Abdullah Tivnikli İstanbul Araştırma ve Eğitim Vakfı (İSAR) Tıp ve Ahlak Çalışma Grubu, “Tıbbi Konularda Fetva Verme Metodolojisi ve Zorluklar Sempozyumu” düzenliyor.
İstanbul’da düzenlenecek “Tıbbi Konularda Fetva Verme Metodolojisi ve Zorluklar Sempozyumu”nda genetik mühendislik, teknoloji ve biyolmedikal dahil olmak üzere çok sayıda konu “sorgulanacak”.
Hacamat, sülük ve kupa gibi bilim dışı yöntemler Sağlık Bakanlığı tarafından gündeme getirilirken; İSAR Vakfı Tıp ve Ahlak Çalışma Grubu tarafından “tıbbi konularda nasıl fetva verileceğine dair” sempozyum düzenleniyor. İstanbul’da yarın (21.12.2019) ve pazar (22.12.2019) günü yapılacak olan sempozyumda çok sayıda akademisyen de konuşmacı olarak yer alıyor.
Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, sempozyumun selamlama konuşmasını ise, “TÜRGEV’e isteksiz verilen bağışlar ‘helaldir’ fetvası” ile bilinen Hayrettin Karaman’ın oğlu eski İstanbul Medeniyet Üniversitesi rektörü Prof. Dr. M. İhsan Karaman yapacak.
ÖRNEK ENDONEZYA
İslam Araştırmaları Merkezi’nde 6 ayrı oturumda yapılacak sempozyumun, dikkat çeken oturum başlıkları ise şöyle:
“Genetik Mühendislik ve Teknolojinin Sorgulanması”
“Biyofıkıh Biyoetiğe İkame Edilebilir mi?”
“Biyofıkıh Metodolojisi: Delile Dayalı Tıp ve Delile Dayalı Fıkıh Matriksi”
“Batıda ve İslam Dünyasında Biyoetik Sorunların Anlaşılmasında ve Değerlendirilmesinde İnsan Anlayışının Önemi: Beyin Ölümü Örneği”
“Zaruret İlkesi ve Biyomedikal Müdahaleler Alanına Uygulanması”
“Tıbbi Bilginin Niteliği ve Anlaşılabilirliği Üzerine”
“Mecmau’l-Fıkhi’l-Islami ed-Duveli’nin Tıbbi Konularda Fetva Usulü”
“Tıbbi Meselelerle İlgili Fetvalara Analitik Bir Yaklaşım-Din İşleri Yüksek Kurulu Örneği”
“İran’da Biyomedikal Meselelerin Gerekçelendirilmesi: Dini Bir Hükümet Tecrübesi”
“Temel Fıkhi Kavramların Medikal Meselelerde Fetva Verme Süreçlerindeki Konumu: Endonezya Tecrübesi”
“Yardımcı Üreme Tekniklerine Yönelik Fetvaların Temelindeki İslam Ahlakı İlkeleri”
“Tıbbi Meselelerde Fikir Geliştirme Süreci-İslami Perspektiften Medikal Hatalar.”
GEREKÇE YETERSİZLİK
Sempozyuma katılım için yapılan çağrıda ise vakfın, 2010’da düzenlediği “İslam Alimlerinin Tıbbi Konularda Fetva Verirken Bilgi Edinme Usulleri” toplantısında “tıbbi meselelere İslami yanıtlar verip karar verme aşamasında yetersiz kaldıkları ve zorlukları aşamadıkları için ikincisinin düzenlendiği” belirtildi.
Ülkemizde “Laiklik” ve onun su veya bu sekilde yorumlanmasi tartismalari bitmedi ve gaz verilerek devam ediyor(ettiriliyor). Kemalizm’i alti okundan birine indirgemeye calismak ona ihanettir ve karsidevrimci gürühun degirmenlerine su tasir.
Ancak, (bunlardan gelen baski sonucu)”Laiklik” ilkesini önemsizlestirmeye kalkarsaniz basiniza korkunc seyler gelir!
Inanc, herseye bulasmaya ve herseyi belirlemeye kalkar(kalkiyor!). O kadar ki, bilimsel konularda bile belirleyici olmaya baslar ve bir de bakarsiniz ki, kanserli hastayi ameliyat etmek ve/veya kemotherapi ile sagaltim yapmak yerine ona zemzem suyu verilir, muskalar yazilir, dualar okunur, su veya bu tarikatin liderinin etegine yüz sürdürülür…
Inanac ve bilim, bir siseye konulmus su ve zeytin yagi gibidir, ne kadar ugrasirsaniz ugrasin bir araya gelemezler. Bati asirlar boyunca bu tecrübeyi yasayip, cok agir bedeller ödedikten sonra inanc meselesini belirli bir alana sinirlandirarak akil ve bilim yolunu secmistir. Mustafa Kemal Atatürk Türkiyesi de bu yolu secerek Islam dünyasinda bir ilki basarmis ve diger Islam ülkelerine de rol model olmustu. Tabi emperyalizm buna izin veremezdi, Türkiye Cumhuriyeti de digerleri gibi yobaz bir din devleti olmak zorundaydi. Aksi durumda, nasil digerlerine Kurtulus Savasiyla özgürlük ve bagimsizlik konusunda siyasi örnek olduysa, bu konuda da(Laiklik ilkesiyle) cagdas uygarligi yakalama konusunda örnek olacakti. Sonrasi malüm!
“Efendiler! Dünyada her şey için; uygarlık için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir; fendir. İlim ve fennin dışında rehber aramak dikkatsizliktir, bilgisizliktir, yanlışlıktır.” M.K. Atatürk.