Murat Bölükbaşı yazdı
Kanada-Fas arasında oynanan maçı anlatan TRT spikeri Alper Bakırcıgil Fas’ın 4. dakikada attığı golden sonra dünya kupalarındaki en erken golün Hakan Şükür’e ait olduğunu söylemiş ve bunun üzerine devre arasında Hakan’ın attığı golden daha hızlı bir süre içinde maç anlatımından alınmış, maçın devamını Cüneyt Kıran anlatmıştı. Kurum ise, Hakan Şükür hatırlatmasının uygun olmadığı ve sosyal medyada gösterilen tepki nedeniyle böyle bir karar alındığını ifade etmiş… Nereden baksan, neresinden tutsan kabul edilebilir bir şey değil. Spor spikerliği kolay bir iş değildir. Eğer bir maçı radyodan dinliyorsanız; iyi bir spiker sizi alır, maçın oynandığı stadyumda numaralı bir koltuğa oturtur ve maçı adeta tribünde izliyormuşcasına ustaca bir anlatımla keyif ve heyecanla dinlemenizi sağlar. Spor spikeri, maçı televizyondan canlı izliyorsanız, çok aşırı ve ağdalı, “kardeşim biz ne izliyoruz sen ne anlatıyorsun” gibi eleştirilere yol açacak betimlemelere girmeden sade coşkulu ve akıcı bir şekilde izleyenin maç izleme konforunu artıran bir anlatım sergiler. Bunun için Türkçeyi hızlı, akıcı ve güzel konuşabilmenin yanında oyuna ve kurallara dair içerik bilgisine, spor tarihi ve istatistik bilgisine sahip olmanız gerekir. Fas örneğinde olduğu gibi erken atılan bir golü, turnuvanın geçmiş kupa istatistik bilgileriyle destekleyerek izleyiciye aktarmanız gerekir ki, doğrusu da budur. Dolayısı ile Alper Bakırcıgil, aslında işinin gereğini layığı ile yaptığı için görevden alınmıştır. “Alınmışta ne olmuş” derseniz! Bu olay kamu vicdanında destek görmemiş hatta birilerinin de bu olayı fırsat bilerek siyaseten gol atma girişimine yol açmıştır. HDP’li Gergerlioğlu, Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay’ın cevaplaması için mecliste soru önergesi vermiş ve yapılan işle adeta dalga geçmiştir. Ne demiş Gergerlioğlu?
-Dünya kupasının en hızlı golünü atan kim?
-Golü Hakan atmamışsa kim atmış?
Alper Bakırcıgil’in Milli İstihbarat Teşkilatı’nın başarılı bir operasyonuyla Katar’dan Türkiye’ye getirildiği iddiası doğru mudur?
-Alper Bakırcıgil, Hakan Şükür’ün dünya kupasının en hızlı golünü attığı bilgisini kim ya da kimlerden edinmiştir? Bu konuda devam eden bir soruşturma var mıdır?
Hükümetiniz Dünya kupalarında en erken gol atma istatistiğinin kaldırılması yönünde FİFA’ya bir başvuru da bulunacak mı? sibi sorular sorarak, sayenizde adeta konu üzerinden ‘’vaşak’’ geçmiştir.
Yetkim olsa ben, bu saçma sapan işte emeği geçenleri görevden almak isterdim; ama “Allah sizi bildiği gibi yapsın. Tez vakitte yolda yürürken kafanıza Dünya kupası Al Rihla Pro Top’u çarpsın” demekten başka elimden bir şey gelmiyor maalesef…
Burada bir saptama yapmakta fayda var; yazıya bu saptama üzerinden devam edelim. Hakan Şükür Türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük futbolcusudur. Bunu ben değil, futbol istatistikleri söylüyor.
Ve TRT spikerinin az daha kovulmasına sebep olacak Dünya Kupası tarihinde en hızlı atılan gol rekorunun da (10.8 saniye Güney Kore 29 Haziran 2002) sahibidir Hakan Şükür…
Fazla söze gerek yok! Çok çalışarak, inanarak, zahmet çekerek, emek harcayarak, ter dökerek, kazanılmış ve tarihe altın harflerle yazılmış bu başarıları silmek, unutturabilmek, yok muş gibi davranmak doğru ve mümkün olmadığı gibi, Hakan Şükür’ün FETÖ cemaatinin önde gelen bir üyesi, güçlü bir destekçisi olduğu gerçeğini değiştirmek de mümkün değildir. Ve yine Hakan’ın 161 kez milli formayı giymesine rağmen “ben bir Arnavutum. Aslında bu açıdan bakarsanız Türk değilim, ama bu topraklarda ekmek yedim. Bu topraklarda yaşıyorum” demesini de hafızalarımızdan silmemiz mümkün değildir. Büyük önderimiz, başbuğumuz, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün 23 Nisanda, 19 Mayısta, 30 Ağustosta, 10 Kasımda, Çanakkale Kara Zafer Haftasında camilerde hutbede anılmaması, stadyumlardan isminin kaldırılması bize bu zaferlerin mimarı ve sahibini unutturmamış; aksine sevgimizi, saygımızı ve her geçen gün ona olan bağlılığımızı daha da artırmış, tarihe kanla yazılan bu olguların asla silinmeyeceği gerçeğini her fırsatta milyonların Anıtkabir’e akmasıyla önümüze koymuştur. Hakan Şükür’ün siyasi kişiliğine, dünya görüşüne, Fetö severliğine en ufak bir saygım yoktur; ancak onun futbolcu kimliğiyle tarihe altın harflerle yazılmış başarılarına ve kırılması çok zor olan rekorlarına büyük saygım vardır. Çünkü bunları reddetmek, Türk ve dünya futbol tarihini, 40 yıla yaklaşan spor kültürümü, bilgimi, spor insanı kimliğimi reddetmek demektir. 80 ve 90’lı yıllarda doğan çocuklar Hakan Şükür’ün attığı gollerle sevinmedi mi? Kazanılan kulüp ve milli takım zaferlerinde ellerinde Galatasaray ve Türk bayraklarıyla yeri göğü TÜRKİYE diye inletmedi mi? Şimdi bunları yazmazsam kendime karşı dürüst olmam. Kendine dürüst olmayan insanın da başkasına dürüstlük satması doğru olmaz…
Aynı dürüstlüğü Hakan Şükür’den Fetö’nün bu ülkeye yaşattıkları ve başına sardığı belalar konusunda samimi bir özeleştiri ile göstermesi, Türk milletinden özür dilemesi gerekmez mi? Maalesef bugüne kadar bu konuda hep kaçak güreşen Hakan’ın, bir tık aşağıda olmakla birlikte Enes Kanter’den hiçbir farkı yoktur.
Bana göre işin aslı şudur; televizyon ekranı ve milyonların gözü önünde gerçekleşen bu olay Hakan’ı sadece mağdur yapar ve emin olun bu gibi atraksiyonlar en çok Gergerlioğlu gibileri ve FETÖ’yü memnun eder. İzleyin göreceksiniz! Bu olaydan sonra Youtube ve televizyon kanalları Hakan Şükür’ü sık sık kanallarına çıkartacak ve gündem olmasını sağlayacaktır. TRT’nin bunu bilerek mi, yoksa düşünmeden acemilikle mi yaptığı ise benim açımdan soru işaretidir.
