Baykal’a operasyonu içerdeki adam anlattı

Türk siyasetinin kırılma noktalarından olan kaset operasyonuna ilişkin Deniz Baykal'ın en yakınındaki isimlerden eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, o dönemin az bilinenlerini anlattı.

featured

ENGİN BALIM/ VERYANSIN TV

Türk siyasetini derinden sarsan kaset operasyonuna yönelik yargı sürecinde karar geçen hafta çıktı. Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile bazı eski MHP’li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin internette yayımlanmasıyla ilgili Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in de sanıkları arasında bulunduğu 171 sanıklı davada, 44 sanık 6 yıl 3 ay ile 92 yıl 10 ay arasında hapis cezasına çarptırıldı.

Genel merkez politikalarına yönelik eleştirileri nedeniyle partisinden ihraç edilen eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, Veryansın Tv’nin sorularını yanıtladı. Eski CHP lideri Deniz Baykal’a yönelik kaset komplosunun nedenleri ve sonuçlarına Ateş’ten dikkat çeken değerlendirmeler geldi.

Yılmaz Ateş, Deniz Baykal’ın 1 Mart tezkeresinin reddiyle hedef tahtasına oturtulduğunu söyledi. Baykal’ın istifasının ardından Ali Kılıç’ın evinde Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptıkları görüşmenin ayrıntılarını da aktaran Ateş, Kılıçdaroğlu’nun o görüşmede aday olmayacağını söylediğini, Baykal’ın yeniden genel başkan olması gerektiğini savunduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu’nun şart olarak Önder Sav, Onur Öymen ve Mustafa Özyürek’in yönetimde olmamasını istediğini de belirten Ateş, Baykal’ın bu şartı reddettiğini belirtti. Bu görüşmeden kısa süre sonra ise Kılıçdaroğlu adaylığını ilan etti.

Ateş’in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle…

Siyasete ne zaman girdiniz ve neden sol kulvarda?

1991 yılında Sosyal Demokrat Halkçı Parti’de (SHP) Ankara il sekreteri olarak aktif siyasete atıldım. Orta Okul sıralarından itibaren siyasetin içindeydim diyebilirim; okul kooperatif ve derneklerinde görev almam gibi. Çalışma hayatında sendika yöneticiliği, dernek başkanlığı gibi hep toplumsal hayatın içinde yer aldım. Ailem ve içinde bulunduğum ortamlar, haksızlıklar karşısındaki, duruşum, değerlerim sol kulvarda yer almamda etkili olduğunu sanıyorum.

‘TANRIKULU KILIÇDAROĞLU’NUN İÇ DÜNYASINI DİLLENDİRİR’

Garo Paylan’ın kanun teklifi sonrası, sayın Sezgin Tanrıkulu’nun beyanatlarını nasıl yorumluyorsunuz?

Sezgin bey 2011’in 24 Nisan’ından beri her yıl düzenli olarak benzer açıklamalar yapmaktadır. Bu beyanlar CHP’nin kuruluş ilkelerine, tarihi misyonuna, programına, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına aykırıdır ve parti suçudur. Ceza görmediği gibi hep taltif edilmiştir. Her dönem milletvekilidir, her kurultayda sayın Kılıçdaroğlu’nun Parti Meclisi listesinde yer alır; seçilirse Genel Başkan Yardımcısı, seçilemezse genel başkan başdanışmanı olarak atanır. Aslında Sezgin bey, Kemal beyin görüşlerini, iç dünyasını dillendirmektedir; üst makamın verdiği görevi yapmaktadır.

Bildiğim kadarı ile Kemal Kılıçdaroğlu ile hemşehrisiniz? Partide birçok Tuncelili bugün çok önemli makamlardayken, siz niçin iyi geçinmek yerine mevcut yönetime muhalefet etmeyi tercih ettiniz?

Kemal beyle farklı toplumsal kültürlerden geliyoruz. Düşünce, mücadele yöntemlerimiz çok farklıdır. Birincisi ben etnisite ve inanç üzerinden hiçbir zaman siyaset yapmadım, yapmam. Hep özel sektörde görev yaptım. Her makama liyakatla geldim. Kemal bey ise hep kamuda görev yaptı. Anti demokratik yönetimlere hep karşı çıktım, mücadele ettim. 12 Eylül yönetimi beni ve benim gibilerini düşüncelerinden ötürü yargılarken, çok sayıda yurtsever, aydın bürokrat ve bilim adamını kamu kurumlarından, üniversitelerden atıp açlığa mahkum etti. Fakat aynı 12 Eylül yönetimi Kemal beyi taltif ederek yurtdışı görevlere gönderdi.
Siyasi hayatım ise hep mücadele ile geçti. Kimliğimi, inancımı, Türkiye sorunlarına bakışımı, çözüm ve yönetim anlayışımı hiç saklamadım. Sayın Kılıçdaroğlu ise siyasete kapılarda bekleyerek, kimliğini, kişiliğini gizleyerek bir anlamda sızıntı olarak siyasete girdi; küresel güçlerin tezgahı ile genel başkan oldu.

Anlaşmama nedeniniz, siyasete atılma yöntemlerinizin farklı olmasından mıdır?

Etkisi vardır, belirleyici unsur değildir. Esas neden egemen ve küresel güçlerin talepleri karşısındaki duruşlarımızdan kaynaklanıyor.

Nasıl, biraz açar mısınız?

1 Mart 2003 tezkeresinin bir amacı da Türkiye’yi işgal ve bölmekti. CHP’nin ve bir gurup Ak Partilinin bu oyunu bozmasını küresel güçler içlerine sindiremediler. Türkiye’nin ulusal çıkarlarından, birliğinden ve bütünlüğünden taviz vermeyen yönetim ve Sayın Baykal o tarihten sonra emperyalist güçlerin baş hedefi oldu. Bir taraftan iftiralar atılırken, bir taraftan da olağanüstü kurultay, genel başkan aday arayışları, kullanışlı eleman, sahte kahramanlar yaratılmaya çalışıldı. CHP içinden işbirlikçiler arandı, bulundukları an düğmeye basıldı. WikiLeaks belgeleri ve Silk Road raporları, Kemal beyin bütün bu oyunların içinde yer aldığını açıkça ortaya koymaktadır. Bunlar görmezden gelinmemelidir.

Altılı masa hakkındaki yorumunuz ve HDP, CHP yakınlığı hakkındaki fikirleriniz nedir?

Altılı masa şu ana kadar Türkiye’nin önüne ekonomik ve siyasi bir model ortaya koyamadı. Söylediği tek şey, güçlendirilmiş parlamenter sistemdir, içini de dolduramamıştır. 1980 yılından beri acımasızca uygulanan Neo-liberal sistem Türkiye’yi bugünkü çıkmaz sokağa getirdi. Türkiye’nin bugün yaşadığı sorunların çözümü, ithal ikameli kalkınma modelini biran önce bırakıp, kendi kaynaklarına dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı önceleyen ekonomik sisteme geçmesidir. Bu kamucu, halkçı, devrimci 1923-1938 tarihlerinde uygulanan sistemdir; Atatürk modelidir. Küresel güçler, bu modele karşı olduğu için CHP ve içinde yer aldığı ittifak, bu modeli dillendirememektedir. Türkiye’nin kalkınması, refaha kavuşması bu modelle sağlanabilir. İlginç olan sayın Erdoğan bu modele döneceğini açıklarken, Kılıçdaroğlu’nun tek kelime etmemesidir. Sayın Babacan ve Sayın Gültekin Uysal’ın açıklama ve tavırları da altılı ittifakın daha şimdiden yürümediğini göstermektedir. Bekleyen bir başka ciddi sorun da ittifakın terör odaklarını görmezden geldiği gibi masumlaştırmaya çalışmasıdır.

Daha düne kadar sizden randevu almak için genel merkeze gelen isimlerin, sizi ihraç etmesi nasıl bir duygu?

Karar altında imzaları olan kurul üyelerinin hiçbirine karşı olumsuz bir duygum yok. Sayın Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla süreç başladı ve talimatıyla ihraç kararı verildi. Ankara İl Disiplin Kurulu reddettiği halde genel merkezden gelen talimat üzerine ikinci kez toplanmak durumunda kaldı. Kılıçdaroğlu’nun Yüksek Disiplin Kurulu’nun en üst üç yöneticisini makamına çağırıp, “Oy birliği ile karar verilecektir” talimatı nedeniyle iki üye toplantıya katılmadı. Kemal beyin hukuk ve demokrasi anlayışını göstermesi açısından ibretlik bir karardır benim ihracım.

A Haber’e vs çıkıyorsunuz, Halk TV size söz hakkı verse oraya da çıkar mıydınız?

Çıkmamam için bir neden yok. Hatta, bizim döneme ilişkin bir konu tartışılırken yaptıkları çağrıya cevap vermeme rağmen yayına alınmadım. Basın kuruluşlarının bu duruma düşmeleri de üzücüdür. Hangi kanala çıktığım değil, ne söylediğim önemlidir. O nedenle düşüncelerime başvuran bütün basın kuruluşlarına, programımın elverdiği oranda katılıyorum.

CHP seçmeni artık Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminin attığı hiçbir adıma tepki vermiyor gibi. Buna yorumunuz nasıl? Mesela daha önce Ekmeleddin İhsanoğlu meselesinde vs taban daha duyarlıydı, biraz alıştılar mı değişime?

Alışmaları söz konusu değil. Görevden almalar, ihraçlar, yapılan ilçe-il kongrelerinin genel merkezin kaybetmesi, örgütlerin kayyumla yönetilmesi, genel merkezin kongreleri yapmaması tabanın verdiği tepkiden korktukları içindir. Bu tepkiye milletvekilleri de katıldığı için Kemal bey son grup toplantısında, “ya bana katılın ya da yolumdan çekilin” restini çekmek durumunda kaldı.

Deniz Baykal’ın istifa süreci hakkında görüşünüz nedir? Keşke istifa etmeseydi ya da yakın kurmayları olarak, biz daha iyi direnip engelleseydik dediğiniz oldu mu?

Benim ilk günden itibaren değerlendirmem, bu komplonun Sayın Baykal’ın şahsında CHP’ye yapılan uluslararası bir operasyon olduğudur. 1 Mart Tezkeresi’ne hayır diyerek Türkiye’nin işgal ve bölünmesini engellememizin intikamının alınmak istendiğini, o zamanki adıyla F tipi gerici örgütlenmenin Türkiye’yi ele geçirmesinin önünde engel olduğumuz için bu operasyonun yapıldığını söyleye gelmekteyim. Bu görüşümü, Sayın Baykal’ın istifasından bir gün sonra evinde Önder Sav, Onur Öymen ve Mustafa Özyürek’in de katıldığı toplantıda da söyledim. Fakat kendisini etkili-yetkili, CHP’yi kendinden ibaret olarak gören bazı yöneticiler, siyasi tuzağı göremeyerek ihtiraslarına yenik düştüler.

Kimler bunlar, isim verebilir misiniz?

Bu isimlerin hepsini o tarihte basın çarşaf çarşaf yazdı. Tekrar etmeme gerek yok ama başta Önder bey olmak üzere o tarihteki grup başkanvekilleri vs.

Kılıçdaroğlu adaylığını açıkladığı gün CNN Türk’te, “Sırtımızdan hançerlendik, CHP’nin içine tahrip kalıbı sokuldu” dediniz. Neden?

Deniz beyin istifasından sonra Kemal bey, Ali Kılıç vasıtasıyla görüşme talebinde bulundu, genel merkeze randevu verdim. Önder beyin korkusundan gelemedi. Ali beyin evinde buluşmamızı istemiş. Kabul etmedim, Ali çok ısrar edince kıramadım akşam saat 22.30’da Aşağı Ayrancı’daki evinde buluştuk. Ali beyin eşi de vardı. Kemal beye “aday mısınız?” diye sordum, “hayır” dedi. “Peki öneriniz ne?” diye sorduğumda, “Doğru olan Deniz beyin yeniden partinin başına dönmesidir. Siz örgütlere bakarsınız, beni de yanınıza alırsanız genel merkezde görev almak isterim” dedi. Ama üç ismin de listemizde yer almaması gerektiğini söyleyince şaşırdım. Çünkü bu isimleri, siyaseti dizayn etmek isteyen “karar vericiler de” istemiyordu. Deniz bey bu taleplerini ret etti. Bunu Deniz beyle benim dışımda bilen yoktu. Adaylığını açıklayınca, hangi güçlerin organize ettiğini gördüğüm için ifade ettiğiniz değerlendirmeyi yaptım. CHP’nin bugünkü hali de ortada. Kemal beyin eski bir genel başkan yardımcısı (şu anda danışmanı), kararların MYK’da değil dışarıda bir merkezden alındığını, Kemal beyin bu kararları getirip kendilerine kabul ettirdiğini Sayın Şaban Sevinç’e söylemişti.

Baykal’a yaşı ilerlemişti, keşke önceden yerine liderliğe 6 Ok’a sadık, liyakatli genç bir ismi hazırlasaydı yönünde bir eleştiriniz olur mu?

Olmaz. Çünkü Deniz bey o tarihte 72 yaşındaydı, bir. İki, liderler mensup oldukları siyasi hareket içinde, emekleriyle, mücadeleleriyle çıkarlar. Himaye ve gölgede lider yetişmez. Deniz beye yaşından veya pasifliğinden ötürü komplo kurulmadı. Bu ülkenin ulusal çıkarlarını savunduğu için küresel güç ve işbirlikçileri operasyon yaptı. Baykal’ın bu aktif politikaları ve duruşunun derin devleti dahi etkisiz hale getirdiğini, Baykal’ı gönderir, yerine makul birisi CHP’nin başına getirilirse Erdoğan ve iktidarından daha büyük tavizler koparılacağını ABD Ankara Büyükelçisinin 2008’de Dışişleri Bakanına gönderdiği telgraf ve Silk Road raporları ortaya koymaktadır. Raporda açıkça şu senaryo yer almıştır: “Baykal istifa etmek zorunda kalır, Kılıçdaroğlu genel başkan yapılır, CHP politikaları değiştirilir.” Plan aynen uygulanmıştır. CHP’deki bu değişim, partinin veya Türkiye’nin ihtiyacından değil, küresel güçlerin ihtiyacından kaynaklanmış ve yaratılan sahte kahramanlar aracılığıyla hayata geçirilmiştir. CHP, başkalaştırılmıştır. Neo-liberal sağ, gerici politikalara mahkum edilmiştir. Türkiye’nin de CHP’nin de temel sorunu muhalefetin küresel güçler tarafından esir alınmış olması, ulusal milli sorunlarımızı savunamaz konuma düşürülmesidir.

Kılıçdaroğlu, “Baykal’a kurulan komployu ortaya çıkarmak namus borcumuzdur, üzerine gideceğiz” demişti. Size göre bu sözünün gereğini yaptı mı?

Bırakın üzerine gidip komployu ortaya çıkarmayı, birinci mahkeme 12 yıl sürdü, geçen hafta sonuçlandı. Genel başkanına komplo kurulan CHP müdahil olmadı (MHP milletvekilleri davasında müdahil oldu), bir tek duruşmaya, avukat ve milletvekili göndermedi. Kemal bey komployu kuranları genel merkezde kabul edip ağırladı. Kimler olduğu sorulunca da “maskeli oldukları için tanımıyorum” dedi. Üzücü olan Osman Kavala’ya CHP’nin gösterdiği ilginin binde birinin, ömrünü bu partiye vermiş Sayın Baykal’a göstermemesidir. Verilen hüküm sakattır, karar vericilere ulaşılmasına engel oluşturulmuştur. Küresel güçler istemediği için davadan uzak durulmuştur. Ama gün gelecek bu nemalanmaya devam edenler insan yüzüne bakamayacaklardır.

Kemal Kılıçdaroğlu ile Baykal’ı kıyaslayacak olursanız iki lider arasındaki temel fark nedir?

Kemal bey vefasızdır, küresel güçleri, Deniz bey vefalıdır, ulusal çıkarlarımızı, demokratik laik Cumhuriyeti, ülkenin bütünlüğünü önceler.

CHP Ankara’yı ülkücü kökenli bir isimle, İstanbul’u da farklı profildeki bir aday ile kazandı. Bu yıllar sonra gelen büyük bir başarı değil mi?

Kemal bey 12 yıldır genel başkan ve yanılmıyorsam 10 veya 11 seçimi kaybetti. Bu iki büyükşehir belediyesini almamız elbette ki önemlidir. Ancak İstanbul ve Ankara’da ilçe belediyelerinin yaklaşık yüzde 70’ini, yerel yönetimlerdeki 25 yıllık, genel iktidardaki 20 yıllık yıpranmışlığına rağmen Ak Parti kazandı. Anadolu’da “Bir çiçekle bahar gelmez” denir.

Canan Kaftancıoğlu’nu nasıl buluyorsunuz?

Görevini iyi yapıyor.

Sizce CHP tabanının kırmızı çizgisi nedir? Ne zaman Kılıçdaroğlu YCHP’sine dur orada diyecek?

Demokratik laik Cumhuriyetin kuruluş değer ve felsefesidir. Birliği ve bütünlüğü korunarak Türkiye’nin barış ve huzur içinde kalkınması ve refah içinde yaşamasıdır. Parti içi demokrasi yaşama geçtiği an, YCHP’nin sonu gelir.

Baykal’a operasyonu içerdeki adam anlattı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

13 Yorum

  1. Emperyalist güçlerin (Biden Amcanın) kucağına oturup HDPKKYTP ile iş çevirenler soysuzlukları ile anılacak, tarihe öyle geçeceklerdir. Çoğu akrabasının bu devir biter bitmez, mahkeme kararı ile soyadını değiştireceğini düşünüyorum

  2. Çok ilginç;Kaftancıoğlu görevini iyi yapıyor??? 8 li masaya göre mi?

  3. deniz baykal ilk bastondur, ve halen de gizli bastondur. kimse sirin ve magdur gostermeye calismasin. hastalandiginda yanina ilk giden asrin cakma reyzidir.

    • medya doldurusun a gelmıs aguzdan dolma baykalofobısı olanlardansın herhalde.

      • yok gaza geldigimden degil, olaylari gayet iyi hatirladigim icin. etkisiz elemana demokrasi ve ozgurluk kisvesi ile secilme hakki verdiren bizzat kendisidir. kumpas donemlerindeki soylevlerinin de samimi olmadigini, aksine icten bozulmasina yol verdigini dusunuyorum. Simdiki kemal efendinin yaptigi gibi. Son kullanma suresi doldugunda butun sut siselerinin basina gelen kendi basina da gelmistir. Olay bundan ibaret. Halk tv saibelerine girmiyorum bile.

  4. K.Kılıçdaroğlunu iyi tanıyalım, o Dersimde ayaklanıp da öldürülen yakınlarının hesabını Kürdistan Açılımı ile T.C’ne ödetmek istiyor. Kılıçdaroğlu daha genç bir memur iken İhsan Sabri Çağlayangil ile yaptığı röportajın ses kaydını Mesut Özcan’a vermiş o da Çağlayangil’in sözlerini kesip atarak youtube’da ve Munzur dergisinde yayınlayıp Dersim soykırımı yalanını tezgahlamıştı…

  5. 3 Mayıs 2022, 16:54

    Kılıçdaroğlu ilk ne zaman parlatıldı.Ankarayı parsel parsel fetöye veren Göçek zamanında televizyonda düello yapmıştı.Fetö nerde amerikada.İsteyen varmı yok.Yakında bunlar hepsi toplanıp el öpmeye giderlerse şaşırmam

  6. Lütfen bir kez daha okuyunuz. Bunu unutmayalım.

    ABD Ankara Büyükelçisinin 2008’de Dışişleri Bakanına gönderdiği telgraf ve Silk Road raporları ortaya koymaktadır. Raporda açıkça şu senaryo yer almıştır: “Baykal istifa etmek zorunda kalır, Kılıçdaroğlu genel başkan yapılır, CHP politikaları değiştirilir.” Plan aynen uygulanmıştır. CHP’deki bu değişim, partinin veya Türkiye’nin ihtiyacından değil, küresel güçlerin ihtiyacından kaynaklanmış ve yaratılan sahte kahramanlar aracılığıyla hayata geçirilmiştir. CHP, başkalaştırılmıştır.

  7. bu kişi baykal ın bitmek tükenmek bitmeyen şehvetini dinmesi için gerekli olan şeyleri bulup getirme işidir… bu baykal da rte yi vekil yapan ve her şıkıştığında yardıma gidendir… yemeyiz bunları..

    • kulaktan dolma dınleyıp agızdan dolma konusuyorsun. bos ver sen bu ıslerı. sen devletınle ugras selahatınınle ugras . bunlar sana buyuk gelır.

  8. 4 Mayıs 2022, 01:49

    kılıçdaroğlu’nun Y-Chp’si 1992’de kurulan baykal chp’sidir. kavramları toparlarsak gerisi çorap söküğü gibi gelir

  9. 5 Mayıs 2022, 15:22

    Çok önemli bir röportaj tuncelili Yılmaz Ateş alevi kimliği ile Dersimli Kemal’e ders niteliğinde eleştirilerde bulunmuş. En çok 1980’de biz solcular hapis ve sürgüne maruz kalırken Kılıçdaroğlu devlettte terfi üzerine terfi aldı demesi hoşuma gitti :)

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!