Ukrayna’nın Brest-Lıtovsk’da doğuşu ve erken ölümü

Prof. Dr. Ergun Türkcan yazdı...

featured

BİR AÇIKLAMA

Bu yazı akademik bir dergi için yazıldı. Ancak, bugünlerde her yerde Ukrayna konuşulduğu için genel okuyucuya da ulaşması amacıyla bu yazının 4 parçaya bölünerek yayınlanmasının uygun olacağına karar verildi. Bu sıkıntının önemli bir konuyu anlamak için çekilebilir düzeyde olduğunu düşünerek özür dilerim.

GİRİŞ

Daha önceki bir yazımda Brest-Litowsk Anlaşmasının, (3 Mart 1918) Türkiye ve Avrupa için büyük önemine değinmiştim.[1] Ukrayna-Rusya savaşı, 24 Şubat 2022, patlak verince, Ukrayna dahil on kadar ülkenin doğuşuna, eski Rusya’nın parçalanmasına yol açan bu anlaşmanın diğer boyutları üzerinde bir kez daha durmak gerektiğini düşündüm. Her nasılsa bu kadar önemli bir anlaşma, hem bizim hem de Avrupa tarih yazımında yeteri kadar ilgi görmemiş ve üzerinde fazla durulmamıştır. Oysa, İkinci Dünya Savaşı öncesi tarih yazımında, anlaşma ile daha çok ilgilenilmiş, hem Sovyetler Birliği’nin hem de Nazi Almanya’sının doğuşundaki rolü üzerinde durulmuş, geleceğe de atıflar yapılmıştır.

Bu kitaplardan birisi de, bir İngiliz tarihçisi, John W. Wheeler Bennett’in kitabı “Brest-Litovsk, Unutulmuş Barış, Mart 1918” başlığını taşıyor.[2] Bu kitaba, kısaca W-B diyeceğim ve tabii, diğerlerine dayanarak, bu kez de Ukrayna’nın zorla, ‘sezaryenle’ doğuşunu ve kısa süren ilk ömrünü yazmağa çalışacağım. Ukrayna’nın tesadüfen, kendisi dışında ikinci doğumu ve muhtemel ‘ölümü’ üzerinde durmayacağım, çünkü bu savaş sürmektedir. Ancak Birinci Doğuşla İkincisi arasında bazı ilişkiler bulunabilir.

Tarihte bu kapsamda, fakat bu kadar kısa ömürlü olup, öldükten sonra da etkileri veya bazı temel maddeleriyle kalıcı olmuş başka bir anlaşma bulmak, kendi tarih bilgim çerçevesinde, pek kolay değildir. Kasım 1917 başında (eski takvimle 17 Ekim) iktidara gelen Lenin yönetimindeki Bolşevikler son derce güç siyasi ve iktisadi koşullarda Rus topraklarında büyük bir yeri işgal eden Almanya (ve müttefikleri, Merkezi Güçler diye bilinen devletler[3]) ile önce ateş kes anlaşması imzalamaya mecbur oldu: 15 Aralık 1917. Ateş kesin süresi 14 Ocak 1918’de sona erse de 7 gün önceden ihbar etme süresine riayet edilerek 21 gün sürecekti.

Aşağıda anlatacağım çok zor bir süreçle Brest-Litovsk Anlaşması 3 Mart 1918 günü imzalandı ve Almanya’nın tesliminden (11 Kasım 1918) iki gün sonra, 13 Kasım 1918’de Rusya tarafından iptal edildi. Bu nedenle kitabını ele aldığım İngiliz araştırıcı Wheeler-Bennett, buna “Unutulmuş Barış” adını koymuştur.

Teknik olarak 8 ay kadar süren bu anlaşmanın imzalanmasını hızlandırmak veya zorlamak için yine Brest-Litovsk şehrinde Almanya, müttefikleriyle bağımsızlık ilan etmiş olan Ukrayna Halk Cumhuriyeti arasında 9 Şubat 1918, bir anlaşma imzalandı. Anlaşılacağı gibi bu yeni devleti kuran ve onu ilk tanıyan devletlerin arasında Türkiye de vardır. Aslında Ukrayna belli bir milli süreç sonunda kendi devletini yeniden kuran (Polonya gibi) bir halktan ziyade, Rusya topraklarının en önemli bir parçasını koparmak, buradaki tahıl, kömür ve diğer kıt ürünlere el koymak amacıyla Almanya tarafından icat edilmiş bir siyasi icat-kukladır.

Bolşevik Deviminin hemen ertesinde, 8 Kasım 1917, Lenin:[4]6-7 Kasım 1917 Devriminin yarattığı İşçi ve Köylü Hükümeti, dayandığı İşçi, Asker ve Köylü temsilcilerinin oluşturduğu Sovyet’ten güç alarak, tüm savaşan halklara, onların hükümetlerine adil ve demokratik bir barışa yol açacak müzakerelere bir an önce başlamayı önerir” şeklinde bir deklarasyon yayınlayarak, savaşanlara iletti. Bu yaklaşım, Bolşeviklerin Devrimde kullandığı “Barış, Ekmek ve Toprak” sloganıyla uyumluydu. Çünkü Mart 1917’de kanlı bir devrimle iktidara gelmiş Kerensky’nin Sosyal Demokrat Hükümeti dağılmış[5], Çar tahtı bırakmış,[6] Ordu yani askerler savaşmadan silahlarını atıp köylerine dönüyor veya Almanlara teslim oluyordu. Şehirlerde başta ekmek, temel maddeler kıtlığı başlamış, özetle Bolşevikler diken üstünde, belirsizliği yaşıyorlardı; ateş kes şarttı.

ÖNCE ATEŞKES ANLAŞMASI

Ordu dağılma aşamasında, Hükümet de var ile yok arasında iken sadece Rus Meclisi (Duma) çalışıyor, her parti ve fraksiyon birbiriyle çarpışıyordu. Lenin ateşkes teklif ederken, Mayıs 1917’de ABD’den Petrograd’a[7] dönen L. Troçki başta, diğer sosyalist fraksiyonlar gibi, Almanya’da sosyalist devrimin her an patlayabileceği varsayımı altında düşünüyordu. Bu varsayımın etkisi çok uzun sürecek, hem ateşkes hem de barış anlaşmasının imzası çok gecikecek, vahim sonuçları olacaktır. Yine de bu “Almanya’da ‘Spartakist’ Devrim”in başarılı olamayacağını görüp gerçekçiliği ilk benimseyen ve her şeye rağmen bunu en yakınları dahil, muhalif Bolşeviklere kabul ettiren de V. İ. Lenin olacaktır.

Troçki 10 Kasım’da Dışişleri Komiseri (Bakan) olunca Lenin’in 8 Kasım’da yayınladığı bildiriyi, “Sovyetler her türlü toprak ilhakına, tazminata karşı olup, sadece halkların kendi-kaderini tayin hakkına saygı gösterir,” diye özetlenecek bildiriyi diğer dillere çevirtip, sefaretlere gönderdi. Bakanlıkta ise onu, daha doğrusu gizli anlaşmaları yayınlama fikrine [8] karşı çıkan 600 meslek memuru istifa edip, ayrıldı; sadece İktisat Departmanı’nda bir idari memur kalmıştı.

Bu arada 11-14 Kasım’da Kerensky’nin tahrik ettiği Kadet[9] ayaklanması ortaya çıktı ve bastırıldı; Bolşevikler artık Petrograd ve Moskova’ya tamamen hakimdi. Troçki 20 Kasım’da tüm sefaretlere Hükümet değişikliğini bildirip bu 8 Kasım “Barış Bildirisi”ni gönderdi. Müttefiklerin (The Allied)[10] sefirleri 22 Kasım’da kendi aralarında toplantı yapıp “Rus halkına rağmen” iktidara gelen Bolşevik Hükümeti tanımayıp, sefaretlerini Başkent’ten Başkomutanlık Karargahının (Stavka’nın yani GHQ) bulunduğu Mogilev[11] şehrine nakletmeğe karar verdiler.

Savunma veya Savaş Bakanı Krilenko da Mogilev’deki Baş Komutana derhal ateşkes ilan edip cephede karşı tarafla dostluk kurmasını emretti. Hiç bir ses çıkmayınca, Krilenko onun yerine yeni bir komutan tayin ettiyse de eskisi görevi bırakmadı.  Bunu üzerine Krilenko yanında Bolşevik denizcilerle gidip duruma hakim oldu. Eski komutanı da ayaklanan kendi stafı öldürdü.

Nihayet 26 Kasım’da Lev Troçki, Ruslar 1916 Temmuz’da çekilirken yaktıkları Brest-Litovsk şehrindeki Alman Yüksek Komutanlığına[12], ateşkes için başvurdu. Başkomutan Tüm General Max Hoffmann, şehirde oturacak doğru dürüst bina kalmadığı için çok rahatsız bir özel trende kalıyordu. Merkezden (Kreuznach’da Alman Başkomutanlığı) Ludendorff, ‘bunlarla (Bolşevikler) müzakere edilebilir mi?’ diye sordu. Cevap olumluydu; Hoffmann, Ludendorff’un askere ihtiyacını biliyordu, böylece Doğu’dan Batı’ya birlikler kaydırılabilirdi.

Sadece asker değil, Almanya (ve müttefiklerinin de) gıda, yakacak, aydınlanma için gazyağı stokları bitmiş, halkın morali çok bozuk, büyük bir isyan havasında belirsizlik yaşanıyordu: “Bizim kurtuluşumuz barış anlaşmasına bağlıdır. O da Almanların Paris’i almasına, bu da Doğu cephesinde Alman ordularının serbest kalmasına bağlıdır”, diye yazıyordu Kont Czernin, Avusturya Dışişleri Bakanı, 17 Kasım’da. Dual Monarşinin ordusu hemen hiç kalmamıştı; sadece 1.800.000 harp esiri vermişti. Denizaltı (U-boat) savaşı en üst düzeye varmış, tavsıyordu.

En önemlisi ABD taze birliklerini Fransa’ya sevk etmeğe başlamıştı. Bulgaristan ve Türkiye’nin de iyi durumda olduğu söylenemezdi. Ateşkes kumarı oynamaya değerdi: Gözleri bağlı iki kurye 27 Kasım’da Dvinsk’ten Alman hatlarına geçti; 29 Kasım’da Berlin ve Viyana Rus tekliflerinin görüşmeye başlamak için uygun olduğunu deklare ettiler, müzakereler başlıyordu. Heyetler toplanmağa başlandı; bunların içindekileri tek tek saymam gereksiz. Asli aktörler yani karar vericilere zaten ayrıntısıyla değiniyorum.[13]

Ancak Sovyet Heyeti gerçekten filmlere-romanlara konu olacak bir oluşumdu: Bolşevik-komünist ideale uygun olmalıydı. Başkanı A. Joffe, tipik bir semitik entel ve devrimciydi; Kamanev, aynı zamanda Troçki’nin kayın biraderi; Lev Karahan delegasyonun genel sekreteri, Ermeniydi; bir de Rus G. Sokolnikov. Bunlara cinsiyet eşitliğini vurgulamak için bir de kadın delege eklemek gerekti: Anastasya Bitsenko, Çarın Savaş Bakanını katletmekten yattığı Sibirya’dan yeni dönmüş, trene bindirildi. Ancak işçi ve köylü ittifakı olan bu Hükümette bir tane de köylü, bir asker ve işçi delege de gerekirdi; hemen bir asker, bir denizci, ortalıkta dolaşan bir işçi ve nereye gittiğinin farkında olmayan bir garip mujik; hepsi Brest-Litovsk’a doğru yola çıktılar. Heyette Çarlık Donanması Amirali V. Altvater ile ordudan Yarbay Fokke dahil 9 da teknik danışman da, vatana ihanet etmiş hissettikleri halde, bu görevi üstlenmiş oldular, ama gerekliydiler.

15 ARALIK 1917, ATEŞKES ANLAŞMASI İMZALANIYOR

Sovyet delegeleri, Joffe ve Kamanev, müzakereyle propagandayı birbirine karıştırıp saatlerce konuşunca anlaşma olamadı. Zevahiri kurtarmak için Sovyet Heyeti 12 Aralık’ta toplanmak üzere Petrograd’a döndü ve sonunda 15 Aralık’ta ateşkes anlaşması imzalandı. Amiral Altaver, meslektaşı sayıp mahremiyetine güvendiği Gen. Hoffmann’a bir ara, Bolşevik propagandasının ne kadar güçlü olduğunu anlatmak için, “Oesel’i (adası) savunurken birliklerimin gözümün önünde eridiğini, yok olduğunu gördüm, burada daha uzun kalırsanız sizin de başınıza gelecektir”, dediğini, Generalin de bu talihsiz Amirale güldüğünü, Hoffmann’ın kendi kayıtlarından anlıyoruz. Nitekim Amiral haklı çıkacaktır.

Ateşkes Anlaşmasının esaslarına da kısaca değinirsek, Baltık’tan Karadeniz’e (Trabzon, Jeros Burnu) ve oradan da Doğu Anadolu’daki Türk-Rus cephesine çekilen bir hat üzerinde tüm birliklerin yeniden savaş düzeninde toplanmasını, savaş gemilerinin limanları terk etmesini yasaklıyor; ticari gemilerin ve yüklerin hareketini serbest bırakıp, tarafların[14] derhal barış anlaşması için görüşmelere başlayacağını ifade ediyordu; bu klasik bir ateşkes anlaşmasıdır.

[1] E. Türkcan, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurulmasında Unutulan Bir Faktör: Brest-Litowsk Anlaşması ve

Toynbee’nin Ekim 1917 Devrimi Hakkındaki Görüşleri Hakkında Bir Değerlendirme, Historia, Sayı 4, ss 25- 63, Sovyet Devrimi Sayısı, Kış 2018.

[2] John W. Wheeler-Bennett, Brest Litovsk, The Forgotten Peace, March 1918,  MacMillan and Co, 1938: 478 s.

[3] Merkezi Güçler (Central Powers) Almanya İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu (Dual Monarşi), Bulgaristan Krallığı ve Osmanlı Devletidir. Bunlara Dörtlü İttifak (Quadruple Alliance) da denir.

[4] Savaş sırasında İsviçre’ye sığınmış olan Lenin ile Alman Hükümeti arasında 4 Nisan 1917’de yapılan anlaşma ile Lenin ve yoldaşlarının Alman topraklarından “mühürlü tren” ile geçip İsveç’e ve oradan Finlandiya yoluyla Petersburg’a gitmeleri için anlaşma yapılmıştı. Alman Yüksek Komutanlığı da Rusya’da sosyalist bir devrimin tüm devleti çözeceğini ve orduyu dağıtacağını düşünerek buna razı olmuştu; tahminleri doğru çıktı. Bu nedenle, özellikle Almanya ile yapılan teslim anlaşmalarının onayları sırasında, muhalefet Bolşeviklere “Alman ajanları” diye her fırsatta yüklenmiştir. Yerimiz ve asıl konumuz olmadığı için Bolşevik Devrimi ayrıntısına girmedim.

[5] Bu olaylardan bir yıl önce Kasım 1916’da Rusya’nın, 1848’den beri bir eyaleti halinde yaşayan tarihi Polonya Krallığı (Kralı olmadan) bağımsızlığını veya varlığını ilan edip Çarlıkla müzakerelere başlamışsa da bundan bir sonuç çıkmadan devrimler bu süreci bitirmiş, ama Almanya bu devleti tanımıştır.

[6] Çar II. Nikolay 3 Mart 1917’de (Barış anlaşmasından tam bir yıl önce) tahtı bıraktı; ailesiyle önce Sibirya’da Tobolsk’a sonra daha batıda Ekaterinburg’a, 30 Nisan, nakledildiler, burada 17 Temmuz 1918’de, katledildiler. Son gün ve saatleri için bkz. S.S. Montefiore, Romanovs, 1613-1918, Alfred A. Kmopf, 2016, ss 627 ve ilerisi.

[7] Bu şehrin temelini, Büyük I. Petro 1703’de atmış ve 1713’de St. Petersburg adıyla Rusya’nın Başkenti olmuştu. Ancak Almanya ile savaş başlayınca, 1914’de, bir Alman takısı (burg=şehir) yerine, Rusça söylenimi Petro’nun Şehri anlamında Petrograd adını aldı; Lenin ölünce, 1924, de adı Leningrad’a dönüştü. Sovyetler Birliği çökünce de, 1991, yine özgün adı St. Petersburg oldu. Biz de burada Petrograd demekteyiz.

[8] Troçki tüm gizli anlaşmaları, İngiltere ile Rusya arasında Orta ve Ön Asya’daki çekişmeyi bitiren, Türkiye’yi de ilgilendiren 1907 anlaşması dahil açıkladı. Türkiye’nin, daha doğrusu Abdülhamid-i Sani’nin Rusya-İngiltere arasında oyun yeteneği kalmamıştı. Birinci Meşrutiyet, 1908, dediğimiz İttihat ve Terakki’nin, dolaylı olarak iktidara yürümesinin ana sebebi sayılır. Bu yıl Çar ile İngiliz Kralı Reval’de (Tallinn) içeriği bilinmeyen bir de özel görüşme yapmış ve Rusya, İngiltere ve Fransa ile ittifak etmiştir. Osmanlı’yı Alman ittifakına iten nedenler arasında Avrupa’nın bu yeni şeması etkili olmuştur.

[9] Kadetler, Anayasal Demokratik Partinin Rusça kısaltılmışı.

[10] Müttefikler İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya ve daha sonra ABD, Merkezi Güçlerle savaşan devletlerdir. Bunlara, siyasi literatürde Anlaşmış Güçler (The Entente Powers) da denilmektedir.

[11] Mogilev şehri de, Brest gibi, bugün Belarus sınırları içinde kalmıştır. Çar bu şehirde tahtan feragat kararı almış, 15 Mart 1917,

[12] Bu Doğu Cephesi Komutanlığı, Hindenburg, Ludendorff, Hoffmann’dan oluşan HLH diye bilinen Almanya Yüksek Komutanlığı ile karıştırılmamalıdır.

[13] Sadece Türkiye’nin Zeki Paşa ile temsil edildiğini belirteyim. Tüm bu bilgileri Wheeler-Bennett, age, ilgili bölümlerden alıyorum; sayfa numaraları ile göz yormak istemedim, bir tür serbest tercüme gibi düşünülsün.

[14] Burada sadece Rusya ve Türkiye’yi ilgilendiren bir maddeden (X. Madde) bahsetmek istiyorum: “Özgürlük, bağımsızlık ve toprakların dokunulmazlığı ilkesi temel alınarak, Türk ve Rus Komutanlıkları Pers Devletinin (İran) topraklarında bulunan askerlerinin çekilmesini düzenlemek için Pers Hükümetiyle ilişkiye girecektir.” Demek ki, iki taraf da savaşı bahane edip Kuzey İran topraklarını işgal etmişlerdi. Buna rağmen Kafkasya’daki savaş-sonrası mücadelelerde, bu kez İngilizler İran topraklarından taraflara müdahale edecek, sonra çekilecektir.

Ukrayna’nın Brest-Lıtovsk’da doğuşu ve erken ölümü

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!