Avatar
Semih Dikkatli

Dârülokrasi…

featured

Semih Dikkatli yazdı…

Bugün çok değerli Hocam, Ağabeyim Sayın Prof. Dr. Vedat Köseoğlu’nun bir yazısını okudum. Çocuk Hastalıkları Profesörü olmasının yanında, iyi bir udi, güfteci ve besteci ve sağlam bir entelektüel olan bu değerli insanın kısa ama çok güzel yazısını sizlerle paylaşmasam olmazdı.

“D Â R Ü L O K R A S İ…

Seçimler hızla yaklaşıyor. Bilirsiniz halkımız hiçbir ülkede olmadığı kadar seçimlerle ilgilidir. İlgilidir de bu ilgi sadece seçimi kimin kazanacağı noktasında yoğundur. En baştaki dışında kimi seçtiğinin kime oy verdiğinin genelde pek farkında değildir. Tanınmış bazı milletvekili adayları ve belediye meclisi üyeleri dışındaki adayları “lider ve yan takımı” dışında kimse bilmez ve tanımaz. Yani patron kimi yazarsa halkımız ona oy verir.

Dört nala seçime koşan ülkemizde demokrasi bütün kuralları ile işliyor gibi görünüyor. Seksenli yıllar öncesinde koalisyonlarımız vardı şimdi de ittifaklarımız var. Durum giderek daha vahim hale geliyor. İttifaklar sayesinde ailesinden başka kimsenin oy vermeyeceği insanları vekil olarak meclise sokacağımız hatta cumhurbaşkanı yardımcısı yapacağımız gibi bir durum gelişti. Onun dışında daha birkaç ay öncesine kadar birbirleri hakkında olmadık laflar söyleyenler bugün can ciğer kuzu sarması oldular. Anayasanın bağlayıcı maddelerini tanımayanlar, parti programlarında olmadık şeyler isteyenler de ittifak sevdasına meclise doğru yol alıyorlar. Partiler hiç ideolojileri ile, programları ile uyuşmayan kişiler ve partilerle dansa kalkıyorlar. İnsan şaşırıp kalıyor, bu nasıl bir vatan sevgisi diye sormak istiyor. Vatan sevgisi mi, koltuk sevdası mı acaba? Neredeyse kimin eli kimin cebinde diyeceğimiz bir durum ortaya çıktı. Yani bu durumda normalde hiç uygun görmeyeceğimiz kişiler ülke kararlarında ittifaklar sayesinde söz sahibi olacaklar ve biz de buna demokrasi diyeceğiz.

Demokrasi mi? Darülokrasi mi?

DÂRÜL: Dâr kelimesi mecazi olarak “KABİLE” manasını da ifade eder…”

Bu kısa yazı, aslında benim de uzun süredir sizlere anlatmak istediğim bir gerçeği oldukça sade bir şekilde dile getirmiş…

Ülkemizde siyaseti makam için yapanlar, halktan kopuk, ideolojilerden kopuk bir biçimde sadece kazanmak hırsıyla ittifakına kimi bulurlarsa katıyorlar. Sadece ittifaklara katılan partiler mi, bir de bu partilerin içinde konuşlanmış PKK’lı, FETÖ’cü ve tarikatçı birçok kişi de sütre gerisinde zamanının gelmesini bekliyor. Halkımız ise uzun süredir devam eden bu “tavşana kaç, tazıya tut” oyununun içinde Erdoğan düşmanlığı gözünü kör etmiş vaziyette önüne getirilen güya kurtuluşa oy vermeye zorlanıyor.

Demokrasi diye kabul ettikleri bu sistemde, bu iki büyük ittifakın yandaşları herkesin anayasal hakkı olan seçme ve seçilme hakkını elinden alma pahasına bu iki ittifak dışında seçime girenlere ve onlara oy vereceğini söyleyenlere saymadıklarını bırakmıyorlar. Bu adaylar ve onların seçmenleri için hakaretin bini bir para olmuş durumda. Sorsan bu iki büyük ittifakın liderleri de seçmenleri de demokrat ama…

Cumhur ittifakına baktığınızda; neredeyse tüm gerici unsurlar bir araya toplanmış vaziyette ve üstlerine de HÜDAPAR gibi Hizbullah destekçisi bir partiyi de krema yapmışlar.

Millet İttifakı’nda ise; altı partinin dördünün direkt tarikat ve cemaatlerle ilişkisi var, beşincisinin içeriği oldukça karışık ve ana gemi CHP, HDPKK çizgisine hapsolmuş durumda. Üstelik HDP ile pazarlıklarını sürdürüyorlar. Onların da kreması HDPKK belli ki…

Halkımız ise; bir yanda HÜDAPAR çizgisine kadar gerilemiş AKP-MHP, bir yanda ise HDPKK çizgisine ve FETÖ bağlantılarına kadar iç içe geçmiş altılı masaya oy vermeye zorlanıyor. Her iki tarafı da ölümü göstererek sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar. Yani koca ülkenin “rızasını imal” ediyorlar.

Ülke böylesine bir kıskaç altına alınmışken, Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı Türk Milliyetçisi aydınların, siyasetçilerin, seçmenin bir araya gelmesi ve bizi “ya herro ya merro” ikilemine hapsetmeye çalışan bu ittifaklara hak ettiği tokadı yapıştırması gerekir.

ATA İttifakı adıyla kurulan ittifak bazı açılardan tam ideal olmasa da içinde barındırdığı parti ve kişilerin hepsinin ortak özelliği Atatürk Milliyetçisi vatanseverler olmalarıdır. İçlerinde HDPKK, HÜDAPAR ya da herhangi bir tarikat ya da cemaatin uzantıları barınamaz.

Bu nedenle; Yüce Türk Milleti, aynı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi dışarıdan desteklenen ve Türklüğü ve Atatürk’ü yok sayan Cumhur ve Millet ittifaklarına karşı bir duruş sergileyecek ve bu ülkede hala Türklerin güçlü varlığını hissettirecektir diye umuyorum.

Bu umutla okurlarıma da şu soruyu sormak istiyorum;

Cumhur ya da Millet ittifaklarına oy vererek KABİLE devleti mi olacaksınız, yoksa ATATÜRK CUMHURİYETİ için mi oy kullanacaksınız?

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…

 

Dârülokrasi…

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 16 Mart 2023, 10:09

    al birini vur ötekine. benim umudum yok. o nedenle seçimde oy kullanmayı düşünmüyorum.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!