Avatar
Şahin Filiz

Sisyphos efsanesi

featured

Şahin Filiz yazdı…

Antik Yunan mitolojisinde Sisyphos, Yeraltı Dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı tepenin en yüksek noktasına kadar yuvarlayıp çıkarmaya mahkûm edilmiş bir kraldır. 

Son 21 yıldır muhalefet, bu efsanedeki Sisyphos’u aratmamıştır. Her defasında seçime girip yeniden kaldığı yere dönmüştür. Yeraltı Dünyası, halk ile bir türlü bütünleşmeyi başaramadığı fil dişi kulesidir. Ters bir benzeşim göze çarpar: Gerçek Sisyphos, iteklediği kayayı Yeraltı Dünyası’ndan yukarıya, tepeye doğru çıkarmaya çalışırken bizim Sisyphos, başarı kayasını fil dişi kulesinden aşağıdaki halka doğru iteklemekte hep başarısız kalmaktadır. Kral değildir ama, halk ile barıştığında kral olacaktır. Ne var ki kendini, daha halka yönelmeye niyetlenmeden önce kral sanır. Her denemede hem krallık kuruntusunun yerle bir olmasıyla hayal kırıklığına uğrar, hem de halka ulaşma ihtimalini, ona rağmen göz ardı ettiği için, halkın gerisine düşer. Elindeki “başarı kayası” sürekli üstüne düşer, ezilir. 

Neyi başaracağına dair halkın herhangi bir fikri olması için gerekli çabayı göstermenin fiyakasını bozacağını düşünür. Sadece başarı sözcüğüne odaklanmıştır. Bu sözcük, mevcut iktidarın gitmesidir, ötesi mi, ötesi sonra düşünülür. Sisyphos efsanesi diline göre söylersek, önemli olan o kayayı iteklemektir; tepeye varıp varmaması iteklemek kadar önem taşımaz.

Son seçimlerde Millet İttifakı, Sisyphos döngüsünü Altılı Masa’da habire yineleyip durmuştur. Kayayı tepeye çıkarmaktan çok, hep birlikte iteklemenin verdiği dayanılmaz haz, peşinen başarmış olmanın en geçerli gerekçesi sayılmıştır.

Sayıları 13 milyonu bulan kaçaklar sorunu, her gün bir önceki günü aratan hayat pahalılığı, tarım ve sanayinin dibe vurması, Cumhuriyet’in ve kazanımlarının din kılıfı altında hedef tahtasına oturtulması, Anayasamızın ilk dört ve 66. Maddelerinin iki de bir saldırı odağı yapılması, Türklüğün Anayasadan çıkarılmasına yönelik girişimler, 1921 Anayasası ile Türkiye’nin federatif bir parçalanmaya doğru sürüklenmesi, cemaat ve tarikatların laik, sosyal hukuk devletini yıkmak için gün saymakta olduğu…gibi ölümcül problemler, “Güçlendirilmiş Milli Mutabakat Metni’nin hiçbir yerinde milli duyarlılığın gereği olarak görülmüş değildir. Vatanı bölünmeye götüren, Türk milletini birbirine düşürecek olan bütün bu sorunlar hakkında hiçbir vaatte bulunulmadığı gibi, tam tersine bu sorunları daha da ağırlaştıracak beyanlardan sakınmak akıllarına gelmemiştir. Üstelik iktidar değişimi için büyük bir fırsat olarak önümüze çıkan 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin bazı muhalif kanallarda “Osman Kavala ve Demirtaş’ın özgürlüklerine kavuşturulması”na bağlanması, “politik mahkumiyetin, yine politik yollarla özgürlüğe çevirme” mesajı olarak algılanmasına neden olmuştur. Bu kasıtlı/kasıtsız yaklaşım, seçimlerin şu ya da bu kişinin özgürlüklerine kavuşturulmasına odaklı olduğu kanaatini geniş halk kitlelerinin belleğine kazımıştır. 

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 3-4 gün kala, muhalefeti ipten kurtaracak 7 maddelik milli mutabakat koşullarını büyük bir başarı ile protokole yazdırmış olsa da Muhalefet Sisyphos’u, “Altılı Kaya”yı fil dişi kuleden aşağıda yuvarlayacak ne enerjiyi ne de niyeti ayağa kaldırabilmiş değildir. 21 yıldır olduğu gibi, kaya tekrar Sisyphos’un üzerine devrilmiştir. 

Bu kayanın altında kalan, Altılı Masa üyeleri gibi görünse de aradan sıyrılan küçük partiler olmuştur. Kaya CHP’nin sırtında tepeye doğru iteklenirken, diğerleri arkadan sadece itekleme suflesi yapmıştır. Sufle yapanlar kazançlı çıkmış, Sisyphos CHP ise kayanın altında kalan taraf olmuştur.

Acaba CHP, o kayanın altında can verdi mi? Kılıçdaroğlu, “mücadeleye devam” diyerek cılız bir sesle hayat emaresi taşımayı sürdürdüğünü göstermeye çalıştı. Aslında kayanın altında can veren ne Kılıçdaroğlu ne de diğer ortaklarıydı. Hepsi de ufak bir omuz eskivi ile geri yuvarlanan kayadan sıyrılmışlardı. Peki altında kalan neydi?

Her zaman olduğu gibi, Cumhuriyet ilkeleri ve değerleri idi. %25’lik kemik seçmene her seçimde gösterip gösterip sonuçta kayanın altında bıraktıkları bu değerlerdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş doktrini ve felsefesiydi. 21 yıldır Sisyphos Muhalefet, aynı şeyi yapıyordu, sanki iktidarla anlaşmış gibi, her seferinde bu değerleri aynı başarısızlık kayasının altına bırakıp başarısızlığın şahıslarını değil, Cumhuriyet’i bağladığını söyler gibiydi. O yüzden CHP, yurtseverleri bir bir partiden uzaklaştırmıştı.

Yıllardır sahip çıkamadıkları Altı Ok, son kertede Altılı Masa üyelerine birer birer paylaştırılıp adeta ölüme mahkûm edilmişti. 

Zafer Partisi, son bir hamle ile Muhalefet Sisyphos’a, kayanın insafına terk ettiği Altı Ok’a sahip çıkması için sun’i teneffüs yaptırdı. Ama bu teneffüs, muhalefetin sadece bedenine yaradı; savunması gereken değerler ve ilkeler hala komada.

Şimdi Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliği, Altı Oku ve Türk milletinin temel değerlerini o kayanın altından çıkarmak üzere kolları sıvamıştır. Kaya, belki tepeye çıkarılmayacak ama halka indirilecektir. Sisyphos kısır döngüsüne, Kürşad’ın gür sesi son verecektir. 

Son olarak, “iktidarı neden eleştirmiyorsunuz?” klasik sorusunu soranlara yine yanıt vermekten usanmayalım:

İktidar, kayayı Yeraltı Dünyası’na koyan otoritedir, neyini eleştireyim? Eleştiri, hala bir umut ışığının olduğu durum, kişi ve şeyler için geçerlidir.

Sisyphos efsanesi

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 30 Mayıs 2023, 11:02

    Ben KK ve ekibini, CHPnin guguk kuşları olarak düşünmüştüm hep, eksik düşünmüşüm. Bunlar Cumhuriyetimizin guguk kuşları, yumurtayı bırakanlar da malum. Yok akpden ve RTEden farkları.

  2. 30 Mayıs 2023, 10:47

    Türk Milleti’nin bir kısmı CHP’li olmayı Cumhuriyetçi olmak zannediyor.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!