Altılı masa bu sefer Bebek sahilinde toplanıyor

Bebek Sahili’nde vatandaşların aleni cinsel ilişkiye girmesi bütün yurtta sevinçle karşılanırken Babacan başkanlığında Altılı Masa durumu değerlendirmek üzere Bebek Sahili’nde toplanma kararı aldı.

Babacan moderatörlüğünde toplanan Altılı Masa’ya, ayrıca, Nevşin Nevgü, Nagehan Alçı ve Sevilay Yılman, ve eski bir büyükelçi ve Beyaz TV’nin astrolog Yasemin ve Bloomberg’den bir emlakçı katıldı…

Babacan: -Arkadaşlar, İstanbul fethinin 569’ncu yıldönümü ve Atatürk’ün Samsun’a çıktığı 19 Mayıs’tan on gün sonra, nihayet, hakikaten ‘özgürlük’ kutlamaları Bebek Sahili’nde başlamıştır…

Emlakçı: -Efendim, Bebek’te o sahile bakan evlerimiz 30 milyon dolardı, maşallah, sahildeki bu kutlamadan sonra, aynı daireler 100 milyon dolara yükseldi!

Babacan: -Bir saniye, sıra size de gelecek, sayın Büyükelçim, Bebek sahilinde vatandaşların bu sıcak müsabakası… Montrö Antlaşmasına aykırı bir durum yok değil mi?

Büyükelçi: -Efendim, şöyle, boşuna bir gösteri oldu, Amerika ve Rus gemileri geçerken, bir selamlama ikili ilişkilerimize renk katardı, olmadı, bir dahaki sefere…

Babacan: -Sayın Temel Karamollaoğlu, sizden de kısa bir değerlendirme alalım!

Karamollaoğlu: -Vallahi, inanç fikir özgürlüğünün buralara kadar gelmesi, mutluluktan sevinç gözyaşları döküyorum, üstelik, ne kadar düşünceli vatandaşlar, denizin, suyun yanı, hemen orada gusül abdestleri alıyorlar…

Babacan: -Araştırdınız mı, bu mübarek vatandaşımızın soyu sopu?

Karamollaoğlu: -Evliyadan evliyadan… İktidarımızda sahildeki o yere türbesini yapacağız. Videoyu iyice izledim, vatandaşımız ne kadar ölçülü.. Yani şehvet unsuru hiç yok. Bir sanatçı rahatlığı var.. Düşünün kendini dizginlenmek hiç istemiyorlar. Ben bir taşkınlık da görmedim. Ve ne güzel hep beraber gevşiyor rahatlıyorlar…

Babacan: -Sayın astrolog Yasemen hanım, bu büyük ve anlamlı kutlamayı, eleştirenler de var, herkesin mahremi var, neden evlerine kadar gidip yapmadılar diyenlere ne diyeceksin..

Astrolog Yasemen: -Efendim, eve gitmeleri 10 dakika alsa, o süre içinde Satürn Uranüs’ün üstüne çıkacak ve doğacak çocuğu felaketler bekliyor olacaktı, 10 dakika hızlı davranıp doğacak çocuğun bahtını açık tuttular… Bir de, aşk ateşli bir hastalıktır, havale geçirir gibi aşka gelirsiniz, ve beklemek, gebelik hamilelik süreçlerini sıkıntıya sokar, yani, aşkın istediği vahşiliği sere serpe kurtlar gibi yaşayacaksın, dikkat edin, burada kötü bir zevk için değil.. Korkunç gerilmiş toplumsal baskıya karşı bir eylem planı söz konusu!

Babacan: -Yani siz, çocuk yapmak için mi ortalık yerde ilişkiye girdiler diyorsun?

Astrolog Yasemen: -Efendim, ilişki sırasında kadının eline bakın, öne doğru işaret ediyor, Bebek Parkı’nı gösteriyor, yani, ‘bebek’ istiyor…

Babacan: -Sayın Davutoğlu, sizden de iki cümle alalım.

Davutoğlu: -Vallahi, ümmetin ortasında, etnik çeşitlilik tavan yapmış, sahillerimizde bin çeşit çarşaflı şalvarlı peçeli zencisi Arabı mutlulukla çoluk çocuk gezinirken, böyle bir kutlama bir özgürlük çığlığı gibi geldi bana.. Bir de videoda İstanbul çirkin mimarisini hiç görmedim, açık hava, tüm dünyaya neşeli pırıl pırıl bir mesaj verir… Ben bu kendinden geçme halini… Suriye’de yaşadım. Ben de elimi çabuk tutayım dedim. Fetih dediğin zaten aşktır kendinden geçmedir! Ne yapsalardı, kertenkeleler gibi sahildeki betona mı uzansalardı! Biz de parti olarak, ilk çıkartmamızı Şam’a yaptık, ama şimdi ikinci hücumumuzu Bebek’e yapacağız, ne bileyim, böyle mutlu bir iyimserlik içindeyim.

Babacan: -Sayın Nagehan hanım, sizden de bir cümle…

Nagehan Alçı: -Vallahi, Yetmez ama evet anayasası ve Balyoz günlerini anımsadım, kutlama biçimi aynen Türk ordusu ve hukukuna Taraf’ta Habertürk’te dayadığımız günleri çağrıştırdı, vallahi, vatandaşları kıskandım, bir de bizim Yalı’nın önünde.. Biz de Allah’ın kuluyuz.. Türk, Türkmen, Kürt, Zaza, Afgan, Suriyeli, Somalili ve Ermeni yurttaşlarımızı kutlamalara bizim yalının önünde devam etmelerini bekliyorum, çünkü, bu günlere gelmemizde vesayet rejimine karşı en büyük savaşı ben ve kocam verdi.. Vesayet rejiminin yıkılmasında ceremeyi biz çektik ama kaymağını bakın kimler yiyor.. Artık bu ülkede herkes özgür!

Babacan: -Sayın Sevilay Yılman hanım, sizden de…

Sevilay: -Vallahi ben önce Cem Yılmaz Erşan Kuneri filmi çekiyor sandım, inanın hayatımın en mutlu gününü yaşıyorum, biz Paramount Oteli konuşurken, demek vatandaşlarımız Paramount oteli Bebek Sahili’ne taşımış, vatandaşlarımızın bu özgürlükleri yakalaması için yıllarca yemeden içmeden çırpındım, ırkçı, faşist, ulusalcılara karşı gözü kara mücadele verdim, eee, artık semeresini almaya başladık, ne dedik, her şey güzel olacak… Haz için sakınmaya sıkılmaya gerilmeye memleketi karamsar bir havaya boğmaya gerek yok, artık gözüm arkada kalmaz, memleketimizi özgürlükçü vatandaşlarımıza emanet ediyoruz…

Babacan: -Naçizane ben de fikrimi söyleyeyim, arkadaşlar, böyle dal …şak özgürlükleri görünce, vallahi ben de AKP’ye ayıp mı ediyoruz dedim ve eski partime geçmeyi düşünmeye başladım. Doğuda batıda her yerde incitilen aşağılanan halkımızın artık elini kolunu sallaya sallaya özgürlüklere doğru koşması… Bence özgürlükler biz Altılı Masa’da oyalanırken ülkemizi yurt edinmiş. Rahatlıkla özgürlükler ülkesi olduk, diyebilirim. Yanılmıyorum değil mi, her şey berrak açık ortada… Canan Karatay hanım, sizin ilave edeceğin bir şey var mı?

Canan Karatay: -Efendim, sanki ben bir bağırsak sindirim sistemi sıkıntısı gördüm, kayıtları inceledim… Bülent Arınç beyin o ünlü lafını hatırladım, doğru demiş, ülkemizin bağırsakları temizleniyor!

Babacan: -Dikkat ettiniz mi, hiç kimse müdahale etmiyor, engel olmuyor, yani, halkımızın hoşgörüsü açık görüşlülüğü de takdire şayan, kimse ses çıkartmıyor. Tam tersine, kutlama anında, halkımız etrafta kelebekler gibi uçuşuyor. Zaten, hava güzel, yumuşak okşayıcı tiril tiril rüzgar esiyor, dikkat edin, ilişkiye giren vatandaşların çıplak bedenleri kolları çok becerikli, çok atletikler, yükseliyor eğiliyor, sıçrıyor, koşuyor, vay maşallah, Merkez Bankası tarafsız olmalı, o zaman nasıl dayıyoruz, görürsünüz.

Nevşin Mengü: -Videoyu ben de izledim, içim kabardı aşka geldim, pırıl pırıl gökyüzü sahilde insanlar çocuklar gibi neşeli, işte özlediğimiz Türkiye! Ancak sanki kısa kestiler, ilişki sonrası pekala dans da edebilirlerdi, ya da ablamız, sekerek zıplayarak saçlarını rüzgarda dağıtarak koşabilirdi, yani, hala özgürlük konusunda kısıntılar yasaklar var. Ancak benim anladığım vatandaşımız ‘ritmi’ kapmış. Ağır sıkıntılı yobaz karanlık dünyalarından sıyrılmış ve nihayet bir nefes almışlar! Vallahi hayran kaldım, vatandaşımız ne güzel fonluyor öyle…

Karamollaoğlu: -Dans demeyelim de Nevşin hanım, zikr çekmeleri geleneklerimize daha uygun olurdu, ümmet bu özgürlüğü her yerde bulamaz!

Babacan: -Bu vatandaşımızı polis yakalamış, sayın Davutoğlu, bu özgürlükçü arkadaşı partinize aldığınız doğru mu?

Davutoğlu: -Vallahi ben sahilleri kıyıları çok severim, insan sahilde, özgürlüğü bütün hücrelerine kadar hissedebiliyor, ben bu ilişkide, bir saflık, meleklik, cinsiyetsizlik, bir uçuş ve aşka geliş hali görüyorum, sorunlu bir coğrafyada vatandaş ağırlıkları üstünden atmış, bulutun buluta girmesi gibi geçirmiş işte… Çok bereketli topraklarda yaşıyoruz, çoook! Düşündüm de, biz, Süleyman Şah türbesine yanlış yere taşımışız!

Sevilay Yılman: -Arkadaşlar, yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik, bu ülkemiz ve özgürlükleri için büyük bir kazanımdır, artık faşist ve ırkçılar ve ulusalcılar bizi asla yıkamaz, düşünün, bu kutlama anında ikiyüz hafızımız ilahilerle aynı şehirde gövde gösterisiyle ilahilerle göreve başlıyor, artık bizi ezip parçalayamayacaklar, bizi hafife alanlara çok iyi bir cevap oldu! Hafız arkadaşları aradım, yarın aynı yerde, hep birlikte zemzem suyu içeceğiz!

Babacan: -Oh be nihayet, sanırım, soyumuzu sopumuzu ahlakımızı dinimizi geleneklerimizi kültürümüzü medeniyetimizi yeterince rezil rüsva ettik, artık inançlarımızı etnik yapılarımızı çeşitliliğimizi kültürel zenginliğimizi ışıklı bir gelecek hepimizi bekliyor. Ayrıca ben, bu müsabakada, bir isyan görüyorum. Altınları madenleri ormanları hazineleri iktidar yağmalarken, vatandaşlarımız da, biz de ne bulursak deyip…

Nagehan Alçı: -Arkadaşlar, benim bir teklifim var, yarın bu arkadaşı, Osman Kavala gibi içeri atarlar, bu yüzden, acele etmeliyiz, Bebek Sahili’ni ayrı bağımsız bir devlet ilan edelim… Ulusalcıların vesayetin zincirlerinden hiç değilse Bebek’imizi kurtaralım… Bıktık be havasızlıktan… Baskıdan…

Babacan: -Arkadaşlar, altılı masa olarak Sevr bildirileri yayınladık, Cumhuriyet’e karşı olmadık laflar ettik, ama şimdi… Anlıyorum ki… AKP’nin özgürlük devrimlerini pek anlayamamışız. Altılı Masa olarak yeniden AKP saflarına katılma çağrısı yapıyorum! Sahildeki bu kutlamayı bir kehanet ilahi bir işaret olarak kabul ediyorum, kabul edelim, Altılı Masamızın hedeflediği her şeyi AKP çoktan başarmış, dayayan dayayana, daha ne olsun!

Sevilay Yılman: -Vallahi tarihi tarihçilere bırakmayacaksın, Fatih şehre Topkapı’dan girmiş, kardeşim işte gördük, Fatih şehre Bebek’ten girmeliydi, yok Atatürk Samsun’da toprağa ayağını basmış, kardeşim, bu güzelim Bebek Sahili varken Samsun’da ne arıyorsun derler adama! Arkadaşım, hala anlamadın mı, biz Anadolu’ya şehre yanlış yerden girdik, işte vatandaş, nereden gireceğimizi açık net gösteriyor, hala uyanmadınız mı?

Babacan: -Değil mi Sevilay hanım, ülkede yüz yıldır nasıl nasıl hukuk ve özgürlük kıtlığı varsa, vatandaş daralmış, artık vesayet rejimine dayanamıyor, vatandaş çok sabırsız. Biz inanç ve ifade özgürlüğü derken bize gülüp geçenler, buyrun…

(devam edecek…)