TBMM Başkanı Şentop’un “Montrö” açıklamasına Amiral Cem Gürdeniz’den tepki geldi. Gürdeniz, “Bu sözler ABD’yi ve peşindeki emperyalist deniz güçlerini şüphesiz son derece mutlu etmiştir” dedi. Gürdeniz, “Montrö Boğazlar Sözleşmesi Türkiye’nin kuzey kalesidir” ifadesini kullandı.
VERYANSIN TV
TBMM Başkanı Mustafa Şentop‘un dün gece katıldığı bir televizyon programında söylediği “Cumhurbaşkanı, İstanbul Sözleşmesi’nden kararname ile çekildiği gibi Montrö’den de diğer uluslararası anlaşmalardan da çekilebilir“ sözlerine Amiral Cem Gürdeniz‘den tepki geldi.
Gürdeniz, “Montrö’den vaz geçen Türkiye emperyalizme hizmet eder. Montrö’nün ortadan kalkmasının yaratacağı sonuçlar, KKTC’den; Mavi Vatandan vaz geçmekle ya da güneyimizde kukla bir Kürt devletinin kurulmasına izin vermekle eş değerdir” dedi.
Gürdeniz’in Şentop’un sözleri üzerine yaptığı açıklama şöyle:
“TBMM Başkanının bir TV programında sarf ettiği “Cumhurbaşkanı, İstanbul Sözleşmesi’nden kararname ile çekildiği gibi Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden de diğer uluslararası anlaşmalardan da çekilebilir” ifadesi eğer bir dil sürçmesi veya acele ile söylenmiş değilse Türkiye’nin ve mavi vatanın geleceğini son derece büyük tehlikelere atan sözlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Lozan Antlaşmasından 13 yıl sonra Türk Boğazları Bölgesinin topyekûn egemenliğini geri alan bu sözleşmenin 85 yıl sonra Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kaldırılabileceğini söylemek ne hukuk normları ne de Türkiye’nin yüksek ulusal çıkarlarıyla uyuşmaz.
Lozan Antlaşmasını Cumhuriyetin omurgası kabul edersek bu omurganın en önemli tamamlayıcı kısmı olan Montrö sözleşmesi sadece Boğazların egemenliğini geri vermemiş aynı zamanda Karadeniz’de bir güvenlik rejimi tesis etmiştir. Montrö Sözleşmesi bugüne kadar İkinci Dünya Savaşı, Soğuk Savaş ve 11 Eylül 2001’e kadar devam eden Soğuk Barış dönemi ile 2001 sonrası ABD güdümündeki terörle mücadele dönemini başarıyla atlatmıştır.
Bugün de Montrö Sözleşmesi kuzey jeopolitik eksende Cumhuriyet için büyük bir güvence sağlayan, Karadeniz jeopolitiğimizin en önemli beka aracıdır. Bir nevi Kuzey Kalesidir. Montrö Sözleşmesinin hükümlerine hassasiyetle uyan Türkiye’nin soğukkanlı diplomasisi sayesinde, batının her türlü kışkırtmasına rağmen 2008 yazında yaşanan Gürcistan-Rusya ve 2014 baharında yaşanan Rusya-Ukrayna krizlerinde Türkiye’yi zora sokacak denizde bir çatışma ve tırmanma yaşanmamıştır.
Türkiye soğuk savaş dönemindeki hassasiyetle Montrö rejimini devam ettirmek zorundadır. Bu bir seçenek değil beka sorunudur. Montrö Sözleşmesinin ortadan kalkması Karadeniz’de büyük karmaşa ve bugünün küresel konjonktüründe silahlı askeri çatışma seviyesine çıkabilecek tırmanma koşullarını yaratır.
Değil kendi içimizde Montrö Sözleşmesi karşıtı söylemler, uluslararası ilişkilerimizde sözleşmeyi zora sokabilecek gelişmelere ve emrivakilere karşı dengeli politikalarımız devam ettirilmelidir.
Montrö’den vaz geçen Türkiye emperyalizme hizmet eder. Montrö’nün ortadan kalkmasının yaratacağı sonuçlar, KKTC’den; Mavi Vatandan vaz geçmekle ya da güneyimizde kukla bir Kürt devletinin kurulmasına izin vermekle eş değerdir.
Bu söylem, okyanusların yüzde yarımından küçük bir alana sahip olan Karadeniz’e, Montrö Sözleşmesinin kısıtlamaları nedeniyle istediği tonaj ve tipte savaş gemisi çıkaramayan ABD’yi ve peşindeki emperyalist deniz güçlerini şüphesiz son derece mutlu etmiştir.
Geçmişte de yönetimin benzer jeopolitik intihar girişimleri olmuştur.
Bu söylemin, 1 Nisan 2004 tarihinde KKTC’deki asker varlığımızın geri çekilmesi ve KKTC’nin sonlandırılarak ABD ve AB tarafından güneyden kuşatılmamızın kapısını açacak Annan Planına, KKTC Halkının evet demesi için Türkiye tarafından yapılan baskı ve propagandadan farkı yoktur.
Benzer şekilde 8 Nisan 2005 tarihindeki TBMM Başkanının Yunanistan’ın Ege’de kara sularını 12 mile çıkarmasını savaş nedeni sayan 8 Haziran 1995 tarihli Meclis kararının kaldırılması gerektiği yönündeki Yunanistan’ı sevindiren açıklamasından farkı yoktur.
Montrö Sözleşmesi Atatürk’ün dış siyaset dehası ve uluslararası konjonktürün yarattığı fırsatların olağanüstü birlikteliğinin ürünüdür. Son 85 yıldır bu sözleşme sayesinde Karadeniz, her an için bölge dışından gelen 40’tan fazla savaş gemisinin bir barut fıçısına dönüştürdüğü Basra Körfezi olmamıştır. Emperyalizmin batıdan ve güneyden Türkiye’yi kuşatmasına bu sözleşme sayesinde kuzeyden izin verilmemiştir. Karadeniz, Montrö sayesinde denge denizi olmuş, deniz ortamında barış ve istikrar bugüne kadar korunabilmiştir.
Sadece İkinci Dünya Savaşında gerek Mihver gerekse Müttefik devletlerin kendi yanlarında Türkiye’yi savaşa sokmak istemelerinin ve bu konuda büyük baskı yapmalarının asıl nedeninin Boğazlar olduğunu hatırlatmak isterim.
İç politika mülahazaları ile Türkiye’nin jeopolitik geleceği ve bekasını ilgilendiren vaz geçilemez çıkarlarımızın olduğu Montrö Türk Boğazları Sözleşmesinin lafzına ve ruhuna halel getirecek söylemler Girit, Dedeağaç, Güney Kıbrıs, Akdeniz, Romanya ve Bulgaristan’da her geçen gün artan emperyal baskı ve çevrelemenin tepe yaptığı ve hatta ABD Uçak Gemisi USS Eisenhower’ın Girit’te büyük bir gövde gösterisinde bulunduğu şu günlerde son derece talihsiz olmuştur. Türk kamuoyu bu söylemlerin yarattığı büyük beka tehlikesinin farkında olmalıdır.”
Bence onarılması olanaksız vahim bir gaf. Yazı, Montrö’nün hayati önemini çok güzel açıklıyor. TBMM tarafından onaylanarak usulüne uygun geçerlilik kazanmış uluslararası bir anlaşmadan C/B Kararnamesi ile çıkılabileceği algısının yaratılmış olması ise, en azından, Montrö gibi olağanüstü bir kazanımı çöp sepetine atmanın doğuracağı sonuçlar kadar endişe vericidir.
Sayın Amiral Gürdeniz’e tebrik ve takdirlerimi sunuyorum.
Kendi bekalarını kurtarmak için ülkenin bekasını ateşe atıyorlar…..Cehalet,Hıyanet el ele…Değerli meslektaşım
son derece haklısınız,ama siyasetçi agzı ile konuşanlar,konuştukları ile kalır…..hepimiz ölümlüyüz….kendimi bildim bileli,Meclıs Başkanlıgına kimler geldi/gitti….
Bugüne kadar Cem Bey’in yazdığı söylediği hiçbir şeye itirazım olmadı ve hatta çoğunda çok haklı buldum ama Montrö ile ilgili yaklaşımına karşıyım. Amerikan savaş gemileri çirkin mesajlar eşliğinde rahat rahat Kardeniz’e geçerken ve Rus savaş gemileri de Ege’ye Akdeniz’e rahatça geçerken hangi “tam hakimiyet” kavramından söz ediyorsunuz? Atatürk hayatta iken yapılan herşey güzeldir doğrudur tartışılmaz demek çok yanlış. Onun ilerisine gitme fırsatı ve gücü varsa gideceksiniz. Askere bu yakışır!
Vatana ihanette sınır tanımayanlar sonuçlarına katlanırlar. CB, Türk Milletini veTC ni tehlike ve sorumluluk altına sokacak, devletin varlığını ve bekasını ortadan kaldıracak en küçük bir eylemin ve söylemin dahi
sonuçlarının bilincinde olmalı. Bu konuda tek başına karar alacak, uygulayacak bir merci değildir. Milletin tamamının ortak iradesi olan adımlar dışında adımlar atmasının çok ağır sonuçları olacağını, sorumluluklar getireceğini akıl ve ruh sağlığı, Milli Sorumluluk gibi durumları göz ardı etmeyeceğimizi bilmeliler. Ben bu sözleri Meclis Başkanının bilinçli olarak söylediğini varsaymak veya düşünmek dahi istemiyorum. Umarım “yaranma” kaygısı bile yapılmış dil sürçmesi bir beyandır. Ülkenin ve Milletin kaderi bir kişinin elinde olmamalı. Adolf Hitler gibi bir lider istemeyiz. o da ülkesini yıkıma götürürken ” beni onlar seçti, bu onların kararı” demişti. Unutmayalım.
Ekonomide değişmez kural herşey ihtiyaçtan doğar.Misal şehirlerde trafik sıkışıklığını çözmek için alt geçit projesini yapmak gibi. Böyle tepeden inme hiçbir ihtiyaçtan doğmayan kanal projesi olsa olsa Monrtö’yü delme amacı güder. Ülkeyi yöneten irade Montrö’yü kaldıramayacağını pekala biliyor. Biz kaldırmaya çalışsak bile bizim dışımızdaki ülkeler de buna izin vermez. O yüzden kanal projesi ile etrafından dolandığını düşünüyorum. Bu durumda bize ülke rotasının, Atlantik ruhundan hiçbir zaman ayrılmadığının açık göstergesi.
Ne acıdır ki böyle insanları mecliste alkışlayan insanlarımz var. Bu mecliste oturup vaktiyle KIBRIS’ıda satanları unutmamak bunun gibi böyle sözleri bilinçli söyleyenleri bu toplum unutmayacaktır. Bir söz vardır ; Biliyorsa konuş ilham alsınlar bilmiyorsan sus insan sansınlar. Bir ülke hiç bir zaman kolay kolay yıkılmaz, içeride hain olmazsa. Tavsiyem TÜRK olması TÜRK gibi düşünmesidir. Torunları vakti gelince bu sözleri okuduğunda eminim utanacaktır. Tarih bu insanları yargılayacaktır.
Yahu birileri birilerini tanımakta zorlanıyor sanırım. Güldürmeyin adamı.
ağızların çıkanı kulakları duymuyor yada daha kötüsü duyuyor.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop,
Sizleri vatanın bütünlüğü ve ulusal bağımsızlığa uygun düşüncelere davet ediyoruz.
Siz TÜRK MİLLETİ nin kurduğu GAZİ MECLİSİN başkanısınız.
İSTİFA etmenizi istiyoruz.
Bu tür konuşmalar tesadüf olamaz. İlkesiz ve her tarafa pas vermeye çalışan bir politikanın ürünüdür. Kötü yönetilen bir ekonominin baskısı altında, dışarıya, “Biz her zaman her şeyi yapabiliriz…” imajı vermek, bize, “Türkiye’ye baskıları artırırsak istediklerimizi yaptırabiliriz” şeklinde geri dönecektir.
Önemli adamlar önemli yerlerde olmalıdır.
Bir vatandaş olarak, AKP Hükümetinin Montrö sözleşmesinin kaldırılmasından bahsetmesini anlamakta zorlanıyorum. Montrö sözleşmesinin bir çok hayati faydasını bir yana bırakalım, bize ne gibi bir zarar vermiştir. Bu konunun açıkça konuşulması gerekir. Sahi Montrö Sözleşmesi Türkiye’ye ne gibi bir zarar vermiştir.
Değerli Amiralim,
bu kanal merakında öyle büyük bir rant var ki vatan sevdasından yoksun olanlara her şeyi söyletebilir
Böyle makamlarda bulunan insanların danışmanı falan yokmu Allah aşkına… önünü arkasını düşünmeden mahalle kahvesinde konuşur gibi fikir ileri sürülür mü… ne söyleyeceğini bilmiyorsan bari ne söylemeyeceğini bil… biraz konuşmayın artık..
Değerli Amirali, jeopolitik uyarıları, bilgisi,yurtseverliği ve Atatürkçü kimliğiyle Cumhurbaşkanı olarak görmek istiyoruz.
Amiralin bunların beka sorunu ile uzaktan yakından ilgisi yok.Çok geç olmadan birşey yapmak gerekir.
Cüneyt Zapsu “Delikten aşağı süpürmeyin, kullanın” demişti. Akp de süprülmemek için manevra yapıyor. Bakın bunu bile açabiliriz, diye. Trump muhalefete destek vereceğini söylemişti zaten…