İktidarın gereksiz koronavirüs önlemlerinin toplumu bir sıkışmaya ittiğini öne süren Süleyman Özışık, “Bu sıkışma ileride farklı ama tatsız şeylere sebep olabilir. Avrupa’ya baktığınızda rahatlıkla görebilirsiniz” dedi.
Türkiye gazetesi yazarı AKP’li Süleyman Özışık, İstanbul’daki vaka patlamasının kaynağının kafe ve restoranlar yerine toplu taşıma araçları olduğunu iddia etti.
İktidarın buna önlem alacağı yerde esnafa zarar veren önlemler aldığını ve sokaklarda “maskesiz avına” çıktığını söyleyen Özışık, “Bakın bunlar toplumu bir sıkışmaya itiyor ve bu sıkışma ileride farklı ama tatsız şeylere sebep olabilir. Bu sıkışmaların ne gibi tatsız şeylere sebep olduğunu Avrupa’ya baktığınızda rahatlıkla görebilirsiniz” iddiasında bulundu.
Özışık’ın yazısının satır başları şöyle:
“Türkiye’de koronavirüsün en çok ve en hızlı yayıldığı illerin başında İstanbul geliyor. Gayriresmî rakamlara göre 20 milyon nüfusu olan dev metropoldeki bulaşma oranı Türkiye’nin neredeyse yüzde 40’ına tekabül ediyor.
Korkunç bir durum!
İktidar; kafeleri, restoranları kapatarak bulaşma riskini azaltmaya çalışıyor.
Kimse kusura bakmasın ama ben bu yasakların laf olsun diye alındığını düşünenlerdenim. Hatta bulaşma riskinin en az olduğu mekânların ilk kapatılan yerler olmasını anormal buluyorum.
Kararları iktidar alıyor ama Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri doğrultusunda alıyor… Bilim Kurulu bu kararları neye istinaden alıyor bunu da anlamış değilim.
Şahsi kanaatime göre İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin genelinde virüsün en çok bulaştığı alanlar toplu ulaşım araçları…
Eğer Bilim Kurulu bu ulaşım araçlarıyla ilgili en küçük bir önlemden bahsetmiyorsa burada bir sorun var demektir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İstanbul’un iki ya da üç hafta kapatılması durumunda sorunun kendiliğinden çözüleceğini düşünüyor. Ancak üç hafta sonra diğer şehirlerden ve diğer ülkelerden gelenlerin tabloyu eskiye döndüreceğini hesap edemiyor!..
Başkan’ın “İstanbul’u iki-üç hafta kapatalım” sözü aslında bir çözüm önerisi değil. Derdi çözüm olan İstanbul’daki toplu ulaşım sorununa öncelik verir değil mi?
Ama Sayın Başkan bırakın önlem almayı, koronavirüsü kapan İETT şoförlerinin belediye otobüslerinde görev yaptığından bile bihaber.
Bakın iddia ile söylüyorum.
İstanbul’da koronavirüs vakalarının patlama noktası toplu ulaşım araçlarıdır. Kafelerde, restoranlarda bulaşma riski yüzde 10 ise toplu ulaşım araçlarında bu risk yüzde 70’in üzerindedir.
O önlem almıyor ama iktidar da bu noktada herhangi bir yaptırım uygulamıyor. Yapılan tek şey esnafı zor duruma sokacak önlemler alınması…
Bakın hep beraber göreceğiz.
Kafe, restoran, kahvehane gibi işletmelerin kapatılması, gece sokağa çıkma yasakları bulaşma riskini asla istediğimiz düzeyde azaltmayacak. Hatta ölüm oranları da vaka oranları da önümüzdeki haftalarda daha da artacak.
Alınacak en sağlıklı birinci önlem toplu ulaşım araçlarına müdahale etmek. İkinci önemli önlem ise kamu kurumlarındaki yoğunluğu azaltmak.
İktidar bunları yapmak yerine, esnafı zor duruma düşüren önlemler alarak kendi ayağına sıkıyor.
Hele hele sokaklarda maskesiz insan avına çıkılması, maskesizlere ceza yazılması gibi uygulamalar…
Bakın bunlar toplumu bir sıkışmaya itiyor ve bu sıkışma ileride farklı ama tatsız şeylere sebep olabilir. Bu sıkışmaların ne gibi tatsız şeylere sebep olduğunu Avrupa’ya baktığınızda rahatlıkla görebilirsiniz…
Tekrar etmek gerekirse, alınan tedbirler azalmaya sebep olmaz, olmayacak. Sayılarda azalma olmayacağı gibi boşuna zaman kaybı da yaşayacağız. Ve üzülerek söylemeliyim ki bu zaman kaybı önümüzdeki haftalarda Türkiye genelinde hayatı durdurmakla neticelenecek!”
Bakın, bakın, bakın….
salgın yokmuş gibi davranınca salgın yokmu olacak ?
korona düzmece bir senaryomudur ?
ne diyosunuz ?
Tipik iktidar yaklaşımı, kendi sorumluluklarının suçunu başkasına atmak. Türkiye genelindeki pandemiyi önce İstanbul’a indirgemek onu da toplu taşımaya indirgeyerek tüm suçu Ekrem İmamoğlu’na yıkmaya çalışmak. Yazı açıkça bunu yapmayı hedefliyor. Madem toplu taşımada sorun var neden İBB toplantısında 6000 yeni taksi önerisi AKP oylarıyla reddedildi? Hem de 3. kez. İstanbul’u 25 senede bu hale sizler getirdiniz.
Kendini ülkenin tek caresi, altından kalkamadigi her şeyi de kendine tuzak görmek.
İlk defa özışıkla aynı düşüncedeyim ama ibadet yerlerinden bahsetmemiş maalesef yanlış yerde yanlış zamandayız tüm ülke olarak bir korku tüneline sokulduk amaç hepimixi aşıya boyun eğdirmek…
Bu herifin laf kalabalığı yapmaktan başka hiç bir işi yok.
Iddia yanlış. Üstelik, yazar “Avrupa’ya baktiginizda” diyor ama kendisi ya bakmamış, ya da baktigindan yanlış anlam çikarmis. Ben Fransa’da yaşıyorum. Virus’un en çok bulastigi yer restoran, kafe, bar gibi mekanlar. Nedeni de çok basit, o yerlerde ister istemez maske çikariliyor ve karsilikli konuşuluyor, tabi biraz kafa da bulunursa, artık gerisini siz dusunun. Buna karşın, toplu taşıma araçlarında herkes maskeli ve büyük bir oranda da yolcular birbirleriyle konuşmuyorlar. Tabi, bir de toplu taşımadaki yolcu yoğunluğu onemli. Avrupa’da onemli bir kisim evden çalışabiliyor, ise gitmesi zorunlu insanlar ise bir miktar özel arabalarıni, hatta bisikletlerini kullanarak toplu tasima yogunlugunun azalmasını sağlıyorlar. Maalesef bu Turkiye’de, özellikle Istanbul’da, biraz daha zor. Ama, sonuç genelde virusun en çok restoran, kafe ve barlarda bulaşma gerçeğini değiştirmez.
Saçma bir iddia!
Tuzak, koyunlaştırılmak istenen ve bu isteği kendileri hariç yedi küsür milyar insana vurulacak aşıyla gerçekleşecek olan halka kuruluyor.
Erdoğan’ın FETÖ tuzağına itiraz etme şansı var mıydı da, şimdi korona/ aşı tuzağına itiraz edebilsin!
Belki 30-40 sene sonra “Aldatıldım, Allahım ve halkım beni affetsin!” der mi, bilemeyiz!