Baharı göremeyenler ve bir mektup

featured

Prof. Dr. Nur Serter yazdı…

Türkiye’yi gelincik tarlasına dönüştüren seçim sonuçlarının mutluluğunu doyasıya yaşayarak kutladığımız bir Bayram gününde, gerilimden beslenenler yine boş durmadı.

CHP eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun mektubu gündeme bomba gibi düştü.

13 yıllık Genel Başkanlığında tek bir seçim başarısına imza atamamış, sunduğu Cumhurbaşkanı adayları ile ülkeyi “Tek Adam” iktidarına mahkum etmiş CHP eski Genel Başkanı, 14-28 Mayıs Genel Seçimlerinde Milletin adeta haykırdığı gerçekleri söylediği için Uğur Dündar’a ağır ithamlarla dolu bir mektup yazarak gerilimden beslenmenin yollarını aramaya başladı.

Uğur Dündar’ın sadece görüşlerini değil, kişiliğini de hedefe koymaktan kaçınmadı. Böylece dilinden düşürmediği düşünce ve ifade özgürlüğünü içselleştiremediğini, ilk Genel Başkan olduğu dönemde kendisine yakıştırılan “Sakin Güç”, “Gandi” gibi nitelemelerin de ne denli gerçek dışı olduğunu gözler önüne serdi.

Tüm Genel Başkanlığı döneminde olduğu gibi, Cumhuriyet değerlerine ve CHP’nin tarihsel kimliğine sahip çıkanları hedef almayı sürdürüyor. Kimliksizleştirilmiş bir Y-CHP yaratma girişimini bir başarı olarak görmeye devam ediyor. Hatta bununla da kalmıyor, yarattığı bu Yeni CHP’ye sahip çıkacağının işaretlerini vererek siyasetteki gücünü koruduğunun işaretlerini veriyor. Genel Başkanlığı döneminde izlediği politikalarla kamu oyunda yarattığı güvensizliğe rağmen, yine de partisinden kopmayan, gönül kırıklığını kabullenerek destek vermeyi sürdüren CHP seçmeninin yerel seçimlerindeki başarıdan duyduğu sevinci de yüreklerinde boğuyor.

Genel Seçimlerde İttifak yaptığı ve 39 milletvekilliği armağan ettiği dört siyasi partinin yerel seçimlerde aldığı toplam oy oranı % 1,83.

Bu karlı alışverişi yapanların CHP’den kopardıkları 39 milletvekiline karşılık verdikleri ise seçilme şansı olmadığı tüm kamuoyu araştırmaları ile tescillenmiş bir Cumhurbaşkanı adaylığı.

Seçim döneminde ortaya atılan gerçek dışı “terörle işbirliği” iddialarına bile oy alacağını umduğu Kürt seçmeni ürkütmemek için somut kanıtlarla karşı koymaktan kaçınan, AKP’nin Açılım sürecindeki eylemlerinden söz etmeyerek CHP’nin kurumsal kimliğini töhmet altında bırakan eski Genel Başkan, izlediği ikircikli siyasetle sonuç alacağını düşünecek kadar halktan uzak ve kopuk bir siyasetçi profili sergilediğinin ne yazık ki hala farkında değildir

Türk siyasetinde benzeri görülmemiş bir gizli protokolle Zafer Partisine vaadlerde bulunmaktan kaçınmayan eski Genel Başkanın bununla da yetinmeyerek, Partisinin onurunu yerle bir edecek bir kararın altını imzalamaktan geri durmadığı hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır. Aynı protokolde, Türkiye’nin Kurucu Partisinin Genel Başkanı olarak Anayasanın ilk 4 maddesine bağlı kalacağı sözünü vermeye zorlanarak tarihe geçmiştir.

13 yıl boyunca izlediği CHP’yi kimliksizleştirme siyasetinde dini, siyasete alet etmekten kaçınmamış ancak yine de inandırıcı olamamıştır. Gerçekleştirdiği dini açılımlarla sadece AKP’nin Siyasal İslamcı siyasetine katkı sağlamış, anti laik girişimleri meşrulaştırmıştır.

Demokratikleşme kavramını “Tarikat Severliğe” indirgeyerek, laiklik karşıtı tüm girişimlere sessiz kalmış, laik ve bilimsel eğitimin yok edilişini görmezden gelmiştir.

Kurucu partinin Genel Başkanı olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ana karakterini oluşturan ve demokrasinin güvencesi olan laikliği ve üniter yapıyı korumak konusundaki yükümlülük ve sorumluluğunu yerine getirmemiştir.

Parti içi demokrasinin yok sayıldığı, milletvekilleri ve parti üyelerinin hizaya sokulduğu, masalara yumruk atılarak had bildirildiği bir yönetim sürecinin mimarı olan Eski Genel Başkan’ın demokrasi kavramını sadece dinsel ve etnik kimlikler alanında geçerli saydığı dönem artık sona ermiştir.
CHP, Kurultay sonrası yeni bir Genel Başkan ve taze bir umutla yola koyulmuş ve tarihi bir başarı elde etmiştir. Gerilim yaratmamaya özen gösteren, halka saygı duyan, CHP’nin tarihsel kimliğinden güç alan kucaklayıcı bir yönetim anlayışının halkta bulduğu karşılık ortadadır.

CHP yerel seçimlerde AKP-MHP-BBP-Tarikat İttifakına karşı yarışmış, başarıyı Türkiye İttifakı ile yakalamış, hiçbir siyasi partiye borçlanmadan nüfusun % 62’sini yönetecek gücü eline geçirmiştir. CHP’nin kazandığı illerin Türk ekonomisine katkısı da yadsınamaz boyuttadır. Bu illerin toplam Türkiye mevduatı içindeki payı % 84.5 olup, GSYİH’ya katkıları % 77.7’dir. Türkiye’de ihracatın % 80’i CHP’li Belediyeler tarafından yönetilen illerden yapılmaktadır.

Bu büyük potansiyeli doğru yönetmesi halinde CHP’nin sadece yerelde iktidar olmakla kalmayıp, siyasi iktidarı da elde etme olasılığı çok yüksektir.

Geçmişteki hatalardan ders almak, başarıyı sürekli kılmanın yolunu açacaktır.

Özeleştiri yapmaktan kaçınanlar, kendilerini vaz geçilmez görenler, bu kibirin en başta kendi saygınlıklarını zedeleyeceğini fark etmek zorundadırlar.

Millet kavgadan, siyasi çekişmelerden, gerilimden bıkmış, usanmış ve CHP’deki Değişim Rüzgarının getirdiği güzel günlerin huzurunu yaşamaya başlamıştır.

Suları bulandırmaktan vaz geçmenin ve Baharın güzel kokusunu içimize çekmenin zamanıdır.

Baharı göremeyenler ve bir mektup

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. sn serter chp ve kışıleri hakkında ahkam kesmek söylemde bulunmak yanıt vermek sn dundarn hakkı degıldır. sn dundar sizin yönetımınızdekı chp nın altına dınamıt koyan dersımlı kemalı en cok destekleyen ve chp nın basına gelmesınde rol oyanyan kısılerden bırsıdır. hal böyle ıken ugur dundarı destekleyen bu yazınıza bır anlam veremedım. chp si artık değişmiştir. bunun mimarları da basta dersımlı keml , ımamoglu ve özel ve arkasındakı chp medyasıdır. bılgınıze.

  2. Ülkenin getirildiği duruma üzülmemek elde değil, ülkenin tümünü yurttaşlık çerçevesinde kapsayan ve kapsaması gereken partiler hem Türkleri dışlıyorlar, hem de yalnızca bir azınlığa yönelik politika yapıyorlar.

  3. Kılıçdaroğlu eleştirilerinizin tamamen arkasındayım ancak yeni CHP yönetimine bu yazınızla çok erken kredi açmışsınız. Kuruluş felsefesine üst yönetim düzeyinde dönüşe dair hiçbir emare görmediğim yeni CHP yönetimi, tam tersine yeni genel başkanının “opera” hadiseleri ve şeyh sait söylemleriyle halen hafızalardadır. Bu seçimi CHP kazanmamıştır, AKP kaybetmiştir. CHP eline geçen bu fırsatı değerlendirecek mi yoksa 1989 SHP’si gibi mi olacak…Bunu zaman gösterecek. CHP seçmeninin, “Bahar rehavetine kapılmak” yerine asıl şimdi partisi üzerinde talepkar haline gelmesi ve kuruluş felsefesine dönüşten tüzük değişimine ve önseçime kadar talepkar olması ve sıkı bir takipte olması gerekmektedir.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!