Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Erzurum’daki Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’nde düzenlenen AKP Erzurum Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, yeni müfredatla ilgili eleştirilere yanıt verdi.
‘CHP’NİN DAYATMAYA ÇALIŞTIĞI LAİKLİK İLKESİYLE BAĞDAŞMIYOR’
Hazırlanan müfredatla ilgili birtakım eleştirilerin olduğunu söyleyen Tekin, şunları kaydetti:
“Cumhuriyet Halk Partisi mensuplarının benimle ve programla ilgili eleştirileri var. Diyorlar ki ‘laiklik ilkesine aykırı.’ Ben de diyorum ki ben siyaset bilimciyim. Laiklik ilkesine aykırı değil ama CHP’nin bana dayatmaya çalıştığı laiklik tanımıyla bağdaşmıyor doğrudur. CHP’nin laiklik anlayışı ne? Ben söylemler değil uygulamalar üzerinden konuşuyorum. Diyorum ki sizin laiklik anlayışınız başka, benim başka. 28 Şubat başörtülü üniversite öğrencilerini ikna odalarına alıp başlarını açmak için ikna etmeye çalışanlar, bunu ne için yapıyorlardı, laiklik ilkesi için. Peki onların laiklik ilkesiyle benim anladığım laiklik örtüşür mü? Bu anlamda CHP’nin anladığı laiklik anlayışıyla benim ki bir değil.”
‘DİNİ İNANÇ İBADET VE HÜRRİYETLERİNİ SAVUNAN BİR MÜDREDAT’
Tekin, 2008 yılında 411 milletvekilinin, Anayasanın 10 ve 41. maddelerini başörtüsüne özgürlük getirmek için değiştirdiğini söyleyerek, “CHP bunu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Gerekçesi laiklikti. Böyle bir şey olabilir mi? Bu laiklik anlayışı ile ben aynı yerde durabilir miyim? O zaman CHP milletvekili 110 civarındaydı yanlış hatırlamıyorsam. 2014’te liselerde ‘başörtüsü isteyen öğrenci takabilir’ diye değişiklik yaptık. CHP yöneticiler laiklik ilkesine aykırı diye Danıştay’a dava açtı. Dolayısıyla 1940’tan 2024’e kadar CHP’nin laiklik anlayışını görüyorum ve şimdi de farklı olmadığını düşünüyorum. Benim hazırladığım veya kamuoyuna deklare ettiğimiz müfredat, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli. Evrensel laiklik tanımıyla uyumlu, vatandaşların dini inanç ibadet ve hürriyetlerini savunan, güvence altına alan bir müfredattır. Bundan da gurur duyuyorum.” ifadelerini kullandı.
‘BİZDE LİDERE SADAKAT VE BİAT ESASTIR’
İnsanların bu modelden neden rahatsız olduğunu anlamadığını dile getiren Tekin, şunları kaydetti:
“Çocuklarımızın birçok ülkede lisans düzeyinde verilen bir eğitim-öğretim yükünü ortaokullarda ve liselerde almasını, bu ilkeyi değiştirip yükünü azalttığımız için mi rahatsızsınız? Bunun için mi itiraz ediyorsunuz?
Akademik başarıyı da içine alan, beceri odaklı bir eğitim anlayışına geçtiğimiz için mi eleştiriyorsunuz? Öğretmenlerimizin inisiyatifinin ve öğrencilerin katılmasının artırıldığı bir programa mı itiraz ediyorsunuz? Yoksa çocuklarımızın merhametli, çevresine saygılı, erdemli, milli ve manevi değerlerimizi özümseyen bireyler olmasına mı karşı çıkıyorsunuz?
Tarihimizin, Osmanlı’nın kuruluşundan Cumhuriyete, Kurtuluş Savaşı’ndan Atatürk’ün hayatına kadar kronolojik bir sırayla ve birbirini tamamlayan bütünlük algısıyla anlatılmasından mı rahatsızsınız? Çünkü biz müfredatımızda bunu yaptık. Ben müfredatta şunu yapmaya çalışıyorum. Bu ülkenin 86 milyon insanının ortak değerlerinin gelecek kuşaklara aktarılması için çocuklarımızın bu değerlere sahip çıkması için adımlar atmaya çaba sarf ediyorum.
Hayata geçirmeye çalıştığım, uygulamaya çalıştığımız programımız, müfredatımız, Türkiye’nin birliğinden, bölünmez bütünlüğünden güçlü müreffeh bir ülke olmasından rahatsız olan çevreler tarafından yoğun şekilde eleştiriliyor. Ben de onlara diyorum ki, benim sırtımı dayadığım Türk milleti ve onların desteğiyle yürümeye devam edeceğim.
Sayın Cumhurbaşkanı’mız ile bunlar hakkında konuşuyoruz ve bu konuda bizi destekliyor, cesaretlendiriyor. Kendisine şükranlarımı sunuyorum. Bizde lidere sadakat ve biat esastır. Cumhurbaşkanı’mızın sonuna kadar arkasındayız.”
MÜFREDAT NEDEN TARTIŞMA KONUSU OLDU?
Müfredatta yapılan değişiklikler tartışma konusu oldu.
Yeni müfredatta Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün adının hemen her kitapta azaltılması dikkati çekti.
Tarih Dersi Öğretim Programı’nda da değişiklikler yapılmış; önceki programda, “Kuruluş-Yükselme-Duraklama-Gerileme” ve “Dağılma” olmak üzere beş ana başlık altında incelenen Osmanlı Devleti’nin tarihi, yeni programda altı başlık altında toplandığı görüldü.
Osmanlı’nın dağılma döneminin anlatıldığı ünitenin adı, “Savaşlar Sarmalında Osmanlı” olarak değiştirildi. Osmanlı’nın duraklama dönemi ise “Dönüşüm Sürecinde Osmanlı” başlığı altında anlatıldı.
Sosyal Bilgiler ve Tarih derslerinin öğretim programında, “Osmanlı Devleti’nin bir cihan devleti hâline gelmesinde etkili olan politikalara, değişen dünya dengeleri karşısında Osmanlı Devleti’nin uygulamaya koyduğu yeniliklere ve Osmanlı kültür ve medeniyetine” değinileceği bildirildi.
Örgün eğitim dokuzuncu sınıf öğrencilerine okutulan Temel Dini Bilgiler Dersi’nde ise “Öğrencilerden günlük hayatlarında Allah ile nasıl bir ilişki kurduklarına dair örnekler” ödev konusu oldu.
Fen Bilimleri dersi programında yer alan ve “Canlılar ile evrenin oluşumu” konusuna atıf yapılan paragrafta ise sure ve ayetlere yer verildi.
Matematikte 12’nci sınıf konusu olan integral konusu programdan çıkarıldı. Mevcutta, “Oldukça sınırlı ve işlem odaklı şekilde sunulduğu” belirtilen integral kavramı yerine limit ve türev kavramlarının daha kapsamlı şekilde ele alındığı vurgulandı.
ÇEDES İLE ADIM ADIM ‘DİNDAR NESİL’ PROJESİ
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) ‘Çevreme Duyarlıyım ve Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ (ÇEDES) projesi ile yaşanan skandalların ardı arkası kesilmedi.
Kamuoyunda sıkça eleştirilen bu protokolle birlikte okullarda öğrenciler; ‘Kâbe’ maketinin etrafında tavaf ettirildi, imam eşliğinde camide namaz kıldırıldıktan sonra yerleri süpürdü, camları ve masaları sildi, ‘Kurban ibadeti’ öğretme bahanesiyle çocukların ellerine bıçak verildi, çocuklarla Filistin’e destek gerekçesiyle elleri kelepçeliymiş gibi etkinlikler yapıldı…
BAKAN TEKİN’İN ‘TARİKAT’ VE ‘KIZ OKULLARI’ ÇIKIŞI
Tarikatların okula girmesini sağlayan protokoller tepki çekerken, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada tarikatlarla yapılan protokolleri savunmuştu. “Sizin ‘tarikat, cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır” diyen Tekin, “Ben bu protokollerle bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz” ifadelerini kullanmıştı.
Tekin’in, geçen aylarda katıldığı bir televizyon programındaki laikliği ve karma eğitimi hedef alan “kız okulları” çıkışı tartışma konusu olmuştu. Tekin, “Kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin en baştaki argümanı, ‘Ben çocuğumu erkeklerle aynı okula göndermek istemiyorum’ oluyor. Veliyi ikna etmek için gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz. Veli isterse çocuğunu kız okullarına gönderebilmeli” diye konuşmuştu.
Ulan ne 28 Şubatmış arkadaş!
Ne solcusuna yarandı, ne dincisine; ne sağcısına ne de ulusalcısına; ne Kürtçüsüne ne ileri demokratına!
Türk İstiklal Mahkemesi’nde yargılanacaksın!
RTE’nin kimi atamasını bekliyordunuz?
Sen laikliğin ne olduğunu cozememissin ki,
Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. Bana seni kimin atadığını soyle, sana ne olduğunu söyleyeyim. Tayyib gibi bir şahsın atadığı da boyle oluyor haliyle.