Dr. Ceyhun Balcı yazdı…
Yaklaşık 10 yıl boyunca İzmir Tabip Odası’na çeşitli organlara seçilerek hizmet verdik. Bu süreçte bir meslek örgütü olarak üyelerin özlük haklarını savunmak, toplum sağlığını iyileştirmek ve geliştirmek öncelikli görevimiz oldu.
Çok önemli ve vazgeçilmez kırmızı çizgimiz 14 Mart ruhuna, Tıbbiyeli Hikmetlere ve elbette ülkemizin kurucusu büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıktı. Atatürk’ün en büyük eserim dediği Cumhuriyet’i koruyup kollamayı vazgeçilmezimiz olarak gördük.
Her 14 Mart’ta meslekte 40. yılını dolduran meslektaşlara sunduğumuz anı plaketlerinde Atatürk’ü hiçbir zaman unutmadık. Bu önemli ayrıntı köklerimize ve Cumhuriyet’e bağlılığın doğal gereğiydi. Plaket sunduğumuz hemen tüm meslektaşlar bu duyarlılığımıza övgüyü eksik etmedi.
14 Mart bu topraklarda doğmuş ve kökleşmiş bir bayramdır. Başka deyişle, bir tek bizde kutlanır. Her ne kadar adı tıp bayramı ise de Osmanlı’dan bu yana modernleşme, ileriye gitme, Milli Mücadele, Cumhuriyet ve Devrimler 14 Mart ruhunun ayrılmaz öğeleri olagelmiştir.
Türk Tabipleri Birliği hekimlerin meslek kuruluşu olarak 14 Mart kutlamasına bütünüyle sırt çeviremese de 14 Mart ruhuna ve 14 Mart’a anlam katan değerlere uzak durmayı yeğlemesiyle, buna karşılık ülke yararına olmayan hatta çoğu zaman da zararına olduğu kuşku götürmez olan ayrılıkçı ve bölücü siyasetlere yakınlığıyla ünlendi. Ülkemizdeki hekimlerin ezici çoğunluğunun düşünce ve duygularını yansıtmaktan uzak kalan bu tutum hemen her dönemde hekimlerin öfke ve kızgınlığına neden oldu. Kitlesinden kopan, onların yüksekte tuttuğu değerlerden uzaklaşan TTB’nin etkisiz ve marjinal bir yapı olması kaçınılmazdı. Şu anda bu olumsuzluk tüm yakıcılığıyla yaşanmaktadır.
İzmir Tabip Odası yönetimine 2018’den bu yana egemen olan dar grupçu anlayış kendisinde 14 Mart’a ihanet etme cesaretini bulmuştur.
Her 14 Mart’ta meslekte 40. yılını dolduran hekimlere dağıtılan anı plaketlerinden Atatürk görseli kaldırılmıştır. Geçtiğimiz 2 yıl boyunca yaşama geçirilen uygulama bu yıl plaket alacak hekimlerin tepkisini görmüştür. Plaket alacak hekimler adına bir heyetin Oda başkanıyla yaptığı görüşmede plaketlere Atatürk görseli konması “şekilcilik” olarak nitelenerek ülkemiz ve elbette Tıbbiyeliler için en yüksek değer olan “Atatürk” aşağılanmış ve önemsizleştirilmeye çalışılmıştır.
14 Mart’ın tarihini yaptıklarıyla yazan Türk hekimleri her zaman, ülkemizin varlığının biricik güvencesi olan Atatürk ve Tıbbiyelilik ruhuna bağlı kalmışlardır. Bağlı kalmayı da sürdüreceklerdir.
Plaketlerden silseler de Atatürk’ü ve Tıbbiyelilik ruhunu gönüllerden silmeye güçleri yetmeyecektir.
Tıbbiyeliler bu kabul edilemez tutumu not etmişlerdir.
Günü geldiğinde bu aymazlığın hesabının sorulacağından hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Anıları ve ruhları incitilen başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere 14 Mart ruhunu eylemleriyle ve söylemleriyle var eden Tıbbiyelilerin yüce anıları önünde saygıyla eğilerek…
Hiç unutulmasın!
Nasıl ki Atatürk’e ve Cumhuriyet’in kurucu ilkelerine yaklaşılarak ülke esenliğe çıkacaksa, hekim meslek kuruluşu da Tıbbiyeli Hikmetlere yaklaşarak Türk hekimlerinin güvenini kazanacak, güçlenecek ve büyüyecektir.
Bilgilendirici yazınız için çok teşekkürler. Meydanı soroscu işbirlikçilere bırakan okumuş ama aydın olamamışlara. Sınıf değiştirip, geldiği yeri unutanlara; millete ve vatana olan borçlarını hatırlatması dileğiyle… Bizim hekimlerimizin bildiğimiz, tanıdığımız, sürekli saygıyla andığımız TIBBIYELİ HİKMET gibi mücadele edeceklerine inanmak istiyoruz. Saygılarla.
Kamuoyunu uyarıcı yazınız için teşekkür ediyorum.
Son derece esefe şayandır ki solculuk maskesi altındaki CIA, Soros, BND, DGSE vb dış destekli hain STK lar arasından TTB de kendini kurtaramamaktadır. Tabip odaları ve TTB nin başına 40 yıldır çeşitli isimler ile etnik milliyetçilik ve bölücülük yapan, millet ve Atatürk düşmanı gruplar çöreklenmiştir. Seçimler hekim sayısının küçük bir kesrinin katılımı ile yapılmakta, hekimlerin büyük çoğunluğu bu durumu değişmez bir kader gibi gördüklerinden hekim örgütlerine olan güven ve inançlarını kaybetmişlerdir. Seçilenler hekimlerin sorunları ile değil, ülkemizi balkanize edip parça parça bölmeye, sevr paçavrasını 100 yıl önce dayatanlara yaranmak için oluşturulan yapay, hainane gündemlerle meşgul olmaktadırlar.
ABD ve CIA 1960 tan beri fethullah gülen silahlı terör örgütü yanında sağcı, solcu, dinci, mütedeyyin, aydın, aydınsı görünümlü pek çok maşası vasıtası ile harbiyeyi mülkiyeyi, hukuk sistemimizi felç etmeyi başarmıştır. Tıbbiye de bu saldırıdan nasibini almıştır. Genç kuşakların umutlarını yitirmeleri en büyük kaybımızdır.
Eğer ezici çoğunluğa sahipseniz,derhal yeni odalar kurun bu hakkınız var.İkinci bir tabipler odası kurabilirsiniz ve eski odayı kısa surede ekarte edebilirsiniz…
Ceyhun bey, sizinle aynı olan duygu ve düşüncelerimi çok güzel ifade etmişsiniz. Öz eleştirimizi yapıp, mücadele etmemiz gerektiğini hatırlattığınız için de teşekkürlerimi sunarım.
Ne yaparlarsa yapsınlar Atatürk’ü beynimizden ruhumuzdan ve ideallerimizden silemeyeceklerdir.
Plaketlerden Atatürk görselini kaldıranlarda buhar olup yok olacaklardır.
Elinize gönlünüze sağlık sn.Ceyhun Balcı.
Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet edin.”dileğini anlamaktan yoksun zavallıları vicdanlarına (varsa) havale ediyorum.
Sayın Ceyhun Balcı,
Ege Tıp 1981 mezunlarından bir grup olarak, bir süredir İzmir Tabip Odası’nın yönetimine karşı tepkilerimizi yazılı ve sözlü olarak bildiriyoruz. Bizim düşünce ve duygularımıza tercüman olup yazmış olduğunuz satırlar, beni son derece memnun etti.. Sözün bittiği yerdeyiz. Umarım ki bu devran böyle dönmez, yakın gelecekte umut verici gelişmeler yaşayabiliriz.. saygılarımla.
Prof. Dr. Ekin Ertem