Eray Çelebi yazdı…
Tarih 5-6 Ağustos 2014…
IŞİD Sincar’ı işgal etti.
Bölgede yerleşik olarak yaşayan Irak Türkleri göçe zorlandı. En az 50 aile Türkiye’ye geldi, geri kalanlara da Irak’ın çeşitli kentlerine iç göç dayatıldı.
IŞİD’in ardından ise Suriye’de yakından tanık olduğumuz bir senaryoyla kent bölücü terör örgütü PKK’nın hakimiyet alanına girdi.
Bölgeye 13 Kasım 2015’te doğrudan ABD desteğiyle PKK ve Peşmerge’nin eş güdümünde operasyon yapıldı.
Bu tarihten itibaren PKK bölgede sözde kanton ilan etti, az da olsa yaşayan Türk nüfus izole edildi.
Irak ve Suriye’den getirilen Kürt nüfus ile demografi değiştirildi.
PKK/YBŞ HALKI ZORLA SİLAH ALTINA ALDI
PKK, YBŞ adı altında “Sincar Direniş Birlikleri” örgütünü kurdu. Bu yolla Yezidi nüfusa da baskı uygulanarak bölge halkı zorla silah altına alındı.
Suriye ve Irak arasındaki geçiş noktasında yer alan stratejik kente ABD’nin yığınağı kademeli bir şekilde arttı. Kent Suriye ile Irak arasında terörist geçişini sağlayan, lojistik merkezlerden birine dönüştü.
Öyle ki TSK’nın 2017’nin nisan ayında yaptığı hava harekatının ardından ABD’den gelen açıklama dikkat çekiciydi.
Önce güçlü bir tepki verildi…
Ardından ABD birliklerinin operasyon yapıldığı noktaya 10 km mesafede olduğu belirtildi.
Kent ABD yığınağının ardından ikinci Kandil olarak anıldı.
Suriye’nin kuzeyine her türlü ikmalin gerçekleştirildiği Sincar, Fırat’ın doğusundaki PYD ile Irak’ın kuzeyindeki Kandil arasında koridor görevi gördü.
Zira, Erbil’den gelen binlerce ABD TIR’ının güvenliğini sağlayan bir bağlantı noktasıydı…
Ancak Pençe, Pençe-Kaplan, Pençe-Kartal operasyonları PKK’nın Irak sahasında önemli ölçüde hareket alanını daralttı.
Terör örgütü için operasyonların Kandil’e yakın bölgelere uzanmasıyla Sincar’ın önemi arttı.
Suriye’den yeni terörist sevkiyatı ile bölge tahkim edilmeye çalışıldı.
Fırat’ın doğusundaki Peşmerge’ye bağlı ofislerin basılmasıyla gün yüzüne çıkan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile PKK arasında Suriye’de yaşanan ihtilaf ise Sincar denklemini etkilemeye başladı.
Erbil ile Bağdat arasında 9 Ekim 2020’de Birleşmiş Milletler gözetiminde bir anlaşma yapıldı.
Anlaşma kapsamında 1 Aralık’tan itibaren PKK’nın da dahil olduğu her türlü terörist oluşumun bölgeden çıkması istendi.
30 Aralık’a kadar süre verilerek teröristlerin terk etmemesi halinde bölgeye operasyon yapılacağı belirtildi.
‘Takvim’ denemeleri daha önce Suriye’de Rusya ve ABD ile uygulanmaya çalışıldı. Ancak ne Fırat’ın doğusunda Resulayn ile Tel Abyad dışındaki bölgeden PKK çekildi ne de güvenli bölgeye terörist sızmaları engellenebildi.
Ankara anlaşmaya Suriye’ye benzer bir şüpheyle yaklaşırken sürenin bitmesine sayılı günler kala terör örgütünün ajandası ise merak konusu.
Bu noktada saha kaynakları önemli bir tehlikeyi gündeme getiriyor.
BAĞDAT’A İLETİLEN TEKLİF
Aldığım bilgilere göre Bağdat’a bağlanma teklifi önerilmiş.
Yani terör örgütü “Yezidi Savunma Gücü” olarak Irak Ordusu’nun bir unsuru olmak istiyor!
Irak resmi kanallarına bu teklif iletilmiş ancak halihazırda olumlu ya da olumsuz bir yanıt gelmemiş…
Saha kaynaklarına göre bölgedeki en büyük risk bu. Talebin gerçekleşmesi halinde PKK’nın resmi olarak Irak ordusunun bir parçası olabileceği değerlendiriliyor.
MAHMUR’A ‘ÜST DÜZEY’ TERÖRİST GEÇİŞİ
Kaynaklar aynı zamanda bu süre zarfında doğrudan Kandil bağlantılı 18’i kadın 35 “üstü düzey” teröristin Sincar’dan PKK’nın önemli kamp alanlarından biri olan, büyük oranda Talabani’nin kurucusu olduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) peşmergelerinin etkin olduğu Mahmur’a geçtiğini belirtiyor.
Geçişlerle ilgili Irak resmi kanalları, yol güzergahlarında Irak Ordusu ve Haşdi Şabi’nin olduğunu, bunun mümkün olamayacağını iletmiş.
PKK’YA KYB YARDIMI
Ancak saha kaynakları KYB’ye dikkat çekiyor. “Talabani peşmergeleri” kılıfı altında militanların terör kampına geçtiği öne sürülüyor. Söz konusu grubun içinde örgütün “üst düzey yöneticisi” olduğu iddia ediliyor!
Hatırlayalım…
KYB-PKK ilişkisi daha önce MİT’in Cemil Bayık’a yönelik operasyonunu sırasında da gündeme gelmişti.
ABD operasyonu önceden KYB’ye sızdırmış, KYB de terör örgütüne iletmişti. 2 MİT mensubunu bölücü terör örgütünün yakalamasına neden olduğu basına yansımıştı…
Bugün de KYB’nin merkezi konumunda olan Süleymaniye’de PKK’nın varlık göstermesi tesadüf değil…
Sincar merkezli gelişmeler aynı zamanda bölgenin geleceğini de etkileyen önemli bir unsur olarak görülüyor.
Zira, terör örgütünün operasyon ihtimalinin artması halinde Sincar’daki PKK varlığının Suriye’ye kaydırabileceği değerlendiriliyor. Bu, Suriye’de Ayn İsa merkezli hareketlilik sürerken dikkat çekici. Türk Ordusu ve Türkiye’ye müzahir grupların maliyetini artıran bir unsur…
“Suriye” olasılığı öne çıkarken, PKK’nın Telafer ve Kerkük’e geçeceği iddiaları bölgedeki yoğun Haşdi Şabi ve Irak ordusu olduğu gerekçe gösterilerek sahada şüpheyle karşılanıyor.
Ancak bu PKK’nın Kerkük’ün çevresinde etki alanını artırdığı gerçeğini değiştirmiyor.
PKK’NIN KERKÜK PLANI
Bazı Sivil Toplum Örgütleri adı altında faaliyet gösteren terör örgütü işçi kılığında bölgede etkinliğini artırmaya çalışıyor.
Bu kapsamda bazı sokaklarda duvar yazılaması bile başlamış. Türkmenler tedirgin…
Sincar’daki PKK varlığının sona ermesi Kerkük’ü ve bölgedeki gelişmeleri etkileyen bir çarpan etkisi yaratabilir…
Anlaşmanın uygulanması ve teröristlerin nereye sevk edileceği konuları oldukça kritik…
Türkmen deyince bizim insanlarımız pek anlamıyor, değişik bir model sanıp görmezden geliyor/tınlamıyor vb. Ya Türk deyin (ki öyle) ya da Giresun/Ordulular deyin (sonuçta o tarafların kuzey bölgesiyle hepsi kan kardeş.) Belki bu şekilde önemsenirler de ayrılıkçı ve Amerikan/2. İsrailcilerin onları katletmesine müsaade edilmez.