Sayın Genç.
Milli Takım ve Fenerbahçe kaptanı Emre Belözoğlu içinde 1-2 cümle etseniz de aydınlanasak.
Yoksa Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe ye transfer ettiği ve takım kaptanı yaptığı Belözoğlu için edecek cümleniz yok mu?
Güngör Bey, emriniz olur; sizin güzel hatırınız için sesimi keserim ne demek. Tabi yazdıklarınızı
okurken noktalama işaretlerinin doğru kullanılması yönünde ortaya koyduğunuz parlak fikirlerinize de hayran oldum. Ne var ki noktalama işaretlerinin kullanımı noktasında bu denli hassas, duyarlı olan birinin en azından anlatım bozukluğu içermeyen cümleler kurmasını, hatta gereksiz yere noktalama işareti kullanmamasını beklerdim. E madem ki güzel dilimiz Türkçe konusunda duyarlıyız, bu durumda ben de sizin anlatım bozukluğu içeren bir iki cümlenizi düzelteyim bari. Anlatım bozukluğu içeren cümlenize örnek Güngör Bey: “Yazılarının bugün bile güzel okunmasının sebebi, uzun makaleleri, virgül, cümle, syntax ı doğru kullanılmasından.” Doğrusu şöyle olmalı Güngör Bey: “Yazılarının bugün bile keyifle (burada güzel kelimesinin kullanmanız semantik’ açıdan sorunlu) okunmasının sebebi yazarın uzun makalelerde (burada gereksiz virgül kullanmışsınız Güngör Bey) virgülÜ, (aslında noktalama işaretlerini demeniz gerekirdi!) cümleleri doğru kullanmasındandır.” Gördüğünüz üzere Güngör Bey epey “hırpalanmış” cümleniz bu düzeltmelerle az çok adam oldu. Tabi burada “syntax ı” şeklindeki kullanımınızın hem dilbilgisi hem de cümlede anlam bakımından uygun olmadığına da bir gönderimde bulunmak isterim. Ayrıca Türkçe alfabade olmayan x gibi bir harfi kullanmanız de hani pek de şık olmamış. Üstelik, “sentaks” kelimesi yerine Türkçemizdeki “sözdizimi” kelimesini kullanmamanız size ayrı bir hava da katmamış. Neyse, bu tarz sorunlara bu kadar vakit ayırdığım için kendime kızmakla birlikte, Türkçe için buna değer elbet. Selamlar Güngör Bey, Türkçe için yükselen sesimi kıstım şimdi!
Numan kardeşim. Stefan Zweig da yıllar boyu hem kendisini, hem ülkesini, hem de edebiyatı eleştirdi. Yazılarının bugün bile güzel okunmasının sebebi, uzun makaleleri virgül, cümle, syntax ı düzgün kullanılmasından.
Burada yazara eleştiri yapmıyoruz, sayfa, makale formatında yardımda bulunan arkadaşlara sesleniyorum.
Daha çok, daha seri okunması için, bilgilendirmeniz lazımken, kalkmış kendi bazında eleştiri yapıyorsun.
Kes sesini, gerçek yazarlar makalelerini yazsın, bizler okuması için, paylaşalım, yardımcı olalım.
Tekrarlıyorum, virgül, cümle akışı için çok değerli, ama küçük bir çizgi.
Selamlar.
Agziniza saglik numan bey. Tek sunu anlasak yetecek..Iktidar yanlis diye muhalefet dogru olacak diye bir genelleme yapilamaz. Ust yapi aptal degil ki birini ele gecirdiginde digerini bos biraksin..Kulagimizin arkasina kadar giriyorlar..Takim tutma isini birakmazsak kutuplasma devam eder…
Nihat beyin yazılarında çok farklı bakış açıları sunduğuna, böylelikle dünyaya bakış açımızı zenginleştirdiğine kuşku yok. Ama bu sayfayı takip ettiğimden bu yana AKP iktidarına, uygulamalarına, dününe bugününe Cumhurbaşkanına adam akıllı bir eleştirisini okumadım. Ne geçmisteki açılım, ne FETÖ ilişkisi ve bugün hala kollanmaları, güncel siyasi olgular hakkında. YCHP imamoğlu-Kaftancıoğlu eleştirileri haklı elbette. Ama AKP ye eleştirisi çok sınırlı, olunca da bazı yazarlar vb.üzerinden. Böyle olunca da nesnelliğini kaybettiğini düşünüyorum.
Çin konusunda kalkınmasının o kadar kof olduğunu düşünmüyorum. Ancak bu kalkınmanın temelinde özellikle ucuz iş gücü ve bu iş gücünün uluslararası tekellerle işbirliği içinde amansızca sömürülmesine dayandığı konusunda çok ciddi kanıtlar var.
Salgın konusunda ise bu hastalığa neden olan virüsün doğal olarak bazı hayvanlarda ortaya çıkan ve bir miktar değişime uğrayan bir virüs olmadığı konusunda çok ciddi makaleler var. Özellikle ABD savunma bakanlığı ve bağlı kurumlar bazı firmalar ve üniversiteler ve dünya geneline yayılmış laboratuarlar ile birlikte bio-silahlar geliştirmeye çalışıyor. Bunlardan biri yarasalarda belirlenen bazı virüslerin gen denetimi yoluyla çok tehlikeli ve bulaşıcı bir hale getirilmesi. İşin içinde ABD savunma bakanlığı tarafından yönetilen kurumlar, Duke üniversitesi, bu üniversitenin salgının başladığı yerdeki Wuhan Üniversitesi ve viroloji laboratuarıyla işbirliği Kazakistan’da ABD tarafından fonlanan araştırma kuruluşu ve başka kurumlar yer alıyor. Yoksa bazı ekzotik hayvan türlerinin yenmesi ile ilgisi yok. Kaldı ki bazı tür özellikle yaşlandırılmış, kokmaya başlamış peynir balık gibi ürünler Avrupa’da da yaygın olarak tüketiliyor.
Bkz. https://www.unz.com/wwebb/bats-gene-editing-and-bioweapons-recent-darpa-experiments-raise-concerns-amid-coronavirus-outbreak/
Nihat Abi ne diyor, ne anlatıyor siz ne diyorsunuz? Kesinlikle anlama sorununuz var, kesinlikle! Adam yüzde yüz gerçekçi bir soru sorup gelecekte ortaya çıkması oldukça muhtemel ülke sorunları hakkında bir “bilinç uyandırmaya”, buna “şimdi”den set çekmeye çalışıyor açıkça. Bak ne diyor: “güzelliğine bakın: “Ve diğer yanda, dün sana SICAK PARA’yı veren Dünya Bankası (ister Küreselci Sermaye deyiniz, ister International Money Fund/IMF deyiniz, Ister Chatam House deyiniz, ister Küresel Oligarklar Yuvası deyiniz, ister Rotschild, Rockefeller, vs. Familyalarının Uşakları deyiniz, hangisi hoşunuza gidiyorsa) şu tohumları şu tahılları şu ürünleri ekmeyecesin diyerek seni (Türkiye) ota tohuma (GDO ve tarımda tekelleşme eleştirisi) ete muhtaç hale getirdiğini unutma! Bugünkü muhalefetin (geleceğin olası iktidarının) daha bismillah demeden kalkıp SICAK PARA’nın kaynaklarına (Chatam House, Küreselci Semayenin Tapınağına) koşmasını “henüz vakit varken” (testi kırılmadan, yani güzel Ülkemiz Türkiye emperyalist sermayeden akacak sıcak para ile prangaya vurulmadan önce) bugün neden ELEŞTİRMİYOR SORGULAMIYORUZ? O sıcak para tarımda sana neyi dayatıyor ve dayattı? Siyaset olarak açılımlarla (İngiliz-Amerikan istihbaratı güdümündeki ve kontrolündeki Kürt Açılımı, Oslo olayı vs.) dün başına hangi felaketleri açtı ve hala ne yapmak istiyor? (Puşt puştluğundan vazgeçer mi?) Şimdi, Nihat Genç’in bu soruları, eleştirileri ve sorgulamaları yersiz mi, zamansız mı, haksız mı, uyduruk mu, palavra mı, alevli postmodern salata mı yoksa bu ülke, bu millet Küresel Sermaye’nin altına yatan nice siyasetçinin, akademisyenin, gazetecinin, askerin, bürokratın, işadamının yediği haltların, işlediği günahların bedelini acı acı ve tekrar tekrar ödemedi mi? Siz Nihat abiyi nerenizle okuyorsunuz? Yahu adam bir önceki yazısında uzun uzun size, bize herkese “aktör” bağlamında gerçeğin algılanışını anlattı ki yorumlardan anladığıma göre, hiç bir şey anlamamışsınız, boş beleş okumuşsunuz. E çünkü zihniniz formatlı! Zihin özgür olmayınca yeni durumu (muhalefetin iktidara gelebilme durumu, yeni durumlardan sadece biri!) geçmiş ezberler, kalıp düşünceler üzerinden düşünür ve doğal olarak “olanı”, “gerçeği” göremez! Görememeyince ne olur? Cevap basit: Uydurur! Tıpkı, Nihat abinin bir önceki yazısında bahsettiği deneyde olduğu üzere, kolu kopmuş adamın, olmayan koluna batırılan iğneden acı duyması gibi! Bu da tıpkı şuna benziyor: Henüz iktidar bile olmayan! CHP’nin Nihat Genç tarafından “iğnelenmesi” bile, CHP sever okuyucuya acı veriyor! Demek ki iktidar olsa CHP, ilk sansürlenecek, itibarına saldırılacak kişi, Nihat Genç olacak! Adam ülke küresel sermayeye peşkeş çekilmesin diye bas bas bağırırken, biri onun noktalama işaretlerini kullanmaması ile meşgul, diğeri Nihat Genci AKP yandaşlığı ile suçlar, öbürü CHP eleştirisinden gocunur, küser. Noktalama işareti anlamaya engel değil, hiç değil! Asıl engel formatlanmış ideolojik zihinlerin gerçeklikten zorunlu kopuşu. Beyler bayanlar, sene 2020 oldu ve Türkiye siyasetine dair çok fazla yeni, yepyeni ve çarpıcı gerçekler ortaya çıktı/çıkmakta. Öyle ki ülkemizi ve dünyayı bu ideolojik kafalarla, ideolojik ezberlerle asla doğru okuyamazsınız, anlayamazsınız. Bakın şöyle bir dünyada yaşıyoruz, iki gün önce veryansında verilen bir haberden örnek size: “PYD önderlerinden Salih Müslim Fransa’da Türkiye’yi NATO’ya şikayet etti” Güler misin ağlar mısın? Şimdi bu haberi ideolojik açıdan okuyan kafa ne anlar? Ne anlayacak, kafası allak bullak olur, hiç bir şey anlamaz! E bu da normaldir çünkü ideolojik okuyucunun zihni ikiye bölünmüş durumda: Bir yerde kötü adamlar, vahşi kapitalistler, küresel sermayeciler, emperyalistler ve zihnin öte yanında ise işte iyi insanlar, devrimciler, emperyalizm karşıtı komunistler, sosyalistler falan. Şimdi kafa böyle olunca zihnin doğru çalışması, çıplak gözle görülen gerçeği görmesi elbetteki imkansız! Gerçek diyalektikle geliyor: ” Kapitalizm ve Küreselciliğin, kendi varlığını garanti altına almak için yapay olarak ürettiği ve tabi ki başından sonuna kadar kontrolü altında tuttuğu anti tezi olarak sosyalist hareketler, gerçekte emperyal düzenin temel yapıtaşıdır, yani, kapitalist sistemden memnun olmayan kitlelerin yine kapitalizmi destekleyici kontrollü bir araca sisteme dönüştürülmesidir” diyorum. Şimdi yeni okuma: “Kapitalizmi güçlendirme aparatı olarak sosyalist PYD örgütü önderlerinden Salih Müslim, Küreselciliğin en büyük kapitalist askeri oluşumu olan Nato’ya, Küresel sermayenin tekerine en cılız haliyle bile çomak sokma potansiyeline sahip olan Türkiye’yi şikayet etti!
Nihat Genc,Imamoglu’nun Erzurum’a gidisini haniminin Demirtas’inkitabi icin hazirlanan programina gidisini hakaretlerle elestirmis,Bakiyorumda kacgündür acaba yazacak mi diye bekliyorum ama nafile,cünkü Nihat Genc sadece CHP’ye karsi görevlidir.Turizm Bakani’nin haniminin ANI HARABELERI’nde yapmis oldugu soytariliktan hic bahsetmiyor.Belli ki AKP’liler Nihat Genc’e tabu, yazamaz.Yazmasi icin CHP’li birisi olmasi lazim ki Nihat Genc’e malzeme ciksin.
Çin’in büyümesini nasıl balon olarak gördüğünüzü anlamadım? Bugün üretimde dünya lideri, teknoloji transferi yapan değil bizzat teknolojiyi geliştiren de Çin. Hatta bir doktor olarak günümüz büyük bilimsel tıp atılımlarının da ciddi bir biçimde Çin’den çıkmaya başladığını görüyoruz. (CRISP-R gibi). Hal böyleyken Çin gelişmesini balon olarak görmek çok insafsızca.
Yemek kültürü konusuna da katılmıyorum, Çin coğrafyasının önemli bir bölümü büyük baş hayvan yetiştirmeye müsait değil, yine biliyoruz ki insan için protein çok değerli ve önemli bir besin kaynağı olmuş tarihte. Dilimizde sırf protein içeren gıdayı diğerlerinden ayırt etmeye yarayan ve bunun için evrimleşmiş reseptörler bulundu (Gıda firmaları bu reseptörü uyaracak maddeleri çer çöp her şeyin içine koyarak, beyninizde “gerçek” gıda almış, algısı oluştururlar). Sizin kültürünüz beyninize göre şekillenir ve beyin bir şekilde protein istiyor! O zaman Çin tarihinde ve günümüzde böcek, fare, yılan yenmesini çok görece bir kültürel bakış açısıyla eleştirmek kanımca doğru değil. Şahsınıza söylemiyorum Nihat Bey ama, Fransızların restoranında kurbağa bacağı ve salyangoz yemek daha havalı oluyor sanırım birçok kimse için…
Cyrano De Bergerac haklı…
“Her şey çok güzel olacak!” aldatmacası gibi, bu “meşhur etme” metodu da bir oyun. Zülfü Livaneli, düğmesine basılmadan, böyle konularda asla maydanoz olmaz. Yakında ne deniyordu hani, bilmem nesi çıkacaktır.
Haa, yazının tümünü okudum mu, hayır!
Nihat Genç’in yazıları, ne yazık ki bir çeşit postmodern salataya dönüştü.
Kafayı şeyapıyor ve yoruyor.
Naçizane fikrimdir, redaksiyon sansürler veya koyar… Bilemem.
Güzel yazı teşekkürler.
Yalnız ben olsam, yanık sesiyle kürtçe şarkı söyleyen doğulu çocuğa ithafen, böyle bir yazı yazmak için fazla acele etmezdim.
Artık kimsede öyle sözünün arkasında duracak mertlik kalmadı. Yarın bir bakarsınız Acun’un programında “acılı kurdish celebrity” oluverir.
Sayın Genç.
Milli Takım ve Fenerbahçe kaptanı Emre Belözoğlu içinde 1-2 cümle etseniz de aydınlanasak.
Yoksa Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe ye transfer ettiği ve takım kaptanı yaptığı Belözoğlu için edecek cümleniz yok mu?
Güngör Bey, emriniz olur; sizin güzel hatırınız için sesimi keserim ne demek. Tabi yazdıklarınızı
okurken noktalama işaretlerinin doğru kullanılması yönünde ortaya koyduğunuz parlak fikirlerinize de hayran oldum. Ne var ki noktalama işaretlerinin kullanımı noktasında bu denli hassas, duyarlı olan birinin en azından anlatım bozukluğu içermeyen cümleler kurmasını, hatta gereksiz yere noktalama işareti kullanmamasını beklerdim. E madem ki güzel dilimiz Türkçe konusunda duyarlıyız, bu durumda ben de sizin anlatım bozukluğu içeren bir iki cümlenizi düzelteyim bari. Anlatım bozukluğu içeren cümlenize örnek Güngör Bey: “Yazılarının bugün bile güzel okunmasının sebebi, uzun makaleleri, virgül, cümle, syntax ı doğru kullanılmasından.” Doğrusu şöyle olmalı Güngör Bey: “Yazılarının bugün bile keyifle (burada güzel kelimesinin kullanmanız semantik’ açıdan sorunlu) okunmasının sebebi yazarın uzun makalelerde (burada gereksiz virgül kullanmışsınız Güngör Bey) virgülÜ, (aslında noktalama işaretlerini demeniz gerekirdi!) cümleleri doğru kullanmasındandır.” Gördüğünüz üzere Güngör Bey epey “hırpalanmış” cümleniz bu düzeltmelerle az çok adam oldu. Tabi burada “syntax ı” şeklindeki kullanımınızın hem dilbilgisi hem de cümlede anlam bakımından uygun olmadığına da bir gönderimde bulunmak isterim. Ayrıca Türkçe alfabade olmayan x gibi bir harfi kullanmanız de hani pek de şık olmamış. Üstelik, “sentaks” kelimesi yerine Türkçemizdeki “sözdizimi” kelimesini kullanmamanız size ayrı bir hava da katmamış. Neyse, bu tarz sorunlara bu kadar vakit ayırdığım için kendime kızmakla birlikte, Türkçe için buna değer elbet. Selamlar Güngör Bey, Türkçe için yükselen sesimi kıstım şimdi!
Numan kardeşim. Stefan Zweig da yıllar boyu hem kendisini, hem ülkesini, hem de edebiyatı eleştirdi. Yazılarının bugün bile güzel okunmasının sebebi, uzun makaleleri virgül, cümle, syntax ı düzgün kullanılmasından.
Burada yazara eleştiri yapmıyoruz, sayfa, makale formatında yardımda bulunan arkadaşlara sesleniyorum.
Daha çok, daha seri okunması için, bilgilendirmeniz lazımken, kalkmış kendi bazında eleştiri yapıyorsun.
Kes sesini, gerçek yazarlar makalelerini yazsın, bizler okuması için, paylaşalım, yardımcı olalım.
Tekrarlıyorum, virgül, cümle akışı için çok değerli, ama küçük bir çizgi.
Selamlar.
Agziniza saglik numan bey. Tek sunu anlasak yetecek..Iktidar yanlis diye muhalefet dogru olacak diye bir genelleme yapilamaz. Ust yapi aptal degil ki birini ele gecirdiginde digerini bos biraksin..Kulagimizin arkasina kadar giriyorlar..Takim tutma isini birakmazsak kutuplasma devam eder…
Nihat beyin yazılarında çok farklı bakış açıları sunduğuna, böylelikle dünyaya bakış açımızı zenginleştirdiğine kuşku yok. Ama bu sayfayı takip ettiğimden bu yana AKP iktidarına, uygulamalarına, dününe bugününe Cumhurbaşkanına adam akıllı bir eleştirisini okumadım. Ne geçmisteki açılım, ne FETÖ ilişkisi ve bugün hala kollanmaları, güncel siyasi olgular hakkında. YCHP imamoğlu-Kaftancıoğlu eleştirileri haklı elbette. Ama AKP ye eleştirisi çok sınırlı, olunca da bazı yazarlar vb.üzerinden. Böyle olunca da nesnelliğini kaybettiğini düşünüyorum.
Çin konusunda kalkınmasının o kadar kof olduğunu düşünmüyorum. Ancak bu kalkınmanın temelinde özellikle ucuz iş gücü ve bu iş gücünün uluslararası tekellerle işbirliği içinde amansızca sömürülmesine dayandığı konusunda çok ciddi kanıtlar var.
Salgın konusunda ise bu hastalığa neden olan virüsün doğal olarak bazı hayvanlarda ortaya çıkan ve bir miktar değişime uğrayan bir virüs olmadığı konusunda çok ciddi makaleler var. Özellikle ABD savunma bakanlığı ve bağlı kurumlar bazı firmalar ve üniversiteler ve dünya geneline yayılmış laboratuarlar ile birlikte bio-silahlar geliştirmeye çalışıyor. Bunlardan biri yarasalarda belirlenen bazı virüslerin gen denetimi yoluyla çok tehlikeli ve bulaşıcı bir hale getirilmesi. İşin içinde ABD savunma bakanlığı tarafından yönetilen kurumlar, Duke üniversitesi, bu üniversitenin salgının başladığı yerdeki Wuhan Üniversitesi ve viroloji laboratuarıyla işbirliği Kazakistan’da ABD tarafından fonlanan araştırma kuruluşu ve başka kurumlar yer alıyor. Yoksa bazı ekzotik hayvan türlerinin yenmesi ile ilgisi yok. Kaldı ki bazı tür özellikle yaşlandırılmış, kokmaya başlamış peynir balık gibi ürünler Avrupa’da da yaygın olarak tüketiliyor.
Bkz. https://www.unz.com/wwebb/bats-gene-editing-and-bioweapons-recent-darpa-experiments-raise-concerns-amid-coronavirus-outbreak/
Nihat Abi ne diyor, ne anlatıyor siz ne diyorsunuz? Kesinlikle anlama sorununuz var, kesinlikle! Adam yüzde yüz gerçekçi bir soru sorup gelecekte ortaya çıkması oldukça muhtemel ülke sorunları hakkında bir “bilinç uyandırmaya”, buna “şimdi”den set çekmeye çalışıyor açıkça. Bak ne diyor: “güzelliğine bakın: “Ve diğer yanda, dün sana SICAK PARA’yı veren Dünya Bankası (ister Küreselci Sermaye deyiniz, ister International Money Fund/IMF deyiniz, Ister Chatam House deyiniz, ister Küresel Oligarklar Yuvası deyiniz, ister Rotschild, Rockefeller, vs. Familyalarının Uşakları deyiniz, hangisi hoşunuza gidiyorsa) şu tohumları şu tahılları şu ürünleri ekmeyecesin diyerek seni (Türkiye) ota tohuma (GDO ve tarımda tekelleşme eleştirisi) ete muhtaç hale getirdiğini unutma! Bugünkü muhalefetin (geleceğin olası iktidarının) daha bismillah demeden kalkıp SICAK PARA’nın kaynaklarına (Chatam House, Küreselci Semayenin Tapınağına) koşmasını “henüz vakit varken” (testi kırılmadan, yani güzel Ülkemiz Türkiye emperyalist sermayeden akacak sıcak para ile prangaya vurulmadan önce) bugün neden ELEŞTİRMİYOR SORGULAMIYORUZ? O sıcak para tarımda sana neyi dayatıyor ve dayattı? Siyaset olarak açılımlarla (İngiliz-Amerikan istihbaratı güdümündeki ve kontrolündeki Kürt Açılımı, Oslo olayı vs.) dün başına hangi felaketleri açtı ve hala ne yapmak istiyor? (Puşt puştluğundan vazgeçer mi?) Şimdi, Nihat Genç’in bu soruları, eleştirileri ve sorgulamaları yersiz mi, zamansız mı, haksız mı, uyduruk mu, palavra mı, alevli postmodern salata mı yoksa bu ülke, bu millet Küresel Sermaye’nin altına yatan nice siyasetçinin, akademisyenin, gazetecinin, askerin, bürokratın, işadamının yediği haltların, işlediği günahların bedelini acı acı ve tekrar tekrar ödemedi mi? Siz Nihat abiyi nerenizle okuyorsunuz? Yahu adam bir önceki yazısında uzun uzun size, bize herkese “aktör” bağlamında gerçeğin algılanışını anlattı ki yorumlardan anladığıma göre, hiç bir şey anlamamışsınız, boş beleş okumuşsunuz. E çünkü zihniniz formatlı! Zihin özgür olmayınca yeni durumu (muhalefetin iktidara gelebilme durumu, yeni durumlardan sadece biri!) geçmiş ezberler, kalıp düşünceler üzerinden düşünür ve doğal olarak “olanı”, “gerçeği” göremez! Görememeyince ne olur? Cevap basit: Uydurur! Tıpkı, Nihat abinin bir önceki yazısında bahsettiği deneyde olduğu üzere, kolu kopmuş adamın, olmayan koluna batırılan iğneden acı duyması gibi! Bu da tıpkı şuna benziyor: Henüz iktidar bile olmayan! CHP’nin Nihat Genç tarafından “iğnelenmesi” bile, CHP sever okuyucuya acı veriyor! Demek ki iktidar olsa CHP, ilk sansürlenecek, itibarına saldırılacak kişi, Nihat Genç olacak! Adam ülke küresel sermayeye peşkeş çekilmesin diye bas bas bağırırken, biri onun noktalama işaretlerini kullanmaması ile meşgul, diğeri Nihat Genci AKP yandaşlığı ile suçlar, öbürü CHP eleştirisinden gocunur, küser. Noktalama işareti anlamaya engel değil, hiç değil! Asıl engel formatlanmış ideolojik zihinlerin gerçeklikten zorunlu kopuşu. Beyler bayanlar, sene 2020 oldu ve Türkiye siyasetine dair çok fazla yeni, yepyeni ve çarpıcı gerçekler ortaya çıktı/çıkmakta. Öyle ki ülkemizi ve dünyayı bu ideolojik kafalarla, ideolojik ezberlerle asla doğru okuyamazsınız, anlayamazsınız. Bakın şöyle bir dünyada yaşıyoruz, iki gün önce veryansında verilen bir haberden örnek size: “PYD önderlerinden Salih Müslim Fransa’da Türkiye’yi NATO’ya şikayet etti” Güler misin ağlar mısın? Şimdi bu haberi ideolojik açıdan okuyan kafa ne anlar? Ne anlayacak, kafası allak bullak olur, hiç bir şey anlamaz! E bu da normaldir çünkü ideolojik okuyucunun zihni ikiye bölünmüş durumda: Bir yerde kötü adamlar, vahşi kapitalistler, küresel sermayeciler, emperyalistler ve zihnin öte yanında ise işte iyi insanlar, devrimciler, emperyalizm karşıtı komunistler, sosyalistler falan. Şimdi kafa böyle olunca zihnin doğru çalışması, çıplak gözle görülen gerçeği görmesi elbetteki imkansız! Gerçek diyalektikle geliyor: ” Kapitalizm ve Küreselciliğin, kendi varlığını garanti altına almak için yapay olarak ürettiği ve tabi ki başından sonuna kadar kontrolü altında tuttuğu anti tezi olarak sosyalist hareketler, gerçekte emperyal düzenin temel yapıtaşıdır, yani, kapitalist sistemden memnun olmayan kitlelerin yine kapitalizmi destekleyici kontrollü bir araca sisteme dönüştürülmesidir” diyorum. Şimdi yeni okuma: “Kapitalizmi güçlendirme aparatı olarak sosyalist PYD örgütü önderlerinden Salih Müslim, Küreselciliğin en büyük kapitalist askeri oluşumu olan Nato’ya, Küresel sermayenin tekerine en cılız haliyle bile çomak sokma potansiyeline sahip olan Türkiye’yi şikayet etti!
Nihat Genc,Imamoglu’nun Erzurum’a gidisini haniminin Demirtas’inkitabi icin hazirlanan programina gidisini hakaretlerle elestirmis,Bakiyorumda kacgündür acaba yazacak mi diye bekliyorum ama nafile,cünkü Nihat Genc sadece CHP’ye karsi görevlidir.Turizm Bakani’nin haniminin ANI HARABELERI’nde yapmis oldugu soytariliktan hic bahsetmiyor.Belli ki AKP’liler Nihat Genc’e tabu, yazamaz.Yazmasi icin CHP’li birisi olmasi lazim ki Nihat Genc’e malzeme ciksin.
Chp , IMamoglu ve Kilicdaroglu’nu elestirmemissiniz bu yazida. O yuzden okumadim.
Çin’in büyümesini nasıl balon olarak gördüğünüzü anlamadım? Bugün üretimde dünya lideri, teknoloji transferi yapan değil bizzat teknolojiyi geliştiren de Çin. Hatta bir doktor olarak günümüz büyük bilimsel tıp atılımlarının da ciddi bir biçimde Çin’den çıkmaya başladığını görüyoruz. (CRISP-R gibi). Hal böyleyken Çin gelişmesini balon olarak görmek çok insafsızca.
Yemek kültürü konusuna da katılmıyorum, Çin coğrafyasının önemli bir bölümü büyük baş hayvan yetiştirmeye müsait değil, yine biliyoruz ki insan için protein çok değerli ve önemli bir besin kaynağı olmuş tarihte. Dilimizde sırf protein içeren gıdayı diğerlerinden ayırt etmeye yarayan ve bunun için evrimleşmiş reseptörler bulundu (Gıda firmaları bu reseptörü uyaracak maddeleri çer çöp her şeyin içine koyarak, beyninizde “gerçek” gıda almış, algısı oluştururlar). Sizin kültürünüz beyninize göre şekillenir ve beyin bir şekilde protein istiyor! O zaman Çin tarihinde ve günümüzde böcek, fare, yılan yenmesini çok görece bir kültürel bakış açısıyla eleştirmek kanımca doğru değil. Şahsınıza söylemiyorum Nihat Bey ama, Fransızların restoranında kurbağa bacağı ve salyangoz yemek daha havalı oluyor sanırım birçok kimse için…
Cyrano De Bergerac haklı…
“Her şey çok güzel olacak!” aldatmacası gibi, bu “meşhur etme” metodu da bir oyun. Zülfü Livaneli, düğmesine basılmadan, böyle konularda asla maydanoz olmaz. Yakında ne deniyordu hani, bilmem nesi çıkacaktır.
Haa, yazının tümünü okudum mu, hayır!
Nihat Genç’in yazıları, ne yazık ki bir çeşit postmodern salataya dönüştü.
Kafayı şeyapıyor ve yoruyor.
Naçizane fikrimdir, redaksiyon sansürler veya koyar… Bilemem.
Virgül koymasına lütfen birazcık dikkat edin. Makale okunmasını kolaylaştırın. Her makale onlarca virgül hatası, zor okunuyor, yanlış anlaşılıyor
Güzel yazı teşekkürler.
Yalnız ben olsam, yanık sesiyle kürtçe şarkı söyleyen doğulu çocuğa ithafen, böyle bir yazı yazmak için fazla acele etmezdim.
Artık kimsede öyle sözünün arkasında duracak mertlik kalmadı. Yarın bir bakarsınız Acun’un programında “acılı kurdish celebrity” oluverir.