Seçimden bir gün önce Kılıçdaroğlu ve Altılı İttifak’a tapıyor ve demokrasi kahramanı ilan ediyorlardı!
Seçimden bir gün sonra en galiz küfürlerle birbirlerine ana avrat dümdüz gitmeye başladılar!
Seçimden bir gün önce muhalefete muhalefet ediyorsunuz diye yaftaladıklarına domaltıp köşelerinde ve tröl ordularıyla tecavüz ediyorlardı!
Seçimden bir gün sonra 360 derece dönüp Kılıçdaroğlu’na en ağır hakaretleri etmeye başladılar!
Birgün önce birlikte yiyip ziftlendikleri .okları unutup bir gün sonra birbirlerine küfür etmeye başladılar!
Bir gün önce diktikleri ‘putlara’ tapıp bir gün sonra putları kıranlar kimler?
Güya Atatürkçü, ilerici, çağdaş, demokrat, barışçı, özgürlükçü, güya Kemalist, güya ortaçağ rejimine karşı, güya keyfi düzene başkaldırmış, güya en bilmiş en okumuş, vs. yazar çizer yorumcu tayfası!
Kimler bunlar, Emre Kongar, Uğur Dündar, Özdemir İnce, Cumhuriyet Gazetesi kadrosu, tek istisnayla, kim bunlar, istisnasız Sözcü Gazetesi, kim bunlar, Yeniçağ Gazetesi’nin ağır milliyetçi ağileri, Tele 1 kadrosu, Halk TV kadrosu, Sözcü Tv, KRT TV, İsmail Saymaz, Fatih Portakal, İsmail Küçükkaya, nicesi…
Seçimden bir gün önce hepsi istisnasız hayvanlaşmış azgınlanmış Kılıçdaroğlu ve Altılı İttifak’a laf edeni boğazlıyor gırtlaklıyor bismillah demeden kanlı bıçaklarıyla Kılıçdaroğlu ve Altılı ittifak’ı eleştirenlerin boynundan kesiyorlardı!
Ve bir gün sonra o kadar taltifi övgüyü şakşakçılığı borazancılığı dalkavukluğu algıyı manipüleyi gazı şişirmeyi yüksek sesle ve bağıra bağıra sanki kendileri yapmamış gibi, sanki memlekette hiçbir şey olmamış gibi, utanmadan kızarmadan arlanmadan özür dilemeden yanlış yaptık demeden okuyucusuna hesap vermeden, kaldıkları yerden şimdi birbirlerini boğazlamaya devam ediyorlar. Bir farkla, aynı kanlı bıçakla bu sefer Kılıçdaroğlu’nu doğrayarak!
Galeyana gelmiş vahşi ateşleri bir günde sönüverdi!
Dışardan kumandayla bir dayatma makinesinin parçasına dönüşmüş azıtmış şaşırmış ruhsuz yazarlar o .okları kendileri birlikte yememiş gibi Altı Masa ve Kılıçdaroğlu’na avazları çıktığı kadar yırtınırcasına cinnet halinde saldırmaya başladılar!
Vatan hainleri ve AKP artığı tarikatçılarla bu iş olmaz diyen Nihat Genç’ten ne istediniz, ki, kitle halinde hücuma geçip beni AKP’li olmakla delilikle şizofrenlikle suçlayıp tekme tokat dövmeye başladılar!
Utanmadan sıkılmadan hala hangi yüzle yazıyor hangi suratla insan içine çıkıyorsunuz?
Bugün baktım Altılı İttifak günlerinde ‘demokratik Türkiye’ deyip açılımlara ve helalleşmelere ve eyaletlere göz kırpan ifadelerin hepsi gitmiş tekrar Cumhuriyet’e dönmüşler!
Biri Cumhuriyet’in kamu politikalarından bahsediyor, diğeri ‘laikliğinden’ diğeri karma eğitimden ve tevhidi tedrisattan diğeri Cumhuriyet kazanımları ve kurucu değerlerin vazgeçilmezliğinden… İyi de daha dün vatan haini Seyit Rızalar Saidi Nursilerle helalleşen sizsiniz, daha dün Cumhuriyet’in başına Apo’nun talimatıyla ‘demokratik’ koyup eyaletlere açılımlara açılan sizsiniz, bir günde ne değişti, ki, tekrar evdeki bulgura döndünüz?
Biz de sayelerinde kişiliksiz karaktersiz omurgasız her türlü kumpasa gelen kullanışlı bu elit tayfayı okuyuculara ifşa ettik!
Bir gün önce efsane deyip mermerden heykelini diktiklerini bir gün sonra kağıt helva gibi çıtır çıtır yiyiverdiler!
Dün vatan hainleriyle helalleşip birinci sıralarda PKK’lıları ve Fetöcüleri vekil çıkartanlar, bugün bakıyorum, Cumhuriyet laikmiş, öyle değerliymiş, ki, Cumhuriyet mucizeymiş… İyi de artık kim inanır size! Cumhuriyet yediğin sıçtığınız .okları temizleme bezi mi?
Cumhuriyet kazanımlarını seçimden bir gün önce söyleyecektiniz?
Ve AKP artığı toplumda sayısal hiçbir karşılığı olmayan tarikatçılar CHP’den sayelerinde 39 vekil dolandırdı!
Utanma arlanma bilmeyen kişiliksiz karaktersiz omurgasız bu iki yüzlü yazarları iyi tanıyın!
Bu insanların Cumhuriyet ve Atatürk’ü ağızlarına almaya izin vermeyin!
Atatürk tarihin akışını öngörebilen dehaydı, yani, Mustafa Kemal, İngiliz Muhipler Cemiyeti ve Kürt Teali Cemiyeti ve Şeyhülislam Dürrizade ve Mustafa Sabri’nin ve Sevr’i imzalayanların ve zavallı padişahın kaybedeceğini biliyor ama arkadaşlarını bu fikre bir türlü inandıramıyordu! Atatürk kutsal yalnızlığı ve tarihin doğal akışına olan bu öngörüsüyle stratejisini kurmaya (heyeti temsiliye ve müdafayi hukuk’u hazırlamak) harekete geçmesiydi!
Yüz yıl sonra kendine Atatürkçü diyen şarlatan sürüsü, seçimden bir gün önce kurulan, Sevr’i imzalayanlar, Kürt Teali ve İngiliz Muhipler ve padişahçı tarikatları Altılı İttifak mutabakatında ve partilerinin programlarında sizce göremediler mi?
Hayır, bile bile ihanet tuzağına düştüler!
Hayır, seçimin kaybına sebep en ihtimal dışı olaylar olduğu için değil!
Aksine seçimi kazanmak için göçmen rezaletinden holding ve tarikat ve İslamcı siyasetin yolsuzluklarına narko siyasetine kadar binlerce toplumu isyana sürükleyen alamet ortada iken!
Sizler Altılı Masa deyip saf değiştirip Sevr’i imzalayanlarla Seyit Rıza ve Fetö’yle helalleşenlerle yani karşı düşman cephesine geçtiniz!
Şimdi yine Atatürkçü Cumhuriyetçi olmaya başladılar, günah mı çıkartıyorlar, hayır, sizleri, bir daha dolmuşa gaza galeyana boş hayallere getirtmek için!
Seçim sonuçları, Atatürk’ü maske olarak kullanan güya Cumhuriyetçi aydınlarının… Kimi sürüklenerek, kimi istemeye istemeye, kimi başı çekerek, kimi başka şans kalmadı diyerek, kimi ekran şöhretini korumak için, kimi köşesinden atılmamak için, kimi bilmiş teorisyenliğinin egosuna kapılarak, kimi çaresizliğe kapılarak, zavallı ve kifayetsiz ve gönüllü kullanılma ve kendini kandırma ve aldatılmışlıkla, topluca intiharlarını, belgesel film gerçekliğinde hepimize gösterdi!
Şimdi hiç utanmadan hiçbir şey olmamış gibi başa sardılar yeniden Atatürk ve Cumhuriyet anlatmaya başladılar, insan birazcık utanır be, köpek videolarında köpeklerin bile yanlış yaptıklarında utandıklarını görüyoruz, bir gün önce Cumhuriyet’i peşkeş çeken sizdiniz, hayırdır, şimdi ‘sağ’a güvenilmez yazıları yazıyorsunuz, geçtiğimiz 90 uzun yıl size öğretemedi de son seçimde mi aklınız başınıza geldi!
Bu ihanete kapılmalarının bir sebebi de bir algı ve manipüle aracı ‘digital’ dünyaya internet ortamına yani sosyal ağların sanal gücüne inanmaları!
Siyasetin tarihi ‘sayıların’ ve ‘heyecanların’ gücüyle yazılmıştır!
Fransız İhtilalinin başarısı sokaktaki işsiz ve perişan ve yoksul ve çaresiz ve aşağılanan sınıfların sayısı daha fazla olduğu içindir! Alman Sosyal Demokrat Parti’nin 1900’lü yıllarda gücü milyonlarca maden işçisinden geliyordu, İngiliz İşçi Partisi’nin gücü sendikalardan, Hristiyan demokratik partilerin gücü kiliselerden ve onlara bağlı onbinlerce vakıflardan,70’li yıllarda Türkiye’de örgütlenen öğrenci dernekleri ve sendikaların gücü çok büyüktü, Fetö’nün sayısal gücüne kırk yılda ve devlet eliyle ulaştı, ve Mısır’da devrim yapan Müslüman Kardeşler’in yüzbinlerce doktor ve avukat üyesi vardı, ve Özal’ın arkasında dahi sayıları 40 bine varan hemşehri dernekleri vardı, ve nicesi…Ve yakın tarihte Almanya için Alternatif Partisi, göçmen korkusunu dillendirdi ve hızla büyüdü, ve, demokrasi dediğin ‘sayıdır’!
Ancak sayısı az ordular tarihte çok defa kendinden çok büyük orduları yenmiştir, o da şöyle olmuştur, askerleri harekete geçiren ‘heyecan’ gücüyle, nedir bu heyecan, onlarcası vardır, kahramanlık, soyluluk iddiası ve güdüsü, ganimet şehveti, aşağılanmak, boyun eğmemek, eşitsizliğe haksızlığa karşı çıkmak, ama en şöhretlisi, mesela Haçlı seferleri, Kudüs elden gidiyor, ya da din elden gidiyor, ve ‘vatan’ elden gidiyor, namus şeref elden gidiyor, yok oluyoruz, gibi köklü duygulardır!
En köklüsü vatan elden gidiyor, din elden gidiyor, duygusudur, bu yüzden tüm sağcı popülist partiler tarihteki bütün seçimlerde istisnasız bu iki köklü duyguyu kullanır!
Ki, Türkiye’de ‘vatan elden gidiyor’ gerçektir, çünkü milli istiklalimizi toprak bütünlüğümüzü elden çıkartanlar dünkü açılımcılar ve akil adamlar ve liberaller ve Fetöler ve helalleşmeler ve Cumhuriyet düşmanı tarikatçılardır, ki, AKP’nin tıpkısı AKP artığı, AKP’nin daha önce Oslo’larda denediği ihanetleri seçim ittifakı haline getiriyor ihanet şebekeleriyle ortaklık kuruyorsunuz!
Aksine milli endişeler siyaseten örgütlenip milli bir dayanışma ve milli bir sevinç ve coşkuya dönüşür ve milli gücünüz siyasi varlığınız haline gelir ve iktidarı ancak insanoğlunun en sağlam bu milli tepkileri milli isyanı milli iradesiyle sınırlayabilir durdurabilirsiniz!
Ve aydınlara düşen, vatan elden gidiyor gibi köklü duygulara sahip insanlara en büyük insanı değerler olan eşitsizliğe ve haksızlığa karşı bilinçlendirip örgütleyebilmektir!
Bilgisiz, tarihsiz, karaktersiz, öngörüsüz zavallı adamlar, siz ne yaptınız, sosyal ağlarda manipüle edilen galeyanvari ihanet dayatmalarına teslim oldunuz!
Cepheniz milli bir cephe ittifakınız milli bir ittifak değildi aksine Cumhuriyet ve vatan düşmanlarıyla yan yana geldiniz, ve, hala lafı eveleyip durmayın, seçmenin şaşkınlığını üstünden atmasını boşuna bekliyorsunuz, çünkü kafalarınız aynı kafa hala aynı yoldasınız!
İnsanı tanımıyorsunuz, tarih bilmiyorsunuz, siyasetin ne olduğunun hiç mi hiç anlamışsınız, coğrafyaları ve tarihleri ve siyasetleri değiştiren büyük heyecanlardan habersizsiniz!
Bilmişliğinizden kibrinizden egonuzdan ve ihanetinizden bir millet yoruldu!
Seçim sonuçlarıyla ortaya çıkan tedavi edilemez şok ve hayal kırıklığına sebep olan ‘aydın’ kimliğidir!
Satılabilen yönetilebilen kurgulanabilen tasarlanabilen projelendirilen güdülebilen aldatılabilen gaza getirilebilen ve şişirilebilen ve ekran ve maaşlarla kontrol altında sürülebilen ‘aydın’ türü!
Açık konuşalım, sadece CHP’yi değil, CHP’nin infilakını hazırlayan bu aydın türüyle göbek bağlarınızı kesmeden milli bir direniş milli bir cephe kuramazsınız!
Açık konuşalım, bu aydın türü CHP’li seçmenin pasifleştirilmesine göz yumulup imaj ve karizma olarak büyütülmüş ve kanaat önderleri olarak tedavüle sokulmuştur, hayır, CHP’yi ya da milli bir partiyi ancak ‘aktif’ üyeler ayakta tutar!
CHP’nin HDP tarafından ele geçirilmesine sebep de HDP’nin ‘aktif’ üyeli parti oluşudur!
CHP’yi kasıtla ‘aktif’ hale getirtmediler, üç beş kanaat önderiyle CHP’yi kolayca manipüle edebilmek için!
Şehirlerinde parti binasının yerini bile bilmeyen, il, ilçe parti başkanlarının adlarını bile bilmeyen, ve seçimden seçime sandığa giden CHP’li seçmenler, bu ülkenin en pasif en tembel ve aslında siyasetle ilişkisi sadece kişisel mızmızlanması olan dağınık merkezsiz eylemsiz kontrolsüz programsız bir parti oluşu yüzünden ‘iradesini’ helalleşmeci ihanetçilere ve HDP ve Fetö’ye ve 39 vekilini de AKP artığı tarikatçılara kaptırdı!
Aktif üyesi olmayan hiçbir dernek parti sivil kurum siyaset yapamaz, bütün gücü, üç beş şişirilmiş kibirli bilmiş kanaat önderi olan yapılar, işte böyle hüsranla ‘şok’ içinde çaresizliğe ve teslimiyete gömülür!
Yani Cumhuriyet’i kuran parti üç beş sözüm ona satın alınabilen kanaat önderinin insafına egosuna kurban edildi ve kuruluş ilkeleri ittifaklar içinde peşkeş çekilirken bu sahte kanaat önderleri Kılıçdaroğlu’na ağzını açıp tek laf etmedi!
Sn. Genç geçen yirmi yılda emperyalizm ve işbirlikçileri, YCHP, sözde aydınlar, gazeteciler, binlerce STK, tarikat ve cemaatler, Tesev gibi beşinci kollar Türk Ulusunun maddi ve manevi şahsiyetini, kahramanlarını ordusunu hedef aldı. Bu büyük milleti vahşi, katliamcı, kaba ve görgüsüz göstererek pek çok genci, insanı Türklüğünden tanır hale getirdi. Bu nedenle bizi bir Ulus olarak bir arada tutan değerlere sahip çıkmamızı çok önemli görüyorum. Gaziler günü kutlamanızı bu açıdan çok önemli görüyorum. Kaleminize sağlık.
Akp seçmenine yıllarca koyun diyenler… Merakımdan soruyorum. Bu haliniz nedir?
eline, diline saglik, yine tas gedigine oturtulmus!
Deniz kıyısından oy kullanmaya gelmeyen. Rahatından ödün vermeyen. Çokça eleştiri yapıp, işine geldimi kendisi de eleştirdiğini yapan en fazla sayıda seçmen grubu en çok hangi partide var. Nihat abi cevabını yazıda çok güzel vermiş. Teşekkürler….
Bütün yazdıklarınıza katılıyorum. Yıllarca Atatürk rozeti takıp, 10. Yıl Marşını söyleyenlerin sayesinde cennet vatanımızda her açıdan cehennemi yaşıyoruz.
CHP seçmeninin pasif ve ilgisiz olma sebepleri nedir?