Amiral Cem Gürdeniz: 100 yıl önceki şartlar oluştu

featured

Amiral Cem Gürdeniz, Yunanistan ve Rum kesiminin ABD ile son dönemde giderek artan ilişkilerini değerlendirdi.

Veryansın Tv yazarı Amiral Cem Gürdeniz, Yunanistan ve Rum kesimi ile ABD arasındaki ilişkileri değerlendirdi. 

Cumhuriyet’ten Barış Doster’in soruları ve Gürdeniz’in yanıtları şöyle:

Yunanistan ve ABD arasında son yıllarda yaşanan yakınlaşma, bölgesel ve küresel jeopolitiği nasıl etkiler?  

Yunanistan ve ABD, 1990’da imzalanan Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması’nı üç yıl içinde ikinci kez güncelliyor. 5 Ekim 2019’da, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ın imzaladığı protokol ile güncellenen anlaşma, Yunanistan’ı dolaylı olarak ABD’nin bir nevi sömürgesi yapıyor. Ülkedeki askeri tesislerin sınırsız kullanılmasına olanak veriyor. Girit’teki Suda Üssü’nün genişletilmesini; Stefanovicio, Larissa ve Dedeağaç üslerinin altyapısının ABD’nin sınırsız kullanımına açılmasını; Dedeağaç’a deniz üssü kurulmasını karara bağlıyor. Son güncelleme talebi ile ABD, anlaşmanın her yıl değil, 5 yılda bir uzatılmasını istiyor. 20’den fazla yeni bölgede konuşlanma talep ediyor.  

KUŞATMANIN İKİ HEDEFİ

Bu stratejik hamlenin hedefleri neler?  

İki hedefi var. İlki, Türkiye kozu kullanılarak ABD askeri varlığının Yunanistan’da tarihte örneği görülmemiş şekilde yerleşmesini sağlamak. İkincisi, kenar kuşakta Türkiye eğer kaybedilirse, Rusya’nın ve Kuşak Yol Projesi sayesinde bölgede etkisi daha da artan Çin’in, Balkanlar ve Akdeniz’den kuşatılmasında Yunanistan’ı merkez yapmak.  

Yunanistan’da güçlü sol gelenek olmasına karşın ABD’nin taleplerinin yerine getirilmesi şaşırtıcı değil mi?  

Geleneksel toplumsal yapısı, siyasal iklimi ABD karşıtı olan Yunan kamuoyuna rağmen ABD’nin Yunanistan’da bu kadar geniş çaplı askeri yığınaklanma ve üslenme imkânı bulması çekici. ABD, Soğuk Savaş döneminde bile yakalayamadığı fırsatı kullanıyor. Fakat küresel dengeler değişiyor. Hegemonya el değiştiriyor. ABD’nin tek kutuplu dünya düzeni ortadan kalktı. Çok kutuplu dünya düzenine geçildi. Bu yeni düzende asıl mücadele alanı Batı Pasifik, tali alan ise Arktik bölge. ABD için birincil tehdit Çin ve Rusya. ABD deniz gücünün kabaca yüzde 60’ı zaten Pasifik harekât alanında. Akdeniz; Pasifik ve Arktik Okyanusu’na nazaran ikinci planda. Ancak Akdeniz havzasında 3 jeopolitik çekim alanı olduğundan, ABD bölgeden kopamıyor. Birincisi kenar kuşak jeopolitiği; ikincisi enerji jeopolitiği; üçüncüsü İsrail’in güvenliği.  

Gücü azalan ABD, bu hedeflerine ulaşabilir mi?  

ABD’nin dünyadaki tüm kriz alanlarına kendi çıkarları çerçevesinde müdahale edecek konvansiyonel kapasitesi çok geriledi. Rusya askeri alanda büyürken, nükleer anlamda ABD için en ciddi tehdit. Çin’in Rusya ile yaptığı ittifak sonucu Avrasya’nın kuzey ve doğu sahilleri Rus ve Çin kontrolüne geçti. Bu da Pasifik’te çok büyük jeopolitik kırılma yarattı. ABD, bu yükselen güç alanını tek başına karşılayamıyor. Küresel hegemonya için olmazsa olmaz şart, okyanus ve denizlerin kontrolüdür. ABD, toplam 293 gemiyle bu gereksinimin üstesinden gelemiyor. Karşısındaki gücün yetenekleri çok arttı.  

ABD, Akdeniz ve Atlantik’te gemileri azalınca güç kaybını neyle dengeler?  

Üsler yoluyla; yığınaklar sayesinde; vekil durumundaki Yunanistan, GKRY gibi devletlerle ve oydaşma sağlayabilirse 30 üyeli NATO ile dengeleyecek. Burada gerek Rusya ve Çin’in etki alanlarının güneyden çevrelenmesi, gerekse önemli bir kriz anında kendi çıkarlarına göre müdahale edebilmesi için altyapının, üslenme ve yığınaklanma ile önceden hazır olması gerekir. O yüzden Yunanistan’a Dedeağaç ve Girit başta olmak üzere büyük yatırım yapıyor. Suriye’de yeni üs kuruyor. ABD’nin organik uzvu NATO, Irak’taki varlığını 500 askerden 4 bin askere çıkarıyor. İtalya’da, Sigonella’da stratejik nitelikte Global Hawk İnsansız Hava Aracı Üssü kuruyor. Böylece Rusya’nın ithalat ve ihracatının yüzde 65’inin; Çin’in Kuşak Yol Girişimi’nin önemli kısmının geçtiği deniz ulaşım hatlarının kontrol yeteneğini geliştiriyor. Özellikle Dedeağaç sayesinde Karadeniz-Süveyş; Karadeniz-Cebelitarık akslarını; Girit sayesinde ise Süveyş- Karadeniz; Süveyş-Cebelitarık akslarını kontrol edebilecek konuşlanma sağlıyor.  

ABD, bu adımlarıyla aynı zamanda Türkiye karşısında açıktan Yunanistan’dan yana taraf olmuyor mu?  

Evet, oluyor. Gelecekte olası bir Türk-Yunan çatışması çıktığı takdirde, Yunanistan lehine dengeleri değiştirecek bir konuşlanma sağlıyor. Aynı zamanda bu stratejik üslenme ve yığınaklanma, Balkanlar üzerinden icra edilecek kara harekâtı için de çok önemli. Gelecekte geniş Karadeniz havzasına Balkanlar üzerinden bir harekât olursa, Türkiye gerek Boğazların gerek Trakya’nın kullanılmasına izin vermeyebilir. Dolayısıyla ABD; yayılmasını Dedeağaç, Bulgaristan, Romanya üzerinden yapacaktır. Bir kısım yığınak da şüphesiz Tuna üzerinden sağlanacaktır.

DÜŞMANLIK KULLANILDI

Yunan kamuoyunda ABD sempatisi nasıl gelişti?  

Doğu Akdeniz ve Yunanistan kaynaklı Ege sorunları öne çıkarıldı. Türkiye düşmanlığı kullanıldı, kışkırtıldı. Bu sayede ülkedeki geleneksel ABD karşıtlığı törpülendi. Yunan kamuoyunda ABD’ye sempati arttı. Bu sayede ABD’nin istediği yasalar geçti. ABD, NATO’daki en ABD karşıtı ülke olan Yunanistan’da, ABD karşıtlığını öldürdü. ABD’li neocon yazar Michael Rubin, 24 Ocak 2021’de Yunan Ekathimerini gazetesinde çıkan makalesinde (US and Turkey on course for Diplomatic, Economic Collision), Girit’teki yığınaklanmayı ABD’nin Almanya’daki (Ramstein) en büyük denizaşırı hava üssü ile Japonya’daki (Okinawa) deniz üssüne benzetti.     

‘CİDDİ SONUÇLARI OLUR’

ABD’nin bu kuşatması Rusya’yı nasıl etkiler?  

Bu kuşatma sadece Türkiye için değil, aynı zamanda Rusya için de ciddi sonuçları olan bir sürecin habercisi. Rusya ve Türkiye’nin jeopolitik kuşatılmışlığı aynı düzeyde. Türkiye, güneyden ve batıdan kuşatma altında. Doğuda İran ve Rusya’nın olması, Türkiye için önleyici faktörler. Bugün Batı ve Batı’yla birlikte hareket eden Arap âlemi, Türkiye’yi çevrelemeye çalışıyor. Rusya da aynı tehditle karşı karşıya. Baltık’tan çevrelendi. Polonya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Ukrayna ve Gürcistan üzerinden çevreleniyor her geçen gün. ABD, bu ülkeleri yeni dönemde yoğun şekilde kullanacağını açıkça söylüyor. Türkiye’yi de bu süreçte Karadeniz’den zorluyor. Montrö rejiminin sahibi olmamıza rağmen Rusya’ya karşı hamlelerde bulunmamızı teşvik ediyor. İçimizdeki Atlantikçiler de bu tuzaklara çanak tutuyor. Örneğin, böyle bir jeopolitik fırtına döneminde, Karadeniz’de 9 Şubat 2021 günü Türk savaş gemileri ve uçaklarının ABD savaş gemileri ve uçakları ile tatbikat yapması, daha önceden B1 stratejik bombardıman uçaklarına destek verilmesi, açıklanması zor hareketler. 

‘BUGÜN 100 YIL ÖNCEKİ ŞARTLAR OLUŞMUŞTUR’

Koşullar, 100 yıl öncesini anımsatmıyor mu?  

Kesinlikle. Türkiye’yi 15 Temmuz 2016 gecesi ateş gücüyle terbiye etmeye çalışan bir güce karşı, ona denge olacak bir gücün aleyhine hamle yapıyoruz. Bugün 100 yıl önceki şartlar oluşmuştur. Azerbaycan’da bu yapıldı. Başarılı oldu. Çin ile Orta Kuşak yapılarak bir manevra alanı açıldı. Lehimize oldu. Şimdi Türkiye; Kırım ve Uygur sorunlarını bahane ederek emperyalizmin Türk – Rus ve Türk – Çin dostluğunu baltalamasına müsaade etmemeli. Yunanistan üzerinden kışkırtılan Türkiye, ancak büyük güçler mücadelesi içindeki değerli kartlarını oynayarak bu zorlu süreçten başarıyla çıkar.

Amiral Cem Gürdeniz: 100 yıl önceki şartlar oluştu

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

7 Yorum

  1. 1 Mart 2021, 06:55

    Ayşe Hanım’ ın çok haklı yorumu aklıma şunu getirdi: Kuzey Irak’ta 25 Eylül 2017 de yapılan “bağımsızlık” referandumunu Irak ve Türkiye’nin müdahalesi önlemişti. Şimdi yeni yapılacak referandum sonucunu nato güvenliği altında yaptıracaklar. 2017 de Irak ve Türkiye’nin yaptığı gibi bir müdahaleyi nato ile önleyecekler. Ayrıca, Ayn Divar’ a kurulan abd üssünün bunun gibi “istenmeyen” durumları önlemeye yönelik olduğu açık.

  2. Suriye ile inatla görüşmemek bilerek yapılıyor bence yoksa BOP geeçekleşemez, Suriye bölünmez öyle.
    Allah Putin den razı olsun yoksa çoktan paramparça olacaktı ve esadıda bir araç arkasına bağlayıp sürüyerek öldüreceklerdi, buna benzerini kaddafide gördük.

  3. Koşullar, 100 yıl öncesini anımsatmıyor mu?

    yanindan bile gecmiyor.

  4. Yunan medyasinda Turkiye`nin niyetleri hakkinda akil almaz sacmalikta iddialar var. Sanki ozellikle Yunan halkini Turkiye aleyhine kiskirtiyorlar. Gozlerini ve mantiklarini kor etmeye, korkudan ve nefretten onlerini bile gorememelerine sebep oluyorlar. Mantikli konusan Yunan aydini olursa da programi yoneten tarafindan aninda linc ediliyor. Illa ki `savas` mi lazim? Illa ki `her sey benim olsun` mu lazim? Yunan halkini kor ediyorlar ki Yunanistan halki muhtemelen `ya kardesim neden baskalarinin oyuncagi oluyoruz, Turklerle oturup adil sekilde konusalim, fakirken daha da fakirlesmeyelim, bir de savas olursa daha da kotu duruma dusmeyelim` derler diye korkuyorlar. Bizim taraftan Yunan tarafina gercekleri mantikli bir sekilde anlatacak canli yayinlar yapmali, Yunanca cevirmen ile birlikte tabii ki. Yoksa bu durum git gide kotuye gidecek.

  5. 28 Şubat 2021, 14:18

    Türkiye’nin NATO’da kalması gerektiğini savunanların en önemli dayanak noktası NATO ‘da kararların oy birliği ile alınması,birinin kabul etmemesi halinde karar alınamayacağı ve bu gücü içinde kalarak kendi lehimize kullanabileceğimiz.Peki biz ne yapıyoruz,NATO’nun Irak’ta ki varlığının 500 askerden 4000 e çıkmasına izin veriyoruz.Suriye devleti ile barış sağlayıp,onların toprak bütünlüğüne katkı sağlamak ve orada bir PKK-PYD devletçiği kurulmasına engel olmak yerine,tam tersi davranıyoruz.Milyonlarca Suriyeli’yi ülkemize alarak,her hangi bir iç karışıklık,saldırı durumunda riski katlayıp bunları söyleyenleri ırkçılıkla suçluyoruz.Yani kısaca ne zaman sevinsek doğru bir şeyler yapılıyor diye,sevincimiz yarım kalıyor.Kısaca ülke yönetilemiyor ve muhalefet partileri de bu konularda umut vermiyor.Sonuçta geldiğimiz nokta-Ders alınsaydı hiç,tarih tekerrür eder miydi ?

  6. Yüzyıl önceki şartlardan ötesinde çevremizde yapılan bu yığınağın, aynı 36.cı enlem meselesinde Çevik kuvvet konusunda ilk olarak ağırlıklı olarak Barzani Talabani aşiretlerinin Guam ve Guantanamo üzerinden eğitilerek, Kuzey ırak ve Kuzey Suriye de nufüs dairelerinin yağmalanması ve tahrip edilmesiyle kayıtlar imha edilerek Kürdistan için zemin hazırlandı, aynı şartlar bugün ileride hak iddia edilecek Kuzey kürdistan adı verilen bölgeyi ele almak için yapılıyor, ve karşı koyacağımızı bildikleri için içeriden karşı çıkmayacak uşaklarını makam mevkilere getirmek ve olası şartlara karşı çevreyi hazırlama adımları, S 400 e karşı çıkmalarının diğer bir sebebide bu, Türkleri tanıdıkları için, uşak yavşak ve devşirmeleri beceremezse hazırlıklar, üzücü olan tek konu, et-tırnak içiçe olduğumuz insanları üzerimize salacaklar, halbuki bir kaç yüz, bir kaç bin AB-D conilerini ceset torbasıyla gönderirsek, insanların üzerinden işgal ve istila planlarının acısını onlara tattırracaktık, ama belalarını diğer yönden buluyorlar hala anlamıyorlar, hepsinin bilgisini, becerisini ve insan sevgilerini küçücük bir virüste gördük, biri karşılığı olmayan kağıt basarak çare bulmaya çalışıyor, (Newyork metrosu tamir tadilatına modernleştirmeye 20 milyar bulamazken 5trilyon bölge harita çalışmalarına harcamalarını görenin bir kere sorması lazım, bu adamlar bu paraya karşılık buradan ne almaya çalışıyor??) diğeri ise yaşlanan nufüsuna rağmen ekonomik büyümeyi nasıl sağlayacağım??virüs sonrası iflas dalgası ne kadar olacak?, bizim için sevindirici husus, dünden daha güçlüyüz, dünden daha hazırlıklıyız ve dünden daha kararlıyız

  7. Yunanistan’da güçlü sol gelenek olmasına karşın ABD’nin taleplerinin yerine getirilmesi şaşırtıcı değil mi? Sol artık antiemperyalist olmaktan çıktı. Ülkemizdeki gibi. Bir de o kuşağın dönemi geçiyor. Yeni kuşak sev-genç kuşağı. napolyon gibi düşünüyor: para para para

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!