Avrasya’nın vazgeçilmezi: İç su yolları ve Karadeniz

Yeni Deniz Mecmuası Genel Yayın Yönetmeni Kaptan Levent Akson yazdı...

featured

Dibinin karası (çamuru) ve hırçınlığı ismi ile müsemma olduğunu sandığımız Karadeniz’in adının nereden geldiğini hiç düşündünüz mü?

Türkler, tarih sahnesine çıkmalarından itibaren suyun önemini kavramış ve onu “aziz” olarak kutsamışlar ve denizciliği bir “dünya egemenliği hedefi“ olarak benimsemişlerdir.

İlk eserlerinde kullandıkları talay, tengiz gibi kelimeler deniz kavramından ziyade nehir ve göl kavramlarına vurgu yapmaktadır.

1071 yılında Anadolu’ya ayak basan Türkler uzun süre İç Anadolu’dan çıkmamışlardır.

Türklerin, Selçuklular olarak denizle tanışmaları XIII. Yüzyılda Akdeniz’deki Alanya ve Antalya liman kentleri ile Karadeniz’de Sinop’un ele geçirilmesiyle başlar.

Ecdadımız, Anadolu’ya yerleştiklerinde onların da ecdadının yaptığı gibi mevkileri renkler ile isimlendirmişlerdir.

Kuzey; Kara, Güney; Kızıl ya da Al, Batı ; Ak ve Doğu ; Yeşil. Merkez ise Sarı..

Burada dikkat edilecek husus beyaz, siyah, kırmızı, mavi gibi Arapça-Farsça sözcüklerin, yer isimlerinde kullanılmayışıdır.

Karadeniz, ecdadımızın verdiği isim ile, Anadolu’nun kuzeyindeki denizdir, Kuzey Denizi’dir. Nasıl ki Akdeniz ve Kızıl Deniz gibi..

436 bin kilometre karelik bir alana sahip olan Karadeniz, kuzeyden gelen nehirler ve bu nehirler ile bağlantılı kanallarla tam 16 ülkeyi ulaşılabilir ve sınırdaş yapmaktadır.

Rusya-Ukrayna savaşının giderek şiddetlendiği bir ortamda Karadeniz’i sadece Türk Boğazları ile Akdeniz’e açılan kapalı bir deniz olarak ele almanın eksik bir araştırma olacağını değerlendiriyorum.

Batıda Almanya’dan doğan, Almanya, Avusturya, Slovakya, Macaristan, Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan, Moldavya ve Ukrayna’dan geçerek Karadeniz’e ulaşan Tuna Nehri 2850 kilometre uzunluğundadır ve nehir gemileri ile (su çekimi azami 3.5 metre) Karadeniz’e kadar emniyetli bir su yolu oluşturur. Nehir gemileri ile Karadeniz deltasında oluşan limanlardan, nehir limanlarına ve nehir limanlarından Karadeniz limanlarına milyonlarca ton özellikle tahıl ve demir çelik yükleri taşınmaktadır.

Batıdan doğuya Karadeniz’e dökülen ikinci önemli nehir 2290 kilometre uzunluğundaki Dinyeper nehridir.

Rusya topraklarında doğan Dinyeper, Belarus ve Ukrayna topraklarını suladıktan sonra Karadeniz’e ulaşır. Bu nehir aynı zamanda Ukrayna’nın deniz trafiğine elverişli yegane nehridir.

Dinyeper nehrinin Karadeniz girişi Ukrayna’nın Kherson limanı üzerindendir ve yine nehir gemileri ile Ukrayna’nın Zaporozhye ve Dneprepetrovsk nehir limanları üzerinden Kiev’e ulaşır.

Bu iki nehir limanınından özellikle Dneprepetrovsk’da çok önemli demir çelik fabrikaları olduğu gibi aynı zamanda Donetsk bölgesinden gelen kömürün Karadeniz’e taşınmasında önemli rol oynar.

Dinyeper nehri Belarus’un yegane ihracat yoludur ve Belarus’dan gelen fosfat ve sülfat yükleri yine nehir gemileri ile Ukrayna’nın ana limanlarına taşınır.

Volga’ya gelince; Rusya için hayati öneme sahip olan Volga Nehri, Hazar Denizi ile bağlantısının yanı sıra kuzeyde Moskova Kanalı ile Moskova Şehrine, daha sonra kanallar yoluyla Baltık Denizi ile bağlantılıdır, yani Karadeniz’den giren bir nehir tipi gemi kuzeyden Baltık Denizine ulaşabilmektedir.

Karadeniz, Volga Nehri ve Volga-Don kanalı ve Don Nehri yoluyla Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan’ın denize çıkış kapısı ve Rusya’nın en önemli iç su nehridir, başka bir deyiş ile Karadeniz; Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan demektir.

Burada Hazar Denizi ve Karadeniz nehir, nehir-kanal bağlantısı üzerine önemli olduğunu düşündüğüm bir hususu belirtmekte yarar görüyorum, şöyle ki; Karadeniz, Azov Denizi ve Rostov’dan, Volga-Don Kanalı üzerinden Hazar Denizine bir geminin seyir yapabilmesi Rusya tarafından ödünsüz şartlara bağlanmıştır. Şöyle ki;

1) Rostov’dan doğuya, kanalı kullanarak Hazar Denizine Rus Bayraklı olmayan hiçbir gemi giremez,

2) Bu geminin tüm mürettebatı Rus uyruklu olacaktır,

3) Bu geminin işletmesi Rusya’dan yapılacaktır,

4) Geminin klası Rus klası olacaktır,

5) Geminin navlunu bir Rus Bankasına gelecektir,

6) Hazar Denizi dışında inşa edilip Hazar Denizinde çalışacak gemiye tek seferlik kanalı kullanma müsaadesi verilecektir ve bu müsaadeye tek yetkili Putin’dir.

Demek ki Karadeniz; 7 Avrupa ülkesi (Romanya, Bulgaristan ve Ukrayna kıyıdaş olarak ele alınacaktır) 6 Karadeniz kıyıdaş ülke ve 3 Türkgil Cumhuriyet (İran’ın güneyde İran Körfezi ile denize çıkışı olduğundan Karadeniz’e bağımlı bir ülke olarak düşünülmemiştir) ile toplam 16 ülkenin denizidir.

Bu ülkelerin tamamının çıkış kapısı ise Türk Boğazlarıdır.

Türk Boğazları tarihin her döneminde gerek askeri ve stratejik gerekse ticari açılardan önemli sayılmış ve hukuksal düzenlemelere konu olmuştur.

1453 yılında İstanbul’un fethi ile Türk Boğazlarının egemenliği ve denetimi Osmanlı Devletine geçmiştir.

300 yıl boyunca denetim Osmanlı Devletinde kalsa da her kaybedilen savaş sonrası Türk Boğazlarının egemenliği ve denetimi müzakere masasına gelmiştir.

1936 yılında, İsviçre’nin Montrö şehrinde toplanan Montrö Boğazlar Konferansı ile Türk Boğazlarının egemenliği ve denetimi Türkiye Cumhuriyetine geçmiştir.

Montrö deyince ne söylenmek istendiği belli olsa da doğru söylemin ; “Montrö Türk Boğazları Sözleşmesi“ olduğunu düşünüyorum.

Türk Boğazları kuzeyde İstanbul Boğazı, ortada Marmara Denizi ve güneyde Çanakkale Boğazından oluşan yaklaşık 330 kilometrelik bir su yoludur. Bu su yolu, diğer Karadeniz ülkelerinden farklı olarak Türkiye’nin aynı zamanda bir Akdeniz ülkesi olmasını sağlar.

Karadeniz‘i ticari açıdan Ukrayna’nın ihracat kapısı, Rusya’nın ise çok önemli bir ticaret alanı olarak düşünmek yanlış olmaz.

2021 yılında küresel deniz yolu ile dökme hububat ihracatının %7‘si Rusya ( 22 milyon ton ), %9’u Ukrayna ( 34 milyon ton ) tarafından Karadeniz limanları üzerinden gerçekleşmiştir. Ukrayna’nın diğer ihraç ürünleri ise dökme yükler, kimyasallar ve demir cevheri olmuş ve küresel deniz yolu taşımacılığında Ukrayna %0.8 de kalırken Rusya’nın küresel deniz yolu taşımacılığına katkısı %5’dir ( 630 milyon ton ). Rusya’nın global deniz yolu ile taşınan en önemli ihraç ürünleri ; kömür ( %13 ) , petrol ürünleri ( %11 ) , ham petrol (% 8 ), LNG ( % 7.5 ), dökme yükler (% 5 ), kimyasallar ( % 3 ) olarak sıralanmıştır.

Bu yüklerin deniz yolu ile taşınmasında Karadeniz, Rusya için vazgeçilmez bir su yolu olmaktadır.

Arz tarafına gelince ; Rusya 3000 gemi ve 18 milyon gross ton ile global tonajın % 1.2 sini oluşturmakta. Tonajın yarıdan fazlası ise petrol ve gaz tankerleridir.

Savaş ve yaptırımlar nedeniyle Rus Bayraklı gemi armatörleri ve çalışanları çok zor günler yaşamaktadır. Akdeniz ve Avrupa limanlarında gemiler tutuklanmakta ya da seferine müsaade edilmemektedir. 20 bine yakın Rus gemi adamı işini kaybetmek korkusu ile yaşamaktadır. Rus Klası (RMRS) (Russian Maritime Register of Shipping) uluslararası klas kuruluşları birliğinden (IACS) çıkarılmış, gemiler sigortalanamaz duruma gelmiştir.

An itibariyle Putin’in talimatıyla hiçbir Rus Bayraklı geminin satışına ya da bayrak değiştirerek deniz ticaretine devamına müsaade edilmemektedir.

Yaptırımların devam etmesi durumunda nerede ise tamamı borçlu gemiler için çıkış yolu bulunmamaktadır.

Savaşı lanetlesek de, çaresiz armatörlerin, işlerini kaybeden gemi adamlarının, kapanan denizcilik ofislerinin, liman çalışanlarının en kısa sürede görevlerinin başına dönmeleri bir denizci olarak en büyük dileğimizdir.

ABD ve AB’nin neden Karadeniz konusunda bu kadar ısrarlı olduğu sanırım bu yazı ile biraz daha anlaşılacaktır.

 

Yararlanılan kaynaklar ;

– Derya Şerif Yarkın, Akdenizin Adları – Yeni Deniz Mecmuası

– Prof.Dr, Rona Aybay – Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Bazı Güncel Sorunlar,

– Clarkson Shipping Intelligence,

– Drewry – Maritime Research

Avrasya’nın vazgeçilmezi: İç su yolları ve Karadeniz

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 300 yıl boyunca denetim Osmanlı Devletinde kalsa da her kaybedilen savaş sonrası Türk Boğazlarının egemenliği ve denetimi müzakere masasına gelmiştir.
    İfadesi Montrö nün iyi ama parlak olmadığını teyit ediyor. Elbette daha iyisini yapabilecek olsaydık Atatürk yapardı, başkası değil.
    Dier taraftan zaten çok pahalı olan navlun fiyatları uçacak anlaşılan güzel bir noktayı belirtmiş sn kaptan.

  2. Elinize kaleminize sağlık gerçekten müthiş bir yazı olmuş sayenizde farkındalığımız arttı. Meğer Karadeniz ne önemli bir denizmiş. Bu denizi elde tutmak ne kadar önemliymis. Montrö ne önemli bir anlasmaymiş. Vay be. Ufkumuzu açtınız var olun ! Saygılarımla.

  3. 17 Mart 2022, 17:02

    Çok çok değerli bir yazı. Karadeniz’in ne denli önemli olduğunu bu düz yazı ile daha farkında olarak anlamaya başladım.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!