‘Değişerek’ kaybetmek

featured

Ahmet Müfit yazdı…

“Değişmek”; Sözcüğün Türk Dil Kurumu Sözlüğünde, aşağıda sizle de paylaştığım 3 farklı karşılığı bulunuyor.

1.Başka bir biçim ve ya duruma girmek, tahavvül etmek,

2.Yerine başka bir şey veya kişi gelmek,

3.Karşılıklı alıp vermek. Mübadele etmek.

Kelimenin, gerek bizim dilimiz gerekse diğer dillerdeki karşılığında herhangi bir olumlama/olumlu vurgu olmamasına karşın, özellikle son 40-50 yılda gerek dünya genelinde gerekse ülkemizde, değişimin olumsuz yönde de olabileceği gerçeğini yok sayacak şekilde, gözü kara bir şekilde olumlu değer yargısı yüklenen, “olumlu” anlamda kullanılan bir kavram. İnsanların sürekli değişerek, şekilden şekle girerek sorunlarından kurtulabileceğine inandıkların bir isteri hali demek de mümkün.

Büyük sermaye ve emperyalist güçlerce pompalanan bu değişim isterisinden ülkemizin de payına düşeni aldığı, “değişim” kavramının odağında olduğu 40 küsur yıllık bir tahribat döneminden söz ediyorum. Türk idari ve siyasi sistemi, büyük sermaye destekli 1980 Özal/Evren darbeleriyle tarumar edilip, Turgut Özal “babacan pazarlamacı” olarak yeniden inşa ile görevli olarak ortaya sürüldüğünden bu yana, siyaset sahnesinde boy gösteren herkes değiştiğini söyleyip, değişim vaat ediyor.

Değişime karşı çıkan, hatta bu konu tartışılmalı diyenlerin dahi içerisinde yerli yabancı para babalarının, AB, ABD yetkililerinin ve tabii ki Seyit Rıza’dan, Derviş Mehmet’ten ilham alanların, yetmez ama evetçilerin yer aldığı bir koro tarafından paranoyak, geri kafalı, değişime karşı duran dinozorlar olduğu söylenerek susturulduğu bir toplum olmamıza karşın, günümüzde hala alıcı bulan ya da alıcı bulacağı varsayılan, “sihirli” bir kavram.

Değişenin ne olduğu, nasıl değiştiği önemli değil, yeter ki değişim olsun. Yeter ki “değişim” olsun deyince de, değişimden bahsetmek, değiştiğini söyleyip, değişim vaat etmekte siyaseten geçerli, kazandıran bir yol oluyor doğal olarak. 2002 yılında, özellikle yerli yabancı sermaye çevreleri ve bu çevrelerin borazanı “merkez medya” -günümüzde bu fonksiyonu, doğrudan yabancı medya şirketlerinin Türkçe internet yayınları dolduruyor- tarafından “değiştiği söylenerek” ya da ima edilerek/algı yaratılarak” iktidara gelen/getirilen AKP, bu konuda elimizdeki son ve en iyi örnek.

Son dönemde kavramın siyasi sahipliğini Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve bu partinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu üstlenmiş durumda. Genel Başkan seçildiği 2010 yılında Yeni CHP diyerek değişimciliğinin sinyalini veren Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği bir il gezisinde, “Geçmişte bizim kabahatimiz vardı. CHP olarak kabahatimiz vardı. Toplumdan uzaklaşmıştık. Halktan yabancılaşmıştık. Şimdi onu yapmıyoruz artık, değiştik. Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir” diyerek, siyaset arenasında “değişimin” temsilciliği rolünü bir kez daha ve güçlü bir şekilde vurgulamış oldu.

Hal böyle olunca, Özal’ın, SHP/CHP-DYP Hükümetlerinin, Kemal Derviş’in ve AKP’nin gerçekleştirdiği değişimlerinden yeterince “yaralanmış”, boyunun ölçüsünü almış kişiler olarak bize düşen, Kılıçdaroğlu’nun değiştik derken kastettiği şey nedir? diye sormak oluyor doğal olarak.

Kılıçdaroğlu tarafından vaat edilen değişimin yönünü ve içeriğini doğru anlayabilmek için, öncelikle Kılıçdaroğlu’nun kendi Genel Başkanlığı öncesi CHP’yi, toplumdan uzaklaşmış, halka yabancılaşmış olarak niteliyor olmasının üzerinde durmak, devamında ise ne şekilde “değişerek” topluma “yaklaşmayı”, halkla birlikte olmayı “başardığını” -farklı şirketler tarafından yapılan anketler bu iddiayı doğrulamıyor olsa da- anlamaya çalışmak gerekiyor.

 

Kılıçdaroğlu’nun söz konusu konuşması, üst paragrafta belirttiğim gibi, önüyle sonuyla birlikte değerlendirildiğinde, “değişim” kavramını siyasi mesajlarının odağına yerleştirme nedeninin, yukarıda sizinle paylaştığım söyleşide, “değişim” konusunu gündeme getirmeden hemen önce söylemiş olduğu; ırkçılığı, inanç, kimlik, yaşam tarzı üzerinden siyaseti bitireceği yönündeki açıklamalarıyla, vaatleriyle doğrudan bağlantılı olduğu anlaşılıyor.

Konuyu bu çerçevede ele aldığımızda, ırkçılığı, inanç, kimlik, yaşam tarzı üzerinden siyaseti bitirmek amaçlı olarak Yeni CHP yönetimi tarafından dile getirilen ilk değişik vaadinin, HDP, FETÖ, yetmez ama evetçiler, doğrudan AB ve ABD’li yetkililer başta olmak üzere, AKP’nin açılım politikalarını, demokratikleşmenin en önemli adımı, kaçınılmaz gereği olarak uzun yıllardır savundukları Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartını koşulsuz olarak onaylayacaklarını -halihazırda bir çok AB ülkesinin dahi şartlı onayı bulunan-, açıklamaları olduğunu görüyoruz. Daha sonrasında da sürekli olarak tekrarlanan bu açıklamanın ya da değişim vaadinin, cumhuriyeti kuran kadroların tercihi olan üniter devlet yapısına sahip çıkmaktan vazgeçilerek, 1900’lü yılların başında İngilizlerin en büyük destekçisi olduğu, 1950’lerde Demokrat Parti’nin sahip çıktığı Prens Sabahattin tarafından temsil edilen ademi merkeziyetçi çizginin benimsenmesi, Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin olarak, paragrafın ilk cümlesinde kısaca saydığım malum çevrelerce ortaya atılan ırkçılık ve kimlik siyaseti iddialarının bizzat CHP yönetimi tarafından kabul görmesi anlamına geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Kılıçdaroğlu’nun “Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak” diyerek açıkladığı ve HDP’nin dışarıdan desteğiyle genişletilmiş Millet İttifakını kamuoyu gözünde meşru bir alternatif olarak göstermeye yönelik bu çabasını, bugünkü CHP Yönetiminin, Atatürk tarafından kurulmuş olan CHP’nin reddi üzerine inşa edilen SODEP ve SHP’nin bu konudaki söylemlerine dönüş olarak ifade etmek de mümkün. Bu konudaki söylemimizin gerçeği yansıtmadığını düşünenler olabileceğini göz önüne alarak, Emre Kongar’ın Kemalizm ve Altı Ok’u, günümüzde geçerliliği kalmamış, geçmişe dair simgeler olma noktasına indirgediği yazılarının linkini sizlerle paylaştığımı da belirtip devam edeyim.

Gelelim Kılıçdaroğlu’nun değiştiklerini söylediği ikinci yani Kılıçdaroğlu öncesi CHP’sini “toplumdan uzaklaştırıp, halka yabancılaştıran tutumunun ne olduğu, bu tutumdan neden vazgeçilip, yerine ne tür bir tutumun hakim kılındığı konusuna.

Kılıçdaroğlu, söz konusu konuşmasında hangi tavır ve tutum değişikliklerinin toplum gözündeki algılarını değiştirdiği konusunda net bir şey ifade etmeyip, geçmişe yönelik olumsuz, kendi dönemlerine yönelik “olumlu” iddiasını dile getirmekle yetinse de, neyi kastettiği konusunda çıkarımda bulunmamıza yardım edecek çok fazla söylem ve eylem söz konusu.

Sadece son dönemde gündeme gelen üç konuyu yani 28 Şubat tutuklamaları, sarıklı amiral ve okullar yüz yüze eğitime kapalıyken camilerin kuran kursu gerekçesiyle yüz yüze eğitim adı altında açılmış olmasını hatırlatıp, bunlar ve benzeri bir çok konuda, muhafazakar seçmeni küstürmemek adına CHP cephesine hakim kılınan “derin sessizliğe” ya da ucuz popülizme dikkat çekmek dahi yeterli.

Esas soru ya da zurnanın zırt dediği nokta ise CHP’de gerçekleştirilen bu değişimin neden olacağı siyasi sonuçların ne olacağı konusu. Bu değişikliklerle siyasi çizgisini ve siyaset yapma biçimini ciddi bir şekilde değiştiren CHP’nin içerisinde yer aldığı/liderlik ettiği Millet İttifakı ile iktidara gelmesi durumunda, gerçekten neden kurtulmuş ya da neyin devamını sağlamış olacağımız konusuna.  

Daha önce de defalarca yazdığım gibi, bu değişimin en önemli sonucu, ülkeyi bu günkü AKP’yi iktidardan göndereyim derken, 2002’deki AKP’yi, Millet İttifakı adı altında yeniden iktidar yapma seçeneksizliğiyle karşı karşıya bırakıyor olması. Tam da bu nedenle, başlangıçta AKP’nin içerisinde, yanında, eteğinde yer alıp, yer kapmaya çalışanların çok büyük kısmı şimdilerde en hızlı AKP muhalifi olmuş, değişen CHP’yi destekliyor, 40 küsur yıl önce 24 Ocak Kararları ve 12 Eylül Darbesi ile başlatılmış olan devletin ve cumhuriyetin deformasyonu sürecinin bir an önce bitirilmesini istiyorlar.

Tabii ki bu CHP’yi değiştirdiğini söyleyenler ve bu değişimi destekleyenlerin planı. Esas belirleyici olacak olan ise -şimdiye kadar olduğu gibi- Atatürk’ün partisi olduğu için CHP’ye oy veren, kurucu değerlere inanan CHP seçmeninin bu manipülasyona nasıl tepki vereceği olacak. Sırf Erdoğan ve AKP karşıtlığı nedeniyle tıpış tıpış giderek değişime ya da değişene oy mu verecekler ya da Cumhuriyet değerlerine saygılı bir Cumhurbaşkanı adayı etrafında birleşerek, hem 2002 AKP’sini yeniden diriltmeye talip olanlara, hem de günümüz AKP’sine ders mi verecekler.

Kaynaklar:

https://halktv.com.tr/gundem/kilicdaroglu-turkiyenin-basina-buyuk-felaketler-gelebilir-sakin-olmaliyiz-468352h

http://file.setav.org/Files/Pdf/20150403121644_turkiyenin-avrupa-yerel-yonetimler-ozerklik-sarti%E2%80%99na-uyumu-ozerklik-miti-pdf.pdf,

https://www.tesev.org.tr/wp-content/uploads/rapor_Yeni_Anayasada_Yerel_Ve_Bolgesel_Yonetim_Icin_Oneriler.pdf,

https://haber.sol.org.tr/yazarlar/mehmet-bozkurt/ittihat-terakkide-ozerklik-tartismasi-ve-prens-sabahattin-133129

https://core.ac.uk/download/38311175.pdf

https://www.ntv.com.tr/turkiye/kilicdaroglu-chpyi-degistirdi,dh53mnqWo0-Zud_vWDg3nA

https://serbestiyet.com/featured/kaftancioglu-kilicdaroglu-nasil-bir-chp-41217/

https://www.hurriyet.com.tr/chp-ye-dair-maruzatim-16564554

http://www.metropoll.com.tr/arastirmalar/siyasi-arastirma-9/1707

https://odatv4.com/guncel/kilicdaroglunun-jetonu-gec-dustu-2604161200-93373

https://odatv4.com/siyaset/8-yilda-chpde-neler-degisti-1801161200-88173 

https://www.diken.com.tr/turkiyenin-ve-chpnin-acmazi/

https://www.odatv4.com/guncel/turkiye-okullarda-yuz-yuze-egitimi-tartisirken-208268

https://www.veryansintv.com/esi-anlatti-cetin-doganin-cezaevine-girmeden-son-sozleri 

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87%C3%B6z%C3%BCm_S%C3%BCreci

https://odatv4.com/makale/bir-yandan-ataturkcu-olup-diger-yandan-neoliberal-olunur-mu-17121834

https://odatv4.com/makale/borc-alinan-paranin-bedeli-yalnizca-para-degildir-12111912

https://odatv4.com/makale/kilicdaroglunun-kafasina-koydugu-plan-ne-29072024#

‘Değişerek’ kaybetmek

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

7 Yorum

  1. 27 Ağustos 2021, 09:03

    HDPKK ya kanat gerip kucak açarak, Atatürk düşmanlarının uygun yerlerini okşayarak (sırtlarını), ermeni soykırımı gününü(!) anan şahsı İst.İl Bşk. yaparak mı halka yaklaşıyormuş? Hadi canım sen de!

  2. 27 Ağustos 2021, 05:49

    Güzel yazı son derece doğru ve çarpıcı bir sonla bağlanmış.

  3. BASLIK herseyi anlatiyor !!!!!!

  4. Emre Kongar kim MUSTAFA KEMAL ATATURK u anlamak kim… Laik Cumhuriyet ve Turk Milleti kavramlari donemin gereklilikleri degildir ilelebet korunup yasatilacak binlerce yillik kultur birikiminin tecellisidir.Ici bos dis kaplamali yazarlar….

  5. Nasrettin Hoca’nın fıkrasındaki gibi Eskiden de aynıydı bu CHP

  6. 26 Ağustos 2021, 13:08

    güzel bir yazı. bir kaç defa yazdım sanırım yanılmıyorum. siyasi partıler belli ilke ve amaç dogrutusunda kurulurlar. hedeflerı programlarında vardır. DEĞİŞMEZ. Bu siyası partının görüşlerini benımseyenler aynı fikrde olanlar partıye uye olurlar mv secılırler. secmenlerde . bu fikirlerı ozumsıyenler gıderler o partıye oy verırler. bir sıası partı fikir ve ilkelernı hıce sayan (hem de oy ugruna) bir partı olursa karaktersız adamdan farklı degıldırler. kımse ona guvenmez.
    AKP nin degıstık dıyerek laık olması, MHP nın degıstık dıyerek sosyalıst olması gıbı bir sey bu. CHP si ulusalcı ,laık vs gıbı ilkeleri benımsemıs. ulke cıkarlarını oy kaybetme ugruna bıle korumus bu ulkenın kurucusu bir partı sıfatını tasır. dısardan ve ozellıkle onlarım maşaları olan medyanın telkınlerı ile bunlardan saptırılmıştır. altında baska maksat yamaktadır. kılıcdaroglu ve yonetımı de bu kukla zıhnıyetın birer pıyonu olmuslardır.

  7. Teşekkürler.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!