Savaşın gölgesinin düştüğü gün: Kasım Süleymani suikastı

featured

“İran’ın Ortadoğu’daki kılıcı” olarak adlandırılan Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani bundan 1 yıl önce 3 Ocak’ta ABD suikastı sonucu hayatını kaybetti. Suikast, Washington ile Tahran’ı savaşın eşiğine getirirken, iki ülke arasındaki gerginlik bugün de karşılıklı verilen mesajlarla üst seviyede. İşte suikast sonrası gelişmeler ve Kasım Süleymani’nin İran için önemi…

“Benim adım Kasım Süleymani. Şunu bilmelisin ki İran’ın Irak, Lübnan, Gazze ve Afganistan politikalarını ben kontrol ederim.”

Irak’taki ABD işgal güçlerinin komutanı General David Petraeus, 2008 baharında, bir toplantı esnasında Irak eski Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin uzattığı cep telefonundaki bu tuhaf mesajı okuduğunda fazla şaşırmadı. Çünkü mesajın sahibini gayet iyi tanıyordu: İlkokul mezunu eski bir inşaat işçisi olan ve Irak’ta kendilerine yıllardır kök söktüren Kudüs Gücü’nün başındaki Kasım Süleymani.

Tahran’ın dış operasyonlarını yöneten Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani bir yıl önce 3 Ocak 2020 tarihinde ABD suikastı sonucu öldürüldü. 

Süleymani suikastının ardından ABD ile İran savaşın eşiğinde geldi. 

Zira, Süleymani “İran’ın Ortadoğu’daki kılıcı” olarak adlandırılıyordu. 

Peki Kasım Süleymani’nin bu sıfatla anılmasının nedeni neydi?  

İNŞAAT İŞÇİLİĞİNDEN ZİRVEYE

Süleymani 11 Mart 1957’de İran’ın güneydoğu eyaleti Kirman’ın Afganistan sınırına yakın dağlık bir bölgesinde, aşiret yapılarının hâkim olduğu Rabord köyünde doğdu. 

Daha çocuk yaşta, çiftçi olan babasının devlete olan 9 bin Riyal borcunu ödeyebilmek için Kirman’da inşaatlarda çalışmaya başladı. İlkokulu bitirdiğinde 13 yaşındaydı; aynı yıl köyünü terk etti. Devrim Muhafızları’na katıldıktan sonra aldığı 45 günlük askeri eğitim sayılmazsa, bütün eğitimi bu 5 yıllık ilkokul tecrübesiyle sınırlı kaldı.

On sekiz yaşındayken, işçi olarak Kirman Su İşleri’ne girdi. Bir yıl sonra, şimdiki dini lider Hamaney’in öğrencilerinden biri tarafından verilen sohbetlere katılmaya başladı; Süleymani için “devrimci çalışmalar” dönemi açılmıştı, İran İslam Devrimi’ne daha üç yıl vardı.

Bu yıllarda Kirman eyaletinin Ciroft bölgesine sürgüne gönderilmiş bulunan Hamaney ile bağlantı kurdu. O andan itibaren de Hamaney’i içerde ve dışarıda giriştiği her türlü iktidar mücadelesinde destekledi.

1979’daki İran devriminin ardından Devrim Muhafızları adına yürütülen çalışmalara katıldı. Kendisi o günleri “Hepimiz gençtik ve devrime bir şekilde hizmet etmek istiyorduk” diye anlatıyor.

SADAKAT TESTİ: AYAKLANMAYI BASTIRDI

Devrimin gerçekleştiği 1979’da merkezi yönetimin zayıflamasından istifade etmek isteyen Mahabad Kürtleri ayaklandılar. Süleymani ve birçok yakın arkadaşı ayaklanmayı bastırmak için bölgeye gönderildi. Ayaklanma bastırıldığında henüz 22 yaşındaydı ama, gösterdiği performansla Tahran’ın gözüne girmiş, “devrime sadakat”ini ispatlamıştı.

Mahabad’dan döndükten sonra Kirman’daki Devrim Muhafızları Kudüs Garnizonu’nun başına getirildi. Ardından çok geçmeden patlak veren İran-Irak savaşında birçok büyük askeri operasyona katıldı, cephe hattında savaştı.


İran-Irak Savaşı, Kasım Süleymani (soldaki) silah arkadaşları ile dini törende.

Süleymani’nin Irak savaşında kurduğu ilişkiler, bütün kariyeri boyunca onun en önemli dayanağı oldu. Çünkü savaşın ardından İran’daki güçlü siyasetçiler, istihbarat içindeki etkili kişiler, yargı ve devleti yöneten bütün hassas kurumların üst düzey yöneticileri İran-Irak savaşında sadakatlerini ispatlamış kişilerden oluşturulmaya başladı. Gelenek bugün de sürüyor: Hâlihazırda Devrim Muhafızları’nın bütün komutanları ve ordunun 12 generali İran-Irak savaşında cephe komutanlığı yapmış kişiler… 

Bu eski savaş arkadaşları birbirilerini sürekli kolladılar ve birlikte İran’ın iç ve dış siyasetinin belirlenmesinde etkin oldular.  


İran-Irak Savaşı, Kasım Süleymani Devrim Muhafızları komutanı Muhsin Rızai ile keşif yapıyor.

UYUŞTURUCU KARTELLERİYLE MÜCADELE

Savaşın bitmesinden sonra Kirman’a dönen Süleymani, emrindeki 41. Sarallah Bölüğü ile İran’ın doğu sınırında büyük bir kargaşaya neden olan “eşkıyalar” ile mücadeleye başladı. Süleymani yüzlerce adamını Sistan-Belucistan bölgesini uyuşturucu kartellerinden arındırmaya çalışırken kaybetti.

KUDÜS GÜCÜ KOMUTANLIĞINA ATANMASI

Kudüs Gücü’nün başına getirildiği 1997’de İran kritik zamanlardan geçiyordu. Afganistan’da büyük oranda Sünni Peştunlardan oluşan Taliban hareketi İran için ciddi bir tehdit olmaya başlamıştı. Tahran yönetimi Taliban’ın yükselişini doğu sınırlarında Suudi Arabistan’ın pençelerinin İran’a doğru açılması olarak görüyordu.

İçte ise değişim isteyen reformcu hareket Muhammed Hatemi liderliğinde iktidara gelmişti. Hatemi, İran’da Devrim Muhafızları’nın etkisini kırmaya çalışırken, dini lider Hamaney, tam tersine onları güçlendirmeye gayret ediyordu.

Irak savaşının en önemli cephe komutanlarından Kasım Süleymani, İran için böyle kritik bir zamanda ülkenin en kritik gücünün başına bizzat Hamaney tarafından atandı. Bunda, Afganistan’ı çok iyi tanımasının da rolü vardı.

HAMANEY ‘YAŞAYAN BİR DEVRİM ŞEHİDİ’ DEMİŞTİ

O tarihten itibaren Süleymani’ye desteğini hiç esirgemeyen Hamaney, kamuya açık alanlarda birçok kez onu “Cephede defalarca şehit olduğu halde hâlâ yaşayan bir devrim şehidi” diye övdü.

Hamaney’in, İran-Irak savaşı sürerken cepheyi ziyaretinde çekilen ender fotoğraflarının birinde sağ tarafında Süleymani, sol tarafında Devrim Muhafızları Genel Komutanı Muhsin Rızai oturuyordu.

SÜLEYMANİ VE KUDÜS GÜCÜ’NÜN LÜBNAN’DAKİ GÜCÜ

Süleymani, Kudüs Gücü’nün başına geçtikten sonra Hizbullah üzerinden Lübnan siyasetinde de belirleyici bir rol oynamaya başladı. 

Süleymani Kudüs Gücü’nün başına geçtikten üç yıl sonra İsrail, 16 yıldan beri işgal altında tuttuğu güney Lübnan’dan çekildi.

2006’daki Hizbullah-İsrail savaşında da Hizbullah’ın operasyonlarının belirlendiği karargâhın kilit ismi Süleymani’ydi. 44 gün süren savaş boyunca, Irak’ta Şii milislerinin Amerikan hedeflerine yönelik saldırılarını büyük oranda azaltmış olması Amerikalıları şaşırtmıştı. 

Newyorker Dergisi’nden Dexter Filkins, Iraklı bir yetkilinin kendisine, savaş bittiğinde Kasım Süleymani’nin Bağdat’taki Amerikalı komutanlara bir mesaj gönderdiğini aktarmıştı. 

Mesajda şöyle deniyordu: “Umarım Bağdat’taki huzurun ve sakinliğin keyfini çıkarmışsınızdır. Ben Beyrut’ta biraz meşguldüm de!”

ABD’NİN AFGANİSTAN VE IRAK’A SALDIRILARINDA SÜLEYMANİ…

ABD, 2001’in 11 Eylül’ünde Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırıların sorumlusunun El Kaide olduğunu açıklamasının ardından, 2002’de ABD Başkanı George Bush İran’ı “şer ekseni”ndeki ülkelerden biri olarak tanımlamıştı. Bu tarihten sonra İran, bir sonraki işgalin Irak’a yönelik olacağını tahmin ettiğinden Irak’ta Amerikan işgalini karşılamak için hazırlıklara başladı. Koordinatör, tabii ki yine Kasım Süleymani’ydi.

ABD, 2004-2006 boyunca Vietnam savaşından sonraki en büyük kaybını Irak’ta verdi…

SÜLEYMANİ HİZBULLAH’I YARDIMA ÇAĞIRIYOR

Suriye’de ayaklanmanın başladığı 2011 yılından 2013’ün Nisan ayına kadar muhalifler üstünlüğü ellerinde tuttular. Ancak 2013’ün 21 Nisan günü Suriye Ordusu için bir dönüm noktası oldu. O gün, Şam güçleri Lübnan sınırındaki stratejik Kusayr kasabasını kuşatma altına aldı. Kusayr çatışması, Lübnan Hizbullahı’nın Suriye’de alenen katıldığı ilk geniş çaplı operasyondu aynı zamanda. Hizbullah’ın Suriye’ye müdahalesinin arkasındaki isim ise yine Kasım Süleymani’ydi.

Kusayr’ın alınması için Süleymani, Hasan Nasrallah’tan, Suriye’ye 2 binden fazla asker göndermesini istedi. Hizbullah, Süleymani’nin emri ile Kusayr’ı kuşattı. Kuşatma’nın daraltılması süresince Hizbullah’tan onlarca üye öldü. Kusayr, uzun ve yoğun çatışmalardan sonra 5 Haziran günü muhaliflerden geri alındı ve o tarihten sonra ABD destekli muhalifler Suriye’de sahada gerilemeye devam etti.  

“HEM HER YERDEDİR HEM HİÇBİR YERDE”

En etkili olduğu gerilimlerde bile Süleymani’nin varlığını açıktan gözlemlemek zor.

The Guardian’a konuşan kıdemli bir Amerikalı yetkili, Süleymani’yi tanımlarken “Acımasızlığı ve etkisi herkesi dehşete düşürür. O hem her yerdedir hem hiçbir yerde değildir” ifadelerini kullanıyor.

IŞİD’E KARŞI KRİTİK OPERASYONUN LİDERİ

İran-Irak savaşında 41’inci Sarallah Bölüğü’nün başında 20’li yaşlarda genç bir komutan olarak İran adına savaşan Süleymani, 30 yıllık aradan sonra yeniden Irak’ta, cephedeydi. 


Kasım Süleymani İran-Irak Savaşı sırasında 41. Sarallah Bölüğü’ne hitap ediyor.

Associated Press’e konuşan Iraklı bir komutan, Bağdat ile Kerbela arasında stratejik bir noktada bulunan Curf El Sahr kasabasının 27 Ekim’de IŞİD’den geri alınmasının arkasındaki “Usta Akıl”ın Süleymani olduğuna ve aylarca planlama yaptığına işaret ediyordu.

BÖLÜNME REFERANDUMUNA KARŞI KERKÜK SAHASINDA

Süleymani Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin tek taraflı yaptığı bölünme referandumuna karşı da sahada aktif görevler yürüttü. 

Peşmergenin Kerkük’ten çıkarılmasında Haşdi Şabi lideri El Mühendis ile birlikte planlar yaptı. 3 Ocak 2020 suikastına kadar… 

3 OCAK’TA ABD SUİKASTI 

Dönemin Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi’nin daveti üzerine Bağdat’a giden Süleymani’nin konvoyu, 3 Ocak 2020 Cuma günü sabaha karşı yerel saatle tam 01.20’de ABD ordusuna ait silahlı insansız hava aracından (SİHA) ateşlenen füzeyle hedef alındı. Saldırıda, Süleymani ve İranlı subayların yanı sıra Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis’in de aralarında bulunduğu 5 Iraklı ile toplam 10 kişi hayatını kaybetti.

İran’da yaşayan gazeteci Yakup Aslan o sıcak geceyi şöyle anlatıyor: 

ECNIHETE-Ş ŞAM BAĞDAT’A iNDi

“Saatler 23.30’u gösterdiğinde Bağdat uluslarası Havalimanına inen Ecnihete-ş Şam hava yolları uçağı (أجنحة الشام للطيران) çok önemli yolcuları taşıyor, uçaın en önemli yolcusu ABD ve İsrail’in hedefindeki isim, İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani. General Süleymani, Badat’ta terörle mücadele operasyonlarındaki silah arkadaşı Haşd Şabi’nin tanınmış komutanı Ebu Mehdi Muhendis tarafından karşılanıyor. Ebu Mehdi Muhendis ile birlikte İranlı Generali karşılayan başka bir isim daha var, Muhemed Rıza Elcabiri, Ebu Mehdi Muhendis’in damadı, Rıza Elcabiri aynı zamanda  Haşdi Şabi’nin protokol sorumlusu olarak görev yapıyor.

Ev Sahibi Ebu Mehdi Muhendis, misafirlerini Hyundai ve Toyota markalı iki pikapla uçağın merdivenlerinden alıp, , herhangi bir pasaport işlemi yapılmadan, ve kontrol noktalarında durmadan havalimanının kargo kapısından dışarı çıkarıyor.
Bağdat uluslarası havalimanı nizamiyesinde çıkan araçlar, araçlar kapıdan ayrıldıktan sonra ilk kavşak olan Abbas bin Fernas’a 300 metre kala yeri göğü inleten patlamanın gürültüsünin içerisinde kayboluyor.

OLAY YERİNDE İLK DAKİKALAR

Saldırı ile bağlı ilk bilgiler Federal Polisin 4. Karakolundan merkeze iletilyor. Raporda olan bilgi Katyuşa roketleri ile henüz net olmayan bir hedefe karşı yapılmış bir saldırı yönünde. 
İlk dakikalarda herkes Haşdi  Şabi güçlerinin tamda orada bulunan ABD askeri üssüne karşı bir saldırı  yapıldığını düşünüyor.
 Patlamadan tam 20 dakika sonra güvenlik güçlerinin olay yerine gelimesi ile birlikte durumun düşünüldüü gibi olmadığı gerçeği ile yüzleşiliyor. Olay yerine ilk ulaşan ekibin kurbanlarının kim olduğunu anlaması güç olmuyor. 

Amerikan bombalarına hedef olarak katledilenlerin kimliğini teşhis eden ilk kişi, Haşdi Şabi’nin güvenlik sorumlularından ve Süleymani’nin o gece Bağdat’a geleceğinden haberi birkaç isimden biri olan Ebu Muntezir Mehdi oluyor.

BAĞDAT’IN EN SICAK GECESİ

O akşam Süleymani ve el Muhendis ile toplantı yapacak olan Falih Feyyaz ise toplatı yerine giderken saldırı bilgisi kendisine ulaşır ulaşmaz, evine dönüyor ve herhangi bir araç kullanmadan meçhul yerde saklanmak zorunda kalıyor.

Saldırı ile eşzamanlı olarak ABD askerleri Haşdi Şabi güvenlik güçlerine ait Cadiriye mahallesinde bulunan bir binaya saldırıyor, bina tahrip ediliyor, ismi hala açıklanmayan binanın sorumlusu da ABD’liler tarafından gözaltına alınıyor.”

TRUMP ‘EMRİ BEN VERDİM’ DEDİ

Saldırıdan sonra açıklama yapan ABD Başkanı Trump, “binlerce ABD askerinin ölümünden sorumlu” dediği Süleymani’yi öldürme emrini kendisinin verdiğini açıklarken saldırı, İran’da öfke ve intikam çağrılarıyla karşılık buldu. 

İNGİLİZ ŞİRKETİN DE Mİ PARMAĞI VAR?

İran Yargı Erki’ne ait Mizan Haber Ajansı’na göre, Elkasimihr, ABD saldırısında hayatını kaybeden Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Süleymani’ye suikastla ilgili hukuki sürece ilişkin bilgi verdi.

Bağdat Havalimanı’nın uçuş güvenliğinden sorumlu İngiliz güvenlik şirketi “G4S”nin suikastte rolü olduğunu ifade eden Elkasimihr, “Bu dosyadaki önemli ve dikkati çekici konulardan biri de Bağdat Havalimanı’nın uçuş güvenliğinden sorumlu İngiliz güvenlik şirketi G4S’nin Kudüs Gücü komutanına suikastteki rolüdür. Bu şirketin unsurları, komutan Süleymani ve arkadaşları havalimanına giriş yaptığı an bu istihbaratı teröristlere (ABD güçleri) iletmiştir” dedi. 

Almanya’daki ABD’ye ait bir hava üssünün de suikastte rolü olduğunu söyleyen İranlı Başsavcı, ABD güçlerine bilgi ve uçuş verileri sağlanan bu üsten Süleymani’yi hedef alan silahlı insansız hava aracının (IHA) yönetildiğinin tespit edildiğini kaydetti.

Elkasimihr, tüm bu kişilerin kimlik tespiti için gerekli işlemlerin sürdürüldüğünü belirtti.

İran’da 3 günlük yas ilan edildi. Cenaze töreninde izdiham yaşandı.

İran lideri Hamaney, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve askeri yetkililer başta olmak üzere üst düzey İranlı yetkililer, ABD’den intikam alacaklarını açıkladı. İran lideri Hamaney, aynı gün Süleymani’nin halefi olarak yardımcısı Tuğgeneral İsmail Kaani’yi Kudüs Gücü komutanı olarak atadı. 

İRAN, ABD’NİN IRAK’TAKİ ÜSLERİNE FÜZE SALDIRISI DÜZENLEDİ

Devrim Muhafızları Ordusu, Süleymani’nin öldürüldüğü 8 Ocak’ta sabaha karşı ABD’nin Irak’ın Anbar vilayetinde bulunan Ayn el-Esed Hava Üssü ile Erbil’deki üssünü balistik füzelerle vurduğunu duyurdu. Devrim Muhafızları Ordusu “Şehit Süleymani’nin intikam operasyonu” şeklinde duyurulan saldırıya ABD’nin yanıt vermesi halinde, “çok daha sert ve ezici” karşılık verileceğini açıkladı.

ABD BOMBARDIMAN UÇAKLARINI GÖNDERDİ

Suikastın üzerinden 1 yıl geçmesi, iki ülke ilişkilerindeki gerginliği bitirmedi. 

Tahran’ın veya bölgedeki milis güçlerin Süleymani suikastının yıl dönümünde ABD güçlerine yönelik saldırılar düzenleyeceğine dair istihbarat üzerine Washington yönetimi bölgeye ağır bombardıman uçakları ve donanma güçlerini sevketti. İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ise ABD yönetimini “savaş bahanesi üretmek için komplolar kurmakla” suçladı.

ABD’de başkanlık seçimlerini kazanan Joe Biden döneminde İran ile ABD arasındaki gerginliğin azalması bekleniyor ancak 20 Ocak’ta Beyaz Saray’dan ayrılacak olan ABD Başkanı Trump’ın görev süresi sona ermeden İran’ın nükleer ve askeri tesislerine saldırı düzenleyebileceğine dair endişeler İran’da ve uluslararası medyada yer buluyor. 

İRAN ‘UYGUN ZAMANI’ BEKLİYOR

Aynı zamanda Tahran’dan gelen ‘uygun zaman” mesajları dikkat çekiyor. İran Meclis Başkanı’nın özel danışmanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin şehadetinin 1. yıldönümü anma törenlerinde Kasım Süleymani’ye karşı düzenlenen terörde rolü olanların tespit edildiğini ve sayısının 48’e yükseldiğini duyurdu.

İranlı yetkili, “Bu kişiler hakkında yakında yargı kararı çıkmasını temenni ediyoruz. Saldırganlara birkaç ağır tokat atılmasına rağmen, sert intikamımız uygun bir zamanda ve doğru şekilde alınacaktır.” diye konuştu.

İRAN’DAN ABD’YE: ‘EVİNİZİN İÇİNDE…’

Son olarak İran Devrim Muhafızları Ordusunun ülke dışındaki askeri-istihbari operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü’nün Komutanı Tuğgeneral İsmail Kaani de Kasım Süleymani’nin intikamını alacaklarını söyleyerek, “Evinizin içinde (ABD’de) dahi bu işlediğiniz suçun karşılığını verecek kişilerin olması mümkündür.” ifadelerini kullandı. 


Kasım Süleymani’nin halefi Kudüs Gücü Komutanı Kaani 

Kaynak: Al Jazeera

Savaşın gölgesinin düştüğü gün: Kasım Süleymani suikastı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 2 Ocak 2021, 20:39

    Allah rahmet eylesin, Hacı Kasım Süleymani.
    Mekanın cennet olsun.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!