Avatar
Murat Bölükbaşı

Seçim geldi, pazar hareketlendi

featured

Murat Bölükbaşı yazdı…

Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin milletvekili adayı olmak için verdiği başvuru süresi sonunda  CHP’den 40 il, 39 ilçe başkanı görevinden istifa etti. Diğer partilerde nasıl bir uygulama yapıldığını bilmiyorum; ama muhtemelen benzer şekilde o partilerde de istifalar söz konusu. Biz, işin en doğrusu olan, somut bilgi üzerinden değerlendirmemizi yapalım: Örgüt görevi sona ermeden aday olmak için istifa eden 40 il başkanından sadece 2’si illerinde belediye başkanlıklarını rakip partilerden almış, 8’i seçmen tercihinin sol olduğu ve ekseriyetle CHP’nin kazandığı iller. Geri kalan 30’u ise, seçimde hem belediyelerde, hem de milletvekili seçimlerinde rakip partilere yenilmişler…

İşin özünü söylemek gerekirse, yerel siyaset yaparak halkı ikna edemeyen, vekalet alamayan siyasi aktörler belli ki genel siyasette ikna edebilecekleri düşüncesiyle halktan vekalet almak için “er meydanına” çıkma cesaretini gösterebilmişler(!) Burada, bir insan neden siyaset yapar, siyasetin amacı nedir? sorusunu sormamız ve irdelememiz gerekir. Siyaset, milli bilinç ve hassasiyet çerçevesinde erdemli bir toplum oluşturmak, insan hakları temelinde fikir ve düşünce özgürlüğü içinde, doğayla ve tüm canlılarla huzur, refah ve barış içinde insana yakışır uyumlu bir yaşam sağlamayı hedefler.

Bugün için, geçmişten günümüze, var olan siyaset kültürümüzde yukarıda kendimce sınırlarını çizdiğim amacına uygun siyaset yapan kaç tane siyaset figürü var acaba merak ediyorum? Bugün, zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarımıza, iki kıtayı birbirine bağlayan ekonomik, stratejik ve jeopolitik konumumuza, üç yanımızı çevreleyen denizlerimize, verimli ve sulak topraklarımıza, büyük bir turizm zenginliği olan medeniyet beşiği Anadolu’nun tarihi dokusuna, binlerce yıllık devlet geleneğimiz ve tecrübemize rağmen ‘’halkın büyük bir bölümü açlık ve sefaletle boğuşurken, devlet hazinesi boşaltılırken, fabrikaları satılırken, askeri esir alınıp, kozmik odasına girilirken, cemaat ve tarikatlarda küçücük çocuklara tecavüz edilip eş yapılırken, devlet bürokrasisi çökmüş, devlet aygıtları işlevselliğini yitirmiş, çeteler devlete çökmüş, demokrasi rafa kaldırılmış, hukukun üstünlüğü yerine güçlünün hukuka üstünlüğü kanıksanır ve kabul edilir hale gelmişken,’’ bunların olmasına müsaade edip, doğru mu yanlış mı, haklı mı haksız mı, kanunsuz mu, yasal mı diye sorgulamadan, meclis kürsüsünde “devletime milletime bağlılık” diye namus sözü veren, ama onu, vekil yapan liderine biat eden, sonra meclisin lokantasında üç kuruşa karnını doyurup, odasında köpüklü kahvesini içen, (Namuslu, liyakatli milletvekillerini tenzih ediyorum) iş takipçisi, dayı çocuğu, köylüsü, şoförü, koruması, yalakası, şakşakçısı ‘’kaldır indir’’ milletvekilleriyle ülkenin geldiği durum ortadayken, milletvekili adaylarını belirleyecek olan tüm siyasi partilerin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekmez mi?

Öyle bir seçime giriyoruz ki; milletvekili olmak isteyenlerde, milletin vekilini tayin edeceklerde bin düşünüp bir hareket etmeli. Bu iş çocuk oyuncağı değil! AKP, ola ki, seçimi kaybedip iktidardan gittiğinde, hangi ittifak gelirse gelsin büyük bir yıkım ve enkazla karşı karşıya kalacak. Mevcut iktidarın 20 yılda yerle yeksan ettiği devleti ayağa kaldırmak için, güçlü, cesur ve iş bilir bir parlamentoya ihtiyaç olduğu bir gerçektir. İç ve dış siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, spor, sağlık, eğitim, çevresel vb. gibi birçok alanda dini, siyasi görüşü, hayata bakışı ne olursa olsun milletin vekilliği görevini layığı ile yapacak donanımlı, ehliyeti ve liyakati olan, “kolay para, koltuk ve makam sever olmayan” vatanperver halk vekillerine ihtiyaç var.

Ülke, bu zor durumdan kurtulacaksa; “Milletvekili olursam diş implantım bedava olur, emekli maaşım şu kadar olur, şu işi bitirirsem şuradan şu villayı alırım” diyen, siyaseti meslek haline getirmiş kan emici siyaset yarasalarıyla değil, “İşittim ki bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla Milli Meclise davet etmedim. Herkes kararında hürdür. Bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu kutsal davaya inanmış bir insan sıfatıyla buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağı alır, bu şekilde Elmadağı’na çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı müdafaa ederim. Kurşunlarım bitince bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunlarıyla yaralanır, temiz kanımı, kutsal bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben, buna and içtim” diyen ve TBMM’yi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kutsal mabedi gazi meclis gibi hisseden Mustafa Kemal ruhlu, kurtuluş sevdası olan milletvekilleriyle kurtulabilir. Her gün televizyonlara çıkıp, “bu seçim çok önemli” deyip halkı kendilerine oy vermeye davet eden siyaset mühendislerine seslenmek istiyorum. Bu seçim beka sorunu diyebileceğimiz çok önemli bir seçim. Milletvekilliği kutsal ve zor bir görevdir. Bunu, siyaset pazarında satın alınabilen bir tezgah ürünü yapmaktan artık vazgeçin.

Seçim geldi, pazar hareketlendi

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!