İnsanlara yasak, şirketlere serbest!

featured

Ahmet Müfit yazdı…

Son olarak Kemal Okuyan’ın Nazım Hikmet’i anmak amaçlı mesajıyla gündeme geldi, bu ülke vatandaşlarını “Türk” diye değil, “Türkiyeli” diye tanımlamak.

“Türk Milleti” nitelemesinin ırkçılık olduğunu söyleyenlerin “Kürt Sorununu çözeceğiz” diyerek, etnik kimlik üzerinden politika tanımladığı, “Türk” dememenin üniter devlet karşıtlığının başlıca aracı haline getirildiği bir saldırı söz konusu.

Benim bu yazıda dikkatinizi çekmek istediğim konu, artık gerçek anlamı yandaşları da karşıtları açısından da belli olan bu konuyu tartışmak değil. Bu yazıda dikkat çekmek istediğim şey, bu ülke vatandaşları için kullanılmaktan kaçınılan “Türk” nitelemesinin şirketler daha da ötesi, Türk mevzuatına göre faaliyet gösteren yabancı sermayeli şirketler için dahi kullanılmakta bir sakınca görülmüyor olması, bu açık çelişkinin hiç kimse tarafından yadırganmıyor oluşu.

Konuyla ilgili olarak sizlerle paylaşacağım birinci örnek, Bloomberg HT isimli piyasa kanalında; “Kazakistan’da akaryakıt zamlarının ardından çıkan siyasi kriz ülkede faaliyeti olan Türk şirketlerinin operasyonları açısından da risk yaratıyor” alt başlığıyla yayınlanan “Kazakistan’da hangi Türk şirketinin ne kadar riski var?” başlıklı yazı.

Ekonomi/piyasa ağırlıklı haberleriyle öne çıkan Dünya Gazetesi de, benzer şekilde ülkemiz yasalarına göre kurulmuş şirketler için, mülkiyet yapısını dikkate almaksızın “Türk” kavramını kullanıyor.

Şirketlerin mülkiyet yapılarından yani sahiplerinin kim olduğundan bağımsız olarak, “Türk” üst kimliğiyle tanımlanıyor olması yalnızca, ekonomi/piyasa kanallarıyla sınırlı değil. Medyanın hemen hemen tamamı, vatandaştan esirgedikleri bu kimliği, şirketler için kullanmakta bir sakınca görmüyorlar.

Bloomberg HT’de yayınlanan yazıda, “Türk” kimliği yakıştırılan şirketler arasında ilk sırada yüzde 50’den fazla hissesi yabancılara ait olan bir şirket yer alırken, liste yine ciddi oranda yabancı hissesine sahip başka şirketleri de kapsar şekilde devam ediyor.

Benzer hissedar/mülkiyet yapısının, Türkiye’nin ilk 100, ilk 500 büyük şirketi listesinde yer alan azımsanmayacak sayıda şirket için geçerli olduğunu, 1999 yılındaki Anayasa değişikliği ve 2001 yılında kabul edilen Milletlerarası Tahkim Kanunuyla, yabancı hissedarı olan bu şirketlere ilişkin anlaşmazlıkların çözüm yerinin, ulus devletin yetki sınırları dışına çıkarıldığını da ilave devam edelim.

Bu noktada bakılması gereken ikinci önemli husus, sıradan insandan esirgenen “Türk” kavramının hiçbir eleştiri almaksızın yakıştırıldığı bu şirketlerin ürettikleri/sattıkları şeyin teknik bilgisine (know how), sanayi ve fikri mülkiyetine sahibi olup olmadıkları. Sorunun yanıtı için çok büyük araştırmalara, vakit harcamaya gerek yok. Ülkemizin ihracat şampiyonları otomotiv firmalarının, neyi -aramalı, hammadde, tasarım, teknoloji- nereden alarak nasıl ürettiklerine, sattıkları şeyin ne kadarını dışarıdan alıp, ne kadarının ulusal katkı olduğuna baktığımızda dahi net olarak görebileceğimiz bir yabancılaşma söz konusu.

Yazının başında, bu ülke vatandaşları için kullanılmaktan kaçınılan “Türk” kavramının şirketler daha da ötesi, Türk mevzuatına göre faaliyet gösteren yabancı sermayeli şirketler için dahi kullanılmakta bir sakınca görülmüyor olmasını nasıl açıklamalıyız diye sormuştum.

Yukarıda aktardığım bilgilerin ortaya koyduğu gerçek, bunun öylesine yapılmış bir tercih olmadığı, tam tersi olarak, ekonomideki hızlı yabancılaşmanın toplumdan gizlenmesi. Daha da ötesi yabancı sermayeli şirketlerin, Türk kimliği yakıştırması ve “iyi yönetişim” adı altında, düzenleyici/denetleyici kurullar/kurumlar ve Anayasaya aykırı olarak çıkarılan yasalar dayanak kabul edilerek kurulan şirket statülü melez (hibrit) yapılar içerisinde, “paydaş” adı altında ülkemiz yönetim sistemine ortak edildiklerinin bilinmemesi amacıyla kullanıldığı.

İnsanlar için Türk tanımı kullanıldığında “vay ırkçılar” diye ayağa kalkan büyük sermaye-din tüccarı-liboş-etnik milliyetçi koalisyonunun, bu konuda sessiz kalıyor olmasının nedeninin de tam da bu olduğunu ilave edip bitireyim.

  

Kaynakça:

https://mobile.twitter.com/OkuyanKemal/status/1482298412188028930

https://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/pazar-pazar-yazdiklarimiza-bakin-66988

https://www.bloomberght.com/haberler/haber/1869932-g-koreli-cj-cgv-mars-sinemayi-satin-aliyor, https://www.bloomberght.com/kazakistan-da-hangi-turk-sirketinin-ne-kadar-riski-var-, https://www.bloomberght.com/turk-startuplar-2021-de-1-5-milyar-dolar-yatirim-aldi-2296872?utm_source=twitter&utm_medium=articleshare&utm_campaign=website

https://www.dunya.com/sirketler/turk-ve-avusturyali-sirketler-ortak-olacak-haberi-637711

https://www.kap.org.tr/tr/sirket-bilgileri/genel/1452-tav-havalimanlari-holding-a-s, http://www.tavhavalimanlari.com.tr/tr-TR/tav-hakkinda/pages/yonetim-kurulu

https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4686.pdf

İnsanlara yasak, şirketlere serbest!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 24 Ocak 2022, 22:33

    Çok ilginç geldi bana. Hiç bu yanını düşünmemiştim. Aklıma da getiremezdim. Teşekkürler.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!