Amiraller bildirisi ve Montrö…

featured

Banu Avar*

*Bu yazı Banu Avar’ın youtube kanalından alınmıştır….

Ortalıkta yeniden darbe iddiaları dolaşıyor… Hükümet tam kadro büyük bir gövde gösterisi yapıyor. Darbe yapmaya yeltenen 60 yaş üstü emekli amirallere karşı demokrasi havarisi bir AKP imajı ortalığa yayılıyor. Böylece diğer tüm konuların üstü de örtülmüş oluyor…

103 emekli amiral… En iyi bildikleri konuda ; denizler, boğazlar ve Montrö anlaşması konusunda görüş bildirdiler… Sade suya bir görüş bu bildiri. Birinin söylediği gibi, ‘Ziraatçiler nasıl ki tarımsal konularda görüş bildirmekte özgürseler emekli amiraller de denizler ve ilgili konular da görüş bildirebilirler’.

Anladığım kadarıyla emekli amiral Ergun Mengi öncülüğünde Montrö ile ilgili hazırlanan metin emekli amirallere yollanmış, onlar da metnin altına imza atmışlar.

Bu bildiri meclis başkanı Mustafa Şentop’a sorulan bir soru sonucu kaleme alındı. Şentop bir röportajında “Cumhurbaşkanı Montrö sözleşmesini de feshedebilir” mealinde cümleler kurmuştu. Muharrem Sarıkaya’nın meclis başkanına sorusu şöyleydi: 

“Bir gün bir Cumhurbaşkanı gelip “Ben Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden çekildim” veya “Montrö’yü tanımıyorum, feshettim derse teknik olarak bunu yapabilir mi?.”

Cevap “Yapabilir. Ama bu pek mümkün değildir” şeklindeydi.

Bildiride asla darbe iması olmadığı açık ve net. Öte yandan bu bildirinin hükümetçe çok güzel kullanıldığı da açık ve net.

103 amiralden 10 önemli isim bu sabah gözaltına alındı. Evleri arandı. Ankara’ya götürüldüler. Şimdi sorgulanıyorlar.

Özetle ekonomik anlamda iyice köşeye sıkışmış ve sokaktan gelen seslerin epey yükseldiği böyle bir dönemde yayınlanan bildirinin hükümetin elini rahatlattığı ve gündemi değiştirdiği kesin…

Hükümet kanadından ve basından paranoyak sesler yükseldi yükseliyor. Amirallerin 15 temmuz ile bağlantılı oldukları ima edildi. Bazı amirallerin küresel örgütlerle ilişkileri ortalığa döküldü… Öcü hortlak hikayeleri dolanmaya başladı… Amirallerin fetö bağlantısından bile söz edildi

Oysa benim de tanıdığım Cem Gürdeniz amiral gibi isimler Fethullahçı savcı ve hakimlerin marifetiyle yıllarca Ergenekon-Balyoz davalarından içerde yatmış ve emekli edilmişlerdi.

Üstelik Cem Gürdeniz amiral AKP’nin de sahiplendiği “Mavi Vatan” kavramının da isim babası…

Bildiriden sonra hükümet kanadından bombardıman basını kapladı… Bahçeli’den Süleyman Soylu’ya Fuat Oktay’dan Hulusi Akar’a darbe suçlamaları arşa çıktı! Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Fahrettin Altun medrese öğretmeni edasıyla bir tweet attı:

 “Neymiş, birkaç emekli amiral bir araya gelip bir ‘bildiri’ yazmışlar! 5. kol unsurları da hemen heyecanlanmış. Oturun oturduğunuz yerde. O Türkiye eskide kaldı! Bu millet 15 Temmuz’da darbe heveslilerini nasıl tepelediğini dosta düşmana gösterdi. Haddinizi bilin!”

 

Bir sözcüden inanılmaz bir üslup, neyse… Can Ataklı’nın yazısından bir alıntı yapmak istiyorum… Diyor ki:

“Öyle bir ülke olduk ki, Ayasofya İmamı, Anayasa’nın değiştirilemez maddesi kapsamına giren konularda açıklamalar yapabiliyor ama emekli olmuş, hepsi 60 yaşını geçmiş amirallerin kendi konularıyla ilgili açıklama yapmaları darbe girişimi olarak nitelendiriliyor. Çok merak ediyorum; bu amiraller “Montrö derhal iptal edilmelidir. Montrö, Türkiye’nin bileğine vurulmuş kelepçedir, Montrö’den kurtulalım” deselerdi, saraydaki devlet memurları, atanmış bakanlar, AKP’nin ileri gelenleri, acaba ne derdi!?”

 Bitirirken Montrö tartışmalarının gündeme taşındığı 2006 yılına gidelim!

2006’da Amerikan senatosuna bir yasa taslağı verilmişti. Bu taslakta “İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını ilgilendiren Montrö Antlaşması’nın, ömrünün dolduğu, bu anlaşmanın günün koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerektiği” söyleniyordu.

Amerika’nın Türkiye Büyükelçisi Ross Wilson da Montrö Anlaşması’nı Türkiye’de gündeme oturtan isimdi! 3 Mart 2006’da gazetecilere; “Montrö Antlaşması oldukça açık. Ve biz Karadeniz’in uluslararası sularda bulunmasından kaynaklanan haklarımızdan yararlanmak istiyoruz. Yani gerektiğinde gemilerimiz buraya girebilir” demişti

ABD’nin Montrö Antlaşması’nı ortadan kaldırmak için yaptığı atağın sebebi ’her tonaj, tür ve sayıda ABD gemisinin ’, Karadeniz’e denetimsiz girmesini istemesiydi

 Hepimiz biliyoruz, Amerika’nın en büyük hayali Rusya’yı çevrelemek… Bunun en önemli kısmı Karadeniz’i denetimde tutmak, askeri gemilerini Karadeniz’e sokmak.

Bu tartışmalardan 5 yıl sonra 2011 yılında Erdoğan “Türkiye Hazır Hedef 2023” adını verdiği bir basın toplantısında Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacak ve Kanal İstanbul adını alacak ikinci bir su yolu açılacağını açıklamıştı. Bu açıklama tüm batı basınında manşete çıkmıştı

AFP, Reuters, Associated Press ve Bloomberg haber ajansları kanal projesini flash haber olarak vermişti.

Kanal İstanbul ile Montrö’yü ilişkilendiren yazarlardan biri olarak, Kanal istanbul’un Atlantik ötesinin isteği olarak gündeme geldiğini Amerika’nın Rusya’yı çevreleme planının parçası olduğunu ifade etmiştik.

Amaç Montrö Sözleşmesinin diplomasi masasına gelmesi ve Karadeniz’e yabancı askeri gemilerin rahatça girip çıkmasıdır… Dünya 3. kez çatışma noktasındadır. Denizlerde ve karalarda hakimiyet savaşı daha da hızlanacaktır… Olaylara bu pencereden bakalım…

Amiraller bildirisi ve Montrö…

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

9 Yorum

  1. 10 Nisan 2021, 11:45

    Tamam Montrö Türkiyenin menfaatine anladıkta bu konuda AKP hükümeti neden sıkıştırılmaya çalışılıyor ben onu anlamadım. Erdoğanın ve Şentopun açıklamalarının hepsine “bağlamı içinde” baktım Şentopun açıklamsında hiçbir sorun yok adam hatta Montrönün ipali için örnek veriyor Marmara denizinin yoğurt tutması kadar bir ihtimal var diyor, şimdi bunu diyen adam Montröyü tartışmaya açmakla suçlanıyor.

    Bence kamuoyunda bir algı çarpıtması var. Erdoğan ise bence israf olan kanal İstanbulu meşrulaştırmak için Montrö sebebiyle birşey kazanmıyoruz Kanal İstanbuldan kazanacağız demek için o sözleri söylüyor, Unutmayınki her cümle bağlamı içinde anlamlıdır.

    Son olarak Erdoğanın Daha iyisi için imkan bulana kadar Montrö’ye bağlılığımızı sürdürüyoruz açıklaması böyle bir imkanın olmadığının kabulü manasına da gelir.

    Nihayetinde herkes bugün Montröyü savunuyorsa bunun Türkiyenin menfaatine olduğu için savunuyor, nihayetinde bu kutsal metin değil Erdoğandan veya başka bir siyasetçiden bu metne kutsal metin muamelesi yapmasını beklemek doğru değil. Montrö’ye taraf devletlerinde böyle bir beklentisinin olduğunu düşünmüyorum.

    Montrö tartışmaya eski ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice tarafından çok önceden uluslararası arenada tartışmaya açıldı bunu tartışmaya açan Erdoğan değil ama sağlam durması gereken devletin başı olarak o.

  2. Montro kalir ve Kanal Istanbul yapilirsa problem nedir ben dusunup bulamadim. Kanal Istanbul senin kendi yaptigin dogal olmayan, devletinin kanali, Misir`in Suveys kanali gibi. Istediginde kapatirsin istediginde acarsin. Montro de senin Kanal Istanbul`u avantaj haline getiren anlasmadir zaten. Cunku dogal bogazin uluslararasi anlasmayla garanti altina alinmis, o anlasmadan hoslanmayan gelip seninle anlasip Kanal Istanbul`u kullanmak zorunda. Yani Rusya sen Kanal Istanbul`u gecise ac istemeyecektir, bu vesileyle siyasi bir avantajin olacak elinde, ha keza ABD de sen gecisine izin ver isteyecektir bu da siyasi bir avantaj olabilir.

    Fakat benim tam anlayamadigim sey su. Kanal Istanbul`u da yapsan neticede Montro antlasmasi Karadeniz`e giren gemiler belli bir sure sonra cikmali ve belli bir tonajdan yukari olamaz diyor. Yani ister Kanal Istanbul`dan ister Bogaz`dan gecsin bu kural ikisine de uygulanmasi gerekmiyor mu?

  3. Gercek sudur… bu hükümeti.. ve ülkeyi fetö haliyle abd/nato darbesinden kurtaran.. özellikle bu konuyla ilgili adi gecen askerlerimizdir… darbe ihanetini arayanlar, önclikle kendilerinde arasinlar. Kaldiki fetönün siyasi ayagi haala hükümetin icinde dikdik ayakta ve fetömetriyi devre disi birakmislardir…,..
    Yaziklar olsun diyorum…, betona gömdükleri paralari geri ödeyebilmek icin… karadenizi pazarliyorlar… bunun sonu binlerce insanimiz veya milyonlarca insanimiz telef olacak demektir… tipki.. ikinci dünya savasi gibi…

  4. Karsi koz, kozunu masaya koydugun an koz olmaktan cikiyor. Harcamis oluyorsun yani. Bizim merkez bankasi tam takir oldugu icin de birileri evdeki esyalari (kozlari) satisa cikarmisa benziyor. Televizyon, Kanepe neysede, sira ic camasirlarina geldiginde is isten gecmis olacak.

  5. Konjonktürel olarak darbenin mümkün olamayacağını kollektif zeka ile fark edebilecek toplum 2007 konjonktüründe olduğu gibi kumpaslara safça kanmayacak ve paşaların arkasında duracaktır. Eğer bu öngörü doğru ise hafta sonuna kadar gündem komple değişecek ve yeni gündemler ortaya çıkacaktır. Artık 2013 öncesi şartlar yok gibi

  6. 6 Nisan 2021, 06:48

    Liboş Can, UK’dan ayrıldıktan sonra Güneydoğu’ya dair bir dış politik konudaki görüşüne karşı “amerikancı” yaftasına çok sinirlenmişti, gergin suratı hala gözümün önünde, görüşünde ısrar ederek “ne münasebet ben şimdi amerikancı oluyor muşum” diye tepki vermişti. Aynı damar! Tele1 vs cevrelerde de aynı, hem solcu sosyalist tafralar ama sorozyalist söylem ve politikalar. Bunlardan solcu falan değil olsa olsa neo-mandacı olur, bunlar kautskilerin torunları, bunlar sorozun piyonları, ” hele bir indirelim rte’yi, tc avucumuzda“ hayalleri ve politikası güden emperyalist sorozcu odaklar birkac yıldır her cepheden topyekün saldırıya geçmişken, neredeyse her siyasi çizgiyi kendilerine bir şekilde eklemlemeyi becermişken, tüm medya kampanyalarını, tüm siyasi projeleri işte bu bağlamda değerlendirmek gerek. siyaset sadece iç siyaset, hele ki günlük siyaset değil. Bütünselci/ tevhidi yaklaşım, her sorunu emperyalizm-insanlık antagonizması çerçevesinde ele almayı gerektirir. Bu nüansı kaçıranlar hoop farkında bile olmadan bir soroz projesine koltuk değneği oluverir, sonra da aval aval bakar ”ne oldu bize, ne yaptık biz” diye.

  7. İyi güzel ama Rusya babamızın oğlu değil. Ruslardan bir tehdid gelmesi her zaman muhtemel. Ruslara karşı koz olarak elimizde tutsak fena olmaz mı?

  8. Hükümet abd, avrupa, rusya arasında pinpon topu diplomasisi uygulamaya çalışıyor. Ruslara karşı montröyü diline doluyor, Abd ye karşı s400 alıyor su-57 alacağım diyor, avrupaya karşı şangay 5 lisine gireriz, mültecileri salarız diyor. Abdülhamid de pinpon topu diplomasisinde iyi idi, ruslara karşı avrupalıları kullanıyordu. Sonuç ne oldu? Ülke yıkımdan kurtulabildi mi? Hayır. Çünkü güç, diplomasiden ya da sağa sola yaranmaktan değil ekonomiden gelir, ekonominin gücü üretimden gelir. Bilgi üretmeden, teknolojik ürün üretmeden, sanat eseri üretmeden, turizm geliri üretmeden, tarım ürünü üretmeden pinpon topu diplomasisi ile ayakta kalamayız. Bu üretimlerin temeli de eğitimden geçer. Üretmeden, pinpon diplomasisi ile hayatta kalan devletler her türlü tavizi verirler. Bugün montröden taviz veriyoruz bakalım yarın neyden taviz vereceğiz. Batıyoruz. Aklımızı başımıza devşirmeliyiz, bu millet mülteci olamaz. Gidecek dönecek yerimiz yok. Bir tek vatan var. Onu incitmemeliyiz. İncitenlere karşı da sessiz kalmamalıyız.

  9. Kanal istanbul Abd isteseydi Abd propaganda yayin kurluslari Fox,intepented,bbcturk,euronews turk v.b buna karsi yayin yapmazlardi..Misir bile kendi kanalindan gecislerde yillik 12 milyar $$ geliri varken Turkiyede Canakkale ve Marmara varken 1 tl bile alamiyor.Dunya denizleri abd kontrol ediyor.Cinde denizlerde ticari tasimaclik yapabilmek icin bu kanal aciliyor.Mynbarda aciliyor

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!