Avatar
Yavuz Alogan

Demek ki neymiş?

featured

Yavuz Alogan yazdı…

Demek ki Devlet’i bütün kurumları ve aygıtlarıyla teslim ettiğiniz partiyi seçimle yenmeniz mümkün değilmiş.

2017, 2010, 2002 duraklarında kusursuz bir demokrasi budalalığı sergileyerek, var olmayan hukuka ve defalarca ihlâl edilerek sonunda rafa kaldırılan anayasaya güvenerek, laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı olan Aydınlanma düşmanı rövanşist gerici partinin Devlet’i ele geçirmesine ve yirmi yıl boyunca toplumun bütün gözeneklerinde yuvalanmasına izin vermeyecektiniz.

Devlet’e ve rejime karşı seçim kazanıldığı nerede görülmüş? Kazansanız bile Devlet olmuş siyasî parti size iktidarı neden teslim etsin?

Devlet’i ele geçiren, medyanın yüzde 95’ini kontrol eden, kendi bakanlarını, valilerini ve kolluk kuvvetlerini kendi partizan kadrolarıyla aynı anda seferber ederek bütün seçim çevrelerinde baskı kuran, tek bir kişinin ağzından konuşan, oyunu alacağı seçmeni müşteri olarak memnun edecek pek çok imkâna sahip bir siyasî iktidarı, demokrasi ve hukukun üstünlüğü varsayımıyla gidilen seçimlerde, seçmenin sağduyusuna güvenerek sarsmak bile demek ki mümkün değilmiş.

“Ama bu demokrasiye aykırı” ya da “hukuk öyle demiyor” gibi yakınmaları hâlâ sürdürenlerin ahmaklığını tarih kaydedecektir. Seçimi kazanan gerici blok, Külliye’deki renkli ışıklı sakil ve rüküş kutlama töreninde tanık olduğumuz gibi, Mustafa Kemal’i bile kalpaklı bir fotoğrafa indirgeyerek kendi saflarında göstermekten çekinmeyecektir.

Demek ki ABD’nin Latin Amerika’da ve Avrupa’da (örn. Şili ve Macaristan) bizzat iktidara getirdiği ya da göz yumduğu asker ya da sivil diktatörleri devirmek için ideoloji ve program farkı gözetmeden bir masa etrafında birleştirdiği ve konsolosluklarından yönlendirdiği siyasî partiler bizim ülkemizde seçimle netice alamıyorlarmış.

Muhalefet cephesi Cumhurbaşkanı’nın anayasanın ilgili hükmünü ihlal ederek üçüncü kez aday olmasına topluca direnmeliydi. Seçimlerden önce içişleri ve adalet bakanının istifasını talep etmeliydi. Siyasî iktidarın seçim yasasında ve seçim çevrelerinde yaptığı değişikliğin geri alınmasını, YSK hâkimlerinin değiştirilmesini ve parmak boyası uygulamasını istemeliydi.

Bu asgari talepler yerine getirilinceye kadar seçimlere girmeyeceklerini ilan etmeli, nüfusun yarısını gösteri ve yürüyüş hakkını kullanmak üzere sokağa davet etmeli, her türlü çatışmayı göze alarak Saray rejimini kitlesel olarak protesto etmeliydi.

Peki muhalefet masası böyle şeyler yapabilir miydi?

Yapamazdı.

Saray’ın yere tebeşirle çizdiği ve meşru gösterdiği çemberin içinden konuştular. İktidarın yolsuzluk ve hırsızlığını açığa vurmanın, ekonomik sıkıntıları her türlü uçuk kaçık vaatle kullanmanın Saray’ı devirmek için yeterli olduğunu düşündüler, dış desteğe güvendiler, ağızlarına geleni söylediler ve bütün siyasî eğilimleri aynı masada birleştirdiklerini sandılar. Kadroları bilinçsiz, kararsız ve örgütsüz olduğu, hatta fiiliyatta var olmadığı için, seçim sürecini de yönetemediler. “Kader seçimi” dedikleri seçimde hem yenildiler hem de kendi içlerinde bozguna uğrayarak iç hesaplaşmaya sürüklendiler. Bütün varlıklarını masaya koyarak oynadıkları kumarı kaybettiler.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da seçimle iktidarı terk eden tek bir İslamcı parti olmadı. Bu partilerin popülist/klientalist örgütlenme tarzına, nüfusun en yoksul kesimiyle organik/maddi ilişkiler geliştirerek potansiyel seçmeni müşteri olarak kendine bağlama yöntemine alternatif bir örgütlenme anlayışı geliştirilemedi. Açığa çıkan her türlü rezaletine rağmen AKP’nin yıllar boyunca dikkatle oluşturduğu potansiyel oy deposunda en ufak bir çözülme olmadı.

Bu İslamcı partilerin Ortadoğu tarzı dinî bağlarla, ideolojik hegemonya kurarak ve para dağıtarak örgütlenmelerine batı tarzı parti örgütlenmesiyle karşılık verilemeyeceği nihayet bizim ülkemizde de anlaşıldı. Seçimlerin en büyük kazanımı budur.

Önümüzdeki yıllarda Saray’a muhalefet etmek çok daha zor olacak. Seçim sürecinde yerinden biraz oynayan, devletin çevresinde kümelenmiş sosyal tabakalar ve yönetici grupları biat kültürüyle merkeze biraz daha yaklaşacaklar.

Saray iktidarını devirmek ve rejimi değiştirmek bundan sonra ancak nüfusun Kemalist Aydınlanma’dan ve Devrim Kanunları’ndan yana olan yarısının, ulusal egemenliği savunan Cumhuriyetçi bir halk hareketi içinde örgütlenerek seferber olmasıyla, sesini yükseltmesi ve hayatın her alanında direnişe geçmesiyle, uzun bir yıpratma savaşıyla mümkündür.

Bunun dışında mevcut siyasî partilerin masalarda birleşerek ya da tek başlarına AKP’yi iktidardan indirme şansı yoktur. Rejim onlara bu fırsatı vermeyecek, diktatörlük denemesini geliştirecek ve 2023 hedeflerini fiilen uygulamaya koyacaktır. En tepede nihai karar verici olarak Saray’ın, onun altında Saray’ı meşru kabul eden siyasî partilerin yer aldığı, özünde meşruti monarşiye benzeyen, Rusya’daki oligarşik yapıyı andıran bir rejim kurulacak ve çevresini tahkim edecektir.

Seçim sonuçları Saray’ın ülke içinde ve uluslararası alanda manevra sahasını olağanüstü genişletmiş, Cumhuriyet tarihinin en gerici bölücü Cumhuriyet karşıtı Meclis’i oluşmuştur. Bu Meclis anayasa müzakerelerine başladığında, AKP’nin, CHP’nin ve onun parlamentoya soktuğu 2002 model iki küçük AKP’nin, HDP’nin ve Hüda-Par’ın tasavvur ettikleri ya da hazırladıkları anayasa taslakları arasında Cumhuriyet’in Aydınlanma ideolojisine düşmanlık ve üniter devlet karşıtlığı bakımından uzlaşmaz çelişkilerin ve büyük farklılıkların olmadığı görülecektir.

Seçmen çoğunluğunun kararı millî irade değildir. Genel seçimlerle oluşan, kurucu vasfı olmayan temsili meclis sıfırdan yeni anayasa yapamaz. Anayasa’dan “Atatürk milliyetçiliği,” “Türk” sözcüğü ve laiklik kavramı çıkarılamaz, millet ümmet olarak tanımlanamaz, devletin dini olmaz ve kadın özgürlüğü konusunda tek bir geri adım atılamaz.

Cephe nerede açılmışsa mevzi orada kurulur; karşıdan gelen ateşin yoğunlaştığı yer takviye edilir. Önümüzdeki dönemde tahkim edilmesi gereken mevzi anayasadır; ateşin yoğunlaşacağı yer laiklik ve Kemalist Aydınlanma’dır. Tarih bizim okuyup öğrenmemizi, fantezilerle oyalanmamızı, egosantrik mücadelelerimizin ve iç didişmelerimizin neticelenmesini beklemez.

Özellikle büyük kentlerde yaşayan yurttaşların Cumhuriyet’in devrimci ideolojik ortamında yetişmiş en bilinçli kesimi, yüz yıldır sahip olduğu haklardan ve özgürlüklerden asla vazgeçmeyecektir. Toplam nüfusun yarısını oluşturan bu kesimin altılı masaya, kendisini mecbur hissettiği için, kerhen oy verdiği de unutulmamalıdır.

Son olarak: demokrasi kumar masasında kazanılıp kaybedilen bir oyun değildir, bazı durumlarda sokaklarda meydanlarda ağır kayıplar pahasına kazanılır. Bu saatten sonra size yukarıdan zerre kadar hak ve özgürlük vermezler, verdiklerini ve mevcut olanları da diledikleri anda geri alırlar. Kaderine razı olan her millet layık olduğu rejimle yönetilir. [email protected]

Demek ki neymiş?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

20 Yorum

  1. Durum tam olarak budur. Halk dalkavukluguna gerek yok. Siyasal islamci saray rejimi laik cumhuriyeti yikmistir, bunun ilani kalmistir sadece. Kilicdaroglu da zaten dunyada gorulmemis bir seyi, Turk mileti gencleriyle basaracak diye anlatiyordu fakat olmadi. Bence ilk adimlari Ataturkculeri terorle iliskilendirip toplumun disina atmak ve nihayetinde Ataturkculugu darbecilik ilan etmek olacak. Hdp Ataturkculerin yaninda mi olacak yoksa kuresel guclerle beraber sarayla pazarlikta mi olacak? Bu da Hdp nin vatanseverligini gosterecek. pkk zaten cumhuriyet dusmani cephede payina duseni alacagi ani bekliyor.

  2. 3 Haziran 2023, 15:14

    Yaziniz gercekten Turkiye’nin bilerek ve isteyerek icine dustugu durumu gozler onune sermis.
    Elinize, beyninize saglik

  3. 3 Haziran 2023, 12:01

    Mükemmel bir yazı… Ne eksik ne fazla… Yüreğinize, kaleminize sağlık🙏

  4. Sen de bu yazıyı seçimden önce yazsaydın

  5. Yine güzel bir yazı, teşekkürler. Bence bu seçimin “bizim cenah” açısından tek olumlu tarafı; artık gözümüzü tamamen açmamız oldu. Seçimlerde; ne kadar kızsa da seçeneksizlikten CHP’ye oy veren kitleler, büyük bir öfke ve uyanış yaşıyor. Bu uyanış şudur: CHP; ne K.Kılıçdaroğlu’dur, ne partiye çöreklenmiş bir avuç becereksiz, tembel ve ideolojisiz parti yöneticisidir. CHP biziz, halkız.. CHP, başka hiçbir partiye benzemez. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran partidir, kurucudur.
    CHP bizimdir, halkındır ve kimse daha fazla bu partiyle oynayamaz, artık iyi niyetimizle oynandığı yetti. Ne olursa olsun, önce partimizi geri alacağız, kurucu ilkelerine, devrimci ilkelerine, altı oka tavizsiz şekilde geri döndüreceğiz. Bu konuda partimiz üzerinde baskı unsuru olacağız, partimize sahip çıkacağız. Çünkü örgütlü değilsen, hiçbirşeysin. Cumhuriyetçi, laik, kamucu, solcu, ilerici, halkçı, antiemperyalist kitlelerin çatısı, örgütü yeniden CHP olacak. Halk hareketinin başlaması gereken yer öncelikle burasıdır.

    • Yeni MYK kuruldu Kılıcdaroğlu bu MYK yı kendine bağladı.
      Siz CHP bizim diyorsunuzda yakında gnl bşk kim olacak tabii ki yine Kıliçdaroğlu olacak çünkü tüm delegeler onun. Sizde bizim halkın demeye devam ediniz. Bırakın halkın olmasına CHP üyelerinin delegelerin bile değil.

  6. 3 Haziran 2023, 00:04

    Sayın Yavuz Alogan,
    Yazınızı baş çelişki, baş düşman ABD emperyalizmini de katarak yeniden yazınız!
    Yazı baştan sona önemli değişikliklere uğrayacaktır. Yanlış analizlerden yönlendirmelerden kurtulacaksınız! Cesaretle davranırsanız elbette. GA

  7. Yavuz Bey yazısında, Cumhuriyet’in artık mevcut olmadığını, yıkımın gerçekleşeceğini usturuplu, kibar bir dille anlatmaya çalışmış. çünkü ortada gerçek Atatürkçüler-Cumhuriyetçiler yok.

  8. 2 Haziran 2023, 18:48

    Saptamalarını gerçeğimiz ,çözümlerinize katılıyorum varolunuz.

  9. “Önümüzdeki dönemde tahkim edilmesi gereken mevzi anayasadır; ateşin yoğunlaşacağı yer laiklik ve Kemalist Aydınlanma’dır” demissiniz…. Kemalist aydinlanma ve refah batinin para tefecilerinden 300 milyar getirerek, Rusya ile burun buruna gelerek, Karadenizi ABD gemilerine acarak, Mavi Vatan’i, Kibris’i elden cikararak, LGBTyi savunarak, dogu’yu PKKcilara birakarak yapilmaz.

  10. Yıkılma artık kaçınılmaz bir son olarak görünüyor.

  11. Toplumun sokağa şu dönem çağırılması , felaketin en büyüğü olur, daha önceden yapılsaydı belki.
    Onun hayatta olduğu her sokak senaryosu kanlı biter veya bitmez. Silahlı bir güruhun karşısında bulacaktır halk kendini…

  12. Tamamen yanlış tespitler oldugunu düşünüyorum muhalefetin hdp ye verdigi yerel yönetimler süslemesi altındaki özerklik sözünü görmeyen pkk nıñ verdigi destegi görmeyen chp diyarbakır adayının pkk nın ilk kuruldugu köyde seçim öncesi bilerek çektirdigi mesaj resmini görmeyen chp van mitingindeki atılan sloganlara karşılık otobüsün üstünden zafer işaretlerini görmeyen her tespit eksiktir

  13. Demek ki haklıymışsınız :) Yazılarınızı okumak iyi geliyor, teşekkürler.

  14. 2 Haziran 2023, 11:49

    Kaderine razı olan her millet layık olduğu rejimle yönetilir.

  15. Sn.Yazar, Sn.Alogan,
    Ekim 2022’de yazdığınız “Ters Dip Dalgası” başlıklı makelede ortaya koyduğunuz muhteşem tespitlerin bütünüyle doğru çıktığı kanıtlandı. Uzatmaya gerek yok, Ters Dip Dalgası işlevini gördü ve Tek Adam anomalisine destek verdi. Tek adam ve çevresindekilerin ise dikkate alması gereken bir gerçek var: “Türk toplumunun hemen hemen %50’si bu rejimi istemiyor”!
    Not: Türkiye’yi, yaklaşık 1,5 yıl içinde bir erken seçim bekliyor olabilir.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!