Biden geldiği zaman Türkiye’de güç dengelerinin değişeceğini sananlar gerçeklerle yüzleşecekler

featured

Berk Özer yazdı…

Katar, Arap Yarımadası’nın doğusunda bulunan bir Basra Körfezi ülkesidir. Tek kara sınır komşusu Suudi Arabistan olup diğer tarafları Basra Körfezi ile çevrilidir. Kuzeybatısında Bahreyn, batı ve güneyinde Suudi Arabistan, doğusunda Birleşik Arap Emirlikleri ve kuzeyinde İran bulunur. Katar Yarımadası Basra Körfezi’ne doğru Suudi Arabistan’dan çıkmış 160 km’lik bir uzantıya benzer. Genellikle alçak düzlüklerden oluşan ülke kumla örtülüdür. Ülkenin güneyi ise çöllerle kaplıdır.

2,15 milyon nüfuslu Katar, artan petrol fiyatları ve sahip olduğu doğal gaz rezervleri sayesinde kişi başına düşen gelire göre dünyanın en zengin ülkesidir. Batı Asya’ daki bütün körfez ülkelerinde olduğu gibi ekonomik olarak hızla gelişmektedir. Petrol rezervlerinin keşfedilmesinden önce Katar ekonomisi balıkçılık ve inci avcılığına bağlıydı. Ama 1940’larda petrol rezervlerinin keşfiyle ülkenin tüm ekonomisi değişime uğradı. Bu değişim yüksek yaşam standartları ve büyük ülkelerin vatandaşlarına sunduğu sosyal hizmetleri de beraberinde getirdi.

Katar, dünyadaki en çok gaz rezervlerine sahip ülkeler arasındadır. Bu etken ülke vatandaşlarının refah seviyesini en üst basamaklara taşımıştır. Ülkede hemen hemen hiçbir tüketim maddesi üretilmemekte, tamamı dışarıdan ithal edilmektedir. Fakat ülkedeki oldukça az olan vergi oranları ve enerjinin çok ucuz olması bu mallardaki fiyatı oldukça düşük tutması beklentisi doğursa da, gıda benzeri tüketim malzemeleri ucuz değildir; ama elektrik ve elektronikte ucuzluk kendisini hissettirmektedir. 1 tanesi karada 6’sı açık denizde olmak üzere toplam 7 adet doğal gaz üretim noktası vardır. Petrolün varlığı ülkede gübre ve çimento sanayisinin gelişmesine de katkıda bulunmuştur.

Katar, uluslararası siyasette özellikle Arap Baharı diye lanse edilen dönemde her ne kadar Suudi Arabistan, BAE ve Mısır ile iyi ilişkiler içinde olsa da, emperyalizmin Suriye’de kaybetmesinden sonra İran, Türkiye ve Çin ile iyi ve derin ilişkiler geliştirmiştir. Özellikle ABD Başkanı Trump’ın küre açılımından sonra Suudi Prensi Salman’ın, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin ve BAE Devlet Başkanı Halife bin Zaid el-Nehyan’ın açık hedei haline gelmiş ve Katar Emiri Şeyh Tamim Bin Hamad Al Tani ülkesine uygulanan yaptırımlardan ve olası darbeden Türkiye ve İran’ın yakın dostluğu ve desteği sayesinde kurtulmuştur.

İran ile Katar arasındaki ilişkilere baktığımızda, Katar’ın Şii nüfusunun varlığı İran ile bağlarını daha güçlü hale getirmektedir. 2017 yılında iki ülke, Katar’ın Kuzey Saha ve İran’ın Güney Pars dediği dünyanın en büyük doğal gaz sahasının genişletilmesi kararını aldılar. Enerji işbirliği ile iki ülke ilişkilerini geliştirirken, Katar’ı bölgede yalnızlaştırma ve yönetimi değiştirme niyetinde olan ülkelerin diplomatik ilişkilerini kesmesinin ardından; 7 Haziran günü İran’da Parlamento ve Ayetullah Humeyni Türbesi’ni hedef alan iki farklı terör saldırısı yaşanmış ve saldırı DAEŞ tarafından üstlenilmiştir. Trump’ın 20 Mayıs Riyad ziyareti (küre açılımı) sırasında, körfez ülkelerine radikal örgütlerle mücadele yürütülmesinin gerekliliği çağrısında bulunmuş, ardından Trump yönetimini arkasına alan bölge ülkeleri Katar ile ilişkilerini kesmiştir.

Katar’ın egemen varlık fonu Katar Yatırım Otoritesi, zengin petrol ve doğalgaz rezervlerini değerlendirmek adına kurulmuştur. Özellikle kendi ürettiği enerjiden daha fazlasını ithal etmek zorunda kalan Çin için çok değerli bir ticari ortaktır. Çin, Katar’ı enerji işbirliğinde en önemli ortak olarak görmektedir. Katar, Çin’in Avustralya’dan sonraki ikinci büyük sıvılaştırılmış doğalgaz tedarikçisi olmuştur. Çin’in, Katar’a yapılan doğrudan yatırımları, 2016 yılına göre 2017 yılında, % 77,5 oranında artmıştır. Çin Sanayi ve Ticaret Bankası (ICBC) 2015 yılında, Katar’da ilk Ortadoğu Çin yuan takas merkezini açmıştır. Bunun yanı sıra Çin de, Bir Kuşak Bir Yol girişimine sıcak bakan Katar ile altyapı ve inşaat çalışmalarına hız vermiştir. Katar, 2022 yılında FIFA Dünya Kupasına ev sahipliği yapmak üzere seçildikten sonra Çin, stadyum inşaatı için Katar ile sözleşme yapmıştır.

Pekin yönetimi, Katar ve bazı Körfez Ülkeleri arasındaki krizin diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesini beklediklerine dair bir açıklamalar yapmıştır. Çin, İran ve Suudi Arabistan arasında bir sıcak çatışma ihtimalinin ortaya çıkmasını kesinlikle istememektedir.  Her iki ülkede de özellikle Bir Kuşak Bir Yol (İpek Yolu) girişiminin gerçekleştirilmesi bağlamında istikrarın sağlanması ve korunması önem arz etmektedir. Çin, bu krize dâhil değilmiş gibi görünmesine rağmen, bu krizde asıl önemli konu ise ABD’nin Çin’e gizli olarak mesaj vermeye çalışmasıdır. Trump, Çin’i sıkıştırmaya Filipinler’den sonra, Katar ile devam etmektedir. ABD yönetimi bu krizle, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol girişiminin riske girmesini hedeflemiştir. ABD hem Ortadoğu’da hem de Asya’da etkinliğini arttırmaya, Çin’i de hem Katar hem de İran üzerinden bölgesine hapsetmeye çalışmaktadır. Katar ve İran arasındaki bağlar Çin açısından önem kazanırken, Suudi Arabistan’ın ABD yakınlığı Çin’i rahatsız etmektedir.

Katar krizinin çözülmesinde İngiltere’nin rolü de unutulamaz. İngiltere de bu krizde mesaj verilmek istenen ülkelerdendir. Çünkü Katar’ın İngiltere’de edindiği gayrimenkuller, yaptığı büyük yatırımlar ve İngiliz kraliyetiyle yakın ilişkileri vardır. Katar, dünyanın beşinci büyük ekonomisi olan İngiltere’ye, Brexit sonrasında 5 milyar sterlinlik yatırım yapacağını açıklamıştı. Körfez ülkesi Katar’ın İngiltere’de halen 40 milyar sterlinlik yatırımı vardır. Bunların arasında Londra’nın en ünlü yerlerinden Shard gökdeleni, Harrods mağazası, Savoy Oteli ve finans sektörünün taşındığı Canary Wharf bölgesinde hisseleri bulunuyor. İngiltere’nin sıvılaştırılmış doğalgaz ithalatının yüzde 90’ını karşılayan Katar, İngiliz ekonomisinin Brexit sürecinde ve sonrasında ekonomik bir düşüşe girme ihtimaline karşı destek vererek önemli bir rol üstlenmektedir. Çin açısından da İngiltere’nin özellikle Bir Kuşak Bir Yol girişimindeki Avrupa ayağı konumu İngiltere’yi önemli bir aktör haline getirmektedir. İngiltere ve Çin işbirliği bu krizde de önem kazanacaktır.

ABD’de Trump yönetimi, 2018’den beri Çin ile tüm dünya ekonomisini etkisi altına alan sert bir ticaret savaşı sürdürdü. Trump, Çin’i ABD şirketlerinin aleyhine, adil olmayan ticari faaliyetlerde bulunmakla ve fikri mülkiyet hırsızlığıyla suçladı. Çin’den ABD’ye yapılan ihracatların büyük kısmını etkileyen bir dizi gümrük vergisi hayata geçirmişti. Pekin de ABD ürünlerine karşı gümrük vergileri koyarak bu adıma yanıt vermişti. Ancak Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, ABD seçimlerini kazanan Joe Biden’a gönderdiği tebrik mesajında, Çin ile ABD ilişkilerinin istikrarlı şekilde geliştirilmesinin önemini vurguladı. Xi Jinping mesajında, Çin-ABD ilişkilerinin sağlıklı ve istikrarlı şekilde gelişmesinin ilerletilmesinin iki ülkenin de çıkarına olduğu gibi, dünyanın beklentilerine de uyduğunu kaydetti. Xi, “İki ülkenin de çatışmama, zıtlaşmama, karşılıklı saygı ve kazan-kazan iş birliğini sürdürmesini, çatışmaları yönetmesini ve kontrol etmesini, Çin-ABD ilişkilerini sağlıklı ve istikrarlı bir yolda ilerletmesini ve küresel barış ve kalkınma davasının her iki ülke ve uluslararası toplum ile birlikte geliştirilmesini temenni ediyoruz” ifadelerini kullandı. Ayrıca Çin Devlet Başkan Yardımcısı Wang Qishan’ın da, ABD’nin Başkan Yardımcısı olarak seçilen Kamala Harris’i tebrik ettiği bildirildi.

ABD başkanlık seçimleri boyunca Trump, Çin’e karşı izlediği sert politikasını Demokrat rakibi eski Başkan Yardımcısı Joe Biden’a saldırmak için kullanmıştı. Trump, Biden’ın Çin’e yumuşak davrandığını savunmuştu ve başkan yardımcılığı yaptığı dönemde Biden’ın gümrük vergilerine karşı çıktığını, Çin’in yanında yer aldığı için ilişkileri bozacak hiçbir şey yapmak istemediğini savunmuştu. Barack Obama döneminde başkan yardımcılığı yapan ABD’nin yeni başkanı Biden, Çin’le ticaret ve güvenlik konularında koşullu bir ilişki kurulmasını desteklediğini ve Çin’in yükselmesinden korkmadıklarını ve Çin’in yükseldiğini görmek istediklerini ifade etmişti.

Biden’ın seçilmesinden sonra Cumhurbaşkanımız, Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığı görüşmeden sonra yeni ABD başkanını tebrik etti. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile ülkenin Kızıldeniz kıyısındaki Neom kentinde bir araya geldi. Rusya-Suudi Arabistan Hükümetler arası İşbirliği Komitesi, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman bin Abdulaziz ile Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak’ın başkanlığında toplandı. Toplantının ardından Suudi Arabistan resmi ajansı SPA’dan yapılan açıklamada yetkililerin, iki ülke arasındaki ticari, ekonomik, sanayi ve yatırım iş birliğini artırmak için çalışmaya devam etme konusunda anlaştığı ifade edildi. Biden’ın, seçim döneminde taahhüt ettiği gibi İran ile olan nükleer anlaşmaya geri dönmesi beklenirken; İran nükleer programının babası’ diye anılan nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade bir suikast sonucu hayatını kaybetti. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’nin huzurunda iki ülke arasında, Borsa İstanbul’unda için de olduğu 10 ekonomik ve ticari anlaşma imzalandı. Cumhurbaşkanına güven mektubunu sunup resmen görevine başlayan Çin Halk Cumhuriyeti’nin yeni Ankara Büyükelçisi Sayın LİU Shaobin, Doğu Perinçek’i ziyaret etti. Trump’ın damadı Jared Kushner, Katar ile Suudi Arabistan arasında elçilik görevi yürüterek iki ülke arasındaki buzların erimesini sağlamaya çalışıyor. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le arasındaki diyaloğa çok değer verdiğini ve Putin döneminde iki ülke ilişkilerinin aktif şekilde geliştiğini belirtti. Putin’in Rus Yahudi topluluğuna gösterdiği saygı ve verdiği destek nedeniyle Rus lidere teşekkür eden Netanyahu, Putin yönetiminde İsrail ile Rusya arasındaki ilişkilerin giderek daha güçlü hale geldiğinin altını çizdi. Netanyahu, İsrail ile Rusya arasındaki iyi ilişkilerin kendileri için önemli olduğunu, hatta kritik önem taşıdığını vurguladı. ABD, Türkiye’ye yönelik CAATSA yaptırımlarını onaylarken, AB liderler zirvesinde Yunanistan’ın beklediği gibi Türkiye’ye yönelik bir yaptırım kararı çıkmadı. Bu gelişmenin ardından Almanya Başbakanı Merkel ile görüşen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kuzey Akım 2 Doğal Gaz Boru Hattı’nın tamamlanmasına 165 km kaldığını belirterek hattın kesinlikle tamamlanacağını söyledi.

ABD’nin yeni başkanı Biden’ın seçilmesinden sonraki süreci kısaca değerlendirdiğimizde aslında hem dünyada, hem de Batı Asya’da kartların yeniden dağıtıldığını söylemek mümkündür. Kim bilir belki de sanılanın aksine, Biden geldiği zaman Türkiye’de güç dengelerinin değişeceğini sanan ve NATO’dan medet umarak müstemleke hayali kuranlar; sarı nehrin taştığını anladıklarında, gerçeklerle tokat gibi yüzleşeceklerdir.

Biden geldiği zaman Türkiye’de güç dengelerinin değişeceğini sananlar gerçeklerle yüzleşecekler

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. çok belli ki yazı mesajlar içeriyor. bu mesajları alması gerekenlerin alması yeterli diye düşünüyorum. mesajları alamayanların da zaten konuyla ilgisi yok demektir…

  2. Düzelteyim, özetle CHP değil CHPkk. Bunu anlamayacak kadar kafan olmamasına rağmen bu kadar laf salatsini asıl sen nasıl yazabildin hayret yani.

  3. Yahu kardeşim, ne diyorsun sen? Bu ne biçim yazı? Tam bir “factoid” salatası. Sanki, ordan burdan “copy/paste” yapmişsin, hepsini birbirine eklemişsin, olmuş sana bir makale. Ama taşı gediğine oturtamamışsın bir turlu. Bari, yazdiklarini sen anlıyormusun? Bu gazetede editor falan yok mu? Birisi okuyup, evladım düzelt biraz bu laf salatasını demiyor mu?
    Sari nehir (yani Cin) tasacak, NATO’dan medet umanlar gerçeklerle tokat gibi yüzleşecekler, öyle mi? NATO’dan medet umanlar kim? Yunanistan mi? Yoksa CHP falan mi? Yoksa HDP/PKK mi? Yazının basligi “Biden geldi diye sevinenler hayal kirikligina uğrayacak”. Turkiye’deki güç dengelerinin değişmesini isteyenler yani.
    Bu gazete de dahil olmak üzere herkes zaten yazdı bunu, Trump’in gitmesi hiç bir şey değiştirmez. Aslında iyi olur, en azından daha az manyak bir baskan ve ekibiyle iliskiler yürütülür. Bir de Katar çıktı basımıza.
    Hep artık bu Veryansin gazetesini okumayayım diyorum, gene uc kağıda geliyorum.

  4. 26 Aralık 2020, 15:51

    Hangi istiklal var ki, yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin?

    Tarih böyle bir olayı kaydetmemiştir.”

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!