27 Şubat Perşembe günü İdlib’den acı bir haber geldi, sonuçları, yüz yıllık ezberleri bozacak kadar derin, artık yaraların kan kaybının sayıların ötesine geçtiğimiz hayati bir anda ve kaybetmeyi aklımızın ucundan geçirmeyecek başka bir yerdeyiz.
Özal’ın bir koyup üç alacağız diyen I. Körfez Savaşı’ndan bu yana savaşa karşı çıktık, sonuç, Orta Doğu’da milyonlarca ölü, on milyonların göçü ve Rusya-ABD vs. dünyanın bütün savaş makineleri bölgeye yerleşti.
27 Şubat Perşembe günü itibariyle artık savaşın kapısındayız, önce Rusya gerçek tarihi yüzünü gösterdi, sonra NATO’nun sırtımızda hançeri, elli yıldır popülist siyasetlerle oyalanan Türk Milleti acı ve büyük yüzleşmeyle artık karşı karşıya.
Bu saatten sonra istesek de yumuşayamayız, savaş budur, daha ağır yüzleşmeler taşı şekilleyen testereler gibi, yüzleşmeler mermeri yonta yonta kendi hakiki gücümüzü ve asli kimliğimizi ortaya çıkartacak, yalan dolan hile hurda güçsüz görüntü şişirme sahte dost zayıf cüruf ne varsa ayıklanacak.
Milli seferberlik gücümüzü de test edip yüzleşeceğiz. Hava savunması olmadan askeri bir harekâtın sorumluluğuyla da yüzleşeceğiz.
Güçlü dirayetli insanlara yakışır şekilde iç politikada laf anlatılmaz aşılmaz geçilmez bir yerde tıkanıp kaldığımız gerçeğiyle de yüzleşeceğiz.
Savaş, insanlık ve ülkemiz için ‘dehşet’tir, ancak durdurulması mümkün değil, bir defa başımıza maalesef gelmişse artık okuma-yazması olanlar için savaş aynı zamanda hayatta kalıp yol bulabilmek için ‘mükemmel bir eserdir’.
Her milletin tarihinde çıkışsız yollara saplanıp kalındığı büyük anlar vardır.
Ve savaş acı sonuçları maliyetiyle bedeller ödete ödete yanlış karanlık çözümsüz siyasetin bütün düğümlerini çözer. Ya ürperterek korkudan titretir dizlerinizi çözer ve kendinizi savunamaz hale getirir sizi, ya, birbirimizin kalbine yeniden dayanışma köprüleri kurup meşakkatli ama rahatlatıcı yeni güzel günlerin yeni siyasetlerin nihayet önünü açar!
Blöfleri, küstahlıkları, ben bilirimleri, sahte dostları, maceracıları, pusuda bekleyen leşçileri, ve gerçek devlet adamlarını ve milli kahramanları ortaya çıkartır.
Ancak milletçe sürpriz yaşamadık hiç şaşırmadığımız bir yüzleşme, Vietnam’da, Afganistan’da, Irak’ta, Cezayir’de, Kamboçya’da, Suriye’de peş peşe çok ağır yenilgiler alan düşmanlar hiç ders çıkartmadan bir daha meydan okuyorlarsa bizim de gücümüzü bir daha test etmek göğsümüzü siper etmek çok geç kalınsa da artık vatan borcumuzdur.
Ya yaralarımızı sarıp büyük bir milli kudretle yeniden ayağa kalkarız ya da milletler sürüne sürüne acı felaketleri peş peşe hüsranlar yaşayarak yok olmaya doğru sürüklenir.
Türk Milleti çok ihanetler görmüş ama diz çökmemiş, ağır istila ve saldırılar görmüş ama asla yere düşmemiş, en yalnız anlarında dahi gururundan taviz vermemiş, büyük bir milletin adıdır.
Bu büyük milletin evlatlarının saldırıları karşılıksız bırakmayacağına inancımız tamdır.
Ancak peşinen söyleyeyim, artık dünde kalmış pamuk ipliğine bağlı eski dostluklara karşı hazırlıksız ve acil bir hesaplaşmaya girişmek gibi bir deli hırsın kurbanı olacakları bilinç kaybı yaşayacaklarına da asla hiç inanmıyorum.
Beklemek tartmak güçlenmek başka şey, ancak bu büyük saldırıdan bu saatten sonra ölçülülük ve sükunet istemek artık milli zayıflıktır.
Ve bu saatten sonra kuru gürültü, hamasi, taşkın, oyalayıcı, ateş düşürücü nutuklar da artık küçük komik düşürücü yine bir daha içeriye oynamaktır.
Bu saatten sonra iktidar milletimizi felaketlere sürükleyen yanlış siyasetlerin bir daha trajik kahramanları olmak istemiyorsa ‘hayal kırıklıklarımızı’ söyleyebilecek kadar bilge ve güçlü ve güvenleri çok yüksek insanlar olabilmeli.
Ve iktidar, milletimizin asli güçlerinden başka güvenebileceğimiz başka hiçbir şeyin olmadığını artık dillerini ideolojilerini kuşatıldıkları çevrelerini siyasetleriyle bir daha düşünüp ayıklamak temize çekmek için bu tarihi kırılma anını büyük bir fırsat görmeli.
Yeter ki tarih bilelim ve böyle felaket anlarında büyük milletimizin içinden tarihimiz kadar büyük bir kuvvetin çıkıp geliverdiğine hepimiz inanalım, Vietnam sonrası Amerika Afganistan sonrası Rusya’nın iktidara dirayetli kararlar alabilecek albaylıktan yüksek komutaya kadar yeniden revize ettiğini unutmayalım.
Buraya kadar gelmeyecek-getirilmeyecektik, bu karşı çıkışlar artık dünde kaldı, ya da artık çok ileri tarihlere ertelendi. Çünkü artık BAŞKA bir yerdeyiz. Artık, hamurumuzu göreceğimiz mayamızı göreceğimiz… Acı çekme birlik olma ve milli seferberlik toparlanma gücümüzü göreceğiz.
Ne kadar büyük bir dertle baş başa yapayalnız kaldığımızın farkında olup, artık kimseye topyekun teslim olmayan, güngörmüş akıllanmış sağduyulu seçmenler ve askeri kadrolar yetiştirmenin bir daha bıkmadan usanmadan yorulmadan ve zırnık geri adım atmadan büyük derdi telaşında olacağız!
İki ucu boklu değnek, felaketin büyüklüğüne bakın, iktidarın islami gruplarla girdiği geri dönülmez bu yanlış yola, ana muhalefet partisi Yeni CHP öteden beri hala bütün karşı çıkışlarımıza rağmen PKK-PYD’yle savaşı çok başka yönden kaldığı yerden sürdürecek politikaları dillendiriyor, bir türlü milli ve alternatif olamıyor, siyasi çözümsüzlük milli çaresizliğimizi daha da ağırlaştırıyor.
Türk Milleti, siyasetçisinden yazarına kadar, tarih önünde bir daha, canla başla anlatılmaz o muazzam güveni, tereddütsüz bir irade ve kararlılıkla, hepimizden vatan savunması bekliyor.
Ülkeyi bu hale getiren zihniyetle neyi kurtaracağız. Hastalığın sebebi belliyken çareyi başka yerde aramayacaksın. Millete havuç yerine gerçekleri verirseniz bu millet zaten her türlü zorluğu yener.
“Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur..”
Gerçekten mi? Bizi bu noktaya getiren koşulları dikkate almadan Rusya’ya savaş mı açacağız? Birinci Dünya Savaşı’na girmemiz ne kadar doğru bir karar ise bu savaşa girmemiz de o kadar haklıdır. Mezhepçi romatizme ve kişisel saplantılara dayalı sebeplerle gelinen bu noktada savaşı haklı görmeye yönelik hiç bir mantık yürütme kabul edilemez.
Birliği sağlayacak akıl, vicdan, feraset ve elbette aynı zamanda cesaret!
Milletimizin başı sağ olsun. Allah şehitlerimize rahmet etsin, ailelerine sabır ihsan etsin.
Bu cennet Vatan icin can feda! ilk once icimizdeki amarikanci ve rusculari temizlemeliyiz.
Idlip nere Tekirdağ nere, çeksinler Mehmetçiği içeri.
İlk hedef memleketi bu hale getiren odakları etkisiz hale getirmek olmalı.
İstanbulda suriyenin dostları toplanmıştı Amerika Suudi kralı Katar şeyhi bizimkiler ıraka götürdükleri gibi suriyeye de demokrasi özgürlük götürmek için toplanmıştı.Kardeşim esad cia başkanı gelince bir gecede zalim esed oldu biz suriyeye girecektik 5 milyon suriyeli bize girdi.Suriyelileri gemilere bindirip amerika suudi arapa katara göndersinler nede olsa suriyenin dostları bunlardı.Askeri sınıra çekip suriyenin topraklarını terk etsinler.Türkiyedeki tüm yabancıları istedikleri yerden sınırdışı etsinler.Vatandaşına is bulsun fabrika açsın az çalsın malvarlığını hazineye bağışlasın yoksa çoķ şehıtler tepesi olur.İsrail sizinle gurur duyuyor.Amerika sizinle gurur duyuyor.Birde askerleri suriyeye hatay valisimi gönderdi açıklamayı o yapıyor
Vatan savunması gene vergi mükellefi vatandaşlara kaldı, siz diğerlerinin elini taşın altına koyacağını düşünüyor musunuz ?
Daha düne kadar öz vatanımızda bize parya muamelesi çeken bu ihvancı arapların ortadoğu fantazilerine iştirak edemeyeceğim Nihat abi. Ben,hiç kusura bakma bu arapçılarla her fırsatta gırtlağımıza bıçak doğrultan bu sahtekarlarla birlik olmayı reddediyorum. Akp nin suriyede attığı hiçbir adımın hukuki ahlaki siyasi jeopolitik temeli yok. Bu durum bu kadar açıkken hiç kimse vana bu ihvancıların mezhepçi fantazilerini vatan savunnası diye sunamaz. Güneydoğuya gönüllü gittim. Vatan için canım feda. Ama bu islamcıların davasını vatan davası diye paketleyip sen bile bize satamazsın. Suriye hakkında bu iktidarın söylediği ve yaptığı hiçbir şeye inanmıyorum. Kozinoğlu gibi kurtları cezaevlerinde öldürtüp çakalları sadatçıları imamları orduya doldurup askeri okulları kapatan bu islamcılarla benim ortak bir milli davam yok. Atatürkün resmini atamazsınız diye beni işimden aşımdan edip açlığa mahkum eden bu vicdansızlarla ortak bir davam yok. Dantelli kefen giyip ilk bedelli asker kuyruğuna koşan adamlarla ortak bir vatan davam yok. İslamcılar osmanlıyı yıktılar. Cumhuriyeti de tüm kurum ve değerleriyle yıkıyorlar. Vatana sahip çıkmak vatanı yıkanlara sahip çıkarak olamaz. Türk milleti kurduğu devleti tekrar eline alana dek ben bu savaşta yokum abi. Daha dün kpss birincisi mükakattaki tüm soruları doğru cevaplamasına rağmen elendi. Liyakatin olmadığı yerde ortak vatan masaldır. İslamcılar ekti islamcılar biçsin.
Şehitler tepesi “İnşallah” boş kalmayacak sözleri neden alkışlanır?
Alkışlayanlar, “şehitler tepesinde” yer almaya hazır mı?
Bize ait olmayan topraklarda, bizimle ilişkisi olmayan örgütlerin var olma savaşında, bizim askerlerimiz ölecek ve şehitler tepesi boş kalmayacak!
Bugün bir seçim olsa, yine Şehitler tepesi “İnşallah” boş kalmayacak diyenler kazanır. Neden?
Emin Gaffar Bey, yorumunuz için teşekkürler. Çok derin bir bir şaşkınlık içindeyim.
Kemalist mahlâslı sayın yorumcuya katılıyorum.
Kendi adıma bu konudaki düşüncelerim şunlardır;
Biz bu savaşı aynen kurtuluş savaşında yaptığımız gibi, gencinden yaşlısına, ölüme gülerek gidecek kadar büyük bir imânla veririz. Memleketi bu duruma kimlerin getirdiğinin hesabını da ayrı tutarak veririz.
Ama kimse kusura bakmasın artık bunu, hilâfet uğruna kurtuluş savaşında İngiliz’le bir olup, Türk’ü sırtından hançerleyen yobazların torunlarının önderliğinde yapamayız. Cepheye giderken, “nereye gidiyorsunuz?” diye sorulduğunda, “islâmın bayrağının dalgalandığı her yere” diyenlerin yanında da yapamayız.
Savaş ciddi iştir. Arkadaşına canını emanet etmeyi gerektirir. Kimse ne benden ne de çocuklarımdan, hayatları boyunca ağızlarından yalan ve riyâdan başka tek kelime çıkmamış, gizli şer’i amaçları doğrultusunda yalanın ve ihânetin her türlüsünü mübâh gören bir güruha, savaş meydanında -silah arkadaşım- diye güvenerek arkamı dönmemi beklemesin.
Kolaycı bir mantıkla; “vatanı kurtaralım, sonra bunları hallederiz” denebilir. Ama bunlarla bunun yapılamayacağını, çok kritik dönemeçlerde test edip ve her seferinde hüsrana uğrayarak gördük…
Milletçe üzgünüz. Askerlerimizin ailelerine sabırlar diyorum. Şavaş tamtamları çalmak ülkeyi yönetenler için çok kolay. Savaşın kimseye bir faydasının olmadığını o savaşın ceremesini çekenler bilir. Bu bataklığa bile bile ordumuz sürülmüştür. Rusya’yı çok yakından tanıyan biri olarak söylüyorum. Bu konuda onların yaptığı açıklamalarda çelişki yok. Durumun bu noktaya geleceği belliydi. Rusya bizi sırtımızdan bıçaklamış değil. İşin kötüsü gelinen noktadan dönüş de çok zor. Çünkü atılacak geri adım çözülmeyi beraberinde getirir. Ama Rusya ile savaşmak bize birşey kazandırmaz. Bu işi bir şekilde masada çözmek gerekiyor. Çünkü alanda dezavantajlıyız. Askerimizi kelle kesen cihatçılarla bereber savaştıranlardan er ya da geç halkın hesap sorması gerekiyor. Hava sahası bizim kontrolümüzde değil. Kara gücü ile de bu operasyon kazanılamaz.
Eline sağlık Nihat kardeşim. Fakat yorumlara bakınca üzülüyorum da senin gibi bir bağımsız Türkiye savunucusu dahi arkasında homojen bir kitle toplayamıyor diye. Sadece muhafazakarların yobazı olmuyor. Aydın geçinenlerimizin de yobazı var. Dünyada neler olup bittiğinden haberi olmayan muhafazakar yobazlarımız hilafet hevesinde ve arabalarının arkasına tuğra çıkartması koyuyor. Türkiye’nin hatta Ege sahillerinin ötesinde neler olup bittiğinden haberi olmayan sözde aydın yobazlarımız ise tek parti dönemi hevesinde ve arabalarının arkasına Atatürk’ün imzasını koyuyor. Osmanlı yıkılırken cetvelle Türkiye sınırları dışında bırakılan Türklerin hakkını yani Misakı Milli sınırlarını geçmişte Atatürk ve bugün Erdoğan kadar savunmuyorsanız Allah belanızı versin. Böyle bir savaşta yanımızda olmanızı ve size güvenmeyi istemem zaten. ABD, Rusya ve İsrail’in cirit attığı coğrafyamızda vatanımızın bağımsızlığı sınırlarımızın enaz 20-30 km ötesinde başlamalıdır ve orada 100 sene öncesine kadar Türk kimliğiyle yaşayan yüzbinlerce akrabamız varken bu mümkündür.
Bu “Ortadoğu bataklığı” klişe ezberini, dünyadan bölgesinden bihaber kafasını kuma gömen söylemi bırakın artık allah aşkına! Bir uyanın atık! Biz burada yaşıyoruz, devir değişti, eğer Ortadoğu’da müdahil olmazsak yokoluruz. Bunu görmüyor musunuz sayın yorumcular? Bu fetöcü, pkk’cı , bu aymaz, dünyayı ve bölgemizi okuyamayan, bu zavallı yeni CHP söylemini bırakın. Eğer Atatürk bugün olsaydı ilk işi Kılıçdaroğlunun genel başkan olduğu CHP yi kapatmak olurdu.
Sayın Nihat Genç, hitabınız mükemmel bir vatansever ve devlet adamı tavrıyla yazılmış. Kısır ve dar görüşlü iç çekişmelerden uzak, küçük hesapları değil, vatanı hedefleyen bir yazı. Helal olsun size. Ama ne yazık ki yorum yazan okuyuculara bakıyorum da, sizi hiç anlamamışlar, hala Ortadoğu bataklığı söylemi hapishanesinden bakıyorlar. Saygılarımla.
Lafi ofkesinden fanatik ideolojik yandasligindan nefretinden siyasi gorusunden ayiramadan yorum yapan arkadaslara aldirma, yine ellerine zihnine suzgecine saglik Nihat abi..
Şehitler tepesi “İnşallah” boş kalmayacak sözleri neden alkışlanır?
Alkışlayanlar, “şehitler tepesinde” yer almaya hazır mı?
Bize ait olmayan topraklarda, bizimle ilişkisi olmayan örgütlerin var olma savaşında, bizim askerlerimiz ölecek ve şehitler tepesi boş kalmayacak!
Bu sözleri hem meydanda, hem televizyonlarının başında alkışlayanlar, bu güne kadar bu sözlerin sahibine oy veren on milyonlar , bugün bir seçim olsa oylarını nereye verecekler? Neden?
Günümüzde kullanılan şehitlik kavramıyla, Kuran’daki örtüşmüyor. Allah’ın dinini yaymak için savaşıp ölündüğünde şehit olunuyor. Ayrıca Suriye Müslüman, Türkiye Müslüman. Anlayamıyorum bu durumda hangi taraf şehit veriyor. Bir başka ülkenin ordusu Edirne’den girip, Istanbul’un Avrupa yakasına kadar gelse, ne düşünürsünüz? Bir an önce hem de Müslüman olan bir başka ülkenin topraklarından çıkılmalıdır
Sizinki ne biçim öneri ya!
Din, özgür usun önündeki en büyük engeldir. Doğruların ve gerçeklerin görülebilmesini ve gereklerinin yapılmasını engeller.
Nietzsche ne demişti?
Nihat Genç +1
Abuk subuk yorum yazanlar gidip Necati Doğru, Emin Çölaşan okusun!
Güneyimize ve doğumuza Ortadoğu batağı diyen devekuşlarına sormak isterim: sizin bataklık olarak gördüğünüz o bölgede 10 bin km öteden gelen ABD ne arıyor, ta Karadeniz’İn ve Hazar’ın kuzeyindeki Rusya orada ne iş yapıyor, Fransa, Almanya ve Ingiltere neden orada. Yahu adamlar ta nereden geliyor, oradaki petrole gaza el koyuyor, bu hırsızlığı ve yağmayı sonuna kadar sürdürebilmek için üsler inşa ediyor, oradaki milletin hainliğe meyilli bir kesimine biraz kemik verip tasmalı köpek yapıyor ve bazan bize saldırtıyor, bizim devekuşları hala “yurtta sulh cihanda sulh” söylemine takılı kalmış. Yahu tek taraflı sulh olur mu hiç. Sulh istemeyen çakallar gelip kapına dayanmışsa arka bahende cirit atıyorsa ve sen hala görmezden gelmeye .alışıyorsan ya salaksın ya korkak.
Batıya giden gemiye binen binsin!
Ama bu gemide doğuya koşacağız hezeyanını kimse bize allayıp pullamasın.
Hani başkasının gemisine binmeyecektik, taka yapacaktık?!
Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş. Bundan doğal ne olabilir ki.
Reyiz ve tayfasına güvenememek bir suç mu?
Bulunduğum sayfayı kotrol etmek zorunda kaldım. Önce kendimi Erdoğan ve tayfasının Kemalist çizgiye geldiğini savunan Peringeçgillerin bir sayfasında sandım. Bir çok yorumcu beğenmedikleri yorumcuları düşman ilan etmişler, bir tek küfür etmedikleri kalmış.
Ayrıca dün okuduğum Kemalist mahlaslı bir yorumcunun çok güzel ve isabetli olduğunu düşündüğüm yorumunu neden sildiğinizi çok merak ediyorum. Hiç bir küfür ve saygısızlık içermemesine rağmen.
Saygılarla.
Bir şey için savasacaksak bu millet için değil sonradan gelen nesiller için savasmaliyiz. Bu ülke hırsızlardan arsizlardan devlet malını yiyen domuzlardan kurtulsun diye savasmaliyiz . Bu millet ahlakını tekrar kazansın diye . Allahla dalga geçmeyelim diye . Allah kendisiyle dalga geçilmesine asla izin vermez . Dünyayı başınıza geçirir. Vatan savunmasıni da Mustafa Kemal den ogrenicez. Hattı müdafaa yoktur sathi müdafaa vardır . O satıh bütün vatandir. Her karişini dinci dinsizlikten kurtarmadikca bu ulkeden hayır gelmez
Türk milleti savaşır da düşman kim? ABD ile savaşmıyoruz, emperyalistlerle savaşmıyoruz. Emperyalistlerin zorlamasıyla Suriye ile savaşıyoruz. Yine müslüman müslümanı, bölge halkı bölge halkını kıracak. Akıl karı mı bu? Asıl düşman kim? Buna bir karar verelim.
Sayın yazar savaşalımda kimin liderliğinde, sürekli kandırılan, ulkeyi bataklığa sürekliyen iktidarla mı? Ayrıca suriyeden önce kendi toprağımız olan yavru vatanı bırakıp, suriye’ye, libya’ya neden koşarsın… Nihat genç bunlarıda yaz lütfen..
tamam savaşalım kim için ne için bizans imparatoru istanbulun fethinde ordusunun başında savaş meydanında öldü bizimki sarayda gülücük saçıyor .osmanlı diyen iktidar açsın biraz tarih okusun hangi padişah vardır ki ordunun başında savaşa gitmemiş olsun murat hüdavendigar savaş meydanında şehit olmuştur
Nihat Genç’i ”karakutu”sundan beri yakından okur ve izlerim.Yazıklar olsun Nihat’a ve ona harcamiş olduğum zamana.Bugün 36 şehidin hakka yürüdüğünün yedinci günüçb mudur şehitlerin kıymeti harbiyesi nihat genç’in indinde.Bu 36 şehidin sorumlularına Soner Polat’ın kavalına ettiği kelamın yüzde birini etmemiş,ekrem imamoğluna saydırdığı lafların binde birini bile etmemiş.KK,CHP,Canan kaftancıoğlu ve diğerlerini saymıyorum bile,ben de onlara bir sürü laf ediyorum.Biz kimi okuyup kimi izleyeceğiz?O her şeye büyük büyük laf eden nihat genç nerede?36 şehit kimin vebalini ödemek için 22,23,25,26 yaşlarında toprağa girdi?Türk milleti vatan savunması bekliyormuş……hangi vatan Nihat?Millet mi kaldı,vatan mı kaldı o bir tek kötü kelime edemediğin 36 şehidin günahının sahibi kişilerin yönettiği ülkede?
Sana yazıklar olsun diyorum,başka da bir şey demiyorum!!!!
Düzeltme:Soner Yalçın’ın kavalı olacaktı
Kadere teslimiyet mi post korkusumudur bilmem ama kalemler düştü birer birer