Avatar
Nihat Genç

Efendilerin yeni konağı: Next Level

Nihat Genç yazdı...

featured

Sedat Peker’in rüşvet çarkı twitleri ve rüşvet çarkının girdabında boğdurulan Mine hanımın Halk TV’de canlı yayını!

Arkadaş, dün akşam Türkiye ne yaşadı, öyle!

Dünyanın en havalı festivali en şahane konseri en kral filmi en büyük şovu eğlencesi, hepsini geçeceksin, bir millet tık nefes twite ve ekrana kilitlendi!

Bir milletin kaderi denilen seçim geceleri dahi bu kadar yoğun doludizgin heyecanlar yaşanmamıştır! Dün gece bin geceden hayırlı Kadir Gecesi gibiydi!

Sedat Peker, dün akşam Türkiye’yi kilitledi, yolsuzluk rüşvet seks kasetlerine çokça alışmış olmamıza rağmen, millet hop oturdu, hop kalktı!

Martin Scorsese’in ve Coppola’nın şu meşhur mafya ve baba filmleri dahi Peker’in ve Mine hanımın anlattıkları yanında vasat ve ucuz kalır!

Mine hanımın Halk TV ekranında ağzından çıkan bir cümle ise siyasi islamcı iktidarın özeti:

Canlı tanıklığı ve şahitliğiyle: ‘Bir ben rüşvet vermedim, geri kalan herkes rüşvet veriyor’, dediğinde bu cümlenin kapsama alanına binlerce borsa şirketi giriyor ve binlerce patronu işaret edip töhmet altına sokuyor! Hiçbirinden tek bir açıklama ve savunma henüz hiç yok!

Dün akşam yazılıp söylenenler bir milletin beynine kazındı ve artık sağcısının solcusunun kafasında AKP iktidarı devri çoktan kapandı, bu saatten sonra iktidarın resen devamı hiç bir anlam taşımaz!

AKP henüz kurulmamışken Demirel’in yeğeni Yahya Demirel’in yönettiği Ege Bank kasalarında çuval çuval paralarla soygun görüntüleri ekrana geldiğinde merkez ve sağ iktidarların seksen yıllık ömrünün o gece o gün kafalarda bittiği gibi.

Bu topyekün rezillik ve skandallardan iktidarın kurtulma şansı hiç yok!

Darbe geceleri gibi, İSKİ skandallarının ortaya çıkışı gibi, büyük suikastler yaşanılan günler gibi, Fetö’nün büyük kumpaslar yaşattığı bavullu günleri gibi, Türkiye dün akşam çok derinlerine inilen çok dehşet bir gece yaşadı!

Sedat Peker, fişi çekti, argo tabiriyle, ipi çekti!

Tabii sorgulayan ve ortaya koyanın bir savcı ve gazeteci olmasını çok isterdik!

Sindirme ve korku bulaşıcı hastalık gibi ülke sathını sarmış ve milleti uyandıracak Sedat Peker’den kimse kalmamış!

Muhalefetin tarihlerde görülmemiş böyle devasa Allah’ın lütfu bir şansı imkanı kullanıp kullanamayacağı başka bir konu!

Bizi kara kara düşündüren ise, Cumhuriyet ve kurumları nasıl piç edilip dönüştürüldü?

Devletin hukuk ve ekonomi kurumları, sanki, ikiyüzyıl öncesine dönüverdi, yani kurumsallaşma ihtisaslaşma ve denetim vs. ortadan kaldırıldı! Modern çağı hiç yaşamamış gibi olduk! Bu kadar üniversite hukuk seçim meclis anayasa hiç olmamış gibi.

Ve din iman inancım deyip hamasi Osmanlı nutku çekenler tarafından ikiyüz yılda evrimini henüz tamamlamamış kurumlarımız yirmi yılda aslına ilkel haline dönüştürüldü!

Ve devlet ikiyüzyıl öncesinde olduğu gibi padişahın ve eş dost yakın akrabasının ‘mülkü’ haline getirildi!

O meşhur Next Level oteli de benim evin terasından görünüyor, fırıldakların döndüğü merkez!

Siyasi kurumları hiç olmayan eski çağlara giriverdik, ünlü filozof Hobbes’in, o meşhur Kanunların Ruhu’nu yazan Montesquieu’nun ve Locke’nin ve Voltaire’in ve Fransız İhtilali’nin henüz yaşanmadığı devletin kralın BEDENİ olduğu ortaçağ günlerine!

Toprak-mülk-devlet-hazine, herşey, padişahın mülküydü!

Kimsenin padişahı eleştirme şikayet etme hakkı yoktu!

İhtisaslaşma ve kurumlaşma ve denetim henüz yoktu ve Kral ve padişahlar, ülkeyi şöyle yönetirdi:

Padişah gözdelerine (asilzadelere, itibarları zenginlik olan yakınlarına) ‘arpalıklar’ verirdi, arpalık, şuydu, diyelim Konya Ovası’nı tahsis eder ve maiyeti geçimini Konya Ovası hasılatından sağlardı!

Çok sonraları da arpalık verilenler arpalıkları başkalarına satmaya başladı ve ayan dediğimiz ikinci bir otorite yerel ağalar-beyler-zenginler ortaya çıktı!

Mesela ‘beşik uleması’ lafı çok meşhurdu, babadan oğula geçen sadece padişahlık değil, mesela şeyhülislamlık da babadan oğula geçerdi, halk buna ‘beşik uleması’ adı vermişti! Cümle içinde kullanımı: günümüz beşik uleması Sabah Gazetesi sahibi ve eski maliye bakanı!

Bugünkü ‘bakanlıklar’ yoktu, padişah vezirlerine saraya çok yakın mahalden ‘konaklar’ tahsis ederdi ve vezirler konaklarda ailesiyle yaşar ve aynı konakta devlet işlerini görürdü.

Konak’ın ailesiyle yaşadığı bölümüne harem denirdi, devlet işlerini yaptığı bölüme: Selamlık!

Anlıyoruz, ki, Next Level Otel, yeni efendilerin yeni KONAK’ı! Konakta hem haremleri cariyeleriyle yatıyorlar hem de babıali-devlet işlerini çeviriyorlar!

Ve Konak’ı yöneten sahibine ‘efendi’ denirdi, yani, devletin işleri Padişah’tan başka kimsenin dokunamadığı sorgulayamadığı imtiyazlı ‘kişizade’ler efendiler tarafından yürütülürdü!

Toprak ve mal zenginliğiyle ya da şeyhlikle oluşmuş bir üst sınıf vardı, kişizade denirdi ve imtiyazlı dokunulmazdı ve imtihansız büyük devlet işlerine atanırlardı! (Kazım Karabekir anılarında anlatır, askeri okulda sınıflarına zengin çocukları imtihansız alınmış ve zengin çocukları pahalı süslü üniformalar ve faytonlarla caka satarmış. Bir gün öğretmenleri sınıfta, onlara bakıp memleket için üzülmeyin, bu devletin asıl sahibi sizlersiniz, demiş!)

Efendi’nin Konak (devlet) yönetimine siyaset bilimi, ‘keyfi yönetim’ adını vermiştir!

Çünkü efendinin ..kinin keyfine göre yönetimine kimse sual edemez!

Beştepe’deki saraya çok yakın Çayyolu semtine yerleşmiş yani sarayın etrafındaki irili ufaklı Konaklar (oteller ve lüks daireler) işte İslamcı iktidarın Osmanlı’dan tevarüs ettiği yeni efendilikler ve mimari yapı! Bu yüzlerce otel ve yüzbinlerce dev bina, son yirmi yılda inşa edilmiştir!

Dün geceki ifşaatlarda Yiğit Bulut adını hiç duymayınca, hanım bana, onun ‘ihtisas alanı’ başka deyince…

Dün geceki ifşalardan bir diğer anladığım, ‘ihtisas’ın hiç olmadığı!

İkiyüzyıl önce henüz ‘kurumlar’ın oluşmadığı dönemde vezirler ya da paşalar ya da kişizadeler neyse devletin her işine bakarlardı! Bir Bayındır Bakanlığı bir Vakıf Bakanlığı, henüz söz konusu değildi!

Anlıyoruz ki sarayın danışmanları ihtisas yani uzmanlık profesyonellik olmadan devletin her işine bakıyorlar!

Peki, nasıl kişizade, efendi, vezir, olunur? İmtihanla mı? Hayır!

Padişahın ya da sarayın gözdesi olmanız için toprak ve zenginlikle ya da şeyhlikle ‘itibar’ kafi deniyordu! Beşli çete gibi, Binali Yıldırım ailesi gibi, Menzil, İsmailağa vs. gibi.

Tabii ki gözde olabilmeniz için toprak ve itibar sahibi bir zenginliğiniz ya da mensup olduğunuz bir tarikatınız ya da sülaladen aşiretten gelen bir adınız olacak!

Günümüzde toprak ve itibar yerine falan tarikata mensubiyet ya da ayetelkürsiyi ezber okumak ya da arka bahçeleri dini okullardan ya da kendi islami derneklerinden icazet şartı var! Osmanlı İmparatorluğu’nu laikler değil dini imanı bütün çürümüş şeyhler tarikatlar iki yüz yıl öncesinden yıkmaya başladı ve Mondros mütarekesiyle Osmanlı zilzurna teslim oldu!

Modern devletler bu keyfiliği ortadan şöyle kaldırdı, önce, imtihanı şart koştu, sonra, seçimi şart koydu, ve sahasında uzman olanlar ve halk tarafından seçilenler yönetime gelmeye başladı!

Ve sonra hepsini ve birbirini denetleyecek kurumlar inşa etti, danıştay, yargıtay, vb. gibi.

Dün geceden anladığım:

Hukuk diye yasa diye bir şey yok!

Efendilerin elini kolunu kurallarla sınırlayan ‘yasalar’ hiç yok!

Bir gün hesap sorarlar diye bir korkunun kırıntısı dahi yok! Allah diyen bakara makara diyen yağma icazetini dinden imandan almış!

Ve dikkat edin, efendiler plan-program görev sorumluluk içinde devlet işlerini çevirmek için değil sadece ‘rüşvet’i bölüşmek ve üleştirmek ve toplamak için varlar! Rüşvetin boyutu o raddelere varmış ki boşandığı eşinden 70 milyon nafaka istiyor!

Devlet denince akla gelecek ilk iş: vergilerin toplanması hiç değil, rüşvetin toplanması!

Ve sanki Saray’ın kendilerini görevden asla kata almayacaklarına imanları tam, şöyle düşünüyor olmalılar, saray bizi suçlarsa kendini de belaya sokar, kuyruklarımızla bağlı olduğumuz fırıldak-dümen-rüşvet döngüsü ifşa olur, birimiz batar çökerse tüm rüşvet sistemi çöker!

Devletin bedeniyle Sarayın bedeni (kaderi-bekası) tek kişi haline gelince ve devletin kurumları ‘arpalıklar’ olarak dağıtılınca, ortaya çıkan görüntü, işte bu: Modern çağı hiç yaşamamış üç yüz yıl öncenin krallıkları ya da padişahlığı!

Kim kime dum duma, efendiler, zenginler, patronlar, asilzadeler, hocalar, mollalar, şeyhler, bu sistemde, en yukardaki arpalıkların-muslukların başına geçirilmiş!

Denetim ceza yönetmelik savcı korkusu hiç yok!

Devletin ve halkın parasını işte bu imtiyazlı kişizadeler efendiler, üstelik hiç biri üretmeden haraç toplayıp hatta tehditle şantajla organize olmuş yağma talan ediyorlar ve hepsi topluca cumaya gidiyor ve topluca ayetelkürsi okuyorlar!

Denetleme ve yargı kurumları dışında modern toplumda mucizevi bir kurum bir de ‘basın’ diye bir şey var, hatta meclisin dahi üstünde bir serbestlikle yazıp çizen. Basın ve medya da eş-dost-aile-tanıdıkların eline geçince, efendiler ve kişizadeler devleti tavuk gibi yolmaya soymaya başlamışlar!

Yani ortada ‘kurum’ yok!

Yasa yok!

Denetim yok!

Savcı yok!

Basın yok!

Tıpkı üçyüzyıl öncesi Osmanlı’da olduğu gibi.

Saray ve konaklar ve keyfi yönetim ve sual edilmez ağalar paşalar zenginler tarikatlar ve efendilerin arpalık’ı haline gelen zavallı Devlet! Yaylalarından borsasına ormanlarından altın madenlerine sahillerine köprülerine vs. kadar!

Yirmi yıl önce, Fetöcüler, liberaller, İslamcılar, tarikatlar, vesayeti kaldıracağız, statükoya savaş açıyoruz diye arkalarına Amerika’yı alıp devlete savaş açtılar ve bir dizi belgesiz-asılsız kumpas ve operasyonlarla devlete çöküp imtihansız yüzbinleri kariyer ve liyakatın önüne koydular!

İşte eseriniz!

Danışman uzman genel müdür başkan başkan yardımcısı adıyla arkasına tarikatları almış kontrolsüz sualsiz imtihansız profesyonel olmayan yağmacı ordulardan daha büyük kemirici tüketici bitirici yokedici devasa büyüklükte bir fare sürüsünü iş başına getirdiler!

Seks kasetleri, rüşvet, torpil, gırla gidiyor ve ortada hiç görünmeyen savcılar ve basın!

Bilmem, bu umutsuzluk çaresizlik ortasında hala, içinizde Cumhuriyet ve kurumlarını özleyeniniz kaldı mı?

Dün akşamki skandallar içinde adı geçmeyen tek şey: Cumhuriyet!

Yıkılan, aşağılanan, dalga geçilen, çürütülen, kurucularına ağır hakaretler edilen, varlığı inkar edilen, deccal ilan edilen, ayyaş diye hakaret edilen, fesli, cübbeli, hocalar ve şeyhlerin ortadan kaldırıp işini bitirdiği: Cumhuriyet!

Liberaller, eserinizle iftihar ediniz!

Ve liberaller, tarihlerin bu en büyük yıkımını bile yeterli görmüyor olmalılar ki önümüze muhalefet diye hala tarikatlara müteahhitlere yobazlara tek laf edememiş Cumhuriyet’i ilga edeceğini söyleyen bugünkü iktidarın devamı Altılı Masa’yı sürüyorlar!

Yıkıntının ve çürümüşlüğün dibi görünmediği bu karanlık yıllarda bize düşen en soylu görev Cumhuriyet’i dilimizden bir an olsun hiç düşürmemek!

YAŞASIN CUMHURİYET!

Efendilerin yeni konağı: Next Level

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

14 Yorum

  1. Kardeşim devlette neler döndüğünü şimdi mi öğrendiniz ya? Bu hep böyleydi ve hep böyle olacak. Milletin de umrunda değil. Eğer asgari ücretli mutluysa AKP yine seçilir. Tek kıstas budur. Diğer anlatılanlar halkın garipsemediği, olağan olaylardır. Bu ülkede bundan beter bir sürü rezillik ortaya çıktı da ne oldu sanki? Ülke yönetimi, ülke insanının birebir yansıması. Yani sizin halk deyip övdükleriniz başa gelse zaten böyle olurdu. Kaldı ki Tayyip Bey’in iktidarı, halkın en uzun iktidar olduğu dönem oldu.

    Altılı masa, Cumhuriyet’i ilga edeceğini söylemiyor. Nihat Bey’in “cumhuriyet”ten ne anladığını bilmiyorum. Çin Halk Cumhuriyeti de cumhuriyet değil o halde. Mesela neresi cumhuriyet? Nihat Bey’in aklındaki bir yerse, biz de ona göre bu kelimeyi yorumlayalım.

  2. 29 Ağustos 2022, 09:56

    Amerika, emperyalizm, siyonizm, nato ile iktidar ilişkisi!!! Türkiye’de amerikan yapay zekası hakim!!! Bayraktar TB2’lerde bu yapay zekadan yararlanıldı mı? Bu yüzden mi Rusya’ya satmayız diyorlar?

  3. 29 Ağustos 2022, 07:43

    Ne kadar güzel işler yaptığınızın farkında mısınız ?

  4. 29 Ağustos 2022, 07:43

    Seviliyorsunuuuz

  5. 29 Ağustos 2022, 04:35

    Atatürk Orman Çiftliği arazisinin bir bölümünün ABD’ye satılması, ABD’nin suçu değil ama onlar için AKP iktidarı sayesinde, Atatürk’ün millete bağışladığı bir araziye sahip olmak, herhalde Atatürk’ten intikam almak anlamına geliyor! (Arslan BULUT)

  6. Atatürk dönemi dışında modern bir Cumhuriyet sistemi hiçbir zaman olmadı. bundan sonra emperyalist ve NATO’nun tıpkı Çekoslovakya gibi Türkiyeyi parçalayıp pay edeceğini tahmin ediyorum.

  7. Yaşatacağız elbet!

  8. yarın parayı obur taraf versın bu mafya lıderıne cıkanları gorun sız.

  9. Bir yerden başlarsın ve kim yanar ise yansın, iktidarı muhalefeti akli başına alsın. İktidar dokunulmaz görüyor kendini, muhalefet umudunu pkk, feto, Biden ve Peker gibilere bel baglamis

  10. 28 Ağustos 2022, 14:15

    Ülkemizde amerikan zihin okuma sisteminde hepimiz bu sistemdeyiz gözümüzle gördüğümüz duyduğumuz hatta hissettiğimiz herşey amerika tarafından kaydedilmektedir. Kısaca eşimizi bile amerika bizden daha iyi tanımaktadır. Basit bir örnek eşiniz sizin iç çamaşırınızı yatak odasında bırakmanıza sinirleniyor ama size söylemiyor bu amerikan sistemi sizin eşinizin ne hissettiğini size ne kadar sinirlendiği dahi derecelendirebiliyor kısaca eşinizi sizden daha iyi biliyor ve tanıyor.

  11. Oy vermeye gitmek içimden gelmiyor artık. İktidarın değişmesi/değişme ihtimali beni heyecanlandırmıyor. Daha radikal, daha kapsamlı bir değişim istiyorum ülkem için. Artık birşeyler olmalı. Kaldırmıyor bünyem artık bu utancı.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!