Avatar
Murat Bölükbaşı
Bal

Bu ülkede istifa erdemi MHK başkanlarına ait bir özellik mi?

Murat Bölükbaşı yazdı...

featured

Cumhurbaşkanı, FETÖ belasını başımıza sarar, ‘’ne istediniz de vermedik Allah bizi affetsin, milletim bizi affetsin’’ der, ama ülkeyi içine soktuğu kaosun sorumlusu olarak istifayı düşünmez.

Yanlış ekonomi politikaları yüzünden işçinin, memurun, emeklinin, esnafın anası ağlar, ama bu politikalardan sorumlu ilgili bakan istifayı dilinin ucuna getirmez.

Kripto vurguncusu, uyuşturucu baronu, karaparacısı, üç kağıtçısı her türlü kriminal profille fotoğrafı olan bakan, ‘Boş verin fotoromanı; memleketin huzur ve güveni ancak benim bakanlığımda sağlanır’ diye düşünüyor ki, istifa müessesesini çalıştırmayı asla düşünmez.

15 Temmuz gecesi boynuna kemer takılmasına müsaade edip orduyu komutasız bırakan, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’nın bir süreliğine FETÖ’cülerin eline geçmesine sebep olan, yaverinin bile FETÖ’cü olduğunun farkında olmayan Genelkurmay Başkanı istifa etmez; aksine milli savunmanın başına geçmekten onur ve gurur duyar.

Hediye ayakkabı kutusu içinde gelen rüşvet görüntüleri ortaya çıkan bakan istifa etmez; görevden alınsa da, büyükelçi olarak özel uçaklarda en pahalı şarabı içmeye devam eder.

Cumhurbaşkanı ‘AYM’nin kararına uymuyorum, saygımda duymuyorum’ der, ama en üst yargı makamının saygınlığını korumak ve mahkemece alınan kararın arkasında dimdik durmak adına ne başkanı, ne de üyeleri istifalarını vermeyi düşünmez.

Saymakla bitmez!

Pamukova hızlandırılmış tren kazası, Çorlu tren kazası, Soma maden felaketi gibi birçok istifa getirecek sansasyonel olayda tek bir onurlu ve sorumlu istifa adımı atılmamıştır. Bu, etik, ilkeli, onurlu duruş ve davranışı yitiren sadece iktidar cenahı mı? Tabi ki değil.

Her seçimde iktidardan okkalı bir tokat yiyen ‘’bulunmaz Hint kumaşı’’ muhalefet liderlerinin ve kadrolarının da istifa müessesesini kullandığı hiç görülmemiştir. Kiminin yaşı yetmişe yaklaşan, kiminin yetmişi çoktan geçen liderlerin koltuk hastalığı demokratik siyasetin ve toplumsal yaşamın en büyük düşmanıdır. Dolayısı ile kendi oturduğu koltukla ilgili demokrasi sorunu olan siyasilerin demokrasi getireceğiz diye attığı nutuklara pek de itibar etmememiz gerekir.

Kısacası istifa konusu, iktidarıyla muhalefetiyle ‘’dinime küfreden bari Müslüman olsa’’ durumundan ibarettir. Bizde durum böyleyken İsveç Maliye Bakanı Mona Sahlin; dalgınlıkla kendi kartı yerine devletin verdiği kredi kartıyla marketten 1 adet Toblerone marka çikolata aldı diye yargılandı, mal varlığı araştırıldı ve aklandı; buna rağmen istifa etti. Adı bir konut kredisi skandalına karışan, çok zengin bir iş adamının karısından düşük faizli 500 bin Euro borç alan Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff bu olayın ortaya çıkmasıyla kendisine duyulan güvenin son haftalarda zarar gördüğünü belirterek görevinden istifa etti. Bir diğer istifa örneği de geçtiğimiz günlerde Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’den geldi. Yeni Zelanda’nın çeşitli sorun ve zorluklarla karşı karşıya kaldığı bir dönemde 6 yıl başbakanlık yapan ve süresinin bitmesine 1yıl kala istifa kararı alan Ardern, ‘’Artık bu işin hakkını verecek kadar yeterli olmadığımı biliyorum. Devam edersem Yeni Zelanda’ya zarar vermiş olurum’’ dedi. 37 yaşında Başbakan olan ve 43 yaşında çekilmeyi bilen bir siyasi ve ahlaki karaktere hayran kalmamak, şapka çıkarmak mümkün mü? Bu siyaset kültürünü ülkemizde görmek ve talep etmek biz vatandaşların hakkı değil mi? Peki bu istifa kültürü bizde hiç mi yok?

Olmaz olur mu! TFF’nin en mayınlı kurullarının başında gelen MHK’da 10 yılda 8 MHK başkanı istifa etti. Ne amaçla geldiklerini bildik ama neden gittiklerini hiç bilemedik!..

Son istifa sonrası gündeme düşen haberde ‘’MHK Başkanı gelen eleştiriler üzerine federasyonun Levent’teki binasına giderek istifa dilekçesini verdi ve kısa süre içinde istifası kabul edildi bilgisi verildi. Sabri Çelik’ten istifanın gerekçesi ile ilgili kamuoyunu bilgilendirecek hiçbir açıklama gelmedi! Yani sizin de anlayacağınız gibi ‘’Veni vidi ivi’’ (geldim, gördüm, gittim) durumu…

Hadi gelin birlikte bu istifayı sorgulayalım.  Nihat Özdemir Federasyonu, geçtiğimiz Mart ayında ani bir kararla 13 üst klasman hakeminin görevine son verdi. Bu hakemlerin içinde Dünya klasmanında maç yöneten ve Dünyanın en iyi 3 hakeminden biri olan, başta Cüneyt Çakır olmak üzere Fırat Aydınus, Ali Palabıyık, Hüseyin Göçek, Abdülkadir Bitigen, Halis Özkahya gibi deneyimli ve tecrübeli hakemler vardı. Ligimizin bütün yükünü çeken bu hakemlere layık görülen bu uygulama kamuoyunun büyük tepkisini çekti. Hakem camiası da bu karardan oldukça etkilendi. Özellikle 4 büyük takımın bu hakemlerle oynadığı müsabakalarda Trabzonspor’un kollandığı, diğer 3 büyük takımın bu hakemlerle puan kaybettiği algısı üzerinden basın yoluyla hakemler karalanmaya ve bu senaryo üzerinden karar meşrulaştırılmaya çalışıldı.

8 Mart’ta görevine son verilen bu hakemlerin yönetmediği maçlar sonucunda Trabzonspor yine ligi şampiyon olarak bitirdi. Alınan bu kararın altında tabii ki Nihat Özdemir vardı. Birde onu bu kararı almaya ikna edenler! Nihayetinde kamuoyu baskısına ve Bürütüslere dayanamayan Özdemir 4 Nisan’da; her ne kadar ‘’MHK başkanı olarak bu kararı ben aldım’’ dese de, tek başına alması asla mümkün olmayan Ferhat Gündoğdu 17 Nisan’da görevinden istifa etti. İstifanın arkasından bir açıklama yaptı mı? Tabi ki hayır! Ferhat Gündoğdu’nun istifasından sonra 3. kez göreve gelen Sabri Çelik’in 286 gün sonra aniden istifasını gerektiren ne olabilir ki? Hakem atamaları belirlenen 40 kriter üzerinden bir algoritma yoluyla yapay zeka tarafından yapılıyorsa Sabri Çelik’in hakem atamalarında suçu ne? En iyi puana sahip hakemler maçlara atanıyorsa ve bu hakemler binlerce kişinin gördüğünü var da bile göremiyorsa Sabri Çelik’in suçu ne? Tabii ki bir hakem kolay yetişmiyor. Bu seviyeye gelmesi için yıllarını vermesi gerekiyor. Dolayısı ile en kolay yol tercih ediliyor. Günü kurtarmak ve kulüplerin yaylım ateşinden korunmak için MHK başkanı kurban ediliyor.

Aslında bundan tam bir ay öncesine dönüp Ali Koç’un yaptığı basın açıklamasına bir bakmak lazım. Özetle ne demiş Ali Koç? Son zamanlarda 3 defa, TFF’nin iyi niyetli çalıştığını ama MHK ile ilgili hala şüphelerinin bulunduğunu, hoşuna gitmeyen kokular aldığını ifade ediyor. Basın toplantısının devamında ‘’Yapay zeka ile eskiden alıştığımız triolar bozulmaya başladı. Merkez Hakem Kurulu, TFF’yi ‘yapay zeka’ adı altında uyutuyor’’ diyor. Aslında Ali Koç, perşembenin ne getireceğini çarşambadan tüm kamuoyunun gözü önünde açık bir şekilde ifade ediyor. Fenerbahçe Kulüp Başkanı’nın futbolda böyle bir öngörüye sahip olmasına rağmen hala takımının şampiyonluğunu göremeyişi beni oldukça şaşırtıyor!

Siyaset ve futbolun dinamikleri birbirine çok benzer. Kanımca, bundan dolayı hem sporu hem de siyaseti yazabilme becerisi gösterebiliyorum. Benim gördüğüm, siyaset ve futbolu birbirinden ayıran en önemli fark şudur; yazının başında ifade ettiğim gibi, milleti açlığa mahkum etseniz de, ekonomiyi tarumar, kurumları yerle bir etseniz de, milletin vekilliğine layık olmasanız da, ‘’istifa’’ kelimesi Türk siyaset sözlüğünde artık yoktur. Futbolda ise hiç eksik olmaz! ‘’İster seve seve, ister öpe öpe…’’

Sonuca gelirsek: Bu ülke, siyaseti siyaset tüccarlarından, futbolu da yalı burjuvası tüccarlardan temizleyemediği sürece değişen sadece sahnedeki oyuncular olur ama oyun hep oynamaya devam eder; Bazen alkışlarla övgülerle, bazen çürük yumurta ve sövgülerle…

Bu ülkede istifa erdemi MHK başkanlarına ait bir özellik mi?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 1 Şubat 2023, 09:17

    Çok güzel. Ve çok dogru

  2. Nedir bu Ali Koç, Fenerbahçe düşmanlığı anlamıyorum?

  3. 2 Şubat 2023, 13:04

    Adlarını saydığınız hakemlerin ve adı sayılmayan diğer bazılarının son 3 yılda GALATASARAY’ı dilim dilim doğradıklarını, 2020-2021 şampiyonluğunun, zamanın MHK bşk. Serdar Tatlı adlı ne idüğü belli şahsın atadığı hakemlerle, GALATASARAY’ın elinden “1 gol farkla” çalınarak Bjk’ya hediye edildiğini, son dönemdeki mhk atamalarının Ali Koç’un dahli ile gerçekleştiğini, Lale Orta’nın, Koç Holding ile irtibatlı olduğu yönündeki söylentileri vb. biliyorsunuzdur diye düşünüyoruz.
    Serdar Tatlı adlı şahsın, Bjk’nın şampiyonluk kutlamasına katıldığına neden değinmediğinizi ise anlamak güç.
    GALATASARAY’ın, alıp başını gitmesinden, Avrupa’da yeni başarılara imza atmasından, 5.yıldızı takmasından “korkuluyor” ve önü bu nedenle kesilmeye çalışılıyor!!!

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!