Avatar
Nihat Genç

Zorunlu açıklama

Nihat Genç yazdı...

featured

Böyleyken böyle

Cumhurbaşkanlığı için yüzbin imza toplamak zor iştir, bu örgütsüzlük hepimizin suçu, çünkü bu memleketin böyle bir alışkanlığı yok. Önce fişlenmekten korkarlar, sonra ‘erinirler’, sonra aktivist bir siyasi eylemci kültürüne yabancıdırlar, sonra, başarısız insanlarla eğlenmeyi dalga geçmeyi daha çok severler. Sonra her türlü sıkıntıyı çaresizliği imkansızlığı yana yakıla dile getirirler ama biçimlendirilmiş bir isyan kültürü yoktur. Ve imza atmıyor diye size oy vermeyecek ya da sizinle farklı düşünüyor da hiç değil, sosyoloji ve sosyal-psikolojinin konusu, üzerinde çalışılması gerek!

Mesela, Balyoz yılları her hafta toplamı 250’nin üstünde Sakarya mevkiinde eylem yaptık. Koskoca Türk ordusu kelepçelenmiş, ama eyleme katılanların sayısı ellliyi yüzü geçmedi, o da çoğu askerlerin yaşlı anne-babaları. Oysa milyonlar endişeliydi ve korku ve herkes Türk Ordusu’na yapılanlar karşısında panik içindeydi, ama eyleme yanaşmamaları başka bir safha, incelenmesi gerekir, mesela ‘baskılanmış’ bu duyguların Gezi’de patladığına şahit oluverdik!

Mesela Türkiye Oslo’da masaya yatırılmış, akil adamlar Türkiye’yi pazarlıyor, Sadi (Somuncuoğlu) ağbinin davetiyle Kızılay Meydan’da basın bildirisi okuyacağız, on-onbeş kişiyi dahi geçmiyordu sayımız. İnsanımız çok tepkiliydi ancak böyle imza, basın açıklaması, bir meydan toplanma, gibi şeylere uzak duruyor, tabii ki bunun suçu hepimizin.

Bunların her biri üzerinde uzun uzun konuşulmalı, çünkü siyasi endişelerin ağırlığı ve nesnesi olmayınca karşılık bulması da imkansız! Ki, aynı günlerde AKP oylarının çok sert şekilde düşüşe geçtiğini görünce iş tersine döndü. Belki de kitle özgül ağırlığını başka yerlerde kullanıyor, yani kayıtsızlık umarsızlık mı bilmiyorum, çok kökleşmiş bize ve bu ülkeye bir şey olmaz anlayışı mı, onu da bilmiyorum.

Bildiğim şey, bizler üzerinde siyaset yaptığımız malzemeyi iyi tanımıyoruz, belki de kitle kendi hayatlarına dokunmamış kendi hayatlarında karşılığı olmayan yazarları komutanları kendinden menkul elitleri hiç sevmiyor! 

Anadolu şehirlerinde belediyelerin yaptırttığı karpuz kavun salatalık heykellerini hatırlayın, her biri utanç verici düzeyde ucuz ve çirkindi, pek tabi bu çirkin heykellerin depremi hazırlayan imar afları ve beceriksizliklerle birebir ilişkisi var. Ve, depremden önce, o belediyeye gidip, bu çirkin heykeli yaptırtacak kadar zeka geriliği taşıyan insanların büyük felaketlerden kurtulması imkansızdır, deseydik, herkes bize gülerdi, yani, ‘malzemeyi’ tanımak lazım! Gelecekteki peş peşe felaketler ‘duyarsızlaşmasına’ biraz da bizim sebep olduğumuz bu cehalet üzerinden infilak edecektir!

Bizim hatalarımız daha fazla, mesela Amerika soğuk savaş yıllarında hepimizi saf saf cephe cephe hizalamış, soğuk savaş biteli yıllar oluyor ama o hiza’dan o cephe’den o siyasi kültürden, o ideolojiden, o gençlik romantik duygularından hala çıkamıyoruz. 

Kendi kararımızla disipline olacağımız ya da bizi askere çağırmadan bizim kendi başımıza gönüllü fedakar özverili ve ülkemizin bekası adına herkesle kucaklaşan geniş bir yelpazede anlaşamıyoruz! 

Ancak dikkat edin fonlanan desteklenen ajanlaştırılan medyada ve siyasette algı ve manipülasyonlarla önü açılan dış destekli yapılar ve tarikatlar ve odaklar yani Fetö ve PKK ve liberaller çok daha seri şekilde emre amade şekilde hizalanabiliyorlar!

Yerli ve milli siyasi bir kültürümüz var mı yok mu? İşte gördünüz elinize vurup ekmeğinizi partinizi siyasetinizi ve ekranlarınızı elinizden bir çırpıda aldılar ve sizin partinizde ve ekranlarınızda artık bugün bu ülkeye kast eden hain yapılar cirit oynuyor!

Yerli ve milli bir siyaset derken Cumhuriyet’i kastediyorum, Cumhuriyet derken toprak bütünlüğümüz ve anayasanın giriş maddeleri ve kuvvetler ayrılığı ve denetim yargı gibi bağımsız organları ve halkın iradesiyle seçilmiş milli iradenin meclisi! Ve bir kurtarıcının adayın ağzına kişiliğine karakterine mahküm olmamayı kast ediyorum!

Yerli derken saikleri failleri tetikleyici motive edici öncü bütün unsurlarının hiçbir ideolojiden taraf olmaması lazım!

Çünkü yerli sandığımız güçlerin içine Soğuk Savaş’tan bugüne öldürücü parçalayıcı gaza getirici bölücü etnik mezhep kavgası ve suikastler cinayetler işleten yapılar sızdığı gerçektir! Mesela soğuk savaş yıllarında komuta, bizde ve yerli dediğimiz ideolojilerde hiç değildi!  

O halde, yaşadıklarımızdan ve hayattan ve siyaset biliminden bir ders çıkartmalıyız, herkes hukuk karşısında eşittir, nokta, yani devlet milliyetine ve dinine bakmadan herkesin devleti’dir, yani devlet bir tarikatın bir kabilenin bir örgüt ve ideolojinin egemenliğine asla giremez!

Ve ittifaklar ve particilik ve politikalar üretme söz konusu olunca, bu olmazsa asla olmaz ‘herkes’in devleti anlayışı gereğince çok dikkatli bir siyaset üslubu şarttır! 

Ve bu değerler vazgeçilmezdir, ama piyasada işler şöyle gelişir, diyelim Baykal’la oturup konuşur anlaşırsın, ama karar günü gelip çattığında, temel ilkelerinizden taviz vereceğiniz hatta utanacağınız kararlar sizi bağlamaya başlar, ve kendinizi ezdirmemek için ya istifa edersiniz ya da usulca bir kenara çekilirsiniz! Aynı şey, Kılıçdaroğlu’yla konuşursunuz, laflar hoşgörü tölerans ve çeşitlilik içinde uçuşur, ancak karar safhasına geldiğinizde, dün konuştuklarınızın tam tersine kişinin kendinden menkul asla kabul edemeyeceğiniz siyasetine şahit olursunuz, ve, ya tıpış tıpış gidersiniz ya da dükkanı sokağı terk edersiniz!

Bu yüzden siyaset bilimi, dünyanın bütün demokrasilerinde mutabakat metinlerini ortaya sürmüştür, dersiniz ki, biz varsak şu şartlarda varız, ve bunları da madde madde yazarsınız! Çünkü kişiler davanızı satabilir! Ya da sizin iğreneceğiniz sizi utandıracak işbirliklerine ani dönüşlerle girebilir. Ve bunun kokuşmuş siyasette bir garantisi de yoktur. Hele hele birtakım sert ideolojilerle çevriliyseniz daha dikkatli daha hassas daha garantici olmak kendinizi yedirmemek fikrinizi ezdirmemek bunca yıldır verdiğiniz mücadeleyi çöp etmemek ve kimseye kullandırmamak istersiniz!

Böyleyken böyle, safhalarını ayrıntılarını olayları ve günleri ve isimleri Veryansın’dan arkadaşlarım Erdem Atay ve Serkan Öz ilerleyen gün ve aylarda sizlere tane tane anlatır, daha iyi anlaşılır. Yani bizler mahrem ve detaylı ilişkileri faş edecek karakterde insanlar hiç değiliz ancak suçlamalara karşı susarak kendimizi asla töhmet altına sokmayız ve elimiz de armut toplamıyor!

Mesela ben Cumhuriyetçiyim, kırk beş yıla varan yazarlık hayatımda beni tanıyan tanımıştır, sözümün ne kadar arkasındayım bilen bilir, bu saatten sonra güvenirliğimi test ettirecek tıynette hiç değilim!

Erdem Atay ve Serkan Öz süreci safha safha anlatır, özetle, Ümit Özdağ’la çok yakın defalarca görüştük, birkaç adayın ismi geldi gitti üzerinde uzun tartışmalar çıktı, ve sonra gün geldi hepsi elendi (süreci arkadaşlar anlatır) sonunda, tamam Ümit Bey, dedik, aday siz olun.

Vazgeçilmezlerim işte (yukarda anlattıklarımız) bunlar, biz de bu Cumhuriyet çatısına destek veririz! Anlaştık mı, anlaştık. (Allah konuşturmuş bizi, bir daha tembihledik ve kavilleştik). Bir daha Ümit Bey, anlaştık mı, -anlaştık! Ve, ilaveten, aman yarın bir başka isim çıkar bir başka gelişme olursa, haberimiz olsun, sadece haberimiz olması bile bizim için kafi, anlaştık mı, -evet anlaştık! 

Dikkat edin, tekrar tekrar tembih!

Ve ertesi gün, Ümit Özdağ, o güne kadar ismi hiç geçmeyen Sinan Oğan’ı aday gösterdi! Niye kendin değil de Sinan Oğan, yoksa bunca görüşme değerlendirme bir oyun bir numara mıydı? Ayrıca Sinan Oğan ismi yanımızda söylenseydi biz de üslup ve vazgeçilmezlerimiz üzerine birkaç laf söyleme şansına sahip olurduk, ama değil, tam bir dayatma! 

Sinan Oğan değerli de bir insandır, yolu da açık olsun, ayrıca Veryansın TV’deki programımda önümüzde alternatif Muharrem İnce ve Sinan Oğan adayları çıktı, beğenip beğenmeme durumunda değiliz, siz de birini pekala destekleyebilirsiniz, diye yayında açıkça söyledik. 

Ve aramızda ve herkesle ve yayınlarımızda ve Ümit Özdağ’la defalarca önce en başa bir kolektif akıl oluşturacak kamuoyunun güvenini sağlamış bir kadro koyalım, ki, (isimlerini arkadaşlar verir) sonra bu kadronun başına da bir aday seçilir, dedik! Cumhuriyet’in vazgeçilmezlerine tutunmuş güvenilir bir kadro olmadan, olmaz, ve bu saatten sonra kişilerle bu iş hiç olmaz, ve defalarca söyledik ve yazdık! Siyaset bilimi kültürü ve politikalarında ve partilerinde de zaten işler böyle yürür! Hepimiz kutsal ve kahraman ve kurtarıcı üretmenin dehşetinden muzdarip değil miyiz, o halde? Biz mi adaya uyacağız yoksa aday mı kolektif aklın vazgeçilmezlerine uyacak, o halde?

Ülkücü bir isimle de pek tabii oturur konuşur ve anlaşabiliriz, ancak, bunca yıl yazıp söylediğimiz bu sözler? 

Soğuk Savaş yıllarında inşa edilmiş bu ideolojinin çok büyük bir restorasyona ihtiyacı olduğunu defalarca söyledik, yani bizler korku ve endişelerimizi ve tecrübelerimizi birkaç satır söyleme şansına hiç mi sahip değiliz!

Ve çağrımdır, hem Muharrem İnce hem de Sinan Oğan’ın sözcüleri adayları pekala defalarca Veryansın’a çıkıp fikir ve düşüncelerini geniş geniş saatlerce günlerce seçmenlerine anlatabilir bu da bize güzellik ve zenginlik katar!

Ve Sinan Oğan için imza kampanyası başlar başlamaz troller ağzıyla bizlere saldırı başlattılar, niye Sinan Oğan için imza çağrısı yapmıyoruz, diye!

Kardeşlerim, bugün ülkücülerin bir kısmı MHP’de, bir kısmı İyi Parti’de, büyükçe bir kısmı devlette, bir kısmı BBP’de hatta bir kısmı Menzil tarikatında ve çeşitli platformlar altında, sevdiklerimiz var, arkadaşlarımız var, uzak mesafeli durduklarımız var, ve ama, bizim pusulamız Cumhuriyet ve pergelimiz kuruluş değerleri ve söze kişiye değil mutabakata ve kadroya inandığımızı görüştüğümüz herkese her şekilde söyledik!

Yani, ülkücülerin renk renk parti kurum çok çeşitli yerleri var, bir de Sinan Oğan, neden olmasın, destek mi, neden olmasın, ancak, bizler Cumhuriyet’in vazgeçilmez değerleri diye bunca laf ettikten sonra ülkücülerin bir başka şubesine kuyruk olmak zorunda mıyız, fikrimizin hiç mi önemi yok!

Ve bu ‘dayatma’ ağrımıza gitmez mi kişiliğiniz kaldırır mı?

Sinan Oğan çok değerlidir. Ancak ağzından Kırklı yılların Nazi hayranlığıyla oluşmuş Atsızcı ideolojiyi hiç düşürmüyor. 

Atsızcılık sadece çok tehlikeli değil Cumhuriyet için ölümcüldür. 

Aday olsun pek tabii destekleyelim ama soğuk savaş yıllarında güdülenmiş bu romantik ve gençlik ideolojilerini kabullenmemiz mümkün mü?

Tabii ki ince eleyip sık dokunacak zaman da değil ama körü körüne kime eklemleniyoruz, bir durup düşünmeyelim mi, aramızda hiç mi konuşmayalım!

Hayat hepimize yoğurdu üfleyerek yedirmiyor mu?

Ayrıca bir tanışıklığım bir merhabam yok, bir telefon konuşmamız dahi yok, ve suçumuz ne, hemen imza çağrısı niye yapmamışız, ne yani, desteğimizi söyledik işte, kalkıp bir de köçek mi oynayalım!

Ben Cumhuriyetçiyim, ve Sinan Oğan’ı da Muharrem İnce’yi de tabii ki desteklerim, ama, kör göze parmak hiç değil!

Hiçbir karar arefesinde olmadığın bir yeri niye desteklersin, enayi miyiz, zavallı mıyız, çok mu muhtacız! 

Kardeşlerim, ‘dayatma’ acı veriyor, kullanıldığımı hissediyorum, yine oyuna dubaraya mı geldik? Üstelik bizim çağrımız ne kar getirecek? Kar getirecek bir desteğimiz varsa niye hiç ciddiye alınmadık! 

Ve biz eleştirel eyvallahsız bağımsız yazarlarız ve mesleğimizin meşrebi  daymonik!

Daymonik, içinde cin ve şeytan olan insan demektir, her şeyden kıllanan her şeyde acaba ben ne yapıyorum diye kendini sorgulayan insan türü! Müteahhitleriniz de biraz daymonik olup içlerindeki en olmayacak soruları soran şeytanla konuşsaydılar bu çürük yapıların altında milletçe kalmazdık! 

Sonunda tüh be deyip yeni bir hayıflanma için yola çıkmadık, milli piyango çekmiyoruz altılı ganyan oynamıyoruz! Seçimler kazanılsa da kaybedilse de Cumhuriyetçiler ayakta ve diri ve yıpranmamış ve tükürdüğünü yalamayan ve tıpış tıpışa katlanmayan ve sözünün eri ve heyecanlarını hiç kaybetmeden kalmak zorunda, yepyeni başlangıçlar için!

Aday olacak ve yola çıkacak olanlar biraz da yazarların daymonik taraflarını merak etmeleri bilmeleri gerekmez mi, yazarları yazar yapan kitlelerin hazmedemeyeceği içlerindeki kötü irin iblis kuşkucu arıza soruları sorma cesaretidir!

Daymonik insanları kafalamak, daymonik insanlara dayatma, daymonik insanlara gaz vermek, daymonik insanları hizalamak disipline etmek, yok öyle hem yirmibeş kuruş hem şoför mahaline oturmak!

Cumhuriyet’e inancım tamdır ve bu eleştiri ve kuşkularımı önce işte böyle kağıda dökerek ve sonra pek tabii kendini Cumhuriyetçi ilan eden adaylara desteğimi sürdürürüm, Cumhuriyetçi adayların çok da şansları olacağına inanıyorum!

Pırıl pırıl bir insan da değilim ancak hayalperest hiç değilim, kaoslar musibetler yaşamadan Cumhuriyet’in kazanımları ve değerleri geniş kitlelerin  kafalarına dank etmeyecek, bunu da biliyorum, işte o güne kadar ve her Allah’ın günü sabırla Cumhuriyet değerlerini ve vazgeçilmezlerini anlatmak için, burada nöbetteyiz!

Müsaade edin, birileri de Cumhuriyet’i ayağa düşürmesin, kirletmesin, tavizlerle kuyruk yapmasın, birileri de Cumhuriyet konusunda hassas ve kıskanç davransın ve vazgeçilmezlerini tartışma ideoloji konusu haline getirmesin ve bir kadro ve mutabakat ve kolektif akıl olmadan adaylık olmaz, desin!

Kardeşlerim, Cumhuriyet’in ideolojik angajmanlara ihtiyacı hiç yoktur!

Farkındayım, hepimiz sabırsızız ve hiçbirimizi uyku tutmuyor!

Uyku tutmuyor, diye…

Bir gün (adını vermeyeyim) İstanbul’da ülkenin en büyük medya kurumunun misafirhanesinde kalıyorum, benim gibi sanatçılar yazarlar da hep kalırmış, gece uyku tutmadı, otelin önünde bir bahçesi var, bahçede de bank, gidip oturdum ve bir sigara içip, tekrar odama dönerim, dedim..

Yanıma birden parkın görevli bekçisi geldi, -hayırdır, dedi, -uyku tutmadı, şöyle bir sigara içmeye indim, dedim…

Bekçi, biraz oturduktan sonra, önündeki çalılıkları gösterdi, şuraya geçelim, orası görülmez, dedi…

Neye uğradığımı şaşırdım, ulan ne oluyor burada, ne diyor bu adam, tekme tokat giriştim adama, sonra o misafirhanede çokça kalmış müdavimlere hikayeyi anlattım…

Meğer ‘-uyku tutmadı’ aralarında bir parola bir şifreymiş!

Bekçi ağbimiz de gece vakti kaşınıp uyku tutmayanlarla iş tutuyormuş!

Trol kardeşler, bekçi gibi, mevzuyu yanlış anlamış!

Zorunlu açıklama

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

23 Yorum

  1. 3 Nisan 2023, 03:22

    Yanlış bir yazı olmuş. Sinan Oğan’ın Kemalizm’i savunduğu tweet’leri mevcut.

  2. 30 Mart 2023, 07:52

    * 24 Haziran seçimlerinde,
    Kılıçdaroğlu; Büyük Ata’mızın makamının,
    Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamının, CHP adayını Muharrem İnce olarak açıkladığı toplantıda,
    Muharrem İnce’ye,
    “gel bakalım Muharrem” diyerek büyük bir saygısızlık ve densizlik yaptı ama Muharrem İnce de bu densizliği yalayıp yuttu.
    * M. İnce, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçim sonucunu “adam kazandı” diyerek ilan ettiği sırada, oyların sayımı %50 yi henüz geçmişti.
    * M.İnce, Seçim sonunda CHP Genel Merkezinde buluşacağız diye söz vermesine karşın iki gün toz oldu, buharlaşıp uçtu sanki.
    * 24 Haziran seçimleri öncesi,
    K.K; bu muhteremi, Cumhurbaşkanı adayı seçtikten sonra, kendisiyle yapılan röportajda,
    Muharrem İnce; bundan sonra hiç bir şeklide K.K nın karşısına çıkmayacağım dedi.
    Ancak bir süre sonra K.K ya karşı olağanüstü kurultay toplamaya kalkıştı.
    Şimdi de bu son vaka.
    Murathan Mungan’ın çok değerli, çok anlamlı bir özdeyişi şöyle;
    “Türkiyede her şey olabilirsiniz,
    Ama asla rezil olamazsınız”
    Türk basını elinde ne kadar bilgi belge varsa, ortaya sürüp, bu muhteremi rezil rüsva etmeli.
    Levent Ünsal.

    • Çok doğru tespit. Muharrem sürecini çok güzel özetlemişsiniz. İkinci bir şansı asla hak etmiyor. Bu durumda da geriye tek bir aday kalıyor o da Sinan Oğan…

  3. 28 Mart 2023, 21:44

    2 kez okuduğum bu makaleyi veya arz-ı hal’i genel olarak beğendim, ancak içinden cımbız gibi çekeceğim şu tespit çok doğru: “Atsızcılık sadece çok tehlikeli değil Cumhuriyet için ölümcüldür.”

  4. 28 Mart 2023, 13:16

    Nihat abi, öncelikle şunu sormak istiyorum, Cumhuriyeti de bir hayalperest armağan etmedi mi bizlere? O da yaşadığı dönemin en aykırı yazarlarından etkilenmedi mi? Bu adamın da izinde yürüdüğü kişi buysa bunlar normal değil mi? Ki açıkça ümmetçilik kürtçülük yapılan bir arenada Türkçülük hiç hayalperestlik olabilir mi? Bu gibi ifadeler kimseyi küçültmez aksine Türk milleti için çalışılması gerektiğinin, hayallere ancak çok çalışarak yaklaşılacağının farkında olduğunu gösterir.
    Elbette verilen destek kısa süreli bir arınma mücadelesi için değil ama Türk Milletinin uyuşanlarını uyandırmaya yada gerektiğinde tepki gösterecek bir mekanizmaya sahip olduğunu herkese göstermeye yarar.
    Destek şahsa veya sürece değil bu yüce milletin iyi kötü adım atabilecek hale gelmesinedir.
    Haklı kırgınlıklar olabilir, yapılan yanlışlar olabilir ama bu milletin de her şeyi yakılıp yıkılmadan vatanı,devleti harap olmadan kurtuluşun anahtarı;
    Cumhuriyetin saflarında bu milletin evlatlarının bir arada bükülmez bir bilek gibi durmasıyla mümkündür.
    Umarım okur ve bu kardeşinin fikirlerini değerlendirirsin. Serkan abi de Erdem abi de diğer arkadaşlar da benzer düşünüyordur ama zamanla illaki geçecek olan bu kırgınlıklar için yeterli zaman yok. Bunları geride bırakarak kadroları da layık insanlarla doldurma görevimiz var. Ne kadar kırılsak da umutlarımız azalsa da vazgeçmemiz lazım. Bana da sorsalar Cem amiralimi isterdim bence de haklısınız ama zaman yok. En önemli eksik ve görev altından kalkabilecek ve bu millete güven verecek kadrolar kurmak ki siz bu mücadeleyi verip başarılı olabilirsiniz. Bu zamana kadar çok çalıştınız çok zorluklar yaşadınız ama günümüzde baktığımızda başaramadınız. Halkımız çoğunluk olarak yanlışı seçti veya seçtirildi. Sizin mücadeleniz başarana kadar devam etmek zorunda. Hepimiz gibi ölürken şehadet ve cumhuriyet demek zorundasınız. Geriye çekilirseniz kaybetmiş bir cumhuriyetçi yazar olarak hafızalarda kalmanız içten bile değil. Önümüzde on yıllarca sürecek ruhen ve bedenen devleti temizleme ve güçlü Türk Cumhuriyetini yükseltip muhafaza etme mücadelemiz var.
    Ve bu mücadele fertlerden çok daha üstün,kutsal ve atalarımızdan yadigar.
    Saygılarımla.

  5. 28 Mart 2023, 12:53

    Ben cumhuriyetçiyim sözünüzden ne anlamamız lazım.Örneğin monarşiden yana değilim mi ? Kim monarşiden yana olabilir 21.nci yüzyılda ? Yani başımızda padişah,kral olsun diyenmi var ?Devamında ben demokrat değilim,sosyal demokrat,sosyalist,devrimci,komünist,kapitalist değilim mi gelecek.

  6. 28 Mart 2023, 12:49

    Burada görüşünü ifade eden herkese saygı duyuyorum. Anca bir yandan da önümüzdeki dönemde Ulusalci-Ataturkcu bir guc merkezi, bir siyasi birliktelik yaratma sorumlulugu altındayız hepimiz. O nedenle tercihinizi özgürce yapalım ama kırıp dökmekten özenle kacinalim. Bunu ZP, MP ile etraflarında toplanabilecek siyasi eğilimler için yazıyorum.

  7. 28 Mart 2023, 12:30

    Evet işte hepimiz buradayız. Karalamalarla, şantajlarla, tehditlerle teslim alınacak kişiler değiliz. Tavizsiz Cumhuriyetcileriz, Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Beğenmeyenler gitsinler kendilerine bir cemaat kursunlar..

  8. Siyaset konusunda, sizdeki serinkanlı, panoramik, ilkeli ve mantıklı düşünebilme özelliğinin onda birini, cumhurbaşkanı adaylarının herhangi birisinde görürsem ona oy vereceğim.

  9. Ümit Özdağ’i yakindan bilen herkes Umit hocanin kendi kafasina gore is yapmayi cok sevdigini bilir. Bu yuzden cevresinde adam kalmadi, cogu kisi istifa edip kaciyor partiden. Umit hoca ulkucu biri, gitti kendi gibi MHP kokenli birini buldu. Ben oy vermicem Ogan’a kusura bakmasin. Bizler Ataturk milliyetcisiyiz ve bu Atsiz milliyetcilgi ile taban tabana zittir!

    • taban tabana zıt olan nedir ? Atatürk de Atsız da Türk milliyetçisidir. Atatürk milliyetçisi diye birşey olmaz. Yahu herşey birbirine giriyor. İzliyor takip ediyoruz siz bari yapmayın. Veryansın size yakışmıyor. Size muhalefet eden yorumları kabul etmemeniz.

      • Cok basit! Ataturk milliyetciligi kendine Turk diyen herkesi Turk olarak kabul eder. Millet kavrami vardir, kavim-ummet kavrami yoktur, irkci degildir, kafatasci degildir. Daha ne olsun?

  10. 27 Mart 2023, 23:27

    Umutsuzluğumuza umut oluyorsunuz Nihat Bey, hala bu millete inanmak istiyorum.

  11. Aynen. Bu konudaki düşüncelerimizi ifade ediyorsunuz.
    Toplum hafızasında ülkücüler çok ideal bir yerde değil. Ümit bey olayı dar bir çerçeveye soktu.

  12. Aklımızdan benzer düşünceler geçiyor belli ki abi… Veryansintv yi Erdem i ne kadar dürüst görsem de sevsem de ben katıksız bir ulkucuye oy vermem, bu kadar. MHP neydi ne oldu, Sinan Ogan in da amacı belli, MHP başına geçmek, Turancılık sevdası..gerçeklerden kopmuş ego ve kibir peşinde insanlarin duygularını sömürmek başka dertleri yok ,inanmıyor..ülkücüler süper Atatürkçü oldu çıktı yaw, şaka gibi.. Muharrem desek ağzı bozuk emekciye hakaretler eden bir sürü kaydı olan biri, çingeneya padişahlık vermişler hikayesi gibi..şaşırdık valla düzgün insan yok mu bu memlekette..

  13. Ne kadar onurlu, erdemli, sözüne, duruşuna güvenilir, derdi gerçekten insanı ve vatanı olan, karşılıksız sevmeyi bilen yüce gönüllü insanlar olduğunuzu bu apaçık tavırla bir kere daha gösterdiniz; bizi bir kere daha fethettiniz. En içten saygılarım, sevgilerimle. Allah büyük, Türk milleti yanınızda ( sayımız az da olsa çok da olsa fark etmez, sağlam 3 kişi kaypak 3yüzbin kişiden iyidir, dilerim hep iyi ve sağlamlarla karşılaşırız)

  14. Umit ozdag neden mansur yavasi son ana kadar aday gostermeye calisti anketlerin sisirme oldugunu bilerek.Mansur aday olmayacam diye 50 defa soyledi. Sinan oganin 5-6 ay zamana ihtiyaci vardi kendini tanitmak icin eger kendi aday olmayacaksa neden sinani 5-6 ay once cikarmadi ortaya. 100 bin imza zar zor toplandi bu yuzden. Sinan oganin 50 vilayet ve kasabalarina kadar gezmesi lazim 50 gun var secime sure yetmeyecek. Burada bir suru cevabi olmayan sorular mantiksiz olaylar var. Amac secim kazanmak yada bu duzeni yerinden oynatmak olmadigi acik.

  15. 27 Mart 2023, 19:22

    Nihat bey selamlar, çekincenizi çok iyi anlıyorum. hatta birkaç ay öncesine kadar tamamen katılıyor ve paylaşıyordum. Ama sonrasında adayların pozisyonu netleşince anlamaya başladım. 2027 yılına kadar bu coğrafyada fetret devri yaşanacak. bu zaman içerisinde yarışacak olan eğilimlerin en sivri uçları yarışacak ve süreç sonucunda ortaya çıkan toplam vektörünün tam da sizin istediğiniz cumhuriyet eğilimi olması isteniyor diye düşünüyorum. bu sebepten böylesine keskin bir milliyetçi eğilim vektörü tercih ediliyor. özetlersem;
    ak parti eğilimi (gücü yıpranmış bir yıkım vektörü)
    6lı masa eğilimi (küreselci ajandalar vektörü)
    muharrem ince eğilimi (batı-ulusalcı vektörü)(sizin gönlünüzdeki cumhuriyet eğiliminde biraz uzak)
    sinan oğan eğilimi (doğu-avrasya eğilimi)
    bunları size açıklamak haddime değil tabi ama sanki bu hesapla seçilmiş hazırlanmış bir aday sinan oğan. devlet aklı varsa eğer fetret devri sonrasında elde etmek istediği toplam vektörün cumhuriyet eğilimi olması için eksik olduğu gördüğü vektörü tamamlamış oluyor sinan oğanla.
    saygılar

    • ilginç ve güzel bir analiz. Ama ben Türkiye’de devlet aklı diye bir şey olduğuna inanmıyorum. Türkiye’de bir milli düşünen derin devlet yok. Olan derin devletin derinliği de 2 parmağı geçmez onun gücü de bizim gibi gariban vatandaşa yeter.

    • 28 Mart 2023, 12:37

      Ancak konunun arka planı Ümit Ozdag’la yapılan görüşmelerde yatıyor. Neler söylendiği ve kabul edildiği açık. Ümit bey MHP nin geçmişte oturduğu zemine yerlesmek ve tabanı arkasına almak için oluşan ittifakı maalesef elinin tersiyle kenara itmistir.

  16. Size saldıranlara, Cumhuriyet sevdanızı sorgulanyara güler geçerim. Sizler bizim için kalesiniz. Tarih bugünleri yazıyor. Fetocülere, Pkklılara, sorosçulara, İngilterenin malum kuruluşlarından icazet alanlara inat Veryansın tv ailesinin yanındayız ve biriz.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!