aldıkları kararları kamuoyuna ve hükümete iletecekti.
Tartışmalara; Mustafa Kemal’in bir yıl önce Meclis’te açıkladığı ve o güne dek ortaya konan tek tutarlı görüş olan, 1 Mart 1922 önerileri yön verecekti. Bu öneriler irdelenip geliştirilecek, geniş katılımlı tartışmalarla ekonomik kalkınmanın yol ve yöntemleri belirlenecekti. Alınan kararlar, salt kuramsal belirleme olarak bırakılmayacak, uygulanabilir izlencelerle (programlarla), devlet politikasına dönüştürülecekti.2
İktisat Vekaleti’nin çağrısıyla yapılan Kongre’ye; Çiftçi, tüccar, sanayici ve işçi kesimlerini temsil eden 1135 delege katıldı. Tarım ve sanayi sorunları, ticari örgütlenmeler, işçi hakları, eğitim ve sağlık, sermaye birikimi ve mali yapılanma, maden, ormancılık, ulaşım, kambiyo ve borsa, gümrükler, korumacılık ve teşvikler gibi konularda, dört kesimi de ilgilendiren görüşmeler yapıldı; kararlar alındı. Toplam 288 maddeden oluşan kararlar, hükümete iletildi, bastırılarak halka dağıtıldı.3
ÇİFTÇİ VE TARIM SORUNLARI
Çiftçi sorunlarıyla ilgili öne çıkan ve zaman içinde önemli bölümü uygulanan kongre kararlarının bir bölümü şöyleydi: “Her bölgede, birbirine yakın köylerde; 5 dönümlük bahçesi, iki ineklik ahırı, kümesi ve iki odalı arı evi olan ilkokullar, bucaklarda örnek çiftlik niteliğinde tarım okulları ve Anadolu’da bir yüksek tarım okulu açılması… Kışlalarda askeri eğitim yanında, uygulamalı tarım öğretimi yapılması… Aşar vergisinin kaldırılması… Ziraat Bankası’nın mali kaynakları kullanılarak, köylüye verilen kredi olanaklarının arttırılıp kolaylaştırılması… Ormanların çoğaltılıp korunması… Hayvancılık ve hayvan hastalıklarıyla mücadeleye önem verilmesi, hayvancılığın koruma altına alınması. Yabancı uyruklara toprakta mülkiyet hakkı tanınmaması, hazine arazilerinin, köylüye koşulsuz verilmesi… Balıkçılık, arıcılık, meyvecilik, zararlı mücadelesi, pancar ekimi ve şeker üretimine önem ve destek verilmesi… Tarım araç gereç ve yedek parça depoları açılarak, her cins yedek parçadan çokça bulundurulması ve tarım araçları dışalımlarından gümrük vergisi alınmaması…”4
TİCARET VE TÜCCARLAR
Ticaret ve tüccar sorunlarına yönelik, 120 maddede birçok konuda karar alındı. Çoğunluğu yaşama geçirilen kararların bir bölümü şöyleydi: “Uygun ad altında bir ana ticaret bankası kurulması… Devletin çıkaracağı hisse senetlerinin, yalnızca Türklere ve Türk şirketlere ayrılması… Kambiyo merkezleri, para ve tahvil borsalarının millileştirilmesi. Devletin, milli pazarı yabancı etkisinden koruyacak önlemler alması. Madenlerde, yalnızca Türk teknik adamların çalışması, maden haritasının çıkarılması. Maden ve orman alanlarının demiryoluyla limanlara bağlanması… Türk limanlarında, kendi bayrağımızdan başkasının ticaret yapmasına izin verilmemesi ve kabotaj egemenliğinin tam olarak kullanılması… Milli sanayinin gelişmesi için korumacı politikaların uygulanması. Tekel oluşturulmasına hükümetin engel olması ve var olan tekellerin kaldırılması… Milli bankaların kurulması… Tefeciliğin kesin olarak önlenmesi…”5
İŞÇİ SORUNLARI
İşçi ve çalışan hakları, birbiri içinden çıkan ve bir bütün oluşturan 34 maddede toplandı. Kongre kararına dönüştürülen isteklerin bir bölümü şöyleydi: “Kadın ve erkek emekçiler için amele yerine işçi tanımının kullanılması. Milletvekili ve belediye seçimlerinde iş koluna göre temsil kuralının getirilmesi… Sendika hakkının tanınması. Çalışma süresinin 8 saatle sınırlanması ve 8 saatten sonra çalıştırılan işçiye, 4 saat için bir tam gündelik ücret verilmesi; gece çalışan işçiye, 8 saat karşılığı olarak iki kat ücret ödenmesi… Maden ocaklarında 6 saat çalışmaya bir tam ücret ödenmesi. Ocaklarda 18 yaşından küçük çocuk ve kadın çalıştırılmaması… Kadın işçilere doğumdan önce ve sonra sekiz hafta ve her ay üç gün ücretli ay hali izni verilmesi… Asgari ücretin işçi temsilcilerinin de katılacağı belediye meclislerinde saptanması… 1 Mayıs’ın, Türkiye işçilerinin bayramı olarak kabul edilmesi, bu hakkın yasaya bağlanması… İki yüz elli işçi çalıştıran işyerlerinde bir dispanser, maden ve büyük orman işletmelerinin yakınında bir hastane ve ücretsiz yararlanılacak bir hamam yapılması… İşçilere ev kirası yardımı yapılması… İşçi çocuklarının, kent çocuklarına göre öncelik tanınarak, yatılı sanat okullarına parasız olarak alınması… Ülkede açılacak tüm iş yerlerinin yalnızca Türk emekçi ve işçilerini çalıştırması...”6
SANAYİ VE SANAYİCİLER
Sanayi ve sanayicileri ilgilendiren kararlar, işçilerde olduğu gibi, gelecekte ortaya çıkacak sorunların ele alınması biçimindeydi. Türkiye’de sanayi yoktu. Sanayi ve işçi, bir bütünü oluşturan ve birbirini var eden olgulardı. Ulusal sanayi önce kurulacak, sonra ayakta kalması için korunup desteklenecekti.
Sanayileşme amacına yönelen ve 27 maddede toplanan Kongre kararları, öbür kararlar gibi tümüyle milli ereklere (hedeflere) yönelmişti. Sanayi ve sanayileşme alanında alınan kararların bir bölümü şöyleydi: “Yerli üretimi korumak için dışalıma yüksek gümrük konulması… Sanayi yatırımları için gerekli olan araç gereçlerden gümrük alınmaması… Vergi dışı bırakma uygulamalarıyla sanayicilerin desteklenmesi… Devlet alımlarında yerli mallar yabancı mallardan yüzde yirmi daha pahalı bile olsa tercih edilmesi. Sanayi yatırımı yapacaklara devletin bedelsiz olarak beş dönüm arazi vermesi… Çıkarılacak sanayi teşvik yasasıyla tanınacak bağışıklıkların (muafiyet) yalnızca Türk vatandaşlarını kapsaması. Demiryollarının yabancı şirketlerden satın alınarak devletleştirilmesi ve geliştirilmesi… Sanayiciye kredi verecek milli bankaların, özellikle büyük sanayi bankalarının kurulması… Çırak okulları ve usta kursları açılması, dışarıya teknik eğitim için öğrenci gönderilmesi… Her il ve ilçede bir Sanayi Odası açılması, esnaf ve sanatkar örgütlerinin kurulması…”7
KARARLARIN UYGULANMASI
İzmir İktisat Kongresi kararlarının önemli bir bölümü uygulandı. Şeyh Sait Ayaklaması’nın yarattığı özel koşullar nedeniyle, yalnızca örgütlenme konusundaki kararların uygulanmasında aksama oldu. Ancak, Kongre’de belirlenen kalkınma anlayışı, genel bir yaklaşım olarak 1938’e dek özenle uygulandı. İzmir’de gerçekleştirilen Kongre, sıradan bir ekonomi toplantısı değil, onu çok aşan, bambaşka bir eylemdi. Bu eylem, savaştan sonra, bütün bir ulusun kalkınıp güçlenmek için giriştiği, bir ulusal kalkınma seferberliği, adeta büyük bir ulusal imeceydi.
Kongre’nin sonuç bildirgesine Misak-ı İktisadi (Ekonomi Andı) adı verilmişti. Misak-ı Milli (Ulusal Ant) Kurtuluş Savaşı’nın amacını belirlerken, savaştan bir yıl sonra kabul edilen Misak-ı İktisadi, kalkınmanın ve güçlenmenin amacını belirliyor, Türk ulusuna bunun yolunu gösteriyordu.
ATATÜRK’ÜN KONUŞMASI
Mustafa Kemal, İzmir İktisat Kongresi’ni, ulusal kalkınma ve ekonomi konusundaki düşüncelerini dile getiren kapsamlı bir konuşmayla açtı. Konuşmanın dikkat çeken özelliği, toplum gelişimini özünden kavrayan bir bilinç ve bilimsel olgunluğa sahip olmasıydı. Türk halkına olduğu kadar, yurtiçinde karşıtçılara yurtdışında büyük devletlere, Türkiye’nin izleyeceği kalkınma yolunu, açık sözcüklerle bildiriyor, herkesi karar ve davranışını buna göre belirlemesi konusunda uyarıyordu.
Sözlerine, katılımcıların niteliğine ve halk istencine verdiği önemi belirterek başladı ve şunları söyledi: “... Amacımız odur ki, bu ülkenin insanları ürettikleriyle; tarımın, ticaretin, sanatın, emeğin ve yaşamın temsilcileri olsun. Ve bu ülke, artık yoksul ve kimsesizler ülkesi değil, zenginler ülkesi, zenginlikler ülkesi olsun. Yeni Türkiye’ye çalışkanlar diyarı denilsin. En büyük makam, en büyük hak, çalışkanlara ait olsun… Eğer vatan, kupkuru dağlardan, sert kayalardan, mezralardan, çıplak ovalardan ve vatan; bakımsız şehirlerden, köylerden ibaret olsaydı, onun zindandan hiçbir farkı olmazdı. Bu değerli vatanı, böyle zindan ve cehennem yapmışlardı. Oysa bu vatan, evlatlarımız ve torunlarımız için cennet yapılmaya layık, çok layık bir vatandır. Ülkemizi bayındır kılıp cennet haline getirecek olan araç ve etkenler, tümüyle ekonomik faaliyetlerdir… Geçmişte ve özellikle Tanzimat devrinden sonra, yabancı sermaye, ülkede kural dışı ayrıcalıklara sahipti. Devlet ve hükümet, yabancı sermayenin jandarmalığından başka bir şey yapmıyordu. Artık, her medeni devlet ve millet gibi, yeni Türkiye buna razı olamaz; burasını esirler ülkesi yaptırmayız… Bütün millet, bütün dünya bilsin ki, bu millet tam bağımsızlığının sağlandığını görmedikçe, yürüdüğü yolda bir an durmayacaktır.” x
DİPNOTLAR
1 “Gazi’nin İzmir Anıları”, Ahmet Gürel, APİKAM İzmir Büyük Şehir Belediyesi, 2013, İzmir sf.183.
2 “İzmir İktisat Kongresi” Prof.A.Afet İnan, TTK, 2.Bas., 1982, sf.57 ve 65
3 a.g.e. sf.19-55
4 “Devletçilik İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Sanayi Planı-1933” Prof.Afet İnan, TTK, Ank.-1972, sf.59-69
5 “Devletçilik İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Sanayi Planı-1933” Prof.Afet İnan, TTK, Ank.-1972, sf.69-76
6 “Devletçilik İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Sanayi Planı” Prof.Afet İnan, TTK, Ank-1972, sf.77-81
7 a.g.e. sf.76-77
- 8. “Atatürk’ün Bütün Eserleri” Cilt, Kaynak Yay., İst.-2003, sf. 146-148
Osmanlı yabancıların jandarmalığını yapmış osmanlı torunlarıda haramilerin çıkarlarını koruyor.Yap işlet vatandaşı soy sistemiyle fakirden alıp haramilere veriyorlar.