Avatar
Şahin Filiz

Türk dili ve kültürüne meydan okumak Cumhuriyete meydan okumaktır

featured

AKP grup Başkan vekili Mahir Ünal, “Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Mesela Fransız Devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate yani dile dokunmamıştır. Mao’nun Çin’de yaptığı kültürel devrimdir ve o da dile dokunmamıştır. Cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünmemizi yok etmiştir” dedi.

Bu tarihsel yanılgı ve yanlışlıklarla dolu talihsiz sözlerini, “ hanım sultan sandım, kusuruma bakılmasın” kabilinden, “Cumhuriyet düşmanlığı yapmadım” diyerek savunmaya çalıştı.

Şimdi bakalım. Cumhuriyet nelerimiz yıkmış? Sayın Serdaroğlu’nun şu yerinde saptamalarını alıyorum:

Lügatimizden başlayalım.

“Ünal’ın dilimiz dediği, %60’ı Arapça, %20’si Farsça, %10’u Fransızca, %10’ Türkçeden oluşan Osmanlıcadır. Bunun adı “Kültür Emperyalizmidir.”

Atatürk’ün başlattığı “Dil Devrimi” ile ilk defa Türkçe sözcüklerin oranı %40’ı aşmıştır. Daha alacağımız çok yol vardır.

Tam yüz yıl önce Kemal Paşazade Sait Bey yazmış;

“Arapça isteyen Urban’a (Bedevilere) gitsin, Acemce isteyen İran’a gitsin, Frengiler, Frengistan’a gitsin, Ki biz Türk’üz, bize Türkçe gerekir! (Alper Aksoy)”

Osmanlıca, gramer yapısı, sentaksı ve dil mantığı bakımından zaten Türkçedir. Ne var ki sözcüklerinin yalnız % 10’u Türkçe kökenlidir. Geri kalanı bütünüyle yabancı dillerden gelir. Cumhuriyet Türkçemizi değil, alfabeyi değiştirmiştir. İyi de yapmıştır. Çünkü Osmanlıca alfabe, Arapça ve Farsçadır. Bunlar ise bizim ne dilimiz ne de lügatimizdir. Osmanlıca bu haliyle tam bir dil ve kültür emperyalizminin etkisinde, zayıf, işlevsiz ve üretken olmayan arkaik bir dil olarak tarihe gömülmüş; bugünkü Latince gibi kalmıştır. Üstelik Latince kadar yaygın olarak İslam dünyasının arkaik dili de değildir. İslam ülkelerinin ortak dili olmadığı gibi, yalnız Saray’ın resmî yazışmalarında kullanılmış, Saray seçkinlerinin kullandığı sınırlı bir alana sıkışıp kalmıştır. Osmanlıca temelde Türkçedir ancak Anadolu Türkünün bildiği, okuyup yazdığı Türkçe değildir. Alfabe yabancıdır, sözcükler yabancıdır, tamlamalar yabancıdır.

Atatürk’ün başlattığı Dil Devrimi, Türkçeyi değil, Türkçe olmayan sözcükleri “lügatimiz”den arındırmış; Arap alfabesini değiştirmiş, böylece Türkçe sözcük oranı ilk kez % 40’ı bulmuştur ki bu bile henüz yeterli bir düzey değildir.

Yüzyıllar önce ilk dil ve kültür devrimi Kaşgarlı Mahmut ve Yunus Emre öncülüğünde gerçekleşmiştir. Özellikle Yunus Emre’nin şiirleri bugün kullandığımız Türkçe sözcük dağarcığımızdan daha zengin, daha geniştir. Mahir Ünal, dilde, kültürde bir devrim suçlusu arıyorsa ilk önce Yunus Emre şiirlerine başvurmasını öneririm. Cumhuriyet’in dil ve kültür devrimi köklerini, Batılılaşma sevdasından değil, yüzlerce yıllık Türk dili ve kültürünün köklü birikiminden almaktadır.

En büyük yanılgı, Osmanlıcayı ümmet dili sanmaktır. Gönlün istediği ile tarihsel gerçekler birbirini tutmaz. Gönül her şeyi ister, ne var ki gerçekler buna izin vermez.

Lügatimiz ve dilimiz, Türkçedir. Daha da Türkçe olmalıdır. Hayallerde kurulan Ümmet, tarihte olmadığı gibi, bu gün de yoktur. Ulus devletler çağının yeniden güçlendiği ve güçleneceği bir çağda, ümmet diline duyulan hasret, ya saf bir bilgisizliğin ya da dilden cumhuriyete uzanan önyargılı bir düşmanlığın sonucu olabilir.

İslam ülkelerine bakınız. Hangisi Osmanlıcayı “ümmet lügati ve dili” olarak kullanıyor? Arapça, Farsça, Urduca, Sanskritçe İslam ülkelerinin her birinde kullanılan ulusal diller değil mi? Türkçeye düşmanlık neden? Osmanlıca % 60 Arapça, %20 Farsça ve % 10 Fransızca olunca, ümmet dili mi oluyor ? Yapısı Türkçe sözcükleri yabancı dilden oluşan bir dil, İslam ümmetinin nasıl ortak dili olacaktır? Kaldı ki Osmanlı Devleti’nde bile ancak Saray’la sınırlı bir dil olarak kalmıştır.

Ne Anadolu’da ne de diğer İslam ülkelerinde aktif olarak bilinmeyen, konuşulmayan, hatta bilim ve düşünce üretilmeyen bir “ lügat” a ağıt yakmak, en iyimser deyimle anakronik bir romantizmdir. Siyasal İslamcılık bu romantizmini resmî söylemlerle dillendirebilecek yüzyılın fırsatını yakaladığını düşünebilir. Ancak tarihsel gerçeklik, otoriteye kavuşsa da romantizmi her zaman yenmiştir.

Gelelim kültürümüze. Cumhuriyet hangi kültürümüzü yıkmıştır?

Osmanlı kültürü kastediliyorsa, doğru değildir. Osmanlı Devleti yıkılmıştır ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devrimlerle yeni bir devlet olarak kurulmuş, ancak Osmanlı kültür mirası yıkılmamıştır. Çünkü Osmanlı’yı kuran da, Cumhuriyet’in kuran da aynı Türklerdir. Saltanat, Halifelik, Arap harfleri ve en önemlisi Osmanlı’yı çepeçevre kuşatan iç ve dış emperyalizm ortadan kaldırılmıştır. Bunlardan hiç biri Osmanlı kültürünün ayrılmaz parçası olmamıştır. Eklemlenmiş yabancı unsurlardır ve tam da bu yüzden Osmanlı yıkılmıştır. Yıkılan Osmanlı’nın kültürünü Türkiye Cumhuriyeti, Türkleştirerek sürdürmektedir? Neyin düşüncesinden söz ediyorsunuz? Eğer Osmanlı yıkıldıktan sonra emperyalizm yenilip Cumhuriyet kurulmasaydı, şimdi “lügat” paralamaya değil Osmanlı’yı anmaya bile mecaliniz olmazdı.

Ne üzücüdür ki Osmanlıca, bilimde, felsefede ve kültürde güçlü bir miras bırakacak kadar güçlü bir dil olmamıştır. Kaşgarlı Mahmut’tan sonra tekrar dışarıdan ve içeriden Arapça ve Farsçanın gölgesi altında kalmıştır; ne Türkçe olabilmiş, ne de etkisinde kaldığı diller karşısında varlık gösterebilmiştir.

1461-1860 yani 400 yıl Yunanistan’a egemen olup da Antik Yunan bilimi ve felsefesine dair en ufak bir çalışma yapılmamış olması; binlerce kilometre uzaklıktaki Amerika ve Avrupa’nın, topraklarımızda doğan bu insanlık mirasını sahiplenmiş olması bizi rahatsız etmiyor da , Atatürk’ün dilde, işte , fikirde yaptığı devrimler neden rahatsız ediyor? Allah aşkına , Cumhuriyet hangi dilimizi, düşüncemizi ve kültürümüzü yıktı?

Dikkatinizi çekerim; bizim dilimiz Türkçedir; kültürümüz Türk kültürüdür; düşüncemiz Türk düşüncesidir. Arapça, Farsça değildir. İslam ülkesi olsun olmasın, her ulusun bir dili ve kültürü, bunlara dayalı bir düşünce dünyası vardır. Türk milleti de böyledir. Ümmet kafasıyla insanları kurşun asker gibi tek tipleştirici araçlar gibi tasarladıkça ilk şamarı İslam ülkelerinden, en kuvvetlisini de Türk milletinden yemek işten bile değildir.

Oysa İslam ülkeleri ne kadar farklı dil ve kültüre sahipse o kadar güçlü olur. Ulus devletler olarak her biri kendi dili, lügati ve kültürü ile bu İslam dünyasına katkıda bulunur. Yoksa Militarist dincilik, (hadi ben de “lüğatimiz”den söyleyeyim) şu anki hal-i pür melalimizin en başat nedenidir.

Taç giyen baş akıllanır. Sayın Ünal bu apaçık tarihsel ve toplumsal gerçeklikleri “ yukarıdan” daha iyi görmenizi beklerim. Siz ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iktidar partisinin sözcüsüsünüz. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin Dilinin, lügatinin ve kültürünün sözcüsüsünüz. Her şeyden önce Türk milleti adına konuşabilecek bir Türkiye Cumhuriyeti makamından sesleniyorsunuz.

Diliniz, kültürünüz,  düşünceniz ne Frenkçe ne Arapça ya da Farsçadır; siz ne bir Osmanlı nazırı, ne Osmanlıca konuşan bir saray görevlisi, ne de ümmet-i Muhammed’e hitap eden bir hatipsiniz.

Türkçe konuşup başka lügatlere; Türkiye Cumhuriyeti’nin görevlisi olup başka milletlere, Türk kültüründen olup başka kültürlere özlem duymak, bulunulan makamı kötüye kullanmaktır.

Eğer Cumhuriyet’in yanındaysak, onun vazgeçilmez temelleri olan devrimlerinin de yanında olmak zorundayız. Aksi durum, kişinin kendi kedisiyle ve söyledikleriyle çelişkiye düştüğünün resmidir.

Çoğunlukla İslam ülkeleri ve Rusya -Ukrayna’dan gelen sığınmacılar, kendi ülkelerindeki “laiklikten, Türk dili ve kültüründen, emperyalizmi yenmiş Atatürk’lerin den ve onun devrimlerinden” mi kaçarak, bu “sert devrim yurduna ” geliyorlar?

Oysa ülkelerinde sizin devrimlerle yıkıldı dediğiniz “Arapça, Farsça ve yoğun dinsel gelenek mebzul miktarda” var.

Ne dediğinizin farkında mısınız?

Türk dili ve kültürüne meydan okumak Cumhuriyete meydan okumaktır

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

8 Yorum

  1. 25 Ekim 2022, 15:34

    Türkçeyi savunurken “Antik Yunan bilim ve felsefesini” de araya sokuşturmayı ihmal etmemişsiniz.

  2. Bu Mahir Unal ismindeki zatin Turklugunden suphe etmeyecegizde kimden edecegiz. Ne yazik ki 20 yildir bu ulkenin basinda olan bir partinin ustelik Genel Baskan Yardimcisi. Bu ummetciler hersey olabilidi, sadece Turk olamadilar. Bunun gibilerine O sozde Buyuk Kurt Milliyetci Bahceli birsey demeyecek mi?

  3. Sayın Hocam, güzel Türkçe’ mize ve kültürümüze sahip çıkmamızdan çok mutluyum. Çok öz, çok anlaşılır bilgilendirme oldu. Elinize sağlık.

  4. 23 Ekim 2022, 21:08

    Tamamen doğru. Yazana teşekkürler. İnşallah konunun cahilleri de okur ve anlar. Anlamayanlar da konuşmasın artık.

  5. 23 Ekim 2022, 16:53

    Emeğinize sağlık.

  6. 23 Ekim 2022, 16:50

    Bu beyanat, Cumhuriyet’e meydan okumaktan öte bir şey! Bu, 6-7 bin yıllık Türk tarihinde, dünyadaki antik dillerden biri olan ve aşağı yukarı 300 milyon insan tarafından konuşulan Türk Dili’ne, dünya yazılı tarihine olumlu ya da olumsuz olgularla kendini kaydettirmiş Türk Kültürü’ne ve bütün bunlara orijinal bir aidiyetle bağlı olan Türk Milleti’ne hakarettir…

  7. Bunların,” keşke Yunan kazansaydı” diyen. Hocaların dan farkı yok. 29 Ekim’ de de Cumhuriyeti kutlamak için mesaj yayınlar.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!